Sabancı: Can tavanları kırmamız gerek

0
51

Sabancı Holding, Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla “Hayata Yön Verenler” başlıklı bir buluşma gerçekleştirdi.

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Sabancı konuşmasında günün başlığını “Hayata Yön Verenler” olarak belirleyerek, hayatın her alanını şekillendiren kadınların önemini hatırlatmak istediklerini belirtti.

Tiyatro sanatçısı Yetkin Dikinciler’in sunuculuğunu üstlendiği etkinlik kapsamında gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü ise Hürriyet Gazetesi’nden Elif Ergu Demiral yürüttü. Arizona Üniversitesi Astronomi ve Fizik Bölümü Prof. Dr. Feryal Özel, Stanford Üniversitesi araştırma görevlisi Dr. Gözde Durmuş, sinema ve tiyatro sanatçısı Demet Akbağ, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, uzman öğretmen Melahat Aydın ve gazeteci Ayşe Karabat’ın katıldığı panelde, panelistler çalışmalarını ve kariyer yolculuklarını katılımcılarla paylaştılar. Panelin ardından Nükhet Duru sahne aldı. Duru, kadının sanattaki yeri üzerine Yetkin Dikinciler’le sohbet ederek; sevilen şarkılarını seslendirdi.

Güler Sabancı konuşmasında şunları dile getirdi: ”Bugünün başlığını ‘hayata yön verenler’ olarak belirledik ve hayatın her alanını şekillendiren kadınların önemini hatırlatmanın bir fırsatı olarak değerlendirmek istedik. Birleşmiş Milletler 2030 yılında kadın- erkek eşitliğinin tüm dünyada sağlanmasını hedefliyor. Bu yıl için de kadınlar günü temasını ‘değişen iş dünyasında kadın’ olarak belirledi. Evet, iş dünyası değişiyor; küreselleşme, teknolojik ve dijital dönüşüm, 4. sanayi devrimi hepimizin konuştuğu kavramlar. Ama kadının değişen dünyada kendine yer bulması sosyal haklara erişmesinden yönetim kademelerine gelmesine, cinsiyete duyarlı bütçelemeden teknolojiye erişimine çok çeşitli değişkenlere dayanıyor. Elbette aşılacak engeller, kırılacak cam tavanlar çok. Türkiye’de kadının işgücüne katılımı hala %33 seviyesinde. Kamusal alanda, siyasette, eğitimde hala gidilmesi gereken çok yol var. Bunların hiçbiri yeterli değil. Biz daha iyisini hak ediyoruz. Daha hızlı koşmamız, kapıları daha çok zorlamamız, daha çok çalışmamız lazım. Ama bir yanda da yadsınamaz ilerlemeler var. Tünelin ucundan bir ışık sızıyor. Karar alıcı olarak siyasete katılım dünya genelinde artıyor. Eğitime katılım oranları yükseliyor. Medyanın, sivil toplumun, kamunun, iş dünyasının kadın meselesine karşı duyarlılıkları artıyor. ‘Eşitliğin’ sağlanmasının, toplumun tek bir kesimi için değil, ortak geleceğimiz için kritik önem taşıdığını artık herkes biliyor. Kadınların dünyanın birçok ülkesinde işgücünün dışında kalmasının sadece kadınlara değil, küresel kalkınmaya zarar verdiği defalarca ispatlandı. Kadınların eğitilmesinin önemi, yarattıkları ekonomik değer, müşteri olarak seçici, yönetici olarak karar verici ve ekonomiye katkılarıyla ilgili sahip olduğumuz daha birçok bilgiye kimsenin itirazı yok artık. Kadınların yönettikleri şirketlerin karını %15’e kadar yükselttiği bilimsel bir gerçek. Ama artık tüm bu söylemlerin bir adım ötesine geçme vaktidir. Artık kadın meselesine yeni boyutlardan da bakma vaktidir. Kadınlar artık sınırların ötesine geçiyor, şartları zorluyor. Ben okula gittim, iş sahibi oldum, bu bana yeter demiyor.

