Murat Demirel: Kanlı okyanusta rekabet etme niyetimiz yok

0
152

4 kıta ve 8 ülkede çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren Ata Şirketler Grubu şirketlerinden Ata Yatırım, mühendisliğe dayanan kökeniyle benzerlerinden ayrışıyor. 2 milyar TL’ye yakın varlık yöneten şirket Türkiye’nin yaklaşık yüzde 60’ına servis veren teknolojik altyapıya sahip.

Ağustos 2012 tarihinden bu yana Ata Yatırım Genel Müdürlüğü görevini sürdüren Murat Demirel, teknoloji ve bilgi sattıklarını söylüyor. “Brokerlıkla değil yatırımcılara bilgiyle fark yaratabileceğimizi düşünüyoruz” diyen Demirel, teknolojinin bilgi ile etkin bir şekilde harmanlandığı zaman avantaj sağlandığı görüşünde.

Günümüzde insanların işlem yapabilme yeteneğine para vermediğini kaydeden Demirel sözlerini şöyle sürdürüyor: ”Eskiden insanlar işlem yapabilme yeteneğine para veriyordu. Artık öyle değil. Müşteri size niye gelir? Eğer sizin verdiğiniz tavsiye ve bilgiler onlara para kazandırabiliyorsa, beklentilerine karşılık verebiliyorsa o zaman para kazanma şansınız doğar. Bunu yapabilmeniz için de altı dolu, verdiğin vaatlerin arkasında durabileceğiniz bilgi üretim makinanız olması lazım. İyi bir ekiniz olması, ekibinizin az ve öz şeylere odaklanması lazım. Herkese herşeyi yapacağız diye bir iddiamız yok. 

Bazı şeyleri, bazı insanlara en iyi şekilde yapacağız diye bir misyonumuz var. Seçtiğimiz rekabet platformları belli, bazı yerlerde hiç olmamayı, bazı yerlerde ise en iyi olmayı düşünüyoruz. Özellikle bilgi ve danışmanlık konusunda fark yaratıp noktaları birbirine bağlayabileceğiniz ve müşterilerini beklentileri doğrultusunda onlara kalıcı kazanç yaratabileceğimiz her yerde rekabet etmeyi düşünüyoruz. Bunu yapabilmek için de üretmeniz lazım. Kanlı okyanusta piranaların arasında rekabet etme niyetimiz yok. Her geçen gün oradan sıkılan, mutsuz olan, daha başka bir şey bekleyen insanların bize doğru geldiği bir model yaratmaya çalışıyoruz.”

Murat Demirel ile piyasaları, yabancı yatırımcının Türkiye’ye bakışını ve öne çıkması beklenen yatırım araçlarını konuştuk.

– Merkez Bankası’nın politikalarını nasıl buluyorsunuz?  Fed’in faiz artırımı sonrası sadeleşme beklentilerine karşılık vermeyen Merkez Bankası’na yöneltilen eleştiriler hakkında görüşleriniz neler?
4 sene önce Merkez Bankası bu adımları attığı zaman herkes eleştirmişti. O yıl Erdem Başçı yılın Merkez Bankası Başkanı seçilmişti. Çünkü alışılagelmiş metodların hiçbirisi uygulanmadı, alışılmadık metodlar uygulandı. O metodlar çok başarılı oldu. Türkiye’yi 2012 yılından sonra Avrupa’daki o kriz esnasında çok iyi bir yere oturtturdu.

Dünyadaki gelişmelerin klasik metodlarda tamir edilemeyeceği bir döneme girdik. Para enjeksiyonu, faiz politikası artık günümüz ekonomik sistemine cevap vermeyen klasik araç gereçler. Dolayısıyla yeni bazı şeylerin yaratılması lazım. 

Bunu yapabilmek için de cesur adımların atılması gerekiyor. Eğer bir değişiklik yapılacaksa oturmuş köklü kurumlardan ziyade daha satelit merkez bankalarından bunun gelmesi ve başarılı olduğu takdirde diğer ülkelerde, güçlü merkez bankaları tarafından adapte edilmesi söz konusu. 

