Yılın lideri: Zeljko Obradovic

0
192

Ataşehir’deki Ülker Sports Arena’nın kapısından içeri girdiğimizde heyecanlı bekleyiş başlıyor. Avrupa’nın ve dünyanın en başarılı ve iddialı koçlarından Zeljko Obradovic ile söyleşi yapmak üzere 45 dakikamız var. Bir maç süresinden biraz fazla ve bu süreyi iyi kullanmak istiyoruz. Koç, sahada ve erken saatlerde başladığı antrenmana büyük bir disiplin içinde devam ediyor. Oyuncular büyük bir dikkatle onu dinliyor.

Obradovic, basketbol dünyasının önemli isimlerden biri. Onu bu kadar ilgi çekici hale getiren şey, başarılı kariyerinin yanısıra taraftar ve oyuncular üzerinde yarattığı saygı ve güven. Bir de bunlara eklenen mütevazı kimliği… Maçlarda “Obradovic” diye dakikalarca devam eden tezahüratlara her seferinde seyirciye dönerek, oyuncularını işaret ederek yanıt veriyor.

Obradovic, basketbol bürokrasisindeki gücünün de farkında. “Nabza göre şerbet” vermiyor. Hırsını ve iddiasını gittiği her yere götürmesi yeterli oluyor. Sevilmek için özel bir çaba göstermiyor. Disiplini, takım içinde adalet sağlaması, oyunun detaylarına hakimiyeti, en çok övülen yanları… Özellikle modern basketbolda başarının anahtarı sayılan “ince ayarlar” konusunda Obradovic’in eline su dökebilecek kimse yok. Kadrosundan hep yüksek verim alıyor ve sezona kötü başlasa bile en kritik dönemeçlerde ayakta kalmayı, takımının formunu yukarı çekmeyi biliyor. Her dakika işini düşünen, basketbolla nefes alıp veren biri o…

İnanılmaz hafızasına şapka çıkaran yardımcıları, bunu “Her şey kafasında” diyerek özetliyorlar. Aynı zamanda adanmışlığının da bir yansıması. Obrodovic’i en güzel anlatanlardan biri, yardımcılarından Erdem Can: “Onu uzaktan izlediğinde, hele rakibi olduğunda ondan nefret edersin. Aynı masaya oturup bir gece sohbet etme şansı bulsan büyük ihtimalle çok seversin. Ya nefret, ya büyük sevgi… Ortası yoktur. Ama bir gerçek var: Ondan nefret edenler bile yaptıklarını takdir eder, ona saygı duyarlar.”

İşte liderlik becerisiyle iş dünyasına da örnek olan basketbol efsanesi Zeljko Obradovic’in Fortune’a verdiği samimi cevaplar…
 
Şirketlerdeki tepe yöneticilerin görev ve sorumluluklarıyla bir basketbol koçunun strateji ve uygulamaları arasında benzerlikler ve farklılıklar var. Sizce bunlar neler?
Şirketlerden en büyük farkımız, her şeyi en ince detayına kadar inceliyor olmamız. Takımın felsefesini antrenörler yaratır. Burada en önemli konu, koçun aldığı kararları oyuncular ne kadar hayata geçiriyorlar? Oyuncular liderlerinin geliştirdikleri stratejilere ve ilkelere ne kadar uyuyorlar, ne kadar hazırlar?
Asistanlarla kurduğumuz iletişim ve işbirliğine dikkat ederiz. Asistanlarımla sürekli konuşurum. Fikir alışverişinde bulunuruz, tartışırız. Önem verdiğimiz konu, fikirlerimizin takım algısının önüne geçmemesi üzerinedir. Takım her zaman önde olmalı. Oyuncuların da aldığımız kararlar sonrasında kulüplerine güvenmelerini sağlamamız gerek. Eğer güvenmezlerse bize fırsat tanımayabilirler. Sonuçta takımda herkesin bir fikri var ama hepimiz aynı fikir üzerinde birleşmeliyiz.

Antrenörlerin takımda sorumlulukları çok önemli. Onların yorgun olmaya asla hakları yoktur. Oyuncuların konsantrasyonu her zaman yüksek olmalı. Aynı şekilde bizim de… Oyunculara örnek olmamız gerek. Takım için en iyisi nedir, taraftarlarımızın önünde en iyi nasıl görünürüz, bunlar önemli konular. Kulübün de antrenöre güvenmesi çok önemli. Ne olursa olsun aldığımız kararların bir hedefte, bir noktada buluşması şart.
 
Takımınıza oyuncu seçerken “iyi insan” olmalarına dikkat ettiğiniz biliniyor. Onların “iyi insan” olduğunu anlamaya dönük olarak nasıl bir yöntem izliyorsunuz?
Genel olarak iyi oyuncuları hemen fark edersiniz. Onları seçmek kolaydır ama bütün detaylara bakmak gerek. Elbette oyuncunun iyi olması her şeyden önce geliyor. Biz de bu seçimleri yaparken onların özel hayatını, takım içindeki davranışlarını tek tek inceleriz. O oyuncu takıma geldikten sonra sorun yaşanmasın diye buna özel olarak dikkat ederiz. Genel olarak organizasyon adına da aynı şeyi söylüyorum. Kimyamızı bozmayacak kişileri seçmeye çalışıyoruz.
 
