Hayranlıkla seyredilen nesneler arasında, örneğin Picasso’nun Guernica’sı gibi şaheserler temsil ettikleri değerler nedeniyle ortak hayal gücümüze hitap ederler. Bazıları ise, baş döndürücü rakamlarla ortaya çıktıkları için ilgi odağı olurlar. Buna da örnek olarak, bu yılın başında Christie’s’deki açık artırmada 142 milyon dolara satılan Francis Bacon’ın üç parçadan oluşan Lucian Freud tasviri verilebilir. Bir de, Gutenberg’in İncili’nin bir nüshası gibi tarihsel önem taşıyan yapıtlardan söz edilebilir. Bu sıralamanın bir diğer ayağı da, şöhretler dünyasıyla özdeşleştikleri için efsaneleşen objelerdir; bunun en çapıcı örneği de, üç yıl önce Christie’s’de 8.8 milyon dolara satılan, 1968 yılında Richard Burton’un Elizabeh Taylor’a verdiği 33 karatlık Krupp pırlantasıdır.
Şimdi buna bir de Graves Supercomplication’ı eklemek gerekiyor. 20. yüzyılın en önemli saat koleksiyonerlerinden biri olan New Yorklu finansçı Henry Graves, Jr’ye ait 80 yıllık cep saati Hong Kong, Pekin, Şanghay, Londra ve New York’u kapsayan iki aylık dünya turunun ardından 11 Kasım’da Cenevre’de Sotheby’s’de açık artırmaya konulacak. Christie’s müzayede için 15.6 milyon dolarlık alt bir sınır fiyat belirledi.
Saat dünyasında bir tür Mona Lisa’nın eşdeğeri olarak görülen Patek Philippe’in bu double dial (çift kadran) cep saatinin tasarımı beş yıl, üretimi ise buna ilaveten üç yıl sürmüştü. 18 ayar altından yapılan ve 24 komplikasyon içeren (temel zaman göstergesi dışındaki fonksiyonlar) saat zamanının en komplike saati olarak biliniyor. Saatler ve dakikalar dışında, saat aynı zamanda güneşin doğuşu ve batışını gösteriyor, bir takvim ve Londra’daki Big Ben’le aynı melodiyi içeriyor. Ancak asıl göz kamaştırıcı özelliği, Graves’in New York Fifth Avenue’de Central Park’a bakan eski dubleksinden gece yarısı gökyüzü manzarasını mükemmel bir şekilde çizebilen gökyüzü haritası.
Saat 1933 yılında yapıldığında Graves’e tam tamına 60,000 İsviçre Frangı’na mal oldu; bu da o zamanın parasıyla 15,000 dolara eşdeğer bir rakam.
Supercomplication ilk kez 1999 yılında açık artırmaya çıkarıldı ve büyük bir çekişmenin ardından tam 11 milyon dolar gibi rekor bir fiyata satıldı. Şimdi ise çıta daha da yükselmiş durumda.
Supercomplication’ın satışı saat koleksiyonerliğinde de bir dönüm noktası oldu; o zamana kadar dar bir çevrenin hobisi olarak görülen bir şey tıpkı sanat, otomobil ve şarap gibi ciddi paralar getiren bir koleksiyonerlik olarak algılanmaya başlandı. Günümüzde bu tür pahalı saat müzayedeleri rutin ve tek bir saate yedi basamaklı rakamlar ödenmesi de nadir görülen bir durum değil. Nitekim İsviçre’nin saat ihracatı 2000 yılında 6.1 milyar dolarken 2013 yılında yüzde 295 oranında bir artışla 6.1 milyar dolara çıktı.
Saatin ilk sahibi olan Graves çok zengin bir banker aileden geliyordu. Onun için koleksiyonerlik spor yapmak kadar önemliydi. Evleri pahalı halılar, nadir Çin porselenleriyle doluydu. Kapalı bir hayatı olan ve eksantrik bir kişilik olarak bilinen Graves son derece ender bulunan para koleksiyonunu da banyodaki bir dolapta saklıyordu.
20. yüzyılın başlarında Graves, lüks otomobilin öncüsü ve saatteki rakibi James Ward Packard’la , o zamana dek tasarlanmış en lüks saat olan Supercomplication’ı elde etmek için büyük bir mücadeleye girişti ve zafer elde etti.
