Ofisten çıkan kolektif ruh

0
466

Paylaşımlı çalışma ve ofis alanı Kolektif House, ikinci yaşına henüz girmişken ayda 650 milyon lira ciroyu yönetmeye başladı. Levent’teki ofislerine eklenecek yeni katlarla birlikte, bu yaz 1 milyon lira ciroyu geçmeyi hedefliyorlar.

“Şimdi gözünüzü kapayıp bir ofisle ilgili üç hayal kursanız bunun en az birini kesin yapıyoruzdur” diyen iddialı genç girişimci Ahmet Onur, Kolektif House’un üç kurucu ortağından biri. Paylaşımlı ofisler artık neredeyse çalışan herkesin bildiği bir konsept. Ne var ki, Türkiye’de bir elin parmağını geçmeyecek birkaç örnek, paylaşımlı ofisleri amacına en iyi yaklaştıranlardan olmayı başarabiliyor.

Kolektif House 2015’in ilk ayında kuruluyor. İki yılda 4 bin metrekare alana, bu yılın mart ayında Levent ofislerinin üst katındaki genişlemeyle (artı 3 bin metrekare daha), 98 ofisten 168 ofise ve 750 üyeden bin 400’e ulaşacaklar. Çatıları altında 700’ün üzerinde BIC, GBA, 500startups gibi yatırım ağı; Yandex, İş Bankası, Pepsi gibi kurumsal şirketler ve Scorp, Mutlubiev, Sinemia gibi girişimciler bulunuyor. Toplam 250’ye yakın şirket, üç farklı Kolektif adresinden çalışıyor; Sanayi, Şişhane ve Levent’te… Üyeler, paylaşımlı ofislerin sunduğu belki de en önemli fayda olan networking olanaklarını genişletirken farklı sektörlerden yetenek havuzunu da kullanabiliyor. Yapılan anket çalışmalarına göre üyelerin içeride birbirleriyle iş yapma oranı yüzde 55. Burada ilgi çekici bir örnek; Tayga Baltacıoğlu’nun Mutlubiev girişimi. Baltacıoğlu ekip arkadaşlarını, tasarımcısını, yazılımcısını ve hatta yatırımcısını Kolektif’te kurduğu ilişkilerden yakalıyor.

26 yaşındaki Ahmet Onur üniversiteyi ABD’de okumuş. Ticarete ise dördüncü sınıfta atılmış. “Girişimcilik okudum. İstanbul’da ampul ticareti yapıyordum, sonra 2012’de bir internet sitesi kurduk. Onu batırdık. Ödeme sistemleriyle ilgiliydi ve dönem hazır değildi. Startuplarda en önemli şey zamanlamadır” diyor. Cezayir’deki aile şirketinde süren iki senelik serüvenden sonra Türkiye’ye dönüyor ve şimdiki iki ortağının (Civan Orhan ve Yiğithan Orhan) ofis ihtiyacı olduğunu öğreniyor. “O sıra boştaydım ve enerjim de yüksek. İşe Civan, Yiğithan, Yasemin Yapanar (Marka Direktörü) ve ben başladık. Dükkanın temizliğini bile biz yapıyorduk ” diyor Onur ve ekliyor: “Umur Gençoğlu ise yatırımcı ortak olarak girdi. Onun girişi çok önemliydi. Çünkü Sanayi’de ilk açtığımız 700 metrekare yeri görünce -o zaman sadece 120 üyemiz vardı- bize inandı. Büyütmek istiyoruz dedik. Rakiplerimiz de bizce iyi iş çıkarmıyorlardı. Çünkü binayı, katı bölüp vermek kolay.”

Eğer paylaşımlı ofis konseptlerini incelediyseniz Kolektif House karşılaşacağınız örneklerden bir miktar ayrılacak; iç mekan tasarımı hayranlık uyandıran cinsten. Daha çok satış-pazarlama alanıyla ilgilendiğini söyleyen Onur; “Ticari amacımız çok kabarık değildi, gerçi hâlâ da değil. Örneğin duvarda gördüğünüz çiçekleri yaptırmak bir tüccarın aklına gelmez. Sanata ve ruha değer vermiyorsanız bunlar mantıklı yatırımlar değildir” diyor. Bu işi dörde ayırdığını anlatıyor: Finansman, inşaat, tesis yönetimi (tasarım) ve insan yönetimi. “En zoru sonuncusudur ve biz de ona odaklanıyoruz. İşi genelde mimara vermek yerine; ortağım (Civan) bizzat seçer, mimar daha çok uygulayıcıdır. Çok ortaklı olmanın avantajını kullanıyoruz ” diyor.

Kolektif House ortakları, uzun dönemli kiraladıkları yerlerde “başlayalım” dedikten sonra üç-dört ay içinde projeyi bitirebiliyor. Paylaşımlı ofisleri bir tür iş hanı konseptine benzeten Onur; “Zamanında iş hanı nasıl başladıysa, hipster tokadı yemiş, biraz daha yaratıcı, gençlere yönelik versiyonu denebilir” diyor.

