Meclis Genel Kurulu olağanüstü toplandı

0
18

TBMM Genel Kurulu, CHP’nin verdiği terörle ilgili araştırma önergesini görüşmek üzere ve TBMM Başkanvekili Şafak Pavey başkanlığında olağanüstü toplandı.

CHP’nin talebi üzerine gerçekleştirilen toplantıda, CHP’nin “Toplumsal barışı tehdit eden artan terör olaylarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi” görüşülecek.

TBMM Genel Kurulu, CHP’nin talebi üzerine bugün saat 15.00’te olağanüstü toplanarak,  “toplumsal barışı tehdit eden artan terör olaylarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önerge”yi görüşmeye başladı. 

Genel Kurul’un önerge görüşmesini kapalı oturumda yapması, ayrıca geçen dönem Çözüm Süreci konusunda Araştırma Komisyonu Raporu bulunması, TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesindeki alt komisyonun terör olayları ve sonuçlarıyla ilgili çalışma yapması nedeniyle yeni bir komisyon kurulmaması bekleniyor.

ŞAFAK PAVEY: BU VATAN HIRSLARIMIZDAN DAHA DEĞERLİ
Oturumu yöneten CHP Meclis Başkanvekili Şafak Pavey, yaptığı konuşmada “İnsanlarımız, öfkelerimizden, nefretlerimizden daha kıymetliler. Çünkü bu vatan hırslarımızdan çok daha değerli. Biz varlıklarımıza bir şey katmak için değil, varlıklarımızla bir şey katmak için yüce Meclis’teyiz. Oldukça hassas günlerdeyiz. Siyasi şiddet, toplumsal huzursuzluk bize her zamankinden çok daha acil, sağduyu ve mantığa çağırıyor. Felaketin neye benzediğini unutanlara, su satmak için yangın çıkarmak fikri cazip gelebilir. Fakat yangın bir felakettir. Ve felaketten kar umanları da kül eder. Alternatif hafızalar ülkesi olmaktan vazgeçip, sadece ortak hafızamızı takip etsek düzlüğe çıkabileceğimizi düşünüyor, inanıyor ve güveniyorum. Toplumumuza borçlu olduğumuz  davranışlarımızı, ahlaki sorumluluklara göre düzenleyeceğimizden kuşkum yok. Ve bunu kendi adıma da taahhüt ediyorum. Yüce Meclis’in değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyor, TBMM’nin 90. birleşimindeki gündeme geçiyorum.” dedi.
 

BÜLENT ARINÇ : ŞÜPHESİZ KOMİSYON KURULUP KURULMAMASI GENEL KURULUN TAKDİRİNDEDİR
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun olağanüstü toplantı ve Meclis araştırması komisyonu kurulmasıyla ilgili teklifini görüşmek üzere toplanmış bulunuyoruz; görüşmelerimizin verimli olmasını diliyorum. Öncelikle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna verdikleri olağanüstü toplanma ve Meclis araştırması komisyonu kurulmasıyla ilgili tekliflerinden dolayı teşekkür etmek istiyorum. Özellikle son günlerde yaşanan, kalplerimizi kanatan, vicdanlarımızı sızlatan acı olayların henüz içerisinde bulunduğumuz adli ve idari soruşturmalarının devam ettiği bir zamanda ve Hükûmetimizin terörle, teröristle topyekûn mücadele kapsamında yaptığı çalışmalar içerisinde konunun görüşülmesinde zaruret hasıl olmuştu. Bunu Cumhuriyet Halk Partisi Grubu yerine getirdi. Onun için teşekkür ediyorum. Şüphesiz komisyon kurulup kurulmaması Genel Kurulun takdirindedir, vereceğiniz karara Hükûmet olarak saygı duyacağız; komisyon kurulabilir, kurulmayabilir, bunlar sizin değerli oylarınızla sonuçlanacak hususlardır. Sözlerimin başında, Sayın Başkan, sizlere başkan vekilliği görevinizde başarılar diliyorum. Meclisimizi yönetme konusunda verimli, hayırlı çalışmalar yapmanızı temenni ediyorum. 25’inci Dönemde halkımızın oylarıyla seçilmiş birbirinden kıymetli, değerli milletvekili arkadaşlarımı da kutluyorum. Sizlere de bu dönemde başarılı çalışmalar diliyorum Değerli arkadaşlarım, yirmi dakikalık konuşma sürem var, gruplar izin verirse belki uzatılabilir. Bu kısa süre içerisinde konuyu toparlamaya çalışacağım müsaadenizle” dedi.

