Teknoloji çığır açan kadınların emrinde

0
121

Başarılı kadınlar, Türkiye’nin yabancı olduğu bir kavram değil. İdil Biret, Betül Mardin, Ayşe Selçuk Esenbel, Arzu Sabancı ve Burcu Çetinkaya diye başlattığımız bu listeyi çok daha uzatmak mümkün. Tabii, dijital medya söz konusu olduğunda… Basılı yayıncılık söz konusu olduğunda alanın sınırlı olması listeleri bir yerde kesmeyi gerektiriyor.
Bu kısıt bir kenara bırakıldığında, teknolojinin ve dijitalleşmenin bu isimlerin sürmekte olan başarı yolculuklarına hayranlık duymaktan kendinizi alamıyorsunuz.
Dört yaşında Bach’ın prelüdlerini çalmaya başlayan anıtsal piyanistimiz İdil Biret, teknolojinin kendisine sağladığı katkıyı “Gelişen teknoloji, bilhassa 1980’li yıllarda başlayan dijital sistem, kayıt ve dağıtım çalışmalarıma çok yardımcı oldu. Önceleri CD üzerinde daha sonra internet içinden de indirilecek biçimde yaptığım kayıtlar dünyanın dört bir yanına ulaşabildi. Bu şekilde büyük plak şirketlerinin dağıtım monopollerini kırmak da mümkün oldu” sözleriyle ifade ediyor.
Sanat dünyasının bu duayenine iş dünyasından başka bir isim nazire yapıyor. Bugün Instagram’da 426 binin üzerinde takipçisi olan iş kadını Arzu Sabancı’nın iş hayatının merdivenlerini çıkarken teknoloji ile farklı bir ilişkisi oluyor. Sabancı, “20 sene önce çalışmaya ilk başladığımda ofiste herkes bilgisayar kullanırken ben programları bilmediğimi fark ettim ve hemen ders alarak arayı kapattım. Bugün ise en son çıkan tüm teknolojik aletleri işimde veya özel hayatımda kullanıyorum. Sosyal medyada da zaman geçirmeyi çok seviyorum; hem kendim eğleniyorum, hem de sosyal medyanın gücünü her anlamda görüyor ve doğru şekilde kullanmaya çalışıyorum” diyor. Takipçi sayısı da Arzu Hanım’ı doğrular nitelikte.
Akademi tarafında Prof. Dr. Selçuk Esenbel’in de sınırları aşmasını sağlayan benzer bir hikayesi bulunuyor. “Teknolojinin gelişme tarihini yaşadım denilebilir” diyen Esenbel, “Tezim Amerika’da erken 80’li yıllarda, ilk nesil bilgisayarlarda yazıldı. Tezde bir büyük odayı kaplayan süper bilgisayarlarla ancak yapılabilen regresyon analizi kullanıldı. Türkiye’de ise 90’lı yıllarda, ülkemizde imkânsızlıklar içinde olan üniversite ortamında, bir tek Fizik Bölümü’ndeki meslektaşım Prof. Gülen Aktaş’ın laboratuvarında mevcut olan bilgisayar ve ileri teknoloji yazıcı sisteminde yazılıp ABD’ye basılmak üzere yollandı. Bunun için her zaman minnettarım” şeklinde konuşuyor. 
Günümüze döndüğümüzde spor tarafında şampiyonluk rekortmeni ralli pilotu Burcu Çetinkaya’nın hikayesi, teknolojinin ve kullanım biçimlerinin nasıl değiştiğini gösteriyor. “Teknolojiyi rallide kendimi geliştirmek için kullandım” diyen Çetinkaya, teknoloji ile ilişkisini “Öncelikle yarışların hepsini ve antrenmanları videolara aldık. Kendimi analiz ettim; daha hızlı nasıl gidebilirim, nerelerde yavaşlamışım. Hatta daha hızlı giden pilotların videolarını aldım, alt alta izleyip nerelerde zaman kaybettiğim keşfettim. Diğer yandan da sosyal medyayı hem spor, hem de medya kariyerimi güçlendirmek ve beni destekleyen firmaları ve markaları duyurmak için kullandım. Halen de özellikle bbcetinkaya olan instagram hesabımı yoğunlukla kullanıyorum. Genel klasmanda elde ettiğimiz ulusal ve uluslararası derecelerin yanı sıra bu sene altıncı kez Türkiye Bayanlar Ralli Şampiyonu olarak rekorumu sağlamlaştırdım. Bunu bir eş ve bir anne olarak yapabilmek ise duygusal olarak benim için bu seneyi çok daha özel kılıyor” sözleriyle anlatıyor.
Bir duruş değil yolculuk olan başarılarında teknolojiden faydalanan bu isimlerin, teknolojiyi kullanırken ona kattıkları renk de dikkat çekici. Yine bu yolculukta teknolojinin sadece yardımcı oyuncu rolünde olduğunu görüyoruz. İnsan olarak hepsinin hayatında kritik bir karar anı; kadın olmanın bu yolculukta kendilerine sunduğu avantaj ve dezavantajlarla ilgili anıları var. Teknoloji kullanmaktan hoşlanmayan Betül Mardin de dahil olmak üzere spor, iş, bilim ve sanat dünyasının başarılı kadınlarının hikayelerini adlarına göre alfabetik olarak sıraladık.
 