Merkez Bankası çok zor şartlar altında elinden gelen her şeyi yapıyor. Erdem Başçı’ya katılıyorum şu anda sadeleştirmek için doğru zaman olmayabilir. Şu anda opsiyonlarınızın açık olması gerektiği bir dönemdesiniz. Konjoktürdeki belirsizlik bu araçların kaldırılmasını doğru kılmıyor. Araçların harmanlanarak kullanılması için en ideal dönem.

İleride stabilizasyon geldiğinde basitleştirmek doğru bir adım olacaktır. Fakat bunun zamanı şu an değil. 

Merkez Bankası’nın üzerine düşen görev, doğru mesajlar verip taahütlerin arkasında durmaktır. Yapabileceği en kötü şey, “Şunu yapacağım” diyip tersine yapması. 

Şu anda herkes Merkez Bankası’nın faiz artırması gerektiğini söylüyor. Merkez Bankası hali hazırda üstü kapalı bir şekilde yüksek faiz politikası uyguluyor. Sağ gösterip sol vuruyor. Doğru olan faizi zaten uyguluyor. Türkiye’nin faizi aslında iki yıllık gösterge kağıdın faizidir. Siz sabahtan akşama kadar benim faizim yüzde 5 diyin, piyasa buna yüzde 11 diyorsa 11’dir. 

Merkez Bankası’nın çok akıllıca yaptığı şey bence fonlamayı sıkı tutarak yüksek faize cevap veriyor. Bunu yüksek faiz uygulaması istediği için değil piyasanın ihtiyacını karşılayabilmek ve kuru makul seviyede tutabilmek için yapıyor. 

Eğer faizler düşecekse TL’ye olan talebin armtası lazım ama sıcak para veya yüksek faizden dolayı değil. Bir şekilde Türk varlık sınıflarını cazip hale getirmek zorundayız. 

– TL’yi nasıl cazip hale getirebiliriz?
Kontrolümüzde olan ve kontrolümüzde olmayan şeyler var. Kontrolümüzde olmayan şeyler şu anda bizim ve bizim gibi gelişmekte olan ülkeler üzerindeki algı problemi. Baktığınız zaman emtia fiyatlarının topyekün aşağı düşmesi muazzam bir şey. Fakat herkes petrol fiyatlarını konuşuyor. Aslında petrol fiyatlarında görülen hareket genel emtialardaki düşüşün bir parçası. Bugün soya fasulyesinden tutun çinkoya bakıra doğalgaza hepsi istisnasız nerdeyse dörtte bir fiyatına düşmüş durumda. Bu, bizim gibi enerji ithal eden ülkeler için muazzam bir şey. 

Gelişmekte olan ülkeler kategorisine baktığınız zaman Türkiye ve Hindistan’ın bulunduğu yer ayrı bir kategori. Çünkü diğer gelişmekte olan ülkelerin çoğu emtia ihraç eden ülkeler. Dolayısıyla bu düşüşlerden bire bir zarar görmeleri kaçınılmaz. Eninde sonunda onlardan ayrışacağız, ayrışmak zorundayız. 

Dışarıda çalışan bir algı yönetimi var. O algıyı lehimize çevirmek zorundayız. Bunu da yaptığımız reformlarla göstereceğiz, söylemlerle değil. 

TL’yi cazip kılacak şey hukuk reformu ve ticari reformlardır. Sermayeyi kalıcı olarak Türkiye’ye çekeceksek bir şekilde kalıcı vergi avantajları ile yabancıların faaliyetlerini buraya kaydırmayı sağlamamız lazım. Vergi savaşları şu anda dünya ülkeleri arasındaki en büyük savaş. 

Mali ve kanuni destekler sağlanırsa Türkiye finans merkezi diye konuştuğumuz şey hayata geçer. 

– Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye bakışı nasıl?
Bazı magazinsel konularla realiteyi birbirine karıştırıyoruz. Örnek vermem gerekirse geçenlerde çok büyük bir Alman şirketiyle, onların hali hazırda var olan morgage sistemlerinin Türkiye’de işleyip işlemeyeceği konusunda konuşuyorduk. 

Türkiye’deki ev talebinden bahsediyorduk. Yabancılar “Türkiye’nin doğuya kayması hakkında ne düşünüyorsunuz, bu sizin için bir endişe değil mi?” diye sordular. 