Eşitlik Herkes İçin Önemli
Cam tavanları yani görünmez, şeffaf ama orada var olan sınırı kırmak, aşmak; toplumsal verilmiş rollerin ötesine geçmek gerekiyor. Bir yandan her alanda bunu yaparken, diğer yandan da cinsiyet eşitliği kavramının tanımının genişletilmesi gerektiğini aktaran Güler Sabancı sözlerine şöyle devam etti: “Cinsiyet eşitliği kavramını sadece rakamlardan ibaret görmemeliyiz. Artık yeni boyutlar kazandırmalıyız. Cam tavanlar kırıldığında, sınırlar aşıldığında neler olduğunu, nasıl bir değişimin başladığını, nelerin başarıldığını bugün hep beraber göreceğiz. Birazdan bu sahnede dinleyeceğimiz isimler cesaretin, özgüvenin ötesinde, ‘eşitlikler’ yarışında kazanmışlar, fark yaratmışlar. Ya da Erol Bey gibi kadınların bu yarışta öne geçmeleri için fırsatlar yaratmışlar. Kendi alanlarında çok başarılılar, çok değerliler. Tıpkı dünyadaki sayısız örnekte olduğu gibi: Christine Lagarde sadece kadın olduğu için IMF başkanı olmadı. Meryl Streep sadece kadın olduğu için en çok Oscar’a aday gösterilen sanatçı olmadı. Zaha Hadid sadece önemli bir kadın mimar değildi. O, olağanüstü bir mimardı. Dolayısıyla asıl mesele, yaptığımız işe kendimizi vermek ve en iyi olmak. Çünkü eşitlik sadece kadın için değil, eşitlik herkes için. Sadece bugün değil, eşitlik gelecek için.”

Sabancı Vakfı aracılığı ile daha sağlam bir gelecek için katkı yapmaya çalıştıklarını aktaran Güler Sabancı, yürütülen programlarla kadınların topluma eşit ve aktif katılımlarını sağlamak ve toplumu bu konuda bilinçlendirmek için çalıştıklarını belirtti. Güler Sabancı sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınlara ve kız çocuklarına ‘cam tavanları’ aşmaları için destek oluyoruz. Özellikle kadının insan hakları konusunda farkındalık yaratan ve sorunların çözümünde anahtar rol oynayan sivil toplum çalışmalarına destek veriyoruz. Baktığınızda, vakıftaki arkadaşlarımın özverili çalışmaları hariç, Sabancı Vakfı olarak kadın alanındaki çalışmalara son 10 yılda 15.000.000 TL’ye yakın kaynak aktardık. Bu çalışmalarla doğrudan 170.000, dolaylı olarak 700.000’e yakın kişiye ulaşıldı. Bu yıl ilk kez hayata geçirdiğimiz kısa film uzun etki yarışmasının teması da mülteci kadınlardı. Diğer taraftan ekonomik katılımı teşvik ve cinsiyet eşitliği bilincini tüm toplulukta içselleştirmek için çalışıyoruz. Gururla söylüyorum ki, Türkiye ortalamalarının üzerinde kadın çalışan oranlarına sahibiz. Çalışanlarımızın %40’ı kadın. 2016 yılında terfi eden çalışanlarımızın ise, %52’si kadın. Ama bunu yeterli görmüyoruz ve daha iyisini istiyoruz. Ayrıca cinsiyet eşitliği konusunda da tüm topluluğumuzu aynı bilgi ve bilinç düzeyine taşıyoruz. Geride bıraktığımız yıl 10.000’i aşkın çalışanımıza toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda online eğitim verdik. Çalışanlarımızın bu konuyu gönülden sahiplenmesi sayesinde de Sabancı Gönüllüleri halen kadın alanında 45 farklı proje yürütüyor.”

