Erdoğan, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un davetiyle gerçekleştirilen ve 120’den fazla devlet ve hükümet başkanının katıldığı İklim Zirvesi’nde Türkiye’nin taleplerini ve iklim değişikliği ile mücadelede ortaya koyduğu hedefleri anlattı.
Erdoğan, iklim değişikliğinin günümüzün en önemli sorunlardan biri olduğunu belirterek, “Buradaki görüşmelerin 2020 sonrası iklim değişikliği rejimine ilişkin gelecek sene sonunda Paris’te sonuçlandırılması öngörülen anlaşmanın müzakere sürecinde önemli bir sinerji oluşturacağına inanıyorum” dedi.
Küresel ısınmanın olumsuz etkilerinin dünyanın her bölgesinde farklı şekillerde hissedildiğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
“Son yıllarda meteorolojik olaylardan kaynaklanan doğal afetlerin hem sayısında hem de sıklığında ciddi artışlar meydana geldi. Bu bakımdan iklim değişikliği ile mücadelede 2020 sonrası dönemde yeni bir rejime ihtiyaç var. Meselenin özüne inerek, bu rejimin unsurlarını doğru tespit etmeliyiz. Yeni sistem, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin temel ilkelerini göz önünde bulunduran, şeffaf, kapsayıcı, adil ve eşitlikçi olmalıdır. Bu çalışmalarda, günümüzdeki ve yakın gelecekteki ekonomik gerçekler mutlaka göz önüne alınmalıdır. Salım azaltımına ve iklim değişikliğine uyuma eşit ağırlık verilmelidir. Varılacak anlaşmada tüm ülkeler adil bir hukuki statüyle yer bulmalıdır.
Bağlayıcı olacak bu anlaşma, ‘ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar’ ile ‘göreceli kabiliyetler’ temelinde, ülkelere gerekli esneklikleri tanımalıdır. Küresel iklim değişikliği ile mücadelede sanayi devriminden itibaren tarihsel sorumluluğa sahip gelişmiş ülkeler, salınım azaltımı, finansman ve teknoloji desteği konusunda daha fazla sorumluluk üstlenmelidir. İklim değişikliğinin sebebi olmayan, ancak sonuçlarından en çok etkilenen En Az Gelişmiş Ülkeler ile Kalkınmakta Olan Küçük Ada Devletlerinin hakları korunmalıdır.”
Erdoğan, salınım azaltımı konusunda gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ayrımı yapılmaksızın sorumluluk alınması gerektiğine inandıklarını da belirterek, “Tüm ülkelerin salınım azaltımı ile ilgili ‘ulusal olarak belirlenmiş katkılarını’ 2015 yılının ortalarına kadar açıklamak üzere çaba göstereceklerinden eminim. Finansman konusunda, 2010 yılında Kankun’da gelişmiş ülkeler tarafından taahhüt edilen yıllık 100 milyar dolarlık kaynağa ulaşılması sağlanmalıdır. Teknoloji transferi ve kullanımında ‘fikri mülkiyet hakları’ noktasında kolaylaştırıcı ve teşvik edici tedbirler alınmalıdır. Yeni rejimin müzakerelerinde gerekli güven ortamını tesis etmenin önceliğimiz olması gerektiğine inanıyorum. Bu süreçte ana kirleticilerin sergileyecekleri olumlu tutum önemli bir rol oynayacaktır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu da kaydederek, “BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf ülkelerin özel şartları, ekonomik ve sosyal kalkınmayla birlikte çevrenin korunması hedefleri, enerji talepleri, imkan ve kabiliyetlerinin farklılıkları, ülkemizin yapacağı katkının çerçevesini çizecektir. 1990-2012 döneminde, iklim değişikliği ile mücadelede hayata geçirdiğimiz politikalar sayesinde, salınım miktarından yüzde 21 oranında düşüş sağladık” dedi.
Bu rakama ormanlarla ilgili yapılan kapsamlı çalışmaların dahil olmadığını ifade eden Erdoğan, aynı dönemde ekonomideki karbon yoğunluğunun da yarı yarıya azaltıldığına işaret etti.
Bu önemli gelişmelerin tamamının çok büyük oranda ulusal kaynaklarla sağlandığını belirten Erdoğan şunları söyledi:
“2011-2023 yıllarını kapsayan İklim Değişikliği Eylem Planımız doğrultusunda bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu dönemde yenilenebilir enerjinin toplam enerji üretimindeki payını yüzde 30’a yükseltmeyi ve ekonomimizin enerji yoğunluğunu yüzde 20 azaltmayı hedefliyoruz.
Yine bu dönemde enerji verimliliğini artırmayı ve orman alanlarımızı 1,3 milyon hektar genişletmeyi öngörüyoruz. Salınım projeksiyonlarına yönelik çalışmaları 2015 yılının ilk yarısında tamamlamayı planlıyoruz. Bu çerçevede, hayata geçirebileceğimiz ‘ulusal olarak uygun salınım azaltım eylemleriyle’ hangi oranda azaltım sağlayabileceğimizi belirleyebileceğiz. Gelişmekte olan bir ülke olarak yeni sistem kapsamında alacağımız finansman ve teknoloji destekleri, Türkiye’yi iklim değişikliği ile mücadelede daha güçlü kılacaktır.”
Müzakereler için kısa bir süre kaldığını da vurgulayan Erdoğan, “Bu süreçte mümkün olduğunca yapıcı davranmalı ve samimi olmalıyız. Öncelikle Aralık ayında Peru’da gerçekleştirilecek olan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 20’nci Taraflar Konferansı’nı başarıyla sonuçlandırmalıyız. Bu toplantıdan yeni rejimin temel unsurları üzerinde uzlaşmış bir şekilde ayrılmalıyız. Takip eden dönemde de ulusal hazırlıklarımızı tamamlayarak, Paris’teki 21’nci Taraflar Konferansı’nda 2020 sonrası iklim değişikliğine ilişkin bağlayıcı nitelikli bir anlaşmayı sonuçlandırmalıyız” dedi.
Erdoğan BM İklim Zirvesi’nde Türkiye’nin hedeflerini anlattı
By Fortune Türkiye