“MECLİSİMİZ OLARAK BU KONUYU GÖRÜŞMEK HEPİMİZE DÜŞEN BİR GÖREVDİ” 
Bülent Arınç, “Öncelikle son günlerde yaşanan olayları hepimiz acıyla karşıladık ve tepkimizi verdik. Hem Suruç’ta meydana gelen ve 32 canımızın gitmesine yol açan kanlı olay, arkasından yaşadığımız Viranşehir ve diğer ilçelerimizde, en son 1 binbaşımız ile 1 uzman çavuşumuzun da şehadetine yol açan sebepler; bunun yanında farklı illerde, farklı şekilde tezahür etmiş belki ayrıntılarını biraz sonra vereceğim şiddet olayları kapsamında ülkemizde bir üzüntünün hâkim olduğunu söyleyebilirim. Bu doğrudur, normaldir; memleketini, milletini seven herkes kaybettiğimiz canlardan dolayı üzüntülüdür, yaşanan terör olaylarından dolayı da tepkilidir. Dolayısıyla Meclisimiz olarak bu konuyu görüşmek hepimize düşen bir görevdi. Biz de Hükûmet olarak sizlere bilgi arz etmek durumundaydık. Değerli arkadaşlarım, konuya girmeden önce… Çünkü Cumhuriyet Halk Partisinin hem teklifinde hem de Sayın Meclis Başkanımızın çağrısında, özetle söylemem gerekirse bugünkü konumuz, ülkemizde giderek tırmanan terör olaylarının nedenlerinin araştırılması ve gerekli tedbirlerin bir an önce ele alınması için bir Meclis araştırması komisyonu kurulması isteniyor” diye konuştu.

“İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONUMUZU TEBRİK ETMEMİZ GEREKİR” 
Bülent Arınç, “Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz dönemde yani 24’üncü Dönemde bu konuyu özellikle inceleyen iki tane komisyon raporu var. Bir tanesi: Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’dur. Şubat 2013 tarihlidir. Basılı hâliyle üzerinde yazılı olan metin “Terör ve Şiddet Olayları Kapsamında Yaşam Hakkı İhlallerini İnceleme Raporu’dur.” Kapsamlı bir rapordur, özenle hazırlanmıştır. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonumuzu tebrik etmemiz gerekir. Özellikle 8’inci bölümünde de “Çözüm ve Öneriler” kapsamında akılcı birtakım öneriler dile getirilmiştir. Bu, Şubat 2013 tarihlidir. Yine aynı dönemde Kasım 2013 tarihli bir Meclis Araştırması Komisyonu raporumuz var. Onun da sıra sayısı 571’dir. Onun da özgün ismi: Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’dur. Kasım 2013 tarihini taşımaktadır. Şüphesiz milletvekili arkadaşlarımızın her iki komisyon raporlarını da elde etmek suretiyle incelemelerinde ve bu konu üzerindeki çalışmalarına dayanak yapmalarında şahsen fayda görüyorum. Değerli arkadaşlarım, bunun yanında da geçtiğimiz dönemde 10 Temmuz 2014 tarihli ve 6551 sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun çıkarılmıştı, bildiğiniz gibi. Bu 10 Temmuz 2014 tarihli Resmî Gazete’de yayınlandı. Kanun’un asıl gerekçesi de biraz evvel arkadaşlarımızın görüşülmesini arzu ettikleri konuyla doğrudan ilgilidir. Kanun’un “Amaç ve kapsam” ibareli 1’inci maddesinde: “Bu Kanunun amacı, terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi için yürütülen çözüm sürecine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” diye başlıyor. 2’nci maddesi “Uygulama, izleme ve koordinasyon” 3’üncü maddesi “Yetki ve sekretarya” 4’üncü maddesi “Kararlar ve yeri getirilmesi” 5’inci ve 6’ncı maddeleri de “Yürürlük ve yürütme” maddeleridir. Dolayısıyla “Terörün sona erdirilmesi, toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine yönelik siyasi, hukuki, sosyoekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılı konularda atılabilecek adımlar belirlenmiştir. Gerekli görülmesi hâlinde de yurt içi ve yurt dışındaki kişi ve kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve benzeri çalışmalar yapılmasına karar verilir, bunlarla ilgili kurum ve kuruluşlar görevlendirilir.” diyerek çok geniş kapsamlı, terörün sona erdirilmesinin içerisine alabilecek psikolojik, sosyal ve siyasi birtakım önlemleri ve birtakım çareleri de içinde taşıyan bildiğiniz gibi bir kanunumuz çıkmıştı. Bu kanunun öngördüğü şekilde terörün sona erdirilmesiyle ilgili bu kanun kapsamında yürütülecek çalışmalara ilişkin esaslar da yine Resmî Gazete’nin 1 Ekim tarihli sayısında Bakanlar Kurulu kararı olarak yayınlandı. Bakanlar Kurulu kararı olarak yayınlanan bu çalışmalara ilişkin esasların amaç ve kapsamıyla bu esasların uygulanmasında ilgili kurum, komisyon, kurul, müsteşarlık, çalışma alanları, siyasi alan, siyasi kurum ve aktörlere yönelik çalışmalar, hukuki düzenlemeler, insan hakları, sosyal programlar, kültürel programlar, sorunun parçası olan aktörlerle temas, diyalog ve benzeri çalışmalar, psikolojik destek ve rehabilitasyon çalışmaları çözüm sürecini ve diğer unsurları da içerisine alan kapsamlı bir esaslar programı yine 1 Ekim 2014’te, neredeyse on ay kadar önce, Resmî Gazete’de yayınlandı ve buna ilişkin de çalışmalar yapılmaya devam edildi” diye konuştu.

“KARDEŞLİĞİN YENİDEN TESİS EDİLMESİNE YÖNELİK PEK ÇOK ANAYASA MADDESİ DEĞİŞTİRİLDİ” 
Bülent Arnç, “Değerli arkadaşlarım, bu kapsamda söyleyebileceğim, şüphesiz, çözüm süreci belki bugün de tartışılacaktır. Özellikle, son günlerde “Devam edip etmediği, edecekse nasıl edeceği, sona erip ermediği” konularında bir tartışma var ama 2009’dan başlayarak kademe kademe devam eden ve en son 2012 Aralık ayından itibaren de ete kemiğe bürünen bir “çözüm süreci” dediğimiz -ismini ne koyarsanız koyunuz- önce “demokratik açılım” diye başlayan, daha sonra “Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi” diye isimlendirilen, sonra da herkesin kabullendiği bir isim olarak “çözüm süreci” olarak devam eden bu konunun ne hâle geldiği, nasıl suistimal edildiği, bundan sonraki devam edip etmemesiyle ilgili tartışmaları da konuşmam içerisinde değerlendirmek istiyorum. Ancak, bildiğiniz gibi, şüphesiz, geçtiğimiz dönemlerden bu yana, on iki yıldan beri iktidarını sürdüren AK PARTİ hükûmetleri döneminde hem Avrupa Birliği uyum paketleriyle hem de daha sonra demokratikleşme paketleriyle bu konuda çok önemli adımlar atıldı. Kendini hangi kimlikle ifade ederse etsin insanlarımızın haklarının alabildiğince verilmesi, Türkiye’de geçmişten bu yana var olan birlik ve kardeşliğin yeniden tesis edilmesine yönelik pek çok Anayasa maddesi değiştirildi, pek çok kanunlar değiştirildi ve yenileri çıkarıldı. Bunları da zaman içerisinde sizlere ayrıca takdim etmek istiyorum” dedi.

