Başbakan Binali Yıldırım, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin ekonomisini yakından ilgilendiren birkaç süreci birlikte yaşadığı bir dönemden geçtiğini belirterek, ülkenin neredeyse her gün yeni bir gündemle, sorunla karşı karşıya kaldığına dikkati çekti.
“Özel sektörün gücü Türkiye’nin lokomotif gücüdür”
Bilecik’in, “Hayatınızda başınıza gelenler yüzde 10, buna karşı nasıl davrandığınız ise yüzde 90’ı oluşturur.” sözünü hatırlatan Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:
“Bu, Türkiye için tersinden doğrudur. Türkiye’nin son 15 yılına baktığınız zaman başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Buna rağmen Türkiye bütün bu zorlukların üstesinden gelmeyi bilmiş, başarmıştır. Nasıl başardık? Birlikte başardık, devletle iş alemiyle sivil toplum örgütlerimizle toplumun bütün kesimleriyle ülkemize yönelen tehditlere, saldırılara göğüs gererek bu günlere geldik. Hepimiz biliyoruz Türkiye özel sektörün dinamiğiyle, gücüyle kalkınan, büyüyen bir ülke. Bugün kamu bir birim yatırım yapıyorsa özel sektör 8 birim yatırım yapıyor. Özel sektörün gücü Türkiye’nin lokomotif gücüdür. Bunun farkındayız ve buna göre de siyasi, ekonomik olarak bütün alacağımız kararlarda bu işe dikkat ediyoruz.”
“Hedefte Türkiye vardı”
Yıldırım, Türkiye’nin 2002 yılı ile 2017 yılı kıyaslaması yapıldığında milli gelir ve kişi başına düşen milli gelir açısından üç kat artışın yaşandığını belirterek, 2008’de yaşanan küresel krizin 1929 buhranına bir ölçüde benzeten yaklaşımları isabetli bulduğunu dile getirdi.
Küresel krizin bittiğinin, üzerinden 10 sene geçmesine rağmen hala söylenemeyeceğini ifade eden Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Küresel krizde Türkiye, zamanlıca aldığı tedbirler sayesinde en asgari düzeyde etkilenen ülke olmuştur. Küresel krizde büyümesini artırmaya devam etmiş, üretime, istihdama katkı sağlayan ekonomisiyle dinamik şartlarda ayakta kalmasını bilmiştir. Hatırlayın 2013’e gelindiğinde Türkiye neredeyse faiz oranlarını yüzde 5’in altına indirmiştir, IMF’ye olan borcunu bitirmiş ve dünyanın en büyük projelerini hayata geçirecek noktaya gelmiştir. En büyük havalimanını ihale etmiş, en geniş köprüsünün yapımına başlamış tam o sırada Gezi olaylarıyla karşı karşıya kaldı. Gezi olayları sonrası tabii şartlar değişti, daha kısa bir süre sonra da 17-25 Aralık FETÖ’nün yargı kumpasıyla yüzleşmek zorunda kaldı.
Hızını alamayan bu alçak örgüt altın vuruşunu 15 Temmuz darbe girişiyle gerçekleştirmiş ancak Türk milleti gösterdiği kahramanlıkla Cumhurbaşkanımızın dirayeti sayesinde bu belayı da defetmesini bilmiştir. Hedefte Türkiye vardı. 15 Temmuz gibi bir olay başka ülkelerde yaşansa çok açık söyleyeyim 10 sene belini doğrultamaz. Düşünün millete karşı milletin tankını, topunu, silahını asker kılığına girmiş alçak FETÖ mensupları kullanıyor ve gözünü kırpmadan cumhuriyetin kurulduğu gazi Meclis’i bombalayabiliyor, sivil insanların üzerine ateş ediyor. Böylesine bir olay yaşadı Türkiye.”
“2018’de büyüme aynen devam edecek”
“2018 çok zor bir yıl olacak, büyük bir kriz kapıda.” gibi sözlerin sarf edildiğini belirten Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
“Doğru 2018 kolay olmayacak, bunun farkındayız. Ülkemizin bugüne kadarki kazanımları sayesinde, istikrar sayesinde, güven sayesinde 2018’de de inşallah büyüme aynen devam edecek. Bugün iki haneli duruma gelen enflasyonun aşağı doğru seyri devam edecek, bunun için gereken tedbirleri alıyoruz, bu tedbirler kısa sürede etkilerini gösterecek. Özellikle 2018’de yol haritamızı hazırlıyoruz. Bunu yaparken beraber yapacağız. Özel sektörü, iş alemini dikkate almadan, sizleri meseleye dahil etmeden bunların yapılması asla söz konusu olmaz. Yol haritasını birlikte yapacağız.”
