Yeni kalp rekabet avantajı sağlayacak

0
51

GEÇTIĞIMIZ YIL bireysel emeklilik sektörü için bir dönüm noktasıydı. 1 Ocak 2017 itibariyle 45 yaş altı çalışanların zorunlu olarak sisteme üyeliği başlatıldı. Böylece, yaklaşık 14 yılda sektöre üye olan kişi sayısının yarısından fazlası bir yılda sisteme dahil oldu. Sektördeki katılımcı sayısının yanı sıra fon büyüklüğüne de ivme sağlayan bu yeni hamle şirketler açısından ise inanılmaz bir süreç başlattı. Her ne kadar sistem devreye alınmadan önce pilot uygulama yapılsa da şirketler teknolojik yatırımlarla kısa sürede bu iş süreçlerinin üstesinden gelerek başarılı bir şekilde otomatik katılım uygulamasını devreye aldılar.
2011 yılında “dijital dönüşüm’ stratejisini başlatan Anadolu Hayat Emeklilik için ise 2017 yılı tam anlamıyla farklı bir dönüm noktası oldu. Şirket, otomatik katılım sisteminin devreye alınıyor olması nedeniyle iş yükünün arttığı bir dönemde adeta kalp nakli titizliğiyle tüm sistemlerini değiştirdi. Bu şirketin iş süreçlerini de hızlandırmış. Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü M. Uğur Erkan, bireysel emeklilik tarafıyla ilgili dönüşümün tamamlandığını, şimdi hayat konusundaki dijital dönüşüm sürecinin devam ettiğini söylüyor. Şirket bu dönüşüm için Bulgaristanlı Fadata şirketiyle çalışmış. Erkan, eski sistemde 3-4 ayda yapılan projelerin şimdi bir hafta içinde tamamlanabildiğine dikkati çekiyor. Erkan, “Bu açıdan bakıldığında ana çıkış amaçlarımızdan birine daha ulaşıldığını ve bu yapının rekabette avantaj sağlayacağını söyleyebiliriz” diyor.
Tabi bu dönüşüm sürecine yönelik karar kolay alınmamış. Birçok şirket genelde bu tür dönüşümlerde eski sistemleri de tutuyor. Yani hem yeni hem eski sistem birden çalışıyor. Ancak, Anadolu Hayat Emeklilik tamamen yeni sisteme geçmeye karar veriyor. Yani kısa vadeli risklerle uzun vadeli vizyon arasında bir seçim yapılıyor. Şimdi ise bu çalışmaların meyvelerini alıyor.
Emeklilik Gözetim Merkezi’nin 6 Nisan tarihli verilerine göre, 1 milyon 150 bin gönüllü katılımcı sayısıyla sektörde ikinci, 13.1 milyar TL’lik fon tutarıyla birinci sırada bulunan Anadolu Hayat Emeklilik, otomatik katılım sisteminde 361 bin çalışana ulaştı. Bu kişilerin toplam fon tutarları ise 252 milyon TL’yi aşıyor. Sektörde ise yine 6 Nisan itibariyle otomatik katılımla 3.9 milyon çalışan sisteme üye olurken, bu kişilerin 2.5 milyar TL’lik fon tutarı bulunuyor. 2003 yılından bu yana devrede olan bireysel emeklilik sisteminde ise bugüne kadar 7 milyon gönüllü katılımcının fon tutarı 71 milyar TL’yi bulurken, devlet katkısı oranı ise 10.5 milyar TL’ye ulaştı. 1 Temmuz’da 10-49 arası çalışanı bulunanlar, 1 Ocak 2019’da ise 5 ile 9 arasında çalışanı bulunan şirketler sisteme dahil edilecek. Böylece, Türkiye’deki tüm çalışanlar bireysel emeklilik sistemiyle tanışmış olacak. Bireysel emeklilik sisteminin yaygınlaşıyor olması diğer taraftan hayat sigortalarına da yaramış. Her ne kadar bankacılık sektöründeki kredi artışlarının etkisi görülse de hayat sigortalarına ilgi devam ediyor. Geçtiğimiz yıl sigorta sektöründe hayat sigortaları yüzde 36 oranında büyürken, bu yılın ilk iki ayındaki artış yüzde 20’yi buldu. Bu arada, Kolektif House’da bir ofisi bulunan Anadolu Hayat Emeklilik, fintech şirketleriyle de yakın temas içinde çalışıyor. Bu çalışmaları önümüzdeki dönemde artırmayı planlıyor. Diğer yandan, emeklilik yatırımcılarına portföy önerisi sunulması ile ilgili tebliğin ardından bir yapay zeka şirketiyle çalışmayı planlıyor. Yatırımcının profili, risk algısı ve emeklilik yaşına uygun olarak bir portföy önerisinde bulunulacak. Ayrıca, birlikte çalıştığı portföy şirketi sayısı da ikiden beşe çıkarılmış. Şirket şu anda İş Portföy, HSBC Portföy, Ak Portföy, Yapı Kredi Portföy ve TEB Portföy’le çalışıyor.
