Piyasaların seçim dönemi

0
333

ERKEN SEÇİM SÜRECİNE girilmesiyle birlikte piyasalarda tüm dengeler değişti. Nisan ayının 17’sinde MHP lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında erken seçim açıklamasında bulundu. Bahçeli konuşmasında, “Türkiye’nin seçim için 3 Kasım 2019’u beklemesi mümkün değildir” dedi ve tarih olarak da 26 Ağustos 2018 gününü işret etti. Bu açıklamaya yönelik piyasanın tepkisi ise negatif yönde oldu. Dolar kuru 4.07 TL’den yönünü yukarı çevirerek 4.1266’ya kadar yükseldi. Borsada ise endeks yüzde 3’ün üzerinde değer kaybederek 108.001 seviyesine kadar geriledi. Seçim tarihinin yaz sonu ve hatta sonbahar dönemine sarkabileceği ihtimali, belirsizlikten hoşlanmayan piyasalar için sıkıntı kaynağı olurken tepkinin de olumsuz yönde gerçekleşmesine neden oldu.
 
Bahçeli’nin teklifinden bir gün sonra yani 18 Nisan’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise seçim takvimi olarak olabilecek en kısa tarih olan 24 Haziran’ı işaret etti. Erdoğan’ın önerdiği bu tarihe ise piyasaların olumlu yönde tepki verdiği gözlendi. Dolar/TL kuru 4.1940’dan 4.00 lira seviyesine çekilirken BIST 100 Endeksi 112.406’ya kadar çıktı.

Bu seçim değişen sistemle birlikte öncekilerinden farklı bir niteliğe sahip görünüyor. 24 Haziran günü hali hazırda fiilen uygulanan “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” resmen hayata geçecek. Yaklaşık 57 milyon seçmenin oy kullanacağı seçimlerde cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri için seçmenler sandığa gidecek. Partiler ise bir yandan cumhurbaşkanı adaylarını belirlerken diğer yandan koalisyon arayışlarını hızlandırdı. Daha önce kurulan AKP-MHP koalisyonuna alternatif olarak CHP’nin sıfır baraj sloganı ile muhalefet yelpazesini geniş tutarak özellikle parlamentoda sayı üstünlüğünü ele geçirme çabası içinde olduğu gözleniyor. Değişen sistemle birlikte 550 olan milletvekili sayısı 600’e yükselecek. Muhalefetin çıkaracağı adaylar karşısında Erdoğan cumhurbaşkanlığı için hali hazırda en güçlü aday vasfını koruyor. AKP cephesi ise cumhurbaşkanlığının yanı sıra parlamentodaki milletvekili üstünlüğünü de korumak istiyor. Yeni sistemle birlikte her ne kadar cumhurbaşkanı hükümeti kurma ve parlamento dışında yardımcılarını atayarak icra faaliyetini yürütse de yine yasama yetkisi Meclis’te olacak. Cumhurbaşkanı’nın parlamento ile uyum içinde icraatını yerine getirebilmesi parlamentoda da aynı partinin çoğunluğu elinde bulundurmasını zorunlu kılıyor.
 
Gelişmeler piyasaların belirsizlikleri sevmediğini gösteriyor. Bu nedenle 24 Haziran olarak seçim takviminin netleşmesi belirsizlik süresinin de kısalması nedeniyle ilk fiyat hareketlerine olumlu yönde yansıdı. Kurumlar seçimlerin erkene alınmasını pozitif yönde değerlendirirken uyarıda bulunmaktan da geri durmadı: Seçimin zamanlamasının piyasanın pozitif reaksiyon verdiğine işaret eden Goldman Sachs, bunda seçimden sonra siyasi ortamın iyileşeceği beklentisinin ve yatırımcıların siyasi devamlılığı tercih etmelerinin rol oynamış olabileceğini vurguladı. Ancak Goldman Sachs, “Piyasadaki bu iyileşmeye rağmen, bizim Türkiye’nin ekonomik görünümü için temel görüşlerimiz değişmedi” ifadesine raporunda yer vermeyi ihmal etmedi. İş Yatırım ise seçim sonrası yaptığı değerlendirmede “Türkiye varlıklarının dünyaya göre iskontolu işlem görmesi politik belirsizliklerden kaynaklanmıyor. Dolayısıyla erken seçim kararıyla ortadan kalkacak bir politik risk söz konusu değil” dedi. Kurum olumlu gelişmenin altını ise şöyle çizdi: “İki ay gibi kısa süre içinde seçimleri geride bırakmamız ve kamu maliyesindeki bozulmanın sınırlı olması piyasalar için iyi haber.” İş Yatırım riskleri ise şöyle değerlendirdi: “Türkiye varlıklarındaki risk primlerinin yüksek olması ülkemize yönelik jeopolitik risklerden, ABD ve Avrupa ile ilişkilerimizin bozulmasından ve uygulanan ekonomik politikalara yönelik belirsizliklerden kaynaklanıyor. Sağlıklı bir yükseliş için bu risklerin azaldığına yönelik işaretler görmemiz lazım.”
 
