Krizde hızlı toparlanan şirketlerden biri Erdemir oldu

0
87

Rüzgarı arkasına alan Ereğli Demir Çelik Fabrikaları (Erdemir) pupa yelken ilerliyor. Düşen hammadde fiyatlarına rağmen çelik fiyatlarının düşmemesinin de etkisiyle Türkiye’nin en büyük entegre demir çelik üreticisi Erdemir, 2013 yılında olduğu gibi bu yılın ilk çeyreğini de başarılı bir finansal performansla tamamladı. Son yıllarda katma değeri yüksek ürünlere odaklanan ve yatırımlarının önemli bir bölümünü bu noktaya yönlendiren Erdemir’de amaç otomobil sektörünün çelikte ihtiyaç duyduğu tüm ürünleri (kalite ve ebat anlamında) üretebilmek. Bu nedenle güçlü bir Ar-Ge merkezi kuran şirket, otomotiv üreticileriyle birlikte yeri ürünler geliştirmeyi planlıyor. Erdemir Yönetim Kurulu Başkanı Ali Pandır, Türkiye’de üretim yapan otomotiv devlerinin yurtdışındaki fabrikalarına da güçlü bir şekilde ürün vermeyi amaçladıklarının altını çiziyor. 

Karayolu, baraj inşaatları, tarım ve endüstride yaşanan hızlı gelişme nedeniyle yassı çelik ürünlerine olan ihtiyacın arttığı 1960’ta başlıyor Erdemir’in hikayesi. O döneme göre hummalı bir çalışmanın sonucunda 1965 yılında üretime geçiyor. 2015’te 50’nci yılını kutlayacak olan Erdemir, özel bir kanunla kurulması nedeniyle, kamu yönetiminde olduğu dönemde özerk bir yapıya sahipti. “Erdemir devletteyken de müstesna bir şirketti” diyen Pandır şunları söylüyor; “Böyle bir tesisi Türkiye’de de dünyada da özel sektör kolay kolay kuramazdı. Zaten dünyada da bu tür tesislerin devlet eliyle kurulduğunu, bizde olduğu gibi sonradan özel sektöre satıldığını görüyoruz.” Pandır’ın da belirttiği gibi Erdemir de 2006 yılında özelleştirme ihalesinin sonucunda Oyak Grubu tarafından satın alındı. Aradan geçen sekiz yılda bakım harcamaları da dahil 3,5 milyar doların üzerinde yatırımla Erdemir Grubu, üretim kapasitesini ikiye katladı. Mart sonu itibariyle grup 9 milyon 150 bin ton üretim kapasitesine ulaştı. 

İsdemir’le operasyonel sinerji artırıldı
Kapasite artırımlarının yanı sıra 2002 yılında birleştirilmesine rağmen iki ayrı şirket gibi faaliyet gösteren Erdemir ve İsdemir arasında operasyonel sinerjinin artırılması konusunda da önemli adımlar atıldı. Son üç yıldır bu iki şirketin operasyonel birlikteliğini güçlendirmek için çalışmalar yürütüldüğünü belirten Pandır, “Daha önce Erdemir ve İsdemir birbirlerinden bağımsız satın alma, pazarlama ve satış yapıyordu. Bugün gerek satın alma gerekse satış, pazarlama işlerini bir merkezden yapıyoruz. Dolayısıyla fabrikalarımız sadece üretime odaklanıyor. Tek elden satış yapmanın sonucunda her iki fabrikanın kapasitesini optimum kullandırıp ona göre pazarlama, satış imkanımız oldu” diyor. Pandır, entegrasyon sürecinin henüz tamamlanmadığını da sözlerine ekliyor. Ata Yatırım Araştırma Müdürü Cemal Demirtaş da özelleştirme öncesinde birbirinden kopuk olan İsdemir ve Erdemir operasyonlarının bugün efektif hale getirildiğinin altını çiziyor. 

Erdemir Yönetimi son dönemde katma değeri yüksek ürün üretme konusunda da önemli adımlar attı. “Paslanmaz çelik veya yüksek alaşımlı çelikleri dışarıda tuttuğumuzda bizim gibi çelik üreticilerinin yapacağı en sofistike ürünler otomotivde kullanılıyor. Dolayısıyla otomotiv sektörünün ihtiyaç duyduğu kalitede üretim yapabildiğinizde diğer kaliteleri de garanti altına alıyor ve diğer sektörlere de çalışabiliyorsunuz” diyen Pandır, kendisinin de uzun yıllar otomotiv sektöründe yönetici (TOFAŞ eski CEO’su) olması nedeniyle otomotive ağırlık verdiklerini söylüyor. Gelinen noktada Türk otomotiv endüstrisinde kullanılan çeliğin yüzde 50’sini, yani bir otomobil için gerekli olan ürünün yarısını üretebildiklerini belirten Pandır, “İki üç yıl önce bir otomobil için gerekli olan ürünün ancak yüzde 15’ini sağlayabiliyorduk. Üç yıl içerisinde yüzde 70’e çıkmayı hedefliyoruz” diyor. 

