İnternet ve sosyal medya her geçen gün değişen dinamikleri ile pazarlama ve satış alışkanlıklarını da değiştirmeye devam ediyor. 2015’in sonuna doğru yaklaşırken markaları dijital dünyada bekleyen gelişmeleri. Dijital reklamcılık sektörünün hızla büyüyen ajanslarından birisi olan Puntual Istanbul’un Digital Group Head’I Çağrı Erdoğan ile konuştuk.
Dijital pazarlama hızla değişen bir dinamiğe sahip. Peki bu değişim markaları nasıl etkiliyor? Buna nasıl uyum sağlıyorlar?
Öncelikle dijital pazarlamanın artık 360 pazarlamanın ve hatta satışın çok önemli bir parçası haline geldiğini, pazarlama stratejilerinin artık dijitalden bağımsız olmadığı bir dünyaya geçiş süremize baktığımızda bile bunun son 4-5 yıllık süreçte hızla gerçekleştiğini görmekteyiz. Dijital pazarlama trendlerindeki değişimler pazarlama alışkanlıklarını da değişime zorluyor ve pazarlama ve hatta satış konusu da bu trendlere bağlı olarak sürekli olarak evriliyor.
Dijital pazarlama oldukça geniş bir konu pek tabii ki üzerinde hem konuşacak, hem de sizing anlatacağınız çok fazla şey vardır, sizce 2015 sonunda ve özellikle 2016’da trendin yönü nereye doğru olacak?
Eğer belli basil 3 trendi sayacak olursak, böyle diyorum çünkü bir çok minor ve major trendleri takip ediyoruz, ama bunlardan en öne çıkanları video marketing, native marketing ve hareketli içerikler. Bu 3 trend yükselişte ve çok yakında pazarlama alışkanlıklarını da değiştirecek.Bana soracak olursanız, bir trend top noktaya ulaşmadan alışkanlıkları etkileyemiyor, köklü değişimler yaratması için zorunluluk haline gelecek derecede o trendin yükselmesi gerekiyor.
Peki bu 3 trendi ele alacak olursak, nedir bu trendler? Biraz açıklayabilir misiniz?
Öncelikle video ve image centric ağlara olan talebin hızla artması, özellikle youtube, vine, instagram, snapchat, periscope ile kullanıcı tarafından üretilen video içeriklerin de artışını sağladı. Buna paralel olarak mobil cihazların video kalitelerinin de artması ile artık her kullanıcı kendi başına yayın yapabilecek birer kanal haline geldi. Internet kapasitelerinin ve hızlarının artması video tüketimini yukarı yönlü arttırdı. Böyle olunca artık tüketiciler markalardan da keyifli ve faydalı vakit geçirebilecekleri video içerikler bekliyor.
Native Marketing ise maruz kalınan mesaj yoğunluğu arasında ürün ve hizmet mesajını markaların sağlıklı bir şekilde iletebilmesi artık çok zor. Beni al diyen markaya değil de, faydalı bilgi sağlayan veya tavsiye edilen markaya ilgi duymaya bir yöneliş var. Banner reklamların tıklanma oranları oldukça düşmeye başladı. Bir siteye giriyorsunuz, neredeyse 10’a yakın banner reklamına maruz kalıyorsunuz, video izlemek istiyorsunuz, hemen bir preroll ile karşılaşıyorsunuz. Öyleyse artık mecranın haber kaynağına, editöryel düzenine uygun reklamlar vermek, hatta sıradan ama dijital etkisi yüksek, reklam çalışmalarında daha önce bulunmamış kişiler ile toplu iletişim anlaşmaları yapmanın, doğrudan veya hedef kitlenizin sıkça faydalandığı mecralar aracılığı ile hedef kitleye fayda sağlayan içerik üretmenin gerekli olduğu bir dünyadayız. Artık reklamın doğalı ve faydalı olanı ön plana çıkmaya başlayacak.
Önümüzdeki zaman içerisinde gözlemleyeceğimiz önemli değişimlerden bir tanesi de sosyal medyada karşılaştığımız marka postlarının evrilmesi olacak. Sadece görsel ve metinden oluşan bir dünyadan her biri teker teker markanın görsel dünyasına uygun tasarlanan sosyal medya postlarının devraldığı bir dünyaya evrildik. Şimdi de artık her içerikte küçük hareketlerle veya animasyonlarla farklılaşmanın trend olacağı bir dönem bizi bekliyor. Bu içeriklerin video marketingten farkı ise basit bir kaç dokunuş ile yüksek prodüksiyon gücü gerektirmeyen içerikler olması. Videonun yükselişte olduğu bir pazarlama dünyasında sabit görseller ile sosyal medya iletişimi sürdürülebilir olmaktan çıkmaya başladı ve trendin yükselişi daha da hız kazanacak.
Ajansların yukarıda saydığım 3 önemli trende ayak uydurabilecek şekilde işleyişlerini ve yeteneklerini geliştirmeleri, markaların da bu yönde ajanslarını teşvik etmeleri oldukça önemli.