100 dolarlık “petrol halısı” 30 dolara küçülünce…

0
1524

“Emtia ülkeleri” de denilen; bir veya birkaç maden, büyük çoğunluğu da ağırlıklı olarak petrol ihraç ederek ayakta kalan ülkeler son emtia çöküşünden çok etkilendi.

Kanada ve Avustralya gibi gelişmiş ülkeler, ekonomilerini çok daha önceden “çeşitlendirdikleri” için emtia fiyatlarındaki çöküş mutlaka onları da etkiledi ancak bu etki, Suudi Arabistan, Kazakistan veya diğer Orta Asya ülkeleri kadar yıpratıcı olmadı.

Bu ülkelerde uzun yıllardır yapılması gereken reformlar ertelenirken, sorunlar 100 dolar büyüklüğünde “petrol halısının” altına süpürülmüş. Petrol halısı 30 dolara küçülünce bütün sorunlar bir anda o halının altına sığmaz hale gelmiş, ortaya çıkıvermiş. Petrol fiyatları kısa sürede toparlanıp, 100 değilse de 60-70 dolarlara yükselmiş olsaydı, belki yine reformmuş, değişimmiş, çeşitlendirmeymiş, özelleştirmeymiş gibi konularla uğraşmayacaklardı. Ancak Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2015 raporuna göre Çin başta olmak üzere yüksek petrol fiyatlarının cesaretlendirmesiyle bütün ülkeler yenilenebilir enerji yatırımlarına öncelik vermiş. Petrole olan yatırım ise azalmaya başlamış.

Dünya ekonomileri gerek küresel ısınma ve çevre, gerekse enerji arz güvenliği konularındaki ihtiyaçlar nedeniyle fosil yakıt denilen petrol ve doğalgaza bağımlılıklarını azaltma çabasında. Petrol üreten ülkeler de bunun farkında. Her biri kendilerine 2030 veya 2040 hedefler koymuşlardı, petrol devri bitince ne yapabilecekleri konusunda… Petrolün varil fiyatı 100 dolarlardayken, pek de bir aceleleri yoktu, bir yandan refahları artıyor, bir yandan da kamu fonlarında para biriktirmeye çabalıyorlardı. Dünyanın en büyük emeklilik fonu olan ve bu konudaki en büyük ve iyi örnek Norveç’in 820 milyar dolarlık Petrol Fonu’nu bir kenara bırakırsak; Rusya, Suudi Arabistan gibi büyük üreticiler yüksek fiyatlar sırasında biriktirdikleri “bütçe fazlalarını” bugünlerde harcamaya başladı. (Rusya geçtiğimiz yıl yaşanan devalüasyonlar sırasında kullanmaya başlamıştı.)

Hazıra dağ dayanmaz!
Bu ülkeler için de geçerli bir durum. ‘Taşıma su ile değirmen çevirmeye benziyor” rezervlerinizle ekonomiyi devam ettirmek. Bir süre sonra ekonomik olarak anlamlı olmaktan çıktığı gibi, rezervler de sonsuz değil, bir sonu var. Doğal olarak herkes bunu biliyor ve rezervlerini korumak için adımlar atıyor. Para birimlerini dolara bağlamış, endekslemiş olan ülkeler kısa süre içinde ya bu bağı koparıyor, ya da doğrudan devalüasyon yapıyor. Rusya, Kazakistan ve Azerbaycan ilk örnekleri, Suudi Arabistan da sırada… Ardından özelleştirme adı altında “bütçe denkleme” operasyonları geliyor. Kazakistan aralarında devlet petrol şirketi KazMunaiGas başta olmak üzere 65 önemli kamu, yarı kamu şirketini özelleştireceğini açıkladı. Suudi Arabistan; bir dizi önlem arasında yine en büyük devlet petrol şirketi Aramco’nun da bulunduğu özelleştirmeye karar vermiş.

Geç kalınmış, panik halinde atılan adımlar. Bu dönemde özelleştirilecek şirketler “akşam pazarında” ucuza gidecek. Diğer yandan bu ülkelerin hemen hiçbirinde uluslararası hukuk, iş yapılabilir ortamın hazırlanması adına gerekli reformlar yapılmadığından; ya özel hukuk uygulamalarına gidilecek, ya da fiyatlar bir de bu sebeplerle düşecek.

Hülasası kötü zamanlama… “Ağustos böceği-karınca” misali; işler yolundayken petrol halısı 100 dolarken har vurup, harman savurmak yerine; hukuki altyapısını tamamlamış, para ve sermaye piyasalarını çalışır hale getirmiş, iş yapma ortamını “monopolistik” yapıdan serbest rekabete açmış olsalardı, krizi kendi çabalarıyla atlatabileceklerdi. Atlatamasalar bile, zararı azaltabileceklerdi.
 
2001 krizinden sonra bizim yaptığımız reformların önemini ve kıymetini bu ülkeleri inceldikçe daha fazla anlıyorum. Her geçen gün delinen, “esnetilen” bu reformların önemini umarım kısa sürede yeniden anlar ve yenilerini de bunlara eklemeyi bir politika haline getirebiliriz.