Malezya uçağının düşürülmesi Rusya, ABD ve AB’yi nasıl etkileyecek?

    0
    34

    Rusya, Ukrayna’daki ayrılıkçılara istahbarat, eğitim ve büyük ihtimalle para ve hafif silah yardımı yapıyor ama şimdiye dek ciddi bir askeri yardım desteği sağlamadı. Ruslar ülke içinde askeri operasyona girişirse, Kiev için işler çok zorlaşacak.

    İşin doğrusu, şu anda Ukrayna ordusu ayrılıkçılara ağır darbeler vuruyor ve Rusya bunu durdurmak için pek bir şey yapmıyor. Haziran ayındaki Donetsk çarpışmalarında Ukrayna ordusu yüzlerce ayrılıkçıyı öldürüp, havaalanının kontrolünü yeniden ele geçirirken, Ruslar olayı kenardan seyrediyordu.

    Ukrayna hava kuvvetleri halen çarpışmaların yaşandığı bölgede hava kontrolünü elinde tutuyor. Yerden havaya füze saldırılarını engellemek için askeri ve sivil hedefleri zorlanmadan vuruyor. Ayrılıkçılar dağınık durumda ve yeterli silahları yok.

    Rus medyası, devlete ait yayın organları da dahil olmak üzere Putin’in bu konuda çekingen davranmasını eleştiriyor. Ukrayna, geçen hafta ayrılıkçılara karşı saldırıya geçtiğinden bu yana Putin’in popülaritesi geriledi. Putin halen Ukrayna’nın tamamını ya da doğusunu işgal etmeyi düşünmese de, olaylar Rus liderini böyle bir hamleye sürükleyebilir. Putin en azından Doğu Ukrayna’yı “uçuşa yasak bölge” olarak ilan edebilir. Bu bir işgal etkisi yaratmaz ama Ukrayna’nın bölgede hava kontrolünü kaybetmesine neden olur ve ayrılıkçıların direnişini güçlendirebilir.

    Başkan Obama, Malezya uçağının düşürülmesi olayını, tam da Putin’le ambargoların tartıştığı telefon konuşmasını yaparken duydu. Obama’nın aldığı son yaptırım kararları Rusya’nın dev petrol şirketi Rosneft’i de kapsıyor. Bu yaptırımlar Rosneft’in borçlarını ödemek için yeni borç bulmasını zorlaştıracak. Şirket muhtemelen Asya ve Orta Doğulu kreditörlere yönelecek.

    AB de yaptırımlarda ABD çizgisine gelebilir
    Avrupa Birliği, Rusya’ya karşı önlemler konusunda Malezya uçağı olayına kadar ABD kadar kararlı değildi. Sadece Avrupa Yatırım Bankası ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nı Rusya’ya finasman sağlanmaması konusunda “uyarmakla yetiniyordu” Avrupalı liderler. Ancak, düşen uçakta can verenlerin çoğunun Avrupalı olması -çoğu Avustralya’da bir konferansa giden Hollandalı yolcular- AB’nin tavrını yeniden düşünmesine ve yaptırımlarda ABD’nin çizgisine gelmesine yol açabilir.

    Rusya’ya yönelik yaptırımların sertliğini artırmak ABD ekonomisi için çok büyük sıkıntılar doğurmaz. ABD ekonomisi, AB’ye göre Rusya’ya çok daha az bağımlı. Evet, Moskova belki ExxonMobil’i ülkeden kovabilir ama bu hamle ülkedeki petrol üretimini artırmak için bu Amerikan şirketinin deneyim ve tecrübesine çok ihtiyacı olan Rusya’ya daha fazla zarar verebilir.

    Amerikan şirketleri arasında Rusya’yla en çok iş yapanlardan bazıları Boeing, General Motors ve Cargill. Ancak Rus pazarını kaybetmek bu şirketlerin hiçbirini batırmaz.
    Tam tersine Avrupalı şirketlerin Rus pazarına olan ihtiyaçları çok daha fazla. Rusya, toplam ithalatının yüzde 50’sini Avrupa’dan gerçekleştiriyor. Almanya Rus pazarının kapanmasından en çok etkilenecek ülke olur, çünkü Alman şirketleri son yıllarda Rusya’yla olan ilişkilerin çok ileri düzeye getirmeyi başardılar. Örneğin Alman kimya devi BASF, toplam satışlarının dörtte birini Rusya’ya gerçekleştiriyor. Adidas’ın toplam satışlarının yüzde 16’sı yine Rusya pazarında.

    Avrupa ile Rusya arasındaki en büyük ilişki ise enerji konusunda. İki taraf arasındaki dış ticaretin yüzde 75’ini enerji oluşturuyor. Avrupa’nın kullandığı gazın üçte biri Rusya’dan geliyor. Daha sıkı yaptırımlar, daha sert bir ambargo her iki tarafa da önemli hasar verebilir.

    Tüm bu risklere rağmen siyasi analistler güvenliğin en önemli konu olduğuna hemfikir. Eğer Rusya daha fazla saldırganlaşırsa, önünde başka seçenek kalmayan AB Rusya’ya karşı daha güçlü yaptırımları tereddüt etmeden devreye sokabilir. Belki de bu ekonomik gerçek, Putin’in Ukrayna ile pazarlık masasına oturmasını sağlayacak.