“1302 KİŞİYE GÖZALTI İŞLEMİ UYGULANDI”
Bülent Arınç, “Değerli arkadaşlarım, son günlerde yaşanan olaylar şüphesiz sizler tarafından takip ediliyor, bunları tekrar tekrar rakamlar ve veriler olarak belki veremeyeceğim herkesin malumu olduğu için. Bildiğiniz gibi, 20 Temmuzda Suruç’ta yaşanan “katliam” diyebileceğimiz 32 masum insana yönelmiş bir terör olayı sonrasında, Başbakanlıkta, Sayın Davutoğlu Başbakanlığındaki Hükûmetimizin ilk günlerinden itibaren varlığını her zaman güçlendirdiğimiz, “kriz merkezi” diyebileceğimiz ama daha çok “Başbakanlık Koordinasyon Merkezi” olarak bilinen kurumdan anbean takip ettik. Hem olaylar ve sonrası yapılan soruşturmalar hem de güvenlik toplantımızdan sonra verilen bir karar gereğince 3 terör örgütüne karşı, belki bunu sayı olarak ifade etmek doğru değil ancak PKK ve bağlantılı terör örgütlerine karşı, DAİŞ terör örgütüne karşı ve Türkiye’de bazı eylemeleri sebebiyle “DHKP-C” diye bilinen örgütlere karşı elbette güvenlik güçlerimiz operasyonlar yaptı, bu operasyonların sonuçları da koordinasyon merkezimiz tarafından bugüne kadar açıklandı. 24 Temmuzda başlayan bu açıklamalarda Ceylânpınar ilçesinde 2 polisin, Diyarbakır’da 1 polisin şehit edilmesi, yaralanması; daha sonra Kilis’te DAEŞ tarafından askerimize karşı yöneltilen bir tecavüz ve daha sonraları da binbaşımızla uzman çavuşumuzun şahadetlerine yol açan terör örgütleri faaliyetleri ve bunun yanında araçların yakılması; yine askere, sivillere yönelik terör olaylarının giderek artması, bazı şehirlerde yoğunlaşması üzerine operasyonlar yapıldı. DAEŞ’e karşı yapılan, PKK kamplarına karşı yapılan bütün bu operasyonların millî imkân ve kabiliyetlerimizle ve özel güvenlik toplantısında alınan kararlar çerçevesinde, DAEŞ terör örgütüne karşı yapılanların da Türkiye sınırları içerisinden bizzat ifa edilmek suretiyle gerçekleştirildiğini söylemem gerekiyor. Bütün bu koordinasyon merkezi faaliyetlerimizde, en sonunda bugün, 29 Temmuzda, 39 ilde operasyon yapıldığı, terör örgütleriyle ilişkili görülen toplam 1.302 kişiye gözaltı işlemi uygulandığı bildirildi. “Binbaşı Aslan Kulaksız” adı verilen son harekatta da PKK terör örgütünün yurt içi ve yurt dışında Zap, Metina, Gara, Avaşin, Basyan, Hakurk ve Kandil’de önceden kullanılan, bilinen yerler sığınak, barınak, depo, lojistik nokta ve barınma alanları ile mağaraların vurulduğu kaydedilen açıklamayı hepimiz biliyoruz” diye konuştu.