HAYALİM, TÜM KADINLARIN EŞİT BİREYLER OLARAK YAŞAMALARIDIR
Birazdan hayata yön veren çok kıymetli isimleri hep birlikte dinleyeceğiz. Ben de bu konuşmaya hazırlanırken, benim ‘hayatta yönümü bulmama destek olanlar’ kimlerdi diye düşündüm. İlk olarak, dedem Hacı Ömer Sabancı. 3 yaşımdan itibaren beni yanında fabrikalara götürdü. Daha sonra ilk yöneticilik eğitimimi aldığım, gerçek bir Anadolu kadını olan babaannem. Cumhuriyetin ilk kadın öğretmenlerinden, Halide Edip’in öğrencisi anneannem Rukiye Tarcan. Elbette tüm yaşantım boyunca sağlam duruşuyla yanımda olan annem. Her zaman desteklerini hissettiğim amcalarım ve tabii ki 30 yıla yakın birlikte çalıştığım Sakıp amcam. Hepsine sonsuz teşekkürlerim var. Sakıp bey, bana “Kızım, sana kapıyı açıyoruz. Ama içeri girmek, orada kalmak ve başarılı olmak sana bağlı” demişti. Gördüğünüz üzere, herkesin olduğu gibi, benim hayatıma yön verenler arasında hem kadınlar hem de çok “akıllı erkekler” var. Onlardan; kavga etmeden ama çok iyi hazırlanarak, çok akıl alarak mücadele etmeyi, gerektiğinde sabretmeyi ama asla vazgeçmemeyi, yere sıkı basmayı, gelen geçen rüzgarlardan etkilenmemeyi ve en zor zamanlarda dahi gülümsemeyi öğrendim. Bu öğrendiklerimin ve bana destek olanların kıymetini sonraları daha da iyi anladım. Çünkü, herkesin hayatta eşit şansı olmadığını biliyoruz. Bu nedenle, vakfımız kuruluşundan itibaren bunun bilincinde ve bunun sorumluluğunu almıştır. O nedenle kadınların hayatın her alanında kendilerine yer bulabilmesi ve dengelerin eşit kurulması için çalışıyoruz. Hayalim; tüm kadınların çocukluklarından itibaren desteklenmesi, eğitime erişebilmesi ve böylece ayaklarının üstünde duran, eşit bireyler olarak yaşamalarıdır. Dünya Kadınlar Günü 1900’lerden bu yana var. Ama ne zaman biz 8 Mart tarihini özel bir gün olmaktan çıkarırız, ne zaman böyle toplantılar düzenlememize gerek kalmaz, işte o zaman gerçek eşitliği sağlamış oluruz.”

HAYATA YÖN VERENLER HİKAYELERİNİ PAYLAŞTI
Kendi alanlarında çok başarılı, birbirinden değerli panelistlerin istatistiklerden öteye giderek cinsiyet eşitliği kavramına nasıl yeni boyutlar kazandırılabileceğinin, herkes için yalnız bugün değil her zaman eşitliğin nasıl sağlanabileceğinin yanıtlarını aradıkları panel Dünya Kadınlar Günü’ne damgasına vuran etkinlik oldu.
İlk sözü alan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik şunları dile getirdi: “Dönüşen ve gelecekte de dinamizmini artıracak olan bir iş dünyası için, kadın ve erkeğin yetenekleri birbirini tamamlayan unsurlardır. Kadının hayatın her alanında erkeklerle birlikte var olmasının, ülkenin demokratik, ekonomik ve sosyal açıdan gelişmesinin tek çıkar yol olduğunu görmeli, ‘toplumsal zihniyet dönüşümünün’ bu yönde olmasına azami çaba sarf etmeliyiz. Zira ‘tek kanatla uçamayız’.”

Panelistlerden kara delikler, nötron yıldızları ve galaksilerin oluşumu konusunda çalışmalarıyla tanınan ve “dünyanın en zeki kadınlarından biri” olarak gösterilen Arizona Üniversitesi Astronomi ve Fizik Bölümü Prof. Dr. Feryal Özel “hayatına yön veren” insanları şöyle anlattı: “Ailem her zaman büyük destekçimdi. İlkokuldayken bile bana bilim kitapları alırlardı. Ardından lisede Üsküdar Amerikan Kolejinde öğretmenlerin bana farklı bir bakış açısı kazandırdı. Sonra Columbia Üniversitesinden davet aldım, öğretmenlerim bana burs bulabilmek için seferber oldu. Sağlık ve Eğitim Vakfı bana 2 yıllık burs buldu. Sonra bu desteği bana sağlayan kişinin rahmetli Özdemir Sabancı olduğunu öğrendim. Kendisiyle tanışma fırsatı bulamadım ama bugün Güler Sabancı ile tanıştığım için çok mutluyum.”