Arzu Sabancı
İş Kadını


“Şu an Türkiye distribütörü olduğum PINKO markasının tasarım teklifini kabul etme ve geliştirme kararım, iş hayatımdaki en kritik ve doğru kararlardan biri oldu. Koleksiyon satın almalarını da yaptığım markanın yöneticileri kıyafetler konusundaki yorumlarımı hep dikkate alırlardı ve birkaç sene önce ‘bize bir  koleksiyon hazırlar mısın’ teklifiyle geldiler. Sonrasında bir anda kendimi onların tasarım ekibiyle bir koleksiyon yaratırken buldum. Çok başarılı bir çalışma oldu ve hatta ürünlerimiz her hafta tüm dünyadaki satış noktalarından gelen best-seller ürünler listesine girdi. Bu sonuç da beni çok gururlandırdı ve kariyerime yeni bir yön vermeme vesile oldu. Bu başarılı işbirliğinden sonra hem kendileriyle hem de başka bir markayla tasarımcı kimliğiyle çalışmalarım devam etti. Kısacası onların teklifini kabul etmem kariyerimde bir kırılma noktası oldu benim için.
Çalıştığım işte kadın gözü ve detaycılığı önemli olduğu için ben kadın olmanın avantajlarını gördüm diyebilirim. Aynı zamanda bir kadın olarak tasarımını yaptığım ürünleri kendim deneyip kullanma şansım olduğu için kadınlara daha doğru seçimler sunabiliyorum. Çok şanslıyım ki çok sevdiğim bir işi yapıyorum, çok da keyif alıyorum. İşin sırrı sevdiğin işi yapmak, yaptığın işten keyif almak diye düşünüyorum. Girişimci olmanın tabi ki zorlukları var ama tüm girişimci kadınlara da pes etmeden inandıklarının peşinden gitmelerini ve karşılarına çok engel çıksa da inandıkları yoldan asla vazgeçmemelerini tavsiye ediyorum.”
 
Betül Mardin
İş Kadını
“Ailem tarafından verilen üniversite yasağından sonra hayatımın bir değeri, anlamı olması için verdiğim kararlar, benim için dönüm noktası oldu. Öncelikle zaten iyi olan İngilizcemi ve genel kültürümü evde kendi çabalarımla ilerletmeye karar verdim. Ardından ilk kararımı gerçekleştirdikten sonra kendi ufkumu geliştirme kararı olarak iş hayatına adım atmış oldum. İlk işimden para aldığımı ailem fark etmedi; tercüme/çeviriyi yardımseverlikten dolayı yapıyorum zannettiler. Kısa süre sonra gazetenin magazin sekreteri oldum. 
İş hayatı inişli ve çıkışlıdır. Bazı patronlar sizi anlar bazı patronlar küçümserler. Halkla ilişkiler mesleğinin global anlamda ilk kadın başkanı oldum. Üstelik Türk’üm ve müslümanım. Bu artılar bende sorumluluk hissi uyandırdı. Bu nedenle avantajlarını gördüğüm zamanlar muhakkak olmuştur. Dezavantaja bakarsak; kadınların gücünü ve başarılarını tam olarak bilmiyorlar. Görmezlikten gelmek bazılarının işine geliyor ve dezavantaja dönüşebiliyor.”
 
