Paul Doany yeniden oyunda

0
141

TÜRK TELEKOM’UN eski ve yeni CEO’su Paul Doany’nin şirketteki bin kişi ile kendi yerlerinde görüşme olarak açıkladığı ilk 100 günlük planı tamamlanmadan kendisi ile ilgili yazı yazmayı düşünmüyordum. Bunun nedeni, Doany’nin eski ve yeni TT CEO’su olarak karşımıza çıktığı iki zaman aralığının arasında yatırımcı olarak geçirdiği sürede yaptıklarını az çok bilmemin TT içinde ciddi bir değişim beklememe neden olmasıydı.

Türkiye’nin EBITDA olarak bakıldığında en karlı şirketi olarak Fortune Türkiye 500 listesine ve kategori ödülüne abone olan dev şirkette, startup çevikliğinin ilk işaretlerini görmeyi bekliyordum. Bu beklenti hâlâ önemini koruyor ancak maç naklen yayın hakları ile ilgili ihale biraz esnememi gerektiriyor.

Doany’nin “Birinci TT CEO’luğu Devri”nde hatırladığım en çarpıcı hareketlerinden biri, Digiturk’ün sahibi olarak ihalede şahsen yer alan Mehmet Emin Karamehmet ile TT CEO’su olarak kapışmasıydı. İhalenin sonucunda yayın hakları Digiturk’te kaldı ama fiyat inanılmaz yükselmişti.  Birkaç ay sonra Digiturk’te çalışan bir arkadaşım, daha önce banka kredisi kullanmayan şirketin kredi kullanmaya başladığını ve finans yönetiminin alışık olmadığı sularda seyretmek zorunda kaldığını söylüyordu.

Daha sonra yayın haklarının sahibi Digiturk’te sahiplik el değiştirdi. Şimdi, yeni ihaleye doğru ilerlenirken Paul Doany’nin yeniden Türk Telekom’da dümene geçmesi, Doany’nin yeni dönemi için bunu da CEO’nun ilk 100 günü kadar önemli bir değerlendirme kriteri olarak ele almayı zorunlu kılıyor.

Geçmişte şifreli ya da ücret ödenerek izlenen yayınların vazgeçilmez parçası olan maç ve özellikle ulusal lig futbol maçı yayınları, bu işi yapan televizyon yayını şirketlerinin yaşaması için kritik etkendi. Şimdi giderek daha fazla duyduğunuz ikinci ekran ve üçüncü ekran terimleri ile ifade edildiği biçimde mobil cihazların televizyonun yanına eklenmesi, artık bu konuyu telekom operatörleri açısından da kritik hale getiriyor. Mobil bir kenara bırakıldığında evdeki sınırsız internet paketinizin sözleşme süresi bittiğinde sizi arayan çağrı merkezlerinin bağlantı ile birlikte birkaç ay için ücretsiz bir televizyon paketini de teklif etmeleri, iki işin nasıl birleştiğini gösteriyor. Geleneksel telekomünikasyon servisleri giderek emtialaşırken, satacak yeni bir şeyler bulması gereken operatörler için spor içeriği bulunmaz bir nimet.

Allah sonlarını benzetmesin ama bu hakkı ilk ele geçiren Cine5’in, maç yayın haklarını kaybettikten sonra dünya ile aynı anda yaptığı film gösterimleri ile bile tutunamaması önemli bir gösterge. Digiturk ile D-Smart arasındaki mücadelede de ücret ödeyen müşteriler anlamında Digiturk’ün avantajı, arkadaşımın diğer paketlerin büyük ilgi gördüğünü söylemesine karşınmaç yayınları olduğunu düşünüyorum.

Spor karşılaşmalarının canlı izlendiği stadlarda mobil teknoloji kullanılarak yapılabilecekler ya da daha anlaşılır adıyla mobil servisler ve kişiselleştirilmiş hizmetler, işin kremasını oluşturuyor. Bunların yayın ile entegre edilmesi, işi çok daha ileri götürebilir. Dolayısıyla, üç operatörün de ihaleye gireceğinin açıklanması ve farklı yayın hakkı modellerinin oluşturulmaya çalışılması boşuna değil.