En fazla üzerinde durulan konu ise seçim kararı ile birlikte mali gevşeme riskinin azalması. JP Morgan değerlendirmesinde, alınan erken seçim kararının mali gevşeme riskini azalttığını vurguladı. Erken seçim kararının piyasa dostu olduğunu düşündüklerini ifade eden JP Morgan, buna üç temel neden gösterdi. Erken seçimin 24 Haziran’da yapılması kararının siyasi belirsizlik sürecini kısa tutacak olmasının ilk olumlu faktör olduğunu ifade eden JP Morgan, ikinci pozitif faktör olarak mali gevşeme riskinde keskin düşüşü gösterdi.
Tüm bunlardan ayrı olarak geçmiş veriler incelendiğinde ise borsanın seçim süreçlerinde performansının düşük kaldığı gözlendi. Son on yıllık süreçte gerçekleştirilen altı genel ve mahalli seçim ile son anayasa değişikliği oylaması sürecinde borsa endeksi ağırlıklı olarak zayıf bir seyir izledi. AKP’nin oylarını artırdığı Temmuz 2007 ve Kasım 2015 seçimleri dışındaki diğer seçim sürecinde MSCI Türkiye, gelişmekte olan borsaların yaklaşık yüzde 10 gerisinde kaldı.
 
Genel seçimlerin borsada yarattığı etki
Her seçim döneminde piyasada beklentilere bağlı olarak hareketlenmeler yaşanır. Yurtiçi ve yurtdışı tüm yatırımcıların gözü ise yapısal reformları garanti edecek bir politik istikrar ortamının yakalanabilmesidir. Eğer ülkede herhangi bir belirsizlik yoksa ve güçlü bir hükümet mevcutsa yatırımcıların önünü görmesi daha kolay olacağı için, bu durum piyasalara olumlu yansır. Aksi bir durum söz konusuysa ve seçim sonrasına yönelik bir belirsizlik mevcutsa, bu durumda piyasalarda negatif bir hava hakim olacaktır. 24 Haziran seçimlerinde değişen sistemle birlikte yürütmeyi seçilecek cumhurbaşkanının belirleyecek olmasından dolayı koalisyon olasılığı bulunmuyor. Bu anlamıyla piyasalar açısından belli bir istikrarın yakalanacağından şüphe yok. Ancak bu defa da parlamentonun yapısının nasıl olacağı önem arz edecektir. Seçilecek cumhurbaşkanı ile uyumlu bir parlamentonun varlığı yürütmenin güçlü olmasına olanak tanıyacaktır. Aksi durumda ise yürütme ile yasamanın çekişmesi gündeme gelecektir. Güçlü bir yürütme yatırımcıların yeniden pozisyon almasını sağlayacaktır. 1995 yılından bu yana yaşanan genel seçimlere ve piyasalardaki etkilerine baktığımızda hükümetin kurulması ile birlikte bir yükseliş döneminin başladığı görülmekte. Bununla birlikte piyasalarda çok ciddi bir trend değişikliği yaşanmadığını da hatırlatmakta yarar var. Bunun nedeni ise globalleşen bir dünya da Türkiye’nin de bu piyasanın bir parçası olması olsa gerek. Bu noktada geçmiş seçim süreçlerinin daha yakından mercek altına alınmasında yarar var:
 