Yıldırım, yapısal reformlara devam edeceklerini, vergi reformunu yapacaklarını, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve yatırımcıların işinin kolaylaştırılması için iddialı bir eylem planını hayata geçireceklerini kaydetti.
“İş yapma kolaylığı”
Türkiye’de iş yapabilme kolaylığının maalesef bugün arzu ettikleri düzeyde olmadığını anlatan Yıldırım, “Hedefimiz önümüzdeki 3 yıl içinde iş yapma kolaylığı bakımından Türkiye’yi ilk 20 ülke arasına sokmak. Bunun için neler yapılacağına dair çalışmalarımız tamamlandı. Bürokrasinin kolaylaştırılması ve vatandaşın işinin devlet bürokrasisi ile zorlaştırılmasının önüne geçilmesi, e-devlet uygulamalarından elektronik ortamda iş yapma imkanlarının artırılması. Bütün bunlar eylem planlarımız arasında yer alıyor.” dedi.
Yıldırım, beşeri sermayelerinin kalitesini artıracaklarını dile getirdi. eğitim göstergelerinde arzu edilen seviyede olmadıklarını aktardı.
“Üç örgütle amansız bir mücadele ediyoruz”
Altı yılı aşan Suriye sorununun çözüm noktasına gelmesinde Türkiye’nin büyük bir payı bulunduğunu dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu:
“DEAŞ, bugün küresel bir terör örgütü olmaktan çıkarıldıysa bunda Türkiye’nin büyük bir payı vardır. Fırat Kalkanı Operasyonuyla Türkiye tek başına 4 bin civarında terör elemanını etkisiz hale getirmiştir. Bugün Amerika, PKK terör örgütü ile iş birliği yaparak etkisiz hale getirdiği DEAŞ terör örgütü mensubu bu kadar değildir. Kimin gerçekte terörle mücadele ettiğini kimin etmediğini en iyi bilen ülke biziz, bunu kararlılıkla sürdüren ülke de Türkiye’dir. Dünyada hiçbir ülke aynı anda üç terör örgütüyle mücadele etmiyor. Sadece Türkiye. Bir yandan DEAŞ, bir yandan PKK, bir yandan FETÖ. Bu üç örgütle amansız bir mücadele ediyoruz. Bu, tabii bizim kaynaklarımızın, enerjimizin bir kısmını alıyor. Ama buna rağmen de ülkemizin büyümesi, kalkınması yolunda yapacağımız işlerde bizi asla geri koymuyor.”
“Bu alçak örgüt herkesin hayatına kasteder”
Kürt meselesine de değinen Yıldırım, Türkiye’nin “Kürt meselesi” diye bir sorununun olmadığının altını çizdi.
Kürtlerin de tek meselesinin PKK bölücü terör örgütü olduğunu belirten Yıldırım, PKK terör örgütünün “Kürtler” diye bir sorunun bulunmadığını, bir sorun varsa o bölgelerde yaşayan vatandaşların PKK bölücü terör örgütü sorunu olduğunu ifade etti.
Yıldırım, şu ifadelere yer verdi:
“Bu alçak örgüt Kürt demez, Türk demez, çocuk, yaşlı, kadın, erkek demez herkesin hayatına kasteder ve bölgede, ülkede huzur, barışı, güvenliği tehdit eder. Kürtler, Türkler, 80 milyon vatandaşımız, bu ülke kimliğini taşıyan herkesin bizim başımız gözümüz üstünde yeri var, birinci sınıf vatandaşımızdır. Terör örgütüne karşı bütün etnik gruplar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tamamı bir ve beraber olarak bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Burada da çok önemli mesafeler kat ettik. Son iki yılda taarruz esasına dayanan bir mücadele yöntemiyle bugün 780 bin kilometrekare vatan toprağının her noktasında Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağı dalgalanıyor ve Türkiye Cumhuriyeti’nin gücü hissediliyor.”
“ABD’nin yaptığı kabul edilebilir bir şey midir?”
Başbakan Yıldırım, terör örgütü PKK’nın bitme noktasına geldiğini, bunu gören dış güçlerin yeni versiyonlarını hayata sokmak konusunda ciddi bir gayret içerisinde olduğuna dikkati çekti.
ABD’nin, bugün Türkiye’nin müttefiki ve dostu olduğunu, bu ülkeyle yarım asra varan bir birlikteliğin bulunduğunu hatırlatan Yıldırım, şöyle dedi:
“ABD’nin yaptığı kabul edilebilir bir şey midir? Terör örgütüyle açık ve seçik bir şekilde iş birliği yapmak. ‘DEAŞ’ı yok etmek için böyle bir iş birliği yapmaya mecburlarmış.’ Asla ve asla bizi buna ikna edemezler. Bu, Türkiye’nin önem verdiği, yıllarca da sadık kaldığı dostluk ve müttefiklik ilişkisine çok büyük zarar verdiğini muhataplarımıza defalarca söyledik. Bizim ABD ile ilişkilerde, gelecek vizyonumuzda herhangi bir sorun, yanlışlık yok. Sorun, ABD’nin bölgeye bakışındadır, Türkiye ile olan dostluğuna bakışındadır.”