Çin’in 800 milyon doların üzerinde transferle kurduğu lig ve Şampiyonlar Ligi yayın haklarının roket gibi yükselmesi de dünya genelinde endüstriyel futbolun yükselişinin göstergeleri olarak konuyu anlamamızı kolaylaştırıyor. İngiltere’de BT Group’un (British Telecom) 2013’te Şampiyonlar Ligi’nin ihalesinde Sky ile ITV’nin elinden alırken fiyatın bu iki şirketin ödediği 400 milyon pounddan 900 milyon pounda yükselmesi, futbolun operatörler için önemini açıkça gösteren bir rakam. Bu dalganın sporun giderek daha büyük ölçüde sınaileştiği Türkiye’de bu sene tsunami etkisi yaratması şaşırtıcı olmayacak.

Doany’nin 100 günlük programı ile ilgili de renk vermek gerekirse, bunların çay içip isim öğrenme ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Doany, yatırımcılık günlerinde ni hai yatırım kararını almadan önce şirketleri ziyaret edip insanlarla tanışıyordu. Mobilexpress Kurucu Ortağı Tunç Berkman, SMS ve QR kod kullanan ödeme ve alışveriş şirketi Mobilexpress’e yatırımından önce Doany’nin şirketi gezip insanları incelediğini söylüyordu. Daha sonra InGame Group’a yatırım yaparken bu daha az etkili olmuştu çünkü eski Türk Telekom çalışanları olan kurucuları zaten tanıyordu.
 
Kendi işini iyi yapan ve ekibindekilerin de işini iyi yapmasını isteyen bir lider olan Doany, sürekli kendi gündemi ile hareket etmeyi seven biri. Mobilexpress lansmanının çıkışında rehavetten uzak bir  biçimde Berkman’a, “Yarın şu görüşmeyi yapıyorsunuz, değil mi? Belki  ben  de gelirim” diyen Doany, InGame Group yatırımını konuştuğumuz yemeğin sonunda ise, jeotermal enerji alanındaki yatırımının inceliklerini anlatıyordu. Bu yatırımda onu etkileyen, buhardan çok daha yüksek verimlilikle enerji elde etmeyi sağlayan teknolojiydi.
Doany’nin peşinde oldukları, her zaman için oyunu değiştirebilecek ve eksiği bulunmayan çözümler olarak karşıma çıktı. Akıllı telefonlar yükselirken Mobilexpress’te neden SMS ile ödemeye rağbet ettiğini sorduğumda metro istasyonunda görülen bir QR kodu okutup SMS ile ödeme yaparak alışverişi tamamlamanın mümkün olduğunu anlattı. Veri şebekesi çalışmadığı için bunu akıllı telefon ve uygulaması ile yapmak mümkün değildi.
Bu örnek, Doany’nin hangi inceliklerin peşine düşerek rekabet edeceğini net bir biçimde gösteriyor.  Son ayrıntı, sonuç alıcılığı konusunda. Kendisine söylemeden Fortune Türkiye’ye kapak yaptığımız sayıda, Astoria’daki görüşme bittiğinde fotoğraf çekimi için o zaman bulunduğumuz Vatan Gazetesi ve Dergi Grubu binasının alt katındaki stüdyoya indik. Stüdyoda işler karışmıştı ve sözleştiğimiz saatte hazır değildi. Şikayet etmeden ayakta bekledi ve sonrasında da iyi pozlar verdi. Bu da Doany’nin alacağı sonucu bidiğinde dişini sıkıp sonuca ulaşma kararlılığına işaret ediyor. Dişlerini çok fazla sıktığında ne olduğunu ise, görmek istemeyeceğinizden eminim.