Sürdürülebilirliğin kristal küresi

0
24

Fortune 500 Türkiye listesinde yer alan şirketlerin finansal göstergeleri yıllar bazında şirketin nereye gittiğini net bir biçimde gösteriyor. Ancak, ABD Fortune 500 listesinin daha uzun süreli birikimi, şirketlerin uzun sürede nasıl değiştiğinin göstergesini veriyor. ABD listesinde 1955 ile 2016 yıllarının karşılaştırması yapıldığında şirketlerin yüzde 88’inin listeden silindiği görülüyor. Daha kısa süreyi kapsayan 2000-2016 karşılaştırmasında ise bu oran yüzde 52 olarak ortaya çıkıyor. Bu, şirketler için sürdürülebilirliğin ne kadar önemli bir başlık olduğunu ya da olması gerektiğini gösteriyor. Burada güçlü olmaktan çok değişime adapte olabilmek, önemli bir unsuru oluşturuyor. 

Kurucusu Werner von Siemens’in kısa vadeli kâr için gelecekten vazgeçmeyeceği sözlerini temel alan Siemens’in Londra’da sürdürülebilirlik temasıyla inşa ettiği The Crystal binası, sürdürülebilirliğin makro boyutu konusunda önemli göstergelere dikkat çekiyor. 2011 yılında açılan The Crystal, politik karar mercilerini, altyapı uzmanlarını ve halkı biraraya getirerek, şehirlerin altyapıları ve geleceği ile ilgili bir uygulama merkezi konumunda. İklim değişikliği, şehirleşme ve nüfus yapısının değişimi, sürdürülebilirlik için dikkate alınması gereken ana konular. Atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu tarihin en yüksek düzeyine ulaşmışken The Crystal, önlem alınmaması durumunda yıllık 35 milyar tonluk karbondioksit salınımının 41 milyar tona yükseleceğine işaret ediyor. Bunun neden olduğu iklim değişikliği sıcaklığın küresel olarak yükselmesini ve afetlerin sayısının artmasını getirecek. Diğer yandan ABD Başkanı Donald Trump’ın iklim anlaşmasında değişikliğe gitme sürecini başlatması, sorunu daha ciddi hale getirebilir.  

Şehirleşme tarafında, 1910’da nüfusun sadece yüzde 10’unun yaşadığı şehirlerin barındırdığı nüfusun günümüzde toplamın yüzde 50’sine ulaşması yeterince büyük bir değişim. Ancak, 2050’de bu oranın yüzde 75’e yükselecek olması, daha da büyük bir değişimi ifade edecek. 1950’de dünya üzerinde sadece bir şehrin nüfusu 10 milyonun üzerindeyken 2014’te bu rakam 28’e çıktı. Geçen yüzyılda büyüme daha çok gelişmiş ülkelerde ortaya çıkarken 21’inci yüzyılda bu büyümenin gelişmekte olan ülkelere kayması bekleniyor. İstanbul, çarpıcı büyümesiyle bu değişimi en iyi yansıtan şehirlerden biri olurken, bu yüzyıl içinde Türkiye’nin daha fazla şehrinin potaya girmesi mümkün olabilir. Nüfus yapısının değişmesi ise Türkiye’de şimdiden daha ciddi hissedilen bir değişim. Gelişmekte olan ülkelerin önce genç nüfusları için eğitim gibi altyapıya yatırım yapmasının gerektiği ancak daha sonra nüfus yaşlandıkça sağlık hizmetlerinin önem kazandığı bir denge söz konusu. 
Bu üç ayaklı değişim ülkelerin olduğu kadar şirketlerin sürdürülebilirliği açısından kritik önemde. İklim değişikliği şimdiden tekstil üzerindeki etkisi ile şirketlerin adapte olması gereken bir etken olduğunun mesajını vermiş durumda. 

Bu yeni dünyaya uyum sağlamanın en iyi yöntemlerinden biri de oyunlaştırma. The Crystal’da 3,5 milyon nüfuslu bir şehri yönetme oyunuyla geleceğin sorunlarına yanıt bulmanın yolları öğreniliyor. Siemens’in global yönetim anlayışı Türkiye’de de benimsenmiş ve Sürdürülebilirlik birimi oluşturulmuş. Siemens A.Ş. CSO’su (Chief Sustainability Officer) Esra Kent, “Şirketimizde sürdürülebilirlik ilkemizi insan, çevre ve kârlılık olarak belirledik” diyor. Kent, The Crystal’da Siemens’in bu yaklaşımının en iyi ortaya konulduğu global merkezlerden biri olduğunu belirtiyor.