Sizin için “forma adaleti sağlayan koç” ifadesi kullanılıyor. Oyun sırasında ise “Bir oyuncu bana anlamsız bakıyorsa, onu farklı yöne çeviririm” diyorsunuz. Oyun sırasında bu adaleti nasıl sağlıyorsunuz?
Bu benim görevim. 16 oyuncum var ve bunlar farklı ülke ve kültürlerden. Ortak noktaları basketbol oynuyor olmaları ve bu iş için buradalar. Bu felsefeyle maça çıkıyorlar. Maçın ön hazırlığı ayrı bir aşama ama 40 dakikaya konsantre olmak çok önemli. Basketbol hızlı ve ani gelişen bir oyun. Her türlü reaksiyona hazır olmak gerek. Bazen dışarıdan oyunculara çok fazla bağırıyormuşum gibi görünüyor. Amacım onlara yardımcı olmak. Çünkü yöntemim bu. Her zaman açık iletişim içindeyim onlarla. Oyuncularım da bana karşı oldukça anlayışlılar.
 
Kritik bir karar anında yardımcı hocaların önerilerine uyma oranınınız nedir? İşinizi yardımcı hocalara ne kadar delege edersiniz?
Asistan koçlar benim için çok önemli. Onlarla saha dışında da çok iyi arkadaşız. Konsantrasyon ve motivasyon sağlama konusunda birbirimizden destek alırız. Onların önerilerini dinlerim ve son kararı ben veririm.
 
Hem adaletli hem de eleştiri dozu yüksek bir koçsunuz. Bu ince çizgiyi nasıl belirliyorsunuz?
Oyuncularla sahada konuştuklarım onlarla ilişkimi anlatan çok küçük detaylar. Hiçbir zaman medya önünde onların direkt yüzlerine karşı eleştiride bulunmam. Eğer “Kötü oynadınız” dersem bu takım adına söylenmiş bir eleştiridir. Kendi içimizde konuştuğumuz şeyler aile içinde kalır, dışarıya yansımaz. Burası bizim evimiz. Oyuncularımın bana karşı konuşma hakları var. Birbirimizle konuşmamız ve tartışmamız çok önemli. Onların fikirlerine olumlu bakıyorum. Ama günün sonunda takımı yönlendiren stratejiyi çizen benim.
 
Oyun sırasında size karşı fikir geliştiren oyuncunun bu konudaki özgürlük sınırı nereye kadar?
Maç esnasında oyuncularımdan böyle bir davranış gelmesi çok zor. Onlara önerdiğim yolları izlememe ihtimalleri çok düşük. Ama öyle bir şey olduğu zaman, bu kararı maç sonrası tartışırız. Maç her zaman beynime yerleşir. Oyuncuları en iyi ikna etme yolu maçın videosunu izletmektir. Görüntüler yalan söylemez. Bazen benim de hatalı kararlar verdiğimi düşünebilirler; o durumda video izletiyorum.
 
Bazen sahada iki ya da üç lider oyuncuyu oynattığınız oluyor. Oyuncular arasında herhangi bir çatışma yaşanmaması için ne yapıyorsunuz?
Oyuncularımın kötü egoya sahip olmamaları gerek. Herkesin görev bilinciyle davranması, nerede olduğunu unutmaması gerek. Hiçbirimiz takımdan ve kulüpten üstün değiliz. Oyuncu seçimini de buna göre yaparım. Takım içinde kurduğum bir kimya var ve bunu kimse bozamaz. Sonuçta maça kavga etmeye gitmiyoruz. Kazanmak ve mutlu olmak için gidiyoruz. İletişim bizde çok açık. Herkesle konuşurum.
 
Türkiye, Yunanistan, Sırbistan ve İspanya gibi birçok ülkede koçluk yaptınız. Asıl işiniz dışındaki taraftar, medya ilişkileri gibi konularda ne farklar gördünüz? Hangi ülkelerde asıl işiniz dışındaki mesainiz konusunda daha fazla zaman harcamanız gerekti?
Asıl işim dışında farklı bir görevle pek ilgilenmem. Çok nadir durumlarda özellikle medyayı bilgilendirme gibi işler yapıyorum ama çok vaktimi alan konular değil bunlar.
 
Avrupa basketbolu ekonomik açıdan pek iyiye gitmiyor. Bu konuda bir öneriniz var mı?
Euroleague’de iyi takımlar var. Her sene daha da büyüyorlar. Aslında çok kötü değil durum. Bütçeleri kontrol ettiğinizde şu anda 10 yıl öncesine göre çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. İlerlemeye de devam edecek. Basketbolda ne kadar iyi noktalara gelindiğini gösteren en önemli örneklerden biri de Ülker Sports Arena. Burada 10 binden fazla insan birarada maç izliyor. İlgi çok büyük.
 
