Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin finans departmanlarını yöneten CFO’lar, Data Expert ve Fortune Türkiye işbirliği kapsamında BMI organizasyonunda bir araya geldi.
Zirvenin açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, konuşmasına Ankara’da düzenlenen terör saldırısını kınayarak başladı.
Başaran, “Maalesef dün akşamüzeri Ankara’da düzenlenen terör saldırısyla ilgili bir kez daha sarsıldık. Bu insanlık dışı saldırıda hayatını kaybeden herkesin aileleri ve yakınlarına başsağlığı, sabır ve yaralılara da acil sifalar diliyorum” sözleriyle konuşmasına başladı.
TÜSİAD Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye ekonomisinin dinomosu 1500 firmada yapılan araştırma sonucunda belirlenen 50 en etkin CFO listesini incelediğimde 35 yılık meslek yaşamımda yolumuzun kesiştiği, başarılarına tanık olduğum bir çok dostumu listede görmekten son derece memnun olduğumu belirtmek isterim. Şirketlerde CFO’ların yetki ve sorumluluğu her geçen gün arıyor. Özellikle kriz dönemlerinde CFO’lar her geçen gün daha çok öne çıkıyor.
2006 yılında TÜSİAD’da finansal raporlama çalışma grubu başkanlarıyla yaptığım ‘Şirketlerde büyümenin finansmanı’ başlıklı semimnerde CFO’ları biraraya getirmiştik. O seminerde 10 yıl önce verdiğimiz mesajlar Fortune Dergisi’nde belirtilen ifadelerdi. Son derece anlamlı bulduğumu ifade etmek isterim.O dönem CFO’lar platform eksikliğinden bahsetmişlerdi. Bu tür toplantılar, güçlü CFO’ları bir araya getirerek bu tür eksikliklere ciddi katkı yapacaklardır.”
Konuşmasında dünya ekonomisine ilişkin de görüşlerini paylaşan Başaran şunları söyledi: “Hepimiz biliyoruz dünya Çin ekonomisine hiç olmadığı kadar odaklanmış durmda. Sadece Ocak’ta Çin’in piyasalardan gerçekleştiği borçlanma Norveç, Avusturya, İran gibi ülkelerin milli gelirinden daha yüksek, 520 milyar dolar. Ekonomi yavaşlıyor ancak borçlanma ve kredi genişlemesi devam ediyor, bu oldukça endişe verici bir gelişme. Bir diğer başlık, negatif faizler. Japonya, İsveç, İsviçre, Danimarka ve Avrupa Merkez Bankası’na paralarına koyanlar koyduklarından azını geri alıyorlar. Bir çok şirket nakit paranın üzerinde oturmayı tercih edebiliyor. ABD’de resesyon ihtimali küçük de olsa belirdi. Hatta orada bile negatif faiz kullanılacağını ABD Merkez Bankası Başkanı Yellen’dan işittik.Avrupa’da ise en iyi bilinen bankalar yatırımcılarını finansal sağlamlıklarını hisse senedi geri alımlarıyla ikna edebildi. Tüm bunlar hassas zamanlardan geçtiğimizi bize gösteriyor.Hazırlıklı olmak neredeyse mümkün değil. Esnek ve adaptasyon kapasitesi yüksek olanlanlar kazanabiliyor ya da hiç değilse kaybetmiyorlar. Bu ortamın kazananı yok demek yanlış olmaz. Herkes için hayat zor ise CFO’lar için çok daha zor. Ernst Young tarafından yapılan araştırmaya göre CFO’ları bekleyen en büyük riskler 3 ana başlık altında sıralanmış.
Birincisi düzenlemeleri ikincisi paydaş ilikilerinin yönetimi. üçüncüsü ise yeni ve bilinmeyen riskler olarak raporlanmış. Bir düşünceye göre önümüzdeki 20 yıl aslında çoktan tasarlandı. Bir çok kaynak yönetişim sorunlarını, kaynak kıtlıklarını iklim değişikliği, nüfus yaşlanması, göç, işsizlik gibi riskleri öne çıkarırken paylaşım ekonomisi, üç boyutlu baskı, genetik araştırmalar ise en büyük fırsatlar olarak tartışılıyor. Riskler ve fırsatları görüyoruz ama ne yapacağımızı biliyor muyuz en önemli sorun bu. Hem bireysel olarak hem kurum olarak kendinizi bir kez sorgulamanızı rica ediyorum.”
CFO’ların verileri analiz etme yeteceğini kullanarak şirketler için geleceğe yönelik kararlarda daha çok öneme sahip olacağına dikkat çeken Başaran, “Önümüzdeki yılları en iyi şekilde değerlendirebileceğimiz bilgi, öngörü, esnekliğe sahip miyiz? Bu bilgilerle kendimizi donattık mı yoksa kendimizi nereye çıkacağını bilmediğimiz labirentin içinde mi hissediyoruz? İşte bir CFO’yu ayıracak olan da budur. Yeni dönemde bu stratejiyi hem şirketi hem de kendisi için kullanabilen CFO ve bu CFO’yu da elinde tutmayı başarabilen şirket kazanacak. Son finansal kriz, CFO’ların şirketlerde sadece finansaldan sorumlu uzmanlar değil daha çok stratejik bir ortak olarak rol almaları gerektiğini ortaya açıkça koydu. Teknolojik gelişmeler, CFO’ların stratejik ortaklık rolünü destekliyor. Yeni teknolojileri kullanmayı bilen CFO’lar verileri analiz etme yeteneklerini kullanarak şirket içerisinde stratejik kararlarda daha önemli bir rol üstlenme şansına eskisinden çok daha fazla sahipler” diye konuştu.