Biz kuzey kutbuna da, güney kutbuna da kaysak hepimiz bir evde oturacağız. Sizi ilgilendirmesi gereken o. 

Medyadan devamlı bombardımana maruz kalındığı için bu şekilde düşünülmüyor. Olaya böyle baktığınızda Türkiye’de fırsattan başka bir şey yok. Ama önemli olan şey ticari hukukun işlemesi.

Şu an yıldızlar Türkiye’nin lehine sıralanmış vaziyette. Bunu kullanamamak içler acısı olur. Türkiye gibi ülkeler açısından 200 yılda bir gelecek konjonktürden bahsediyoruz. Bu bölgede Türkiye üreten tek ülke. 

– Gelişmekte olan piyasaların en büyük korkularından biri Fed.. Fed’den gelmesi beklenen faiz artışları Türkiye’yi nasıl etkiler?
Fed’in her faiz artırışında Türkiye’den sermaye çıkışı olacak ama geçici olacağına inanıyorum, para tekrar geri dönecek. Çünkü büyüme gelişmekte olan piyasalardan gelecek. 

Emtia fiyatlarının gelecek 10 sene için küresel toparlanma periyoduna doğru gittiğini düşünüyorum.

Petrol fiyatlarının bir daha kalıcı şekilde çok yüksek noktalara çıkması mümkün gözükmüyor. Biraz daha acı çekeceğiz. 

İnsanların alım gücü fazlalaştığı zaman emtia fiyatları yükselir. Şu anda böyle bir şey yok.

ABD’nin Kolorado eyaletinin kuzeyindeki platoda 2,7 trilyon varil bekleyen rezerv var. Suudi Arabistan’ın bilinen petrol rezervi 250 milyar varil. Suudi Arabistan’ın kapasitesinin 10 katı kadar rezerv Kolorado’da var. Çıkarmanın maliyeti 60 dolar civarında. ABD ihracatı da serbest bıraktı. ABD’nin ihraç ettiği petrol son beş senede iki katına çıktı. Yani Araplar için parti bitti. 

– Kurumlardan bu dönemde likitte kalınması yönünde gelen tavsiyeler dikkat çekiyor. Öne çıkmasını beklediğiniz yatırım aracı var mı, neye yatırım yapmak lazım?
Yatırım zor zamanda, kriz döneminde yapılır. Çünkü fiyatlar ucuzlamıştır. Son 25 senedir Borsa İstanbul’un istatistiğine baktığınızda hiçbir zaman 2 sene üst üste eksi kapatmadığını görürsünüz. Çünkü ucuzlayan malın talebi var, fiyatı ucuzlamış varlık sınıflarını bulmak lazım. Mesela kaliteli şirketlerin hisse senetleri olabilir. Burada vadenizin ne olduğu önemli. İki günde 1 koyup 5 alayım diye düşünüyorsanız bahsettiğimiz bu değil. 

Altını yatırım aracı olarak görmüyoruz. Altın tamamıyla spekülatif bir yatırım. Diyelimki kuyumcudan 100 TL’ye bir bilezik alıyorsunuz onu bir başka kuyumcuda 92 TL’ye satıyorsunuz. Yani aldığınız anda minimum yüzde 8 eksiyle başlıyorsunuz. Altını bir yatırım olarak değil spekülasyon olarak görüyorum.  Döviz de bir yatırım aracı değil. Paranızı faize yatırın daha iyi. 

Dolar iki tarafı keskin bir kılıç. 3,07’den dolar alanlar şu anda kara kara düşünüyorlar ne olacak diye. Döviz de bir spekülasyon. Dövizi hedge amaçlı kullanmanız lazım. 

– Borsa cephesinde bu sene öne çıkmasını beklediğiniz sektörler var mı?
Herhangi bir sektörün öne çıkacağını düşünmüyorum. Hepsinin birden daha iyi olacağını ümit ediyorum. Şu anda tüm sektörler iskontolu işlem görüyor. Diğer gelişmekte olan ülkelere göre F/K oranında muazzam bir iskontomuz var. Gelişmekte olan ülkelere göre %24, gelişmiş ülkelere göre %45 iskontoluyuz.

Bankacılık biraz zorlanabilir. Sıkı para politikası bankaları likidite arayışına zorluyor.