Şirketin dönüşüm sürecini ve sektörü konuşmak için Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü M. Uğur Erkan ile biraraya geldik.
Geçtiğimiz yıl şubat ayında şirket olarak yeni bir sisteme geçiş yaptınız. Bu süreci anlatır mısınız?
2011 yılında “dijital dönüşüm” stratejisi ile başladığımız bu süreçte mevcut ana sistemimiz, bu sistem etrafında gelişmiş ve yerleşmiş iş yapma kültürümüz, müşteriye hizmet süreçlerimiz, teknoloji altyapımız gibi pek çok konu değerlendirildi ve dijital dönüşümün yol haritası belirlendi. Bu plana göre öncelikle ele almamız gereken konunun ana sistem ve buna bağlı tüm diğer sistemlerde modernizasyona gidilmesi olduğuna karar verildi. Misyonumuz doğrultusunda yeni bir sistem arayışı başladı. Detaylı bir seçim sürecinin sonunda 17 Mart 2014 tarihinde Fadata firmasının INSIS ürünü ile ilerleme kararı aldık. İlk fazda bireysel emeklilik sistemimizi bu yeni uygulamaya taşıma çalışmasını ele aldık. Konfigürasyona dayalı altyapısı olan bu yeni uygulamada firmaya ilettiğimiz 6000 civarında gereksinimin 4800 adedi sadece konfigürasyon ile çözümlenebildi. 1200 adedi için ise uygulamada değişiklik ve şirketimize özel yeni geliştirmeler yapıldı. Yaklaşık üç yıl civarında süren ve yoğun özveri ve emek gerektiren bu süreçte bireysel emeklilik sistemini etkileyen mevzuat değişikliklerini hem eski ana sistemimizde hem de geçmek istediğimiz bu yeni uygulamamız üzerinde geliştirmek zorunda kaldık. Nihayet 17 Şubat 2017’de verilerimizi yeni sisteme aktarma çalışmalarına başladık. Müşterilerimize hizmet veremediğimiz dört günlük kesintinin ardından yeniden müşterilerimiz kullanımına açtık.
Bu dönüşümde riskler nelerdi? Bu risklerden nasıl etkilenmeden bu geçiş yapıldı?
Bu dönüşümde işin kapsamı ve entegre sistemlerin çokluğu nedeni ile “big-bang” yöntemi tercih edilerek ilerlendi. Ana sistemi sürekli çalışmak zorunda olan bir kalbe ve entegre sistemleri de kan damarları ile bağlı diğer vücut organlarına benzetirsek aslında yaptığımız işlem bir kalp ameliyatıydı ve benzer her türlü riski barındırıyordu. Eski sistemi devre dışı bıraktığımız ve tüm entegrasyon noktalarını yeni sistemden hizmet alacak şekilde değiştirdiğimiz ve veriyi yeni sisteme aktarıp ilk işlemleri başlattığımızda bunun geri dönüşü neredeyse imkansıza yakındı. Dolayısı ile bu noktada yaşanabilecek herhangi bir olumsuzluk uzun süreli sistemimizin kapalı kalması ve müşterilere hizmet verememe riski barındırıyordu. Riskleri minimuma indirebilmek için geçiş senaryosunun defalarca testi yapıldı ve her defasında kontrol noktalarımız üzerinden tekrar tekrar geçildi ve geçiş senaryosu dakika dakika planlandı. Üzerine tüm çalışanların özveri ile bu plana uyması neticesi olası riskler gerçekleşmeden geçiş başarı ile tamamlandı.
