‘Türkiye toprak rezervi azalan 20 ülkeden biri’

0
63

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, insanlığın doğal kaynak olarak en önemli varlığının toprak olduğunu vurgulayarak, “Toprağa gereken önemi vermeyerek onu kaybediyoruz” ifadesini kullandı.

Bayraktar, yazılı açıklamasında, Türkiye’nin dünyada toprak rezervi azalan 20 ülkeden biri olarak topraklarını çok dikkatli ve doğru kullanmak zorunda olduğunu belirtti. Kaybedilen toprakların yeniden kazanılmasının çok zor olduğunu ifade eden Bayraktar, 1 santimetre kalınlıktaki toprağı yerine koymak için birkaç yüzyıl geçmesi gerektiğine dikkati çekti.

Birleşmiş Milletlerin toprağa yönelik farkındalığı artırmak ve kritik öneme sahip bu kaynağın sürdürülebilir kullanımını teşvik etmek için 2015 yılını Uluslararası Toprak Yılı ilan ettiğini hatırlatan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Dünya nüfusunun artmasına bağlı olarak insan ve hayvanlar için gerekli gıda ve barınmaya olan talep, toprağa olan ilgiyi de artırmış, toprak ve su kaynakları, dünyada yaşanan sanayileşme süreci ve hızlı nüfus artışıyla birlikte, aşırı kullanıma maruz kalmıştır. Başka bir ifadeyle, doğal kaynakların bilinçsizce kullanımı ve bunun sonucunda meydana gelen kayıplar ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. 

Ülkemizde de toprak-su varlığındaki kullanma durumu ve buna bağlı olarak çıkan olumsuzluklar, yıllar itibariyle artma eğilimine girmiştir. Sınırlı ve sonlu olan toprak kaynaklarındaki kayıplar ve bu kayıplara karşı zamanında önlem alınmaması ülkemize pahalıya mal olacaktır.”

Toprakların en önemli sorunları erozyon, tuzluluk, çoraklaşma
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tahminlerinin dünyadaki toprakların üçte birinin erozyon, sıkışma, tuzlaşma, topraktaki organik ve besleyici maddelerin azalması, asitleşme, kirlilik ve betonlaşma gibi sürdürülebilir olmayan arazi yönetim uygulamaları yüzünden verimsizleştiğini gösterdiğini vurgulayan Bayraktar, Türkiye’de önemli sorunlardan birinin, tarımsal arazilerin amaç dışı ve yanlış kullanımından kaynaklanan erozyon, tuzluluk ve çoraklaşma olduğunu ifade etti.

Toprakların, hızlı bir şekilde yerleşim yerine ve sanayinin kullanımına açıldığını ve amaç dışı kullanımında önemli artışlar yaşandığını belirten Bayraktar, amaç dışı arazi kullanımlarının özellikle Trakya, Bursa, Kocaeli, Adapazarı, Gediz, Menemen, Salihli, Kemalpaşa, Büyük Menderes, Küçük Menderes, Antalya, Tarsus, Çukurova ve Düzce gibi verimli tarım alanlarının bulunduğu bölgelerde yoğunlaştığının altını çizdi.
Her yıl tonlarca toprağın kaybolup gitmesine neden olan erozyonun ülke topraklarının en önemli sorunu durumunda olduğunu kaydeden Bayraktar, “Topraklarımızın yaklaşık yüzde 90’ında, tarım alanlarının yüzde 59’unda, meraların yüzde 64’ünde, orman arazilerinin ise yüzde 54’ünde çeşitli derecelerde erozyon belirlenmiştir. Yapılan araştırmalara göre; her yıl erozyonla kaybedilen 1 milyar 400 milyon ton toprağın yaklaşık 500 milyon tonu tarım alanlarından gitmektedir. Bu durum erozyon sonucunda her yıl yaklaşık 50 milyar metreküp yağışın depolanamıyor olması anlamına gelmekte, verimli topraklarımız kaybolmakta, tarımsal üretim düşmekte ve gıda güvencemiz tehlike altına girmektedir” ifadelerini kullandı.

Bayraktar yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
“Öncelikle ayrıntılı toprak etütleri tamamlanmalı, ülkesel arazi kullanım planı yapılmalıdır. Bu kapsamda tarım, turizm, sanayi ve yerleşim alanları belirlenmelidir.

Toprak ve su gibi envanterinin çıkarılmasında önümüzdeki dönemlerde çok önemli konuma gelecek kaynakların devlet eliyle somut olarak bilinmesi, korunması ve geliştirmesi için yeniden Toprak-Su teşkilatları oluşturulmalıdır.

Toprak Kanunu, tavizsiz ve kararlı biçimde uygulanmalı ve tüzük uygulanır hale getirilmelidir. Kanunun etkin bir biçimde uygulanabilmesi için, Toprak Koruma Kurullarında üye sayılarının tekrar düzenlenerek, çiftçi kuruluşlarının ve diğer sivil toplum örgütlerinin ağırlığı artırılmalıdır.

Toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak olan 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununda değişiklik yapan kanunun yönetmeliği bir an evvel çıkarılmalıdır.

Sıkı kontrol ve denetimle tarım arazileri üzerinde kaçak yapılaşma önlenmelidir.

Özellikle çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan Konya ovasını sulayacak olan KOP ile GAP, DAP gibi bölgesel projeler bir an önce tamamlanmalıdır.

Tuzluluk ve çoraklaşmaya neden olan bilinçsiz sulamanın önlenmesi için yöre üreticisi eğitilmelidir.”