24 Aralık 1995
Seçimler öncesinde aylık periyotlarda bakıldığında endeksin performansının negatif olduğunu görmekteyiz. Seçim öncesindeki altı aylık dönemde BIST 100 Endeksi yüzde 18,09 geriledi. Son iki aydaki düşüş ise yüzde 11,32 oranında gerçekleşti. Seçim öncesi piyasada yaşanan düşüş o dönemde partilerde bir koalisyon sağlanamayacağı görüşünün hakim olmasıydı. Ancak seçim sonrasında Tansu Çiller’in başında olduğu Doğru Yol Partisi ve en çok oy alan Refah Partisi’nin koalisyon yapması ve hükümetin kurulmasıyla birlikte borsada yükseliş gerçekleşti. Seçimden sonraki bir aylık getiri yüzde 16,41 oldu ve piyasa seçimden önceki düşüşünü geri aldı.
 
18 Nisan 1999
Nisan 1999 genel seçimleri öncesinde borsanın çıkışında zayıflama gözlenirken seçim gününe yaklaştıkça azalma daha da belirginleşti. Seçimlerin öncesindeki altı aylık dönemde endeksin getirisi yüzde 110,47 oranındayken seçim gününe yaklaştıkça bu oran giderek düştü. Son iki aylık endeks getirisi yüzde 26,54 seviyesindeyken seçim öncesi bir aylık getiri yüzde 6,36’ya indi. Seçim sonrasında ise endeksin getirisi tekrar arttı ve seçimden önceki iki aylık getiri seviyelerine geldi.
 
3 Kasım 2002
2002 genel seçimlerine baktığımızda seçimden önceki altı ve üç aylık BIST 100 Endeksi’nin performansının negatif yönde olduğunu görmekteyiz. Endeks seçimden önceki altı aylık dönemde yüzde 12,34 oranında gerilerken üç aylık verilere göre ise kaybı yüzde 3,97 oldu.  Endeks seçimden sonraki bir ayda ise yüzde 29,45 oranında getiri sağladı. Bu seçimde AKP’nin tek parti hükümeti kuracak oranda milletvekili çıkarması ile birlikte piyasalar olumlu tepki verirken borsa da kısa sürede çok ciddi bir yükseliş kaydetti.
 
22 Temmuz 2007
22 Temmuz genel seçimlerinde ise endeksin seçim sürecinde performansını yüksek sürdürdüğü görülüyor. Şüphesiz bunda seçimin sonucunun önceden ağırlıklı olarak tahmin ediliyor olmasının da etkisini kabul etmek gerekiyor. Belirsizliğin olmaması seçime kadar olan iki aylık sürede borsanın değer kazanmasını sağladı.
 
12 Haziran 2011
12 Haziran 2011 genel seçimleri öncesinde ve sonrasında aylık periyotlarda BIST getirisinin negatif olduğunu görmekteyiz. Seçim öncesi özellikle iki aylık dönemde endeks yüzde 6,60 oranında düştü. Seçim sonrasında da endekste gözlenen düşüş trendi devam etti.          
 
7 Haziran 2015
Seçim öncesindeki altı aylık sürede endeks yüzde 1,90 oranında düştü. Seçim döneminde yaklaşıldığında da özellikle son iki ayda düşüş eğiliminde bir değişim olmadı. Seçim sonrasında da borsanın zayıf seyri devam etti. Bunda sandıktan birinci parti olarak çıkan AKP’nin hükümet kuramaması ve koalisyon görüşmeleri etkili oldu.
 
1 Kasım 2015

Hükümetin kurulamaması üzerine Cumhurbaşkanı’nın meclisi feshederek yeniden sandığı göstermesi üzerine 2015 yılı içinde milletvekili seçimleri için Kasım 2015’te tekrar oylamaya gidildi. Seçim öncesi altı aylık dönemde borsa yüzde 4,76 oranında düşüş kaydetti. Endeks seçimden sonraki altı aylık dönemde yüzde 7,45 yükseldi.