Yurtdışı piyasalarda güçlü konumda bulunan dolar, içeride de 2.68 TL’yi aşarak rekor seviyeyi gördü. Dolardaki yükselişin sürmesi özellikle döviz borcu bulunan şirketler açısından kaygı verici bulunurken, gözler Merkez Bankası’nın dolara müdahale edip etmeyeceğinde. Geçtiğimiz cuma günü doların 2.64 TL’yi aşması sonrasında Merkez Bankası döviz satım ihale miktarını 30 milyon dolar fazlasına kadar artırılabileceğini açıklamış ve döviz satım ihalesinde 50 milyon dolar satmıştı.
>>>Kredi notumuza İlber Hoca bereketi!
Analistler, Merkez Bankası’ndan bir müdahale beklemiyor. Global Menkul Stratejisti Gökhan Uskuay, “Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi mevcut seviyeleri yeni denge seviyeleri olduğunu belirtmişti. O yüzden kurdan bir rahatsızlık oluşturacak seviyeler daha yukarıda gerçekleşebilir” yorumunda bulundu.
‘Son bir ayın en kırılgan para birimi TL’
Uskuay doların yurtdışı kaynaklı sebeplerle yükseldiğini vurgularken şunları söyledi:
“Dolar talebi hız kesmiyor. FED sıkılaştırma yapmasa bile ABD dışında kalan ülkelerin gevşetici adımları dolara doğal talep getiriyor. Yükseliş devam eder. TL’yi diğer tüm gelişen para birimlerinden ayıran bir özellik var. 17 Mart FED toplantısı sonrasında geçen haftaya kadar tüm gelişen para birimleri değer kazanırken, TL değer kazanmamıştı. Şimdi tüm dünyada gelişen para birimleri değer kaybederken eşlik ediyoruz. Son bir ayın en kırılgan para birimiyiz.”
İlk seansta 82 bin 500 seviyelerine gerileyen BIST endeksi ise faiz ve kurdaki yükselişe rağmen yatay kalma çabası içinde. Gökhan Uskuay BIST ile ilgili olarak da, “Fakat cari seviyeler yatayda kalmak için yüksek seviyeler olduğunu düşünüyoruz. Kısa vade de 81.500 olağan seviyeler diyebiliriz” dedi.
>>>Global ekonomik büyümenin kaptanları değişiyor
‘FED belirsizliği risk algısını yüksek tutuyor’
Dolarda son dönemde görülen yükselişin önemli sebeplerinden birinin doların genel değer kazanımı olduğuna dikkat çeken Abank Ekonomisti Serdar Şenol şu değerlendirmede bulundu: “Dolar endeksi (DXY) 3 Nisan’dan bu yana yüzde 3.5 yükselirken, Dolar/TL de yüzde 3.1’lik yükseliş gösterdi. Buna karşın, sepet bazında görülen yüzde 0.9’luk değer kaybı ise gelişmekte olan ülkelerin geneline dair bir risk algısı artışının yansıması. TL’nin diğer gelişmekte olan ülkelere karşılaştırmalı dolara karşı değer kaybı 3 Nisan’dan bu yana yüzde 1’de sınırlı kalmakta. Son olarak ABD’den gelen devam eden işsizlik başvurularının 2000’lerin başından bu yana en düşük seviyesine inmesi buradaki önemli etkenlerden biri. ABD’de her ne kadar son dönemde üretim verileri bir miktar güç kaybına işaret etse ve FED’in faiz artırımı konusunda acele etmeyeceği algısı gündeme gelse de, yine de FED belirsizliği risk algısını yüksek tutmakta. Bu anlamda, FED faiz artırımına kadar piyasalardaki stresin bir ölçüde devam etmesi mümkün olabilecek.
Yurtiçindeyse finans dışı reel kesiminin 177.5 milyar doları bulan net açık pozisyonu da finansman gereksinimlerinin yüksekliğine dair olumsuz bir gösterge olmakta. Reel kesimin ve bankacılık kesiminin dış borç ödemelerini temel bir risk faktörü olarak görmesek de (kısa vadeli ne t açık pozisyon 10.6 milyar dolar) yine de mevcut yüksek düzeyin yarattığı risk faktörü de göz ardı edilemez. Bu anlamda, TL üzerindeki stresin bir süre daha devam etmesi mümkün olabilir.”
>>>Şirket satın almaları son 5 yılın zirvesinde
‘Sıkı TL likiditesi devam edecek’
“TCMB, mevcut durumda kur hareketlerine TL likidite yönetimi üzerinden tepki vermeye devam ediyor. Sıkı TL likiditesinin bu süreçte devam etmesini bekliyoruz” diyen Serdar Şenol, müdahale tarzındaki hamlelerin ise daha düşük ihtimal olduğunu kaydetti.
Şenol, “TCMB son olarak günlük döviz satım ihalesi miktarını bir gün önceden açıklayarak 30 milyon dolar kadar artırabileceğini açıkladı. TCMB’nin rezervlerini sert şekilde azaltacak bir döviz müdahalesi yapmak yerine, zorunlu karşılık ve Rezerv Opsiyon Katsayılarını rahatlatarak tepki verebileceğini düşünüyoruz. Yaklaşık 104 düzeyinde bulunan Reel Kur Endeksi TL’nin aşırı değersiz kalmadığını göstermekte. Bu anlamda, TCMB’den kur daha sert çıkışlar göstermedikçe vereceği tepkiler sınırlı kalabilir” dedi.