BDDK internet sitesinde konuyla ilgili yapılan yazılı açıklamada, “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 29/05/2015 tarih ve 6318 sayılı Kararı ile; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu (Kanun) kapsamında Asya Katılım Bankası A.Ş. (Banka) ile ilgili olarak yapılan denetimler neticesinde, Banka’nın mali bünyesi, ortaklık ve yönetim yapısı ile faaliyetlerinde yaşanan sorunların katılım fonu sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arzettiğinin ortaya çıkması nedeniyle, Banka’nın temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin, zararın mevcut ortakların sermayesinden indirilmesi kaydıyla, kısmen veya tamamen devri, satışı veya birleştirilmesi amacıyla Kanunun 71 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükmü gereğince Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilmesine karar verilmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” ifadeleri yer aldı.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Bank Asya’nın bu aşamada bankacılık faaliyet izninin kaldırılmadığını, Türk bankacılık sistemiyle ilişkide bulunan yerli ve yabancı tasarruf sahipleri ile diğer ilgililerin endişe etmelerini gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığını bildirdi.
TMSF’DEN AÇIKLAMA
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Bank Asya’nın bu aşamada bankacılık faaliyet izninin kaldırılmadığını bildirdi.
TMSF’den yapılan yazılı açıklamada, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun kararıyla, Bank Asya’nın yönetim ve denetiminin, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 71’inci maddesinin (b) fıkrası uyarınca, TMSF’ye devredildiği anımsatıldı.
Bank Asya’nın bu aşamada bankacılık faaliyet izninin kaldırılmadığı kaydedilen açıklamada, Türk bankacılık sistemiyle ilişkide bulunan yerli ve yabancı tasarruf sahiplerinin ve diğer ilgililerin endişe etmelerini gerektirecek bir durum söz konusu olmadığı ifade edildi.
BDDK: Katılım fonu sahiplerinin haklarının korunması için böyle bir karara varıldı
Öte yandan Bank Asya’nın TMSF’ye devredilmesi kararıyla ilgili görüşlerini paylaşan BDDK yetkilileri ise Bankanın faaliyetlerine devam ettiğini vurgulayarak, katılım fonu sahiplerinin haklarının korunması, bankacılık sektörünün zarar görmemesi, daha güvenli bir şekilde çalışması, sistemin teminatı ve güvenin sürdürülmesi düşüncesiyle böyle bir karara varıldığını kaydetti.