Aslı “Palihor” (ulu-yüksek ağaç) olsa da Trakya insanının lehçesiyle Palivor’a dönmüş. Bu, Emre Oral ve mimar kardeşi Kerem Oral’ın profesyonel iş hayatını bırakıp kendi işlerini kurmak üzere yarattıkları marka. Amerika’da işletme okuduktan sonra uluslararası pazarlama alanında master yapan Emre Oral, Paris’te 23 yaşında L’oreal’de yönetici olarak çalıştı. Ardından Türkiye Coca Cola İçecek’te şişeleme genel müdür asistanı oldu. Bu dönemi anlatırken, “Asistanlığını yaptığım yönetici Amerikalı idi ve bir sene onun yanında çalıştım. O işten ayrılınca, ben de ayrıldım. Ne iş yaparım diye düşünürken, yolum medya sektörüyle ister istemez kesişti çünkü annem gazeteciydi” diyor.
Oral, Ali Karacan’dan gelen teklifle kendisini medya sektörünü içinde bulur. 1993-1998 yılları arasında aralarında Number FM, Number TV, Nickelodeon’un da bulunduğu dört radyo ve beş TV’nin kuruluş aşamasında görev alır. 1999 yılında internetin popüler olduğu dönemde, bu kez Oral, internet mecerasına yelken açar. Bu dönemi, “İnternetle ilgili projelerle ilgilenirken, bir İngiliz internet şirketinden teklif aldım. Kısa bir süre bu İngiliz şirketin fon yöneticisi oldum. Ancak bu sefer de yurtdışında ekonomik krizler başladı. İnternet şirketlerini halka açmak zorlaştı. İş bu noktaya gelince yurtdışındaki işlerimi hafifletip, Türkiye’ye geri döndüm” diyerek anlatıyor.
2002 yılında profesyonel hayattan ayrılıp, kardeşinin şirketine yarı yarıya ortak olur. Mimarlık şirketiyle yeni işlere yelken açar. İlk Magic Life Otelleri’nin restorasyonunu ve yeni projeleri yaparlar. 2006’dan itibaren lüks dükkan mimari ve müteahhitlik işine girerler. Lüks perakende zincirlerinin markaları için anahtar teslim projelere imza atarlar. Yoğun iş temposunda çalışırken, eşinin ısrarıyla haftasonları şehir dışında gidip kafa dinleyebilecekleri bir yer arayışına girer. Uzun süreli aramalardan sonra hayallerinden vazgeçmek üzereyken İğneada- Bulgaristan sınırında “büyülü” bir mekanla karşılaşırlar. Ev almak yerine araziyi satın alıp, istedikleri gibi bir ev yapmak isterler. Istıranca ve Balkan kültüründen etkilenirler.
Emre Oral o günleri şöyle anlatıyor: “Bu bölgeye 1917’de mübadele sırasında Boşnak ve Arnavutlar yerleşmiş. Müthiş bir kültür. Bahsettiğim alanda, terkedilmiş 17 köy vardı. Her biri orman içinde bin 300 yıl önce kurulmuş köyler. Bu köyler içinde de 20-30 eski ev vardı. Bölgeler bakirdi. İlk işim arazi almak oldu. Satılık 17 köy arasından iki köyü seçtim ve satın aldım. O esnada ‘Bir de tarihi bir çiftlik var’ dediler. 240 sene evvel kurulmuş ıssız bir çiftlikti: Palivor Çiftliği. Tarihini araştırınca çok eskiden bağların bulunduğu, hayvancılık yapılan yer olduğunu, ismini de sahibinden aldığını öğrendim.”
Mimar kardeşinin de dahil olmasıyla Palivor Çiftliği’nin öyküsü kaldığı yerden devam eder. Hummalı bir çalışma başlar. Kerem Oral çitflik için farklı projeler yaratmak üzere çalışmalara başlar. Özel bir proje hazırlar. Çiftlik arazisi üzerinde on ev, ahırlar ve dağ evlerinin olduğu büyük bir proje çizilir. Kerem Oral’ın kardeşi için yaptığı “Günışığı” isimli ev özel ödül alır. Çiftliğe yerleştikten sonra yöre halkının ürettiği ürünlerin kalitesini ve zenginliğini görürler. Ancak ürünlerin pazarlanmasında ciddi yanlışlıklar vardır. Bu büyük eksiklikler, kardeşleri üreticiyi desteklemeye daha kaliteli üretim yapma atağına geçirir.