TERÖR MESELESİNİ ÜLKE GÜNDEMİNDEN ÇIKARMAK İÇİN KARARLI VE CESUR BİR TUTUM İZLEDİK”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Değerli arkadaşlarım, sizlere arz etmek üzere son rakamları Adalet Bakanlığımızdan almıştım, bu arada onları da arz edeyim müsaadenizle: PKK, KCK, DHKP-C, DAİŞ ve diğer terör örgütlerine yönelik yapılan operasyonlara ilişkin bilgiler bugün saat on bir itibarıyla: Gözaltına alınan kişi sayısı 1.061’dir, serbest bırakılan kişi sayısı 156, savcılığa sevk edilen 545, mahkemeye sevk edilen 461, tutuklanan kişi sayısı 172, haklarında adli kontrol kararı verilen kişi sayısı 201, mahkemece serbest bırakılan 66, kollukta hâlen gözaltında bulunan kişi sayısı 360, savcılıkça serbest bırakılıp adli kontrol talep edilen ve mahkemede işlemi devam eden kişi sayısı da 22 olarak görülmektedir. Bunların örgütlere göre dökümleri var, kısaca onları da arz edeyim: Örgüt, PKK, KCK’ysa gözaltına alınan kişi sayısı 847, kollukça serbest bırakılan 120, savcılığa sevk edilen 440, mahkemeye sevk edilen 362, tutuklanan kişi sayısı 140, diğer hâller de serbest bırakılan veya adli kontrol verilenlerdir; DHKP-C ve diğer örgütlere yönelik gözaltında 77, tutuklanan kişi sayısı 1, hâlen gözaltında bulunanlar 44 ve diğerleri de adli kontrol sebebiyle bırakılanlar; DAEŞ örgütüne karşı yapılan operasyonlarda gözaltına alınan kişi sayısı 137, kollukça serbest bırakılan 18, savcılığa sevk edilen 88, mahkemeye sevk edilen 82, tutuklanan kişi sayısı 31, hâlen gözaltı süresi dolmamış olan 31, diğerlerinin de serbest bırakıldığını söyleyebilirim. Değerli arkadaşlarım, bu örgütlerin içerisinde -süremin kısaldığını görüyorum- özellikle PKK’yla ilgili olarak şunları söylemem gerekebilir. 2002’den bu yana iş başında olan hükûmetlerimiz döneminde Türkiye’nin istikrar ve gelişmesinin toplumsal bütünleşmenin önünde en büyük engel olan terör meselesini ve onun altında yatan sorunları ülke gündeminden çıkarmak için kararlı ve cesur bir tutum izledik” dedi.

“ÇÖZÜM SÜRECİ BOYUNCA ÖRGÜTÜN SÜRECE UYGUN HAREKET ETMEDİĞİ GÖRÜNMEKTEDİR”
Bülent Arınç, “Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi ve diğerlerini kısaca söylemiştim. On iki yıllık demokratikleşme ve normalleşme birikimi üzerine bu süreci inşa ettik. Çözüm sürecinin nihai hedefi, terörün tamamen sona erdirilmesi ve buna bağlı olarak toplumsal bütünleşmeyi de güçlendirmekti. Çözüm sürecinin kamuoyuna doğru şekilde anlatılması amacıyla yazar, akademisyen, sanatçı, kanaat önderleri arasından akil insanlar heyeti oluşturulmuştu. Meclisimizde -konuşmamın başında arz ettiğim- komisyonların bize verdiği donelerden istifade edilmişti. 30 Eylül 2013 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuyla paylaşılan demokratikleşme paketi aracılığıyla başta siyasi hakların genişletilmesi olmak üzere, temel hak ve özgürlükler alanında önemli yasal ve idari düzenlemeler hayata geçirilmişti. Sonra, bildiğiniz kanunu çıkardık. 62’nci Hükûmet Programı’nda da bu kanuna uygun çalışma esaslarını ve usullerini belirledik. Çözüm sürecinde samimiyetine, kararlarına ve attığı adımlara karşılık Hükûmetimizin, çözüm süreci boyunca örgütün sürece uygun hareket etmediği, süreci istismar edici söylem ve eylemler içerisinde olduğu görünmektedir. 2013 yılı Mayıs ayında -belki de Nevruz’u kastetmek lazım- silahlı unsurların ülke dışına çıkarılması söylenmişti. Âdeta onlar açısından bir talimat gibi “Silahlar bırakılacak, bundan sonra siyaset ve fikirler konuşulacak.” denmişti. Buna uyulmadı” diye konuştu.

