Dijital para birimleri üzerinde çalışan girişimci Cemil Türün, Bitcoin ile ilgili taşları yerine oturturken kişiler ve devletler bazındaki seçenekleri değerlendiriyor.
Bitcoin ve BlockChain geleneksel finans piyasaları üzerinde nasıl bir etki yarattı?
Bitcoin, hem bir kripto paranın adı hem de büyük harfle yazılınca bu paranın teknolojik altyapısı kastediliyordu. Ancak teknolojik altyapı artık asıl adıyla anılıyor: BlockChain diye. Bu bir tür yeni veritabanı (database) yapısına verilen ad. Bitcoin değilse bile “BlockChain” bankaları korkuttu. Bunun sebebi, milyonlarca dolarlık uluslararası para transferleri, artık hiç banka kullanmadan tamamen BlockChain üzerinden yapılabiliyor. Bu durum da, yılda 500 milyar dolarlık bir pazarı tehdit eder oldu. Uluslararası para transferi pazarını kaybetmemek için büyük bankalar geçen sene bir konsorsiyum (ismi R3 CEV veya kısaca R3) oluşturdular ve onlar da kendi BlockChain’lerini geliştirmeye başladılar. 2015 sonundan bu yana, bu tarz girişimlere veya konsorsiyumlara hemen hemen bütün dev dünya bankaları hızla ortak oldular.
Devletilerin bu konudaki tutumu nasıl?
Devletlerin Bitcoin ya da BlockChain ile ilişkileri daha henüz bekleyelim görelim tarzında. Ancak şöyle dedikodular geliyor kulağımıza: Amerika Birleşik Devletleri’nin özel merkez bankası olan FED de kendine bir kripto para yaptırmaktaymış.
Bunun sebebi nedir?
Bizce bunun sebebi, ABD’nin hem ulusal parası hem de uluslararası kabul gören bir rezerv currency (akçe) olan ABD Doları’nın üzerindeki mali baskılar. Örneğin Çin devleti, kendi milli parası olan yuan’ı, ya da içinde yuan olan karma bir döviz sepetini uzun vadede doların dünya rezerv akçesi olmaya aday görüyor olabilir. Öte yandan, ABD’nin büyük zenginleri, Buffett ve Gates gibi kişiler, ayrıca hesabı dolardan yana çok şişkin kurumlar, orta vadede ABD doları üzerinde oluşabilecek bir hiper enflasyon tehdidinden yara almamak için, ki bunu bir “para tufanı” olarak da adlandırabiliriz, Bitcoin benzeri bir kripto paraya, (yani matematiksel algoritmaya endeksli bir paraya) yatırım yapıyor olabilirler. Silikon Vadisi’nde bu alanda çalışan pek çok yeni girişim (startup) var. Bunlara kısaca “Fintech” şirketleri deniliyor.
BITCOIN VE BLOCKCHAIN’İN TÜRK FİLMİNİ HATIRLATAN HİKAYELERİ
Kendi milli paralarını yapmaya kalkışan ülkeler, dünya çapında ortaya çıkması beklenen bu para tufanına karşı önlem almaya çalışıyorlar. Ancak, bazı Afrika ve Asya ülkelerinin diğer ülkelerden farklı, özel bir konumu var. Gelişimde geri kalmış bazı ülkeler, nasıl toprakaltı telefon hattı döşemek yerine doğrudan mobil altyapıya geçiyorlarsa, aynı şekilde, sıfırdan banka altyapısı kurmak yerine doğrudan Bitcoin veya MPesa gibi alternatif para ve ödeme sistemlerini benimsiyorlar. Tunus’un milli parasını yapması haberinin aslı şu: Bir dijital ödeme şirketinin (Monetas) bu ülke devletiyle yaptığı özel anlaşmadan dolayı bu haber çıktı. Tunus’ta artık bir cep telefonu uygulaması ile kişiler birbirlerine para yollayabilecek.
Türkiye’nin durumu nedir?
Türkiye’nin yurtdışındaki Bitcoin haber sitelerinde adını okumuyoruz. Bundan dolayı olsa gerek, bizim ülkemiz bu konuda geride mi kaldı diye soranlar oluyor. Benim buna çok basit bir cevabım var: Hayır, Türkiye aslında bu konularda çok ileride. Neden mi? Çok basit, “vadeli çek”. Vadeli çek diye bildiğimiz enstrüman, onyıllardır hem ülkemizde hem de bizimle iş yapan çevre ülkelerde kabul gören bir ödeme enstrümanı. Şimdi size şoke edici yeni bir bilgi vereyim: Vadeli çek BlockChain’le hemen hemen aynı şekilde işleyen bir icattır. Onun dijital olmayan, analog işleyen bir benzeridir. Vadeli çek yazan bir tacir, asıl itibariyle ileri tarih yazdığı anda kendisi merkez bankasına veya kredi veren bankalara alternatif bir şekilde para yaratmış olur. Bu uygulama Batı’da yasak, sadece bizde (ve çevre ülkelerimizde) var. Ama neredeyse tüm ekonomi vadeli çeklerle döndüğü için, yasaklamak bir yana, kanunlar uygulamaya uyarlanmış durumda. Bitcoin de asıl itibariyle, sistem dışında, banka ve devlet kontrolü dışında vatandaşların para basmasıdır.