Aslında dünyanın en pahalı saatinin açık artırmaya konulacağını kimse düşünemiyordu. Nitekim saat on beş yıl önce müzayedeye konulduğunda herkes şoke olmuştu. Bu, Mona Lisa tablosunun açık artırmaya konulması gibi bir şeydi.
Peki nasıl olmuştu da bu efsanevi saat bir değil üstelik iki kez müzayedeye konulmuştu?
Graves daha önce de bahsedildiği gibi patolojik derecede kapalı hayatı olan birisiydi. Supercomplication Büyük Buhran’ın sancılarının yaşandığı bir dönemde ortaya çıkmıştı. 1936 yılında ülke derin bir buhrandayken, böyle lüks bir saatle dikkatleri üzerine çekmenin kendisi açısından iyi olmayacağını düşünen Graves, bir gün kızı Gwendolen’la gölde dolaşırken saatten kurtulmak istedi. Herkesin dilinde olmanın uğursuzluk getireceğine inanarak saati göle atıp kurtulmayı düşündü ancak kızı ona engel oldu. Gwendolen daha sonra saati oğlu Reginald Fullerton Jr’a devretti.
Göle atılmaktan kurtulan Supercomplication böylece 1969 yılına kadar Graves ailesinde kaldı. Ancak Fullerton annesinin ölümünün ardından ani bir kararla saati 200,000 dolara (halihazırdaki 1.2 milyon dolara eşdeğer) sanayici Seth Atwood’a sattı. Yıllardır bu saatte gözü olan ve British Museum dışında en zengin koleksiyonların sahibi olarak bilinen Atwood yaşadığı yer olan Rockford’da bir Zaman Müzesi (Tiem Museum) açtı.
Otuz yıl sonra Atwood 81 yaşındayken müzesini kapatma kararı aldı ve Supercomplication dahil olağanüstü saat koleksiyonunu New York’taki Sotheby’s’de satışa çıkardı.
Açık artırmanın galibi ise o dönemde Katar Emiri’nin kuzeni olan Şeyh Saud Bin Muhammed El Tani’ydi. Ancak 2012 yılının sonbahar aylarında, El Tani’nin Sotheby’s’e 42 milyon dolar borcu olduğu ve bu borcunu temizlemek için de 240 değerli parçasını satışa sunduğu haberi patlak verdi. Açık artırmaya konulan objeler arasında Supercomplication da vardı.
Saat bir buçuk yıl bir banka kasasında saklanırken, etrafındaki söylentiler de durulmak bilmedi. Her şeyden önce, saatin fiyatının ne kadar artacağı bilinmiyor. Koleksiyonerler ve uzmanlara göre, Supercomplication 15 milyon dolarlık sınırın üzerine çıkacak. Bununla birlikte pek çok bilinmeyen söz konusu; 15 yıl önceki müzayedede hiçbir saat Supercomplication için ödenen 11 milyon dolara yakın bir rakama ulaşamadı. Bu kez potansiyel talipler arasında Patek Philippe Müzesi de sayılıyor. Müze geçen sefer saati şeyhe kaptırmıştı ama yeni bir müzayedeye hevesli olduğunu sinyalini de vermedi. Her ne kadar bu rakamı verebilecek koleksiyoner sayısı sınırlı olsa da, zengin sayısının hızla arttığı bir dünyada, hiç beklenmedik bir aday da çıkabilir. Sotheby’s bu konuda ağzı sıkı davranıyor. Saatin satılmaması halinde ise Sotheby’s’in bunu envanterine dahil edeceği ve özel olarak başlıca müşterilerine sunacağı belirtiliyor; bu durumda da, muhtemelen belirlenen alt sınırın altında bir fiyat gündeme gelecek.
Supercomplication’la ilgili senaryolardan hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin, kesin olan tek bir şey var: Atılabilir dijital zaman göstergelerinin damgasını vurduğu bir çağda, Supercomplication’ın satışı güç ve serveti elinde tutan yeni kuşak için göz kamaştırıcı bir hazine olmaktan öteye çok daha kalıcı bir anlam taşıyor. Söz konusu olan, zamansız bir yaratıcılığın tiktaklı göstergesi.