Bütün hikayeyi Balkan kültürünü Avrupa ve başka ülkelere açmak üzere kurgularlar. Oral, “Küçük üreticiler ve yerel gıdaların ne kadar arka planda kaldığını, yerel ve küçük üreticilerin ürünlerinin esasında doğru pazarlanıp doğru anlatılırsa, uluslararası markalar kadar beğenileceğini düşündüren bir model ortaya koyduk ” diyor. Dedikleri gibi de olur. Doğru pazarlama, doğru strateji, doğru kanallar sonuç verir. Kısa sürede isimlerini duyururlar. İlk olarak adı “meşe balı” olan ama yıllarca “orman balı” olarak bilinen yöre balının gerçek ismiyle tanınmasını sağlarlar. Üreticilerin elinde kalan bal, şimdilerde Emre Oral’ın verdiği bilgiye göre hemen tükeniyor. Çünkü üretici balını nasıl pazarlayacağını çok iyi biliyor. Oral, “Bu deneyim ve başarı benim için paradan, puldan daha önemli” derken yaptığı işten duyduğu hazzı dile getiriyor.
Ardından et ve peynir ürünlerine geçilir. Palivor Çiftliği markası adı altında ürünler üretilir. Oral, “Haftada 100-150 kg istediğimiz ürünü üretiyorlar. Fason üretim sözleşmeleri yaptık. Peynir, süt et üreticileriyle çalıştık. Lezzet, tazelik ve güvenilirlik olmazsa olmazlarımız oldu. İşin satış kısmında ise Macro Center ve CarrefourSA gibi uluslararası perakendecilerle çalışmaya başladık” diyor. Market raflarında yabancı ürünlerle başlayan rekabet, üreticiyi seçerek, farklı kategorilerde ürünlerle büyümeyle devam eder. Fethiye’de çam balı, Urfa’dan nar ekşisi yaptırılır.
Ardından Oral kendi mağazalarını açma fikri ortaya çıkar. Bu amaçla Bebek’te 58 metrekarede ilk Bebek Palivor Çiftliği mağazasını açarlar. Ahşaptan yaratılan dünya, Edirne’den işi çok iyi bilen işletmeciyi ve 63 yaşındaki gurme aşçıyı bir araya getirir. Balkan kültürü birinci elden anlatılır. Oral, “İddiamız ithal edilen ürünlerin muadilini Türkiye’de yapmak. Trakya ve Balkan ağırlıklı ürünleri Türkiye’ye üç beş mağazada satmak istiyoruz” derken, hedefini dile getiriyor.
Bebek Palivor Çiftliği markası adı altında şarküteri mağazında Oral kardeşler her gün menü kontrolü yapıyor. Hangi menü tercih ediliyor, kim ne seviyor buna odaklanıyorlar. Bayi ve franchise olmak isteyenlerin kapılarını çaldıklarını anlatıyorlar. Gelecekte İstanbul’da, Kırklareli ve genelde tüm Trakya’nın gastronomik çeşitliliğini sunmaya adaylar. Et ve süt şarküteri ürünlerinin yanı sıra, çiftliğin ürünleri ile yapılmış sıcak tost ve hot doglar, günlük sandviç ve salata çeşitleri, özel karışım kahveler ve organik çay çeşitleri Palivor Çiftliği’nin gözde ürünleri.
Dikkat çekici iç mekan tasarımıyla 16 kişiyi ağırlayabilen mağaza, her gün sabah 8’den gece yarısına kadar hizmet veriyor. Oral, “Yeni, farklı ve yöreye özgü lezzetlerin tadımının gerçekleştirilmesi, yöreye ait farkındalıkların yaratılması ve bunların turistler tarafından fark edilip deneyimlenmesi turizm açısından bölge ya da yörenin tercihinde önemli rol üstlenecek. İstanbul’daki tecrübemizden sonra Demirköy, Kırklareli’de de bir gastronomi destinasyonu yaratmayı planlıyoruz. Palivor Çiftliği mağazaları, ayakta atıştırma ve satın alma ‘take away’ konseptine yönelik tasarlandı. Bu tarzda iddialıyız” diyor.
İki kardeşin yaptıkları işten büyük keyif aldıkları yüzlerinden okunuyor. Henüz küçük ve emekleme aşamasında da olsa Palivor Çiftliği, kendi işini kurmak isteyenlere ilham veriyor.
Profesyonel iş hayatından Polivar Çiftliği’ne uzanan yol
By Fortune Türkiye