Tarihi dokusu ile cazibe merkezi olan Karaköy, bugünlerde birçok yeni nesil mekana ev sahipliği yapıyor. Farklı lezzetler ve kokteyller arayanlar için popüler bir adres haline gelen Colonie, Karaköy’ün yeni gözde mekanlarından biri. Topaz restoranın da yaratıcısı olan Yücel Özalp’in işletme sahibi olduğu Colonie Bistro-Bar, Kemankeş Karamustafa Caddesi’nden İstanbul Modern’e doğru yürüdüğünüzde caddenin sonundaki köşede yer alıyor.
Karaköy’de, sokakların arasında yürürken, her an başka bir tarihi yapıya rastlayabiliyorsunuz. Colonie, Cenevizliler, Emeviler, Bizanslılar ve Osmanlılar’ın hüküm sürmüş olduğu güzel dokunun bir parçası. Yücel Özalp, “Colonie maceramız 20 Mayıs 2014’te başladı. Birinci yaşını geride bıraktık” diyor. Colonie rahat, şık ve sade tasarımıyla da oldukça dikkat çekiyor. Kapıdan içeri adım atar atmaz uzun ve ferah bir bar ile şarküteri bölümü gelenleri karşılaşıyor.
Colonie adını Karaköy’ün renkli tarihinden alıyor. Colonie’nin isim macerası ile ilgili Yücel Özalp, “Aslında isim biraz bölgeden geldi. Çünkü Karaköy tarih boyunca liman bölgesi olduğu ve giriş çıkışlarda kullanıldığı için hep koloni merkezinde bulunmuş. Ceneviz kolonisi ilk geldiğinde de Karaköy’e yerleşmiş” diyor. Özalp, mekanın ismini bulduktan sonra üstünde çok fazla da düşünmediklerini söyleyerek, “Colonie’yi bulduğumuzda aklımızda hiçbir soru işareti kalmadı” diyor. Özalp, Colonie için yer seçimine özenli yaklaştıklarını belirtirken Galata Port projesinin de bölgeye canlılık katacağına vurgu yapıyor.
Colonie kısa sürede hem mutfağı hem de ambiyansıyla öne çıkan bir mekan haline geldi. Sürekli canlı kalabilen bir mekan olmanın yanı sıra özgür mutfak olarak da tanımlanan neo-bistro tarzına hakim. Özgür mutfak ile ne anlatmak istediklerini açıklayan Özalp, “Yani basit yemekler yapıp, çok fazla karışık soslara girmeden hem kaliteli ürün kullanarak hem de çok fazla malzemeyi karıştırmadan lezzetin ön plana çıktığı tatlar yapmaya çalışıyoruz” diyor ve ekliyor: “Mesela şurada gördüğünüz simit Karaköy’ün meşhur Karaköy fırınından geliyor. İnsanlar isterlerse geldiklerinde bir çayla ve bir simitle ya da yanına istedikleri bir peynirle de burada karınlarını doyurabiliyor.”
Elbette sadece yemek tarzında değil, aynı zamanda mimari tasarımda da neo bistro’nun izlerine rastlamak mümkün Colonie’de. Mekan insanların günün her saati buraya gelerek rahatlıkla yemek yiyebileceği tarzda dizayn edilmiş. Siyah, kahve ve yeşil tonlarının hakim olduğu mekanın konsepti, tasarımı ve görsel kimliği Koray Özgen tarafından geliştirilmiş. Mekandaki bitkiler, kütüphane, şık masa ve sandalyeler ise ayrı bir bütünlük içinde.
Colonie’nin bir köşesinde gelen misafirlerini karşılayan yuvarlak, renkli bir eser asılı. Oldukça dikkat çekici olan ve mekana ayrı bir hava katan bu eser ekspresyonizmin Türkiye’deki önemli temsilcilerinden olan ressam Ekrem Yalçındağ’a ait. İç tasarımda ise özellikle Karaköy’ün liman ruhuna uyum sağlaması amacıyla kullanılan pirinç, bakır ve demirden malzemeler karşımıza çıkıyor.