Bu dönüşüme bağlı olarak iş modellerinde değişikliğe gittiniz mi?
Bireysel emeklilik işlemlerine ilişkin tüm operasyonel süreçlerimizi müşterilerimize hızlı hizmet verecek şekilde daha basit hale getirdik ve yeniden yapılandırdık. Geçiş sonrası ise yeni devreye aldığımız süreçlerimizin işleyişini sürekli ölçümlüyoruz ve gerekli ise yeniden güncelliyoruz. Özellikle “Müşteri Operasyonlarında Mükemmellik” başlığı altında başlattığımız yeni projemizde tüm dijital kanallardan yalın ve hızlı hizmeti müşterilerimize götürebilmenin çözümlerini oluşturuyoruz.
Yeni performans kriterleri nelerdir?
Mobil, internet şube ve çağrı kanallarımızda, müşterilerimizin bireysel emeklilik ve hayat sigortalarına ilişkin tüm işlemlerini kendi kendilerine yapabilecekleri ve kullanımı kolay ortamlar sunmak en temel amacımız. Bunu yaparken müşterilerimize özel hizmet seviyelerini tesis etmeye çalışıyoruz. Kesintisiz, kaliteli ve müşterilerimizin beklentilerini karşılayacak hızda hizmet sunmak temel performans kriterlerimizdir diyebiliriz.
Bu kadar regüle bir alanda bu dönüşüm rekabet avantajı sağladı mı?
Dönüşümün temel çıkış noktalarından birisi de yeni ürünlerin doğru zamanda satışa açılabilmesiydi. Bir ürün fikri ortaya atıldığında bunun satış aşamasına getirilebilmesi için eski sistemimizde 3-4 ay süren projeler yapmak zorunda kalıyorduk. Yeni sistemin konfigürasyonel yapısı sayesinde işin teknoloji ayağındaki işler, tanımlama ve test etme dahil bir hafta gibi bir süreye indi. Bu açıdan bakıldığında da ana çıkış amaçlarımızdan birine daha ulaşıldığını ve bu yapının rekabette avantaj sağlayacağını söyleyebiliriz.
Dijital dönüşüm çalışmalarınızla ödüller de aldınız…
Finans sektörünün lider kurumlarının katılımıyla gerçekleşen IDC Türkiye 2017 Finans Zirvesi’nde “Kurumsal Dönüşüm” kategorisinin kazananı olduk. Aynı zamanda, Temel Sigortacılık Dönüşüm Projemiz uluslararası araştırma ve danışmalık şirketi Celent tarafından düzenlenen Model Insurer – 2017 yarışmasında “Yılın En İyi Ana Sistem Dönüşümü” ödülüne layık görüldü. Şubat ayında dünyanın önde gelen araştırma ve danışmanlık şirketi Gartner’ın düzenlediği CIO ve IT yöneticilerini bir araya getiren Symposium / ITxpo Barcelona’da büyük dönüşüm projemizin başarı hikâyesini anlatma imkânı bulduk. Katılımcılara aktardığımız sunumda dijital dönüşümün önündeki bariyerlere, farklı dönüşüm yaklaşımlarına bunların yanı sıra projenin kritik başarı faktörlerine de değindik. Dönüşüm projemizin yakaladığı bu başarının verdiği heyecanla 2018 yılında da teknolojiyi kullanarak kişiye özel, tutarlı ve keyifli bir müşteri deneyimi tasarlamak üzere projelerimize devam edeceğiz.