Farklı disiplinleri buluşturan araştırmalarıyla biyoteknoloji alanında dünyanın önde gelen mucitleri arasında gösterilen Stanford Üniversitesi’nden araştırma görevlisi Dr. Gözde Durmuş ise ailesindeki kadınların hayatına yön verdiğini belirterek, “ODTÜ’deki hocam benim için bir ilki gerçekleştirerek, ilk kez bir lisans öğrencisine laboratuvarı açtı. O gün bilimsel bir şey yapabileceğime inandım. 3. Sınıfta ise Harvard Tıp Fakültesine gittim ve gözlerim açıldı. 2015 yılında 35 yaş altı en yenilikçi kişiler arasına seçildim ve Türk kadınına imkan verildiğinde neler başarabileceğini gösterdim” diye konuştu.

24 yıldır öğretmenlik yapan Uzman Öğretmen Melahat Aydın, 2008 yılından beri görevine devam ettiği Muş’ta “Bir Şans Daha” projesi kapsamında, kız çocuklarını okula göndermeleri konusunda aileleri ikna ederek 150’den fazla kız çocuğunun okula başlamasını sağladı. Melahat Aydın panelde şunları dile getirdi: “Bir Şans Daha Ver projesinin amacı, kız çocuklarını ve okuldan uzaklaşmış çocukları tekrar okula döndürmekti. Başlangıçta 5 köy ve 100 çocuk olarak hedeflediğimiz yolculuğumuzda karşımıza çıkan her yola saptık, gördüğümüz her köy tabelasından saptık, her kapıyı çaldık. Yola çıkarken umutsuzdum, önce konuşmaya, çay sohbetine gittim ailelere… Keskin bir önyargıları vardı, fakat kırmayı başardık. 5 köy derken 90 köye ulaştık. Çocukların yüzlerindeki tebessümü görünce ne eksi 30 derece umurumuzda oluyordu ne gidecek yolumuzun olmayışı…”

“Ben hayattan korkmam, hayat benden korksun!”
Uzun yıllardır Ortadoğu’da savaş muhabiri olarak görev yapan Ayşe Karabat, Al Jazeera Turk kanalında şu an haber editör yardımcısı olarak görev yapıyor. Başarılı haberci kimliğinin yanı sıra yazar olarak da tanınan Karabat, hayatının 3 safhasını şöyle anlattı: “Kadınların, erkeklerin egemen olduğu alanlara girebilmesi için tırmalaması gerekiyor. Benim de meslek hayatımın ilk bölümü bu şekilde geçti. Çok talepkar bir işti, kendimi kanıtlamak için çok çalışmam gerekiyordu. 2. Safha ise ‘Ben hayattan korkmam, hayat benden korksun!’ idi. Ortadoğu’ya olan ilgim beni savaş muhabirliğine kadar getirdi. Fakat hikayelerini yaptığım insanlardan çok şey öğrendim. En önemlisi içgüdülerime güvenmeyi ve hatalarımdan ders almayı öğrendim. 3. Safhada ise hayatla yumuşak ve keyifli bir şekilde dans ediyorum. Ve Allah’a her gün beni kadın olarak yarattığı için şükrediyorum.”

Hayat verdiği karakterlerle farklı kimlik ve mesleklere bürünen ünlü tiyatro ve sinema oyuncusu Demet Akbağ ise “8 yaşımdan beri başka hiçbir mesleği hayal etmedim. Hayatıma yön veren en önemli insan ise babaannem oldu. Ailemin hükümet kadını… Kendisi sinema ve tiyatroya aşıktı ve bu meslek aşkını bana aşıladı” diye konuştu.