Colonie, ayrıca özgür menüsüyle çiğ börek gibi geleneksel tatlardan, sırlanmış somon gibi Uzak Doğu lezzetlerine, sağlıklı beslenmek isteyenlerin tercihi salata çeşitlerinden, İtalyan mutfağına özgü el yapımı makarna ve odun fırınında pişen pizzalara kadar birçok alternatif sunuyor. Favori lezzetlerden biri olan sırlanmış somon, somonun zencefil ve trüf mantarı sosuyla aromalandırılarak ve susamla sırlanarak ince dilimler haline getirilmesiyle servis ediliyor. Hafif bir başlangıç yapmak isteyenler için körpe enginar kalbi salatası, lezzetli bir alternatif. Enginarın göbeğinden alınan parça ince ince dilimlenerek parmesan peyniri, roka ve domates ile servis ediliyor. Tatlılardan ise en fazla çilekli milföy tercih ediliyor. Salatalar 29-38 TL, makarna ve pizzalar 21-42 TL, ana yemekler 34-73 TL, tatlılar ise 17-18 TL aralığında fiyatlara sahip.
“Açık mutfak” tarzını benimsemiş mekanda gelen misafirler bir yandan masalarında oturup yemeklerini yerken diğer yandan yemeğin pişirilişini izleyebiliyor. Açık mutfağın en önemli özelliğinin işletmenin kendine duyduğu güvenin göstergesi olduğunun altını çizen Özalp şöyle devam ediyor: “Yani ne yaptığınızı kapalı kapılar ardında değil de herkesin göreceği bir şekilde, ne piştiğini, nasıl piştiğini, nasıl bir hijyen ortamında pişirildiğini görmek bence müşterilerin her zaman hakkı. En çok tercih edilen masalar dışarıdakiler ve mutfak önündekiler. Çünkü mutfağı seyretmek için orada oturmak isteyen çok misafirimiz oluyor.” Ayrıca açık mutfak konseptinin mutfak ekibi için iyi bir eğitim olduğunu da belirten Özalp, “Mutfak temponun yüksek ve çalışma ortamının zor olduğu bir yer. Açık mutfak olunca kendilerini daha fazla disipline etmek ve daha dikkatli olmak zorunda kalıyorlar” diyor.
Karaköy ve çevresinin turistlerin yoğun bulunduğu bir merkez olması Colonie’deki müşteri profiline de yansımış gözüküyor. Yabancı müşterilerle ilgili Özalp, “İlk başlarda yoldan geçen misafirlerden çok fazla yabancı müşterimiz oluyordu. Ama zaman içerisinde bilinirliğimiz arttığı için artık Colonie adıyla da bize gelen çok fazla yabancı misafirimiz var. Ve bu gün geçtikçe de artıyor” diyor. Colonie yemek bölümünde 140 kişilik bir kapasiteye sahip. Buna bar bölümü de eklenince bu sayı 160-170’lere çıkıyor. Özalp, Colonie için başka bir şube açmayı düşünmüyor.
YÜCEL ÖCALP İLE KISACA
Colonie’nin bir kişiliği olsa bu ne olurdu?
Özgür ruhlu.
Peki, yemekten zevk aldığınız yemek nedir?
Ben aslında “street food” seven bir insanım. Dönemsel de olsa bazı “street food”ları menümüzde de kullanıyoruz.
Sizce yapması en zor yemek hangisi?
Pilav. İyi bir pilav yapabilen aşçı pek çok şeyi başarabiliyor demektir. Yine ekmek ve makarna yapmak da aynı şekilde zor. Bunlar incelik ister.
Colonie hayvan dostu bir mekan. Peki, sizin evcil hayvanınız var mı?
Balıklarımız ve kaplumbağalarımız var. Yaşadığımız evin konumundan dolayı kedi köpek gibi evcil hayvan şu an barındıramıyoruz. Ama bahçeli bir evimiz olursa mecbur kalacağız gibi. Çocuklar o kadar çok seviyorlar ki.
Sizce yiyecek-içecek sektörü Türkiye’de nereye geldi?
Türkiye’de yiyecek içecek sektörü daha çok gelişmesi gereken ve önü çok açık bir noktada. Ama bu demek değil ki bu iş çok kolay ve çok yapılabilir bir iş. Açılan 100 tane yerin ancak beş tanesi bir sene sonra varlığını devam ettirebiliyor.