Kurumsal yatırımcı kazandırmadığı halde büyür mü?

0
42

“Kurumsal yatırımcılar, ülkemizin potansiyeline göre henüz arzu ettiğimiz düzeyde değil” diyor, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Vahdettin Ertaş. Kuşkusuz bunda tasarrufların kurumsal yatırımcılara yönelmemesinin etkisi var.

Ertaş’a göre finansal okuryazarlığın istenen seviyeye çıkamaması altın ve dövize yönelimi güçlü kılıyor. Bu da piyasadaki fonlara akacak önemli bir kaynağın sistem dışında kalmasına neden oluyor. Hükümet ise birikimlerin sisteme aktarılabilmesi gayesiyle teşvik mekanizmaları geliştiriyor.

Ancak getirilen özendirici tedbirlere rağmen sisteme giren kaynak yeterli seviyede değil. Ertaş, bireysel tasarrufun kurumsal yatırımcılara kanalize olamamasını her ne kadar geleneksel yatırım araçlarından uzaklaşılmamasına bağlasa da bu bakışın da haklı bir gerekçesi var. Öte yandan kurumsal yatırımcıların da tasarruf sahiplerinden pek de farklı hareket ettiği söylenemez. Zira toplanan fonlar ağırlıklı olarak tahvil, döviz ve repo gibi enstrümanlara yöneliyor.

Halihazırda emeklilik fonlarındaki hisse oranı yüzde 13,38 iken yatırım fonlarında bu oran yüzde 4,48’e iniyor.

Kurumsal yatırımcıların katılımcılarına getiri sağlayamaması ya da düşük getirilerle yetinmeleri ciddi bir sıkıntı. Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, kurumsal yatırımcıların özellikle de BES’in her şeyden önce katılımcısına kazanç sağlayabilmesi gerektiğini söylüyor.

Sistemde bulunan birçok emeklilik fonunun devlet desteğini dahi buharlaştırdığına dikkat çekiyor. Şimşek’in konuyu gündeme getirmesi ekonomi yönetiminde ciddi bir rahatsızlığın var olduğunu gösteriyor. Bir kısım piyasa uzmanı ise sorunu daha keskin ifadelerle dillendiriyor. Onlara göre makul getirilerin sağlanamaması halinde BES’e yönelik kaynak akışı bir süre sonra sönecek. Örnek olarak da yatırım ortaklıklarını gösteren uzmanlar, kurulan birçok yatırım ortaklığının alan değiştirerek sektörden çekildiğini hatırlatıyor.

Piyasa merkezli bakan uzmanlar ise yerli yatırımcının zayıf kaldığı yerde yabancı yatırımcının güçlendiğini ve bu şekilde piyasadaki boşluğu doldurmasını yadırgamamak gerektiğini, belirtiyor. Veriler de zaten piyasanın hakiminin yabancılar olduğunu gösteriyor. TUYİD’in 2015 son çeyrek raporuna göre 2015 sonu itibariyle adet bazında piyasanın sadece yüzde biri yabancı yatırımcıdan oluşuyor. Fakat bu denli küçük sayıdaki yatırımcı, hisselerin piyasa değerinin yüzde 62’sini elinde bulunduruyor.

Yabancı yatırımcılar içinde kurumsal yatırımcıların payı ise yüzde 37 ve yerli kurumsal yatırımcıdan daha fazla. Gerek mali piyasaların sığlığı gerek ülkemizde kurumsal yatırımcı kavramının yeterince gelişmemiş olması hisse senedi ve tahvil piyasasının önemli ölçüde yabancı yatırımcıların etkisinde kalmasına neden oluyor. Bu durumun kamu otoritesi nezdindeki riski ise global dalgalanmalarda yabancıların daha hassas yaklaşarak hemen satışa geçebilmeleri ve olası düşüşlerin daha sert yaşanması.

Yerli kurumsal yatırımcı tabanının genişlemesi halindeyse böylesi düşüşlerin daha sınırlı kalacağı beklentisi hakim. Yerli kurumsal yatırımcıları güçlendirmenin yolu ise katılımcı sayısını artırmaktan geçiyor. Sermaye Piyasası Yatırımcıları Derneği Başkanı Arif Ünver, “Kurumsal yatırımcı mekanizmaları gelişir, büyürse tasarruf sahipleri de ağır bedel ödemez. Piyasa zararlıları da kurumsal yatırımcıların gölgesinde buhar olur gider” diyor. Anlaşılan o ki piyasada kurumsal yerli yatırımcı tabanının güçlenebilmesi katılımcısına kazandıran bir yapıya kavuşabilmeleri ile yakından alakalı bulunuyor.