“6 ASKER, 4 POLİSİMİZ ŞEHİT OLDU, 8 ASKER, 24 POLİS DE YARALANDI” 
Bülent Arınç, “Öte yandan örgüt, kamu düzenini bozucu veya sekteye uğratma amaçlı şiddet içerikli eylemlerini bu süreçte devam ettirdi. 2013’ten bu yana örgüt tarafından 202 iş yeri kundaklandı, 113 iş makinası yakıldı, 171 tehdit olayı, vergilendirme, haraç toplama olayı; 10 vatandaş öldü, 17 asker, 10 polis, 5 geçici köy korucusu olmak üzere 32 güvenlik görevlisi şehit edildi. Bu kırılma noktalarından birisi de hiç şüphesiz PKK, KCK ve HDP’nin “süresiz eylem” çağrısıyla birlikte Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri başta olmak üzere pek çok yerde baş gösteren ve 50’ye yakın vatandaşın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan 6-8 Ekim olaylarıdır. 7 Haziran seçimleri sonrasında örgütün üst düzey yöneticilerinin süreci bitirmeye yönelik söylemlerinin ve şiddet içerikli eylem çağrılarının daha da yoğunlaştığı dikkat çekmektedir. Bunun bir sonucu olarak da örgütün şiddet içerikli eylemlerinde ciddi bir artış olduğu görülmektedir. Söz konusu eylemlere bakıldığında, sadece 7 Haziran seçimlerini takiben bugüne kadar geçen sürede 53 silahlı-bombalı saldırı, 35 yol kesme- araç yakma, 139 şiddet içerikli, kanunsuz gösteri yapıldı. Ayrıca sivillere ve koruculara yönelik tehdit, adam kaçırma, haraç alma, erzak temini nitelikte 42 eylem gerçekleştirildi. Bu eylemlerde 6 asker, 4 polisimiz şehit oldu, 8 asker, 24 polis de yaralandı. Maalesef 1 polisimiz de kaçırıldı, hatta 2 polisimiz. Her ne kadar -başta HDP olmak üzere- örgüt bileşenlerinin gerçekleri yansıtmayan çeşitli söylemleri üzerinden tam bir dezenformasyon oluşturulmaya çalışılsa da çözüm sürecini başlatan, ilk günden bu yana samimi bir kararlılıkla devam ettiren, bu noktaya getiren temel irade Hükûmettir. Öte yandan gerek örgüt yöneticilerinin söylemleri gerek örgütün şiddet içerikli eylemlerine ilişkin veriler gösteriyor ki çözüm sürecine uygun hareket etmeyen ve bu süreci bitirmeyip bu eylemlerini yapan STK’lara, siyasi partilere saldırma, iş makinalarını yakma, işçileri alıkoyma, yol ve baraj yapımlarına engel olmaya çalışmak, “vergi” adı altında haraç toplama ve iş adamlarını kaçırma gibi eylemler, ara verilmeden, devam ettirilmiştir” diye konuştu. 

“GENİŞ KAPSAMLI OPERASYONLAR GERÇEKLEŞTİRİLMEKTEDİR”
Bülent Arınç, “Ayrıca, HDP’li siyasetçilerin, süreç boyunca tehditkâr söylemlerde geliştirdikleri “ayrılıkçı ve bağımsız devlet kurma” yönünde açıklamalarda bulundukları görülmüştür. Örgütün gerçekleri yansıtmayan çeşitli bahanelerin ardına sığınarak süreçte üzerine düşenleri yapmadığı, samimi davranmadığı ve süreci istismar ettiği açık bir şekilde görülmektedir. Son 7 Haziran seçimleri öncesindeki demokrasi ve barış ifadeleriyle süslü retoriğe karşı örgüt ve bileşenleri, çözüm sürecini demokratik ortamın ve siyasi alanın genişlemesi olarak görmemekte, aksine süreci kendi baskı, tehdit ve şiddet ortamını tahkim etmenin bir aracı olarak kullanmaya çalışmaktadır. Bu noktada devletimizin temel görevi, vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumak ve kamu düzeninin tam olarak tesisini sağlamaktır. Tüm terör örgütlerine karşı aralarında herhangi bir ayrıma gidilmeksizin, demokratik hukuk devleti sınırları içerisinde geniş kapsamlı operasyonlar gerçekleştirilmektedir” dedi. 