Şirketlerin en büyük rekabet silahı inovasyon. İnovasyonun basketboldaki karşılığı nedir?
Basketbol sürekli değişen ve gelişen bir alan. 25 yıl önce başladığım gibi değil hiçbir şey. Her sabah takımı iyi hale nasıl getirebiliriz diye düşünüyorum. Sürekli yenilikler yapmamız gerekiyor. Bu anlamda inovasyon konusu çok önemli.

İstatistikler iş dünyasında da basketbolda da çok önemli ama bazen asıl hikayeyi gölgeleyebiliyor. Siz de daha önce “İleri istatistikten daha önemli 100 tane şey sayabilirim” demiştiniz. Peki, istatistiğin sizin için vazgeçilmez olduğu noktalar var mı?
Antrenör için çok faydalı bir konu istatistik. İşimize sağladığı katkı çok büyük. Ben takım adına önemli kararları alırken, istatiksel bilgilerden çok yararlanıyorum.
 
“Sadece kazandığımda mutlu oluyorum” diyorsunuz. Şansa ne kadar inanıyorsunuz?
Tabii ki kazanınca mutlu oluyorum. Ben maç sonunda şuna dikkat ederim: Takım yüzde yüz performansla oynadı mı? Gücünü son ana kadar kullandı mı? Beklentim bu. Maç sırasında her şey olabilir. Mutluluğum takımın performansından geliyor. Bazı maçlar tek bir sayıyla kazanılıyor. Ben son dakikaya değil, maçın geneline yani 39 dakikaya odaklanıyorum.
 
Genç koçlara tavsiyeleriniz neler olur? Yeni koçların yetiştirilmesi konusunda gelecekte bir katkınız olur mu?
Kendilerini işe adamaları lazım. İşi çok sevmeleri önemli. Her sabah uyandıklarında takımları için ve onların başarısı için ne yapmaları gerektiği konusunda kendilerine sorular sormalılar. Takımdaki her bir oyuncuyla tek tek ilgilenmek, sabretmek ve hedef belirlemek önem vermeleri gereken başlıca konular.
25 yıllık kariyerimde o kadar çok antrenörlük kampına katıldım ki çoğu genç koça yönlendirmelerim oldu. Yaklaşık 50 tanesi antrenör oldu. Onları izlerken de benim stratejilerimi uyguladıklarını görüyorum. İleride bununla ilgili bir şey yapar mıyım bilmiyorum. Bana herhangi biri gelip yol göstermem konusunda ricada bulunursa elimden geleni yaparım.
 
Kariyerinizde pişmanlık duyduğunuz, “keşke” dediğiniz konular var mı?
Geçmişi düşünmeye hiç vaktim yok. Az önce antrenman bitti. Birazdan öğle yemeği yiyeceğim ve tekrar takımımla beraber çalışacağız. Benim hayatım bu çalışma ve iş disiplini üzerine. Herkesin hayatında değiştirmek istediği konular, detaylar vardır ama inanın buna vakit yok.

Herhangi bir insandan aldığınız, unutamadığınız bir tavsiye var mı?
Zeki insanları dinlemeyi seviyorum. Güvendiğim dostlarım var. Onlarla sohbet etmek ve onları dinlemek benim için çok önemli. Bunların dışında çok okuyan biriyim. Bu detaylar hayatımı zenginleştiriyor.
 
Obradovic’in liderlik sırları
Takdir etme: Obradovic’in oyuncuları tarafından en çok vurgulanan sırrı. Onları çok eleştirse de, iyi mücadele eden, önemli katkılar sağlayan, başarı gösteren oyuncularını ve takımını takdir ederek motive ediyor.
Önsezi: Maç öncesinde ve esnasında neler olabileceğini çok iyi öngörebilmek ve doğru strateji geliştirmek Obradovic yönetiminin büyük güçlerinden birisi.
Sorun çözme yeteneği: Taraftar, işler kötü gittiğinde bile “Obradovic mutlaka bir çözüm bulur, gerekirse şapkadan tavşan çıkarır” diye düşünüyor. Maçlarda zaman zaman herkesi şaşırtan hamleleriyle kilidi açıyor.
Çok çalışma: Obradovic birçok defa ifade ettiği gibi hayatının büyük bir kısmını basketbola ayıran, sürekli çalışan ve kendini geliştiren bir koç. Oyuncularına da en önemli öğütlerinden biri çok çalışmak.
Fikirlere açık ve saygılı olma: Müthiş başarılara ulaşmasına ve kendi sisteminin rüştünü kanıtlamasına rağmen Obradovic yardımcılarının ve oyuncularının fikirlerine büyük değer veriyor. Onları dinleyip, özgün fikirleri oldukça samimi bir şekilde değerlendiriyor. Bu da hem kendisine hem ekibine büyük katkı sağlayan bir liderlik özelliği olarak öne çıkıyor.