“Bunların kapağını açıp, değerlendirme zahmetine bile katlanmıyorlar”
Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında kanlı terör örgütü FETÖ’nün olduğunu bütün dünyanın bildiğini, herkesin kabul ettiğini ancak “dost ve müttefik Amerika”nın bu konuda hiçbir adım atmadığını dile getirerek, şunları kaydetti:
“Bunu nasıl okuyacağız, nasıl değerlendireceğiz? 11 Eylül’de ikiz kuleler yıkıldığında, birkaç gün sonra Başkan Bush, onların enkazının önünde direnerek, ‘Amerika büyük, batak bir taarruzla karşı karşıyadır. Bunu yapan da El Kaide’dir, Usame Bin Ladin’dir. Gideceğiz onu ininde vuracağız, Afganistan’ı işgal edeceğiz’ dediğinde, bütün ulusları buraya davet ettiğinde en önde giden ülkelerden biri biz olduk. ‘Kanıtın var mı?’ diye sorduk mu? Aynı Amerika, ayan beyan 15 Temmuz’u yapan, belgelerle de her şeyle ortaya konmuş bu alçak darbenin arkasındaki terör örgütü başını teslim etmiyor. Neymiş, belge? 85 klasör belge, bilgi, delil sunduk. Bunların kapağını açıp, değerlendirme zahmetine bile katlanmıyorlar. Bütün bunlardan öte, ‘Türkiye, Türk vatandaşları niye Amerika’ya soğuk bakıyor?’ Bugün ülkemizdeki vatandaşlarımızın yüzde 80’inden fazlası, bu terör örgütüyle iş birliği, FETÖ darbesi sonrası Amerika’nın hareket etmekte isteksizliği nedeniyle Amerika’ya karşı soğuk bakıyor. Bunda da haklı.”
“ABD’de “evlere şenlik” bir dava var”
Yıldırım, yaptığı konuşmada, ABD’de “evlere şenlik” bir dava olduğunu belirtti.
Davanın aktörünün sanıkken daha mahkemeye gelmeden tanığa dönüştüğünü ifade eden Yıldırım, “Adam açıkça diyor ki ‘Bana söylediler ki yalan söylersen ceza almaktan kurtarırsın. ABD hükümetiyle, yetkilileriyle iş birliği yaparsan yine cezan hafifler cezadan kurtulursun.’ Şimdi ABD’deki bu adalet oluyor, bize gelince ‘Nerede hukuk devleti?’ Bu çifte standardı artık Türk milleti yemiyor.” diye konuştu.
Burada 15 Temmuz’da yapılamayan, yarım kalan işi ekonomik saldırıyla başarmanın amaçlandığını vurgulayan Yıldırım, Türkiye’ye şimdi yapılanın bu dava üzerinden bir ekonomik saldırı olduğunu ama Türk ekonomisi, Türk özel sektörü ve Türk milletinin bu saldırıyı da boşa çıkaracağını dile getirdi.
Türkiye’de istikrar, güven, güçlü ekonomi bulunduğunun altını çizen Yıldırım, şöyle devam etti:
“Tabii bölgemizde var olan istikrarsızlık, yönetim boşluğu bizim daha hızlı ilerlememizin önündeki en büyük engeldir. Suriye işini bir noktaya getirdik, bundan sonraki adım Cenevre’de bu durumu artık kalıcı hale getirmek, bütün etnik grupların, teröre bulaşmamış bütün grupların içinde yer alacağı bir Suriye devletinin oluşturulmasıdır. Irak’ta yanlış alınan referandum kararı sonrası yanlış hesap Ankara’dan Bağdat’tan dönmüştür ve şimdi Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Irak’ın anayasal sınırları içerisine çekilmek zorunda kalmıştır. O günlerde dahi Türkiye orada yaşayan Kürtleri, Arapları, kardeşlerimizi mağdur etmemek için sınır kapısını açık tutmuş ve burada insanlığını ortaya koymuştur.”
Türkiye’nin 2017 büyüme verilerini ilişkin bilgi veren Yıldırım, “Türkiye 2017’de birinci çeyrekte yüzde 5,2 büyüdü, ikinci çeyrekte 5,1 büyüdü ve üçüncü çeyrekte büyüme iki haneli olursa şaşmayın diyorum ama yıl sonu itibarıyla da ülkemiz yüzde 5 ile 7 arasında bir büyümeyi gerçekleştirecek.” dedi.