2017 yılının son çeyreğinde Türkiye yıllık olarak yüzde 7,3 büyüme kaydetmişti.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan büyümeye ilişkin daha önce yaptığı değerlendirmelerde geçen yılın ortalamasına yakın bir büyüme beklediklerini söylemişti. Erdoğan, “İnşallah bu sene de ilk çeyrekte gelecek olan, şu andaki görünen o, geçen yılın ortalamasına yakın bir şey bizim tahminimiz, onu bekliyoruz. Bu bir şeyi gösteriyor, Türkiye artık kabına inşallah sığmayacak. Seçime gidiyoruz, seçime gittiğimiz halde inşallah kabına sığmayacak. Başka ülkelere yüzde 2’lik, yüzde 3’lük büyümeler yetebilir ama bize yetmez. Bizim yüzde 7’nin altına düşmeyen hatta mümkünse çift haneli rakamlara giden büyüme oranlarını hedeflememiz gerekiyor.”
HÜKÜMET KANADINDA YÜZDE 7 ÜZERİNDE BÜYÜME BEKLENTİSİ
Hükümet tarafında ise büyümenin yüzde 7 üzerinde olacağı beklentisi dile getirilmişti. Maliye Bakanı Naci Ağbal, büyük ihtimalle büyümenin yüzde 7 üzerinde gerçekleşeceğini açıklamıştı. Ağbal, “Gerçekten 2018 yılı başında aldığımız kararların ne kadar isabetli olduğunu bugünkü ekonomideki gelişmelerden de görüyoruz. Dolayısıyla ekonomi büyümeye devam edecek, Türkiye kazanmaya devam edecek.” diye konuşmuştu.
YABANCI KURUMLARDAN BÜYÜME REVİZYONU
Türkiye’de ilk çeyreğe ilişkin büyüme rakamları açıklanmadan önce bazı yabancı kuruluşların da büyüme beklentilerinde revizyona gittikleri görülmüştü.
Dünya Bankası, geçen hafta Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 4,5, gelecek iki sene yüzde 4 büyümesinin beklendiğini açıkladı.
Bir öncek”Küresel Ekonomik Beklentiler (KEB)” raporunda bu yıl için yüzde 3,5 büyüme öngörülürken, 2019 ve 2020 beklentileri yine yüzde 4 seviyesindeydi.
Kuruluş, Mayıs ayında yayınladığı Avrupa ve Orta Asya Ekonomik Güncelleme raporunda ise Türkiye’nin bu yıl yüzde 4,7, gelecek yıl yüzde 4,4 ve 2020 yılında yüzde 4 büyüyeceği öngörüsünde bulunmuştu.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s de 2018 Türkiye büyüme tahminini yüzde 4’ten yüzde 2,5’e düşürdü. Moody’s 2018 yılı için ekonomik büyüme tahmini güncellerken gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme hızının yükselen borçlanma maliyetleri ve sıkı kredi koşulları sebebiyle sınırlı kalacağını öngördü.