Paylaşım ekonomisi aslında 2008 yılında Amerika’daki krizle ortaya çıkıyor. Evinizin bir odasını kiralamak belki aklınıza hiç gelmeyecek bir fikirken bir mecburiyet sonucu doğuyor. Onur; “Zorunluluktan verimliliğe gittik. Ekonomik krizi kalkındırabilecek bir iş ve hâlâ bilinmeyen tarafları var. Ofis yönetimi devrediliyor, bunun için yatırım yapılmıyor. Ofis kuruyorsun ve cebinden sıfır lira çıkıyor. Ayrıca esneklik sağlıyor; bugün beş kişisin yarın 15 kişi ya da tersi… Sosyal ihtiyaçlarının neredeyse tamamının karşılanabildiği de bilinmiyor” diyor.
Dünyada paylaşımlı ofislerin hacmi 2,5-3 milyon metrekareye ulaşıyor. Genel eğilim ise, kriz sebebiyle tasarruf edebilmek için bu ofisleri kullanmak. Kolektif House’da fiyatlar ofis üyeliklerinde kişi başı ortalama bin 100 lirayı buluyor ve üyeliklerin yüzde 80’i ofis üyeliği biçiminde. Kalan kişiler ise gezginler… “Yandex Türkiye’nin genel merkezi bizde. Onların gelme sebebinin büyük bir kısmı dolar cinsi kirada oldukları yerden tasarruf yapmak” diyen Onur kendi kiralamalarını dolarla yaptıklarını ve geçtiğimiz dönemdeki yükselişten sonra bina sahipleriyle fiyatı belli bir kurdan sabitlediklerini söylüyor. Bunun (TL kiralama yapan) Kolektif kullanıcılarına yansıması ise yüzde 10 fiyat artışı olmuş.

“İş Bankası’na 250 metrekare yer vermiş durumdayız. Bizim için ciddi bir hacim çünkü normalde 12-20 metrekare kiralamalar yapardık. En büyük tasarruf, küçük ekiplere alanı metrekare bazında kiraya verebiliyor olmamız. 10 metrekare tutarlar ve ne elektriğine, ne gazına, suyuna, kahvesine, happy hour’ına, kahvaltısına, ne gece çalışmasına ve güvenliğine bakarlar. Buraya geldiği için yüzde 30-40 arasında tasarruf sağlayan müşterilerimiz var” diyen Onur aslında birim fiyat anlamında “ucuz” sayılmayacaklarından bahsederken; “Her pazartesi beş yıldızlı otel kalitesinde kahvaltımız, masajlarımız, yoga derslerimiz oluyor. Cem Yılmaz’ın talk show’unu organize ediyoruz. Burada 35 kişilik bir ekibin çabasıyla 2016’da toplam 290 etkinlik yaptık” diyor.
Kolektif House bir yandan da yeni bir heyecanın içinde. İş Bankası ile ortak olarak startup hızlandırma programı işletmeye hazırlanıyorlar. Adı, kuluçka merkezi. Kolektif House’un yönetiminde ve İş Bankası’nın sponsorluğundaki ‘Work Up’; girişimcilik ekosistemine destek olmak üzere, etki yaratabilecek tekno girişimlerin hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olacak. “Startup’ların kuruluş dönemlerinde yakın ilgiye ihtiyaçları oluyor. Bilgi eksiklikleri, hızlı büyüme ihtiyaçları var. Kuluçka denen yapılar da, bunlara ihtiyacı olan tüm hizmet, servis, bağlantıların sunulduğu bir platform aslında” diyen Onur devam ediyor: “Yani ofis markası iken bir merkez açıyor olacağız. Nisan 1’de program başlıyor. 30 genci bir yıl boyunca hızlandıracağız.” Programda; startuplara iş fikri geliştirme, yalın girişimcilik metotları, araştırma ve müşteri geliştirme, ekip kurma ve yönetme, hukuk, finans ve muhasebe, pazarlama eğitimleri, devlet hibeleri, alanlarında uzman mentör desteği verilecek. Bir nevi, içinde beyin fırtınası yapabilecek çalışma ortamı sunulacak. 

Kolektif House ofisleri henüz sadece İstanbul’da. Türkiye’de başka şehre geçmeden yurtdışına çıkma ihtimalleri de bulunuyor. Onur, “Ama daha İstanbul’da büyümek istiyoruz. Ana metro hattında kalan, özellikle Avrupa yakasında, bir-iki yer olabilir; Nişantaşı, Gayrettepe, Mecidiyeköy, Maslak, Taksim gibi” diyor.

Ahmet Onur’dan girişimcilere tavsiye
“Yaptığın işin altında seni yukarı taşıyan/taşıyacak bir anlam olmalı; ki bu para değil, para olamaz, nefesin tükenir. İstek bedavadır. Çok isteyeceksiniz, her gün, sabah da, uyurken de isteyeceksiniz ve bu isteği ekibe de öğreteceksiniz.”