ARINÇ’TAN PAVEY’E : ÇOK HASİS DAVRANDINIZ 
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın konuşma süresinin bitmesinin ardından TBMM Başkanvekili Şafak Pavey’e “Sayın Başkanım, ek süre verecek misiniz gruplarımız da uygun görürse onlara da verilmek şartıyla?” dedi. TBMM Başkanvekili Şafek Pavey ise, “Sayın Arınç, olağanüstü bir gündemle buluştuğumuz için, bu oturuma mahsus olmak üzere, konuşmanızı bitirmek için iki dakika ek süre vereceğim. Bu herkese uygulanacaktır. Teşekkür ederim” yanıtını verdi. Bülent Arınç, Pavey’in bu sözleri üzerine, “Çok hasis davrandınız Sayın Başkan. Yani hem önemli bir toplantı yapıyoruz hem de iki dakikalık ek süre” dedi.

SİVİL YURTTAŞLARIMIZA VE KAMU GÖREVLİLERİNE YÖNELEN HER TÜRLÜ SALDIRI BİR AN ÖNCE SON BULMALI
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, CHP Merkez Yürütme Kurulu’nun Kemal Kılıçdaroğlu Başkanlığı’nda haftalık olağan toplandığını belirtti. Koç, yazılı açıklamasında ,”Birlik ve bütünlüğümüze yönelen, toplumsal barış ve güven ortamını tehdit eden terör saldırıları da toplantıda değerlendirilmiştir. Sivil yurttaşlarımıza ve kamu görevlilerine yönelen her türlü saldırı bir an önce son bulmalı, kamu düzeninin korunması için gereken önlemler ivedilikle alınmalıdır” ifadelerine yer verdi.

Haluk Koç’un yazılı açıklaması şöyle; “CHP Merkez Yürütme Kurulu 29 Temmuz 2015 tarihinde saat 11.00’da Genel Başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Başkanlığı’nda haftalık olağan toplantısını yapmıştır. Toplantıda ülkenin içine düştüğü iç ve dış güvenlik zafiyeti ile birlikte tırmanan çok yönlü ve çok boyutlu terör olayları bütün yönleriyle incelenmiştir. Suriye ve Irak’ta konuşlanan IŞİD terör örgütünün ülkemize ve bölgemizdeki diğer devletlere yönelttiği tehdit değerlendirilmiştir. Yurttaşlarımızın sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerin teminatı olan anayasal düzenimize ve devletimize yönelen bu tehdide karşı tam bir azim ve kararlılıkla, hiçbir müsamaha gösterilmeksizin mücadele edilmesi gerekmektedir. CHP, ilgili tüm kamu kurumlarının eşgüdüm halinde ve hiçbir zaafa yer bırakmaksızın görevlerini ifa etmesini beklemektedir.”

“CHP BARIŞ ORTAMININ GELİŞTİRİLMESİ İÇİN GEREKEN TÜM FEDAKARLIĞI YAPMAYA KARARLIDIR”
“Birlik ve bütünlüğümüze yönelen, toplumsal barış ve güven ortamını tehdit eden terör saldırıları da toplantıda değerlendirilmiştir. Sivil yurttaşlarımıza ve kamu görevlilerine yönelen her türlü saldırı bir an önce son bulmalı, kamu düzeninin korunması için gereken önlemler ivedilikle alınmalıdır. Bu kapsamda toplumsal barış ortamını engelleyen, demokratik siyaset alanını kısıtlayan ve sivil siyasete yönelen her türlü müdahaleden vazgeçilmeli, toplumsal barışın sağlanması için yapılması gereken tüm düzenlemeler yapılmalıdır. CHP; demokrasinin geliştirilmesi, birlik ve bütünlüğümüzün korunması ve barış ortamının geliştirilmesi için gereken tüm fedakarlığı yapmaya kararlıdır.”