Burcu Çetinkaya
Sporcu

“2005 yılında hayallerimin peşinden koşmaya karar verdim. Sanırım dönüm noktası oydu. Robert Koleji, daha sonrasında da Koç Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun oldum. Hayatımın gidişatı sanki tasarlanmıştı ama bir tarafım hep sporcu olmak istiyordu. 2003 yılında Türkiye Snowboard Şampiyonu oldum. Robert Kolej yıllarımda hem okul hem de Zeyrek ismindeki kulüp takımında basketbol; ondan önce de çok kısa bir süre voleybol oynamıştım ama ralli sanki arayıp bulamadığım aşkımdı. 2005 yılında da ralliyi daha önceki sporcu hayatımın aksine profesyonelce yapmaya karar verdim. Yani önceliğim, işim, geleceğim ralli olacak şekilde. Birçok insan için bu delilikti. Oysa ben hayallerime kavuştum. Kendimi buldum. Arkasından da medya dünyasıyla, televizyon programcılığı ve gazete kariyerimle tanışmam geldi. 
İş hayatında kadın olmaktan ziyade, erkeklerin çoğunlukta olduğu bir kariyer yolunda kadın olmak kimi zaman avantaj oldu. Sonuçta az olunca daha çok göz önünde oluyorsunuz, daha kolay hatırlanıyorsunuz. Ama genel klasmanda mücadele etmek, erkeklerin dünyasında köşede süs çiçeği gibi değil de gerçekten mücadelenin içinde olmaya gelince, bazı zorluklar oldu tabii ki. Ama hayatta herşey öyle değil mi, güllerin dikenleri var…”
 
İdil Biret
Sanatçı

Biret, Paris Ulusal Konservatuarı’nı yüksek piyano, eşlikçilik ve oda müziği dallarında birinci olarak bitirdiğinde 15 yaşındaydı. 16 yaşından itibaren çeşitli dünya sahnelerinde yer alan Biret, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilk konserinde, 21 yaşındayken Rachmaninoff’un Üçüncü Piyano Konçertosu’nu çaldı. 1971’den beri Devlet Sanatçısı unvanını taşıyan Biret’in hayatını ve görüşlerini anlatan “İdil Biret-Une pianiste Turque en France” adlı kitap Fransız yazar Dominique Xardel imzasıyla 2006’da Fransa’da ve ardından 2007’de “Dünya Sahnelerinde Bir Türk Piyanisti: İdil Biret” adıyla Türkçe olarak da yayınlandı.
“Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün isteği ile Maarif Vekili Hasan Ali Yücel’in hazırlattığı ve TBMM tarafından 1948 yılında kabul edilen kanun, bugünkü konumuma gelmemde etkiliydi. Bu sayede Paris’te dünyanın en değerli hocalarından eğitim almam mümkün oldu. İş hayatımda kadın olmak ise, ne avantaj sağladı ne de olumsuz bir yönü oldu.”
 
Selçuk Esenbel
Bilim İnsanı

“Bugünkü konumuma gelmemi sağlayan karar değil, kararlar demek daha doğru olabilir. ABD’de Columbia Üniversitesi’nden Modern Japonya tarihi doktorasını 1981 yılında aldıktan sonra ülkeme dönüp, Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde göreve başlamak en önemli karardı. Türkiye’de üniversite gençliğine, modern dünyanın çok boyutlu gerçeğinin anlaşılabilmesini sağlamak düşüncesiyle Japonya ile Asya tarihi konularında ders vermek; İstanbul’da üniversite düzeyinde ilk defa olarak kapsamlı bir düzeyde Japonca/Çince/Korece dillerinin eğitimini Boğaziçi Üniversitesi’nde başlatmak; dolayısıyla, Asya çalışmalarının Türkiye’de yapılması için kurumsal alt yapıyı kurmayı amaç edinmek.  Bu şahsi ilgi alanının yanı sıra, Tarih Bölümü Başkanlığı sırasında tarih eğitiminin dünya tarihi yaklaşımı içinde Avrupa, Asya, Bizans, Eski Çağ/Arkeoloji, konularına genişlemesini sağlamak… Araştırmacı olarak akademik alanda ise,  Modern Japonya’nın ve Asya  tarihinin Batı dışındaki eksenine ışık tutarak bu sahada yeni araştırma sahasını açmak ve lisansüstü öğrencilerin ülkemizde yetişebilmesini sağlamak.  
Kadın çalışanların, soğukkanlı ve dengeli bir tutumla çözüm üretebilen bir rolü olduğunu düşünüyorum. Kadınların, iş yerinde,  özellikle ülkemizde erkeklerin, maalesef ülkemizde hakim olan kültür kodları dolaysıyla önemli konularda  karar verilmesini ve verimli çalışmayı engelleyen kilitlenmeleri karşısında, bu sorunu aşabilen ve verimli çalışmayı sağlayan kapasitelerinin bir toplumun modernleşmesinde önemli olduğunu gözlemlemek mümkün. Olumsuzluk, genel olarak, kadınların işlerinde çok başarılı olmalarına rağmen,  bilgi üretimi ile alakalı olmayan, erkekler arasındaki “iktidar” paylaşımı-arka kulis ağlarında yer almadıkları için göreceli olarak sıkıntılar ile karşılaştıklarını ve bundan dolayı başarısız olabildiklerini söyleyebilirim.”