Katma değerli ürün üretiminde sağladıkları gelişmelerle her yıl otomotiv fabrikalarının Erdemir’den aldığı ürünlerin arttığına dikkat çeken Pandır, Türkiye’de Uzakdoğulu üreticiler dışındaki tüm otomotiv üreticileri ile çalıştıklarını, Uzakdoğulu üreticilerle de görüşmelerin olumlu sonuç verdiğini, yakın zamanda onlarla da çalışmaya başlayacaklarını söylüyor. Pandır, “Türkiye’deki dünya devlerine üretim yaptığımız gibi onların yurtdışı fabrikalarına da yavaş yavaş başlıyoruz. Özellikle Fas ve Romanya’ya ihracat yapıyoruz. Uzakdoğulu üreticilerle yaptığımız görüşmelerde onların da yurtdışı fabrikalarına ürün satma şansı yakalayacağımızı gördük” diyor. 

Taşımada sac önemli
Sac bir otomobilin çok önemli bir girdisi olmasa da özellikle taşıma sorunu nedeniyle otomotiv üreticilerinin çelik üreticilerine yakın olması önemli. Nitekim Pandır da “Bir otomobilde ortalama 850 gram sac kullanılıyor. Yani bir otomobilin 500 dolarlık girdisi sac. Ancak nakliye ve depolama zorlukları nedeniyle otomobil üreticileri çelik üreticilerine yakın olmayı tercih ediyor. Bu anlamda bazı otomotiv firmalarının da Türkiye’ye gelirken yerli demir çelik üretiminin güçlü olmasını bir kriter olarak göz önünde bulunduruyor” diyor. Erdemir, pazar çeşitliliğini artırmak için ihracata ağırlık vermeye başladı. Pandır, geçen yıl yüzde 10 civarında olan ihracatın net satışlar içerisindeki payını bu yıl yüzde 15’e çıkarmayı planladıklarını belirtiyor.

Erdemir Grubu, katma değerli ürünleri artırmak için tesis yatırımlarının yanında Ar-Ge yatırımlarına ağırlık veriyor. Pandır, bugüne kadar Ar-Ge faaliyetlerinin genelde mevcut ürünlerin iyileştirilmesi konusunda yapıldığını hatırlatarak, “Ancak şimdi yeni ürünler geliştirilmesi önceliğimiz olacak. Bizim için gerçek anlamda Ar-Ge şimdi başlıyor” diyor. Bu nedenle yeni bir Ar-Ge tesisi kurduklarını, burada yeni çelik kaliteleri ve teknolojisi konusunda ileriye dönük araştırmalar yapacaklarını belirten Pandır, böylece otomotiv üreticileri ile birlikte katma değeri yüksek yeni ürünler geliştireceklerini belirtiyor. 

Krizde hızlı toparlandı, “tıkır tıkır” işledi
2009 yılında yaşanan küresel kriz sürecinden dünyadaki tüm çelik oyuncuları gibi olumsuz etkilenen Erdemir, sonrasında en hızlı toparlanan şirketlerden biri oldu. Hatta Türkiye’nin çelik sektöründeki konumunun zayıfladığı 2013 yılında Erdemir, Demirtaş’ın deyimiyle “tıkır tıkır” işleyen bir şirket oldu. Türkiye’deki üreticilerin büyük bir çoğunluğu elektrik ark ocaklı tesislerde üretim yapıyor. Demir cevheri ve kok kömürü fiyatları gerilerken hurda fiyatlarının düşmemesi bu tür şirketlerin rekabet gücünü zayıflattı. Geçen yıl Türkiye’nin ark ocaklı tesislerde gerçekleştirdiği çelik üretiminin yüzde 7 civarında gerilemesi bu durumu açıkça ortaya koyuyor. Demir cevheri ve kok kömürü kullanarak çelik üreten Erdemir, hammadde ile ürün fiyatı marjının yükselmesiyle rekabette önemli bir fırsat yakaladı. Bu fırsatı iyi kullanan Erdemir Grubu, kapasite kullanım oranını da yüzde 93,4 gibi rekor seviyeye çıkarmayı başardı. 

Yıllık 50 milyon tonun üzerinde üretim kapasitesine sahip olan Türkiye demir çelik sektörü, geçen yıl ancak 34,5 milyon ton civarında üretim gerçekleştirebildi. Başka bir ifadeyle sektörün ortalama kapasite kullanım oranı yüzde 69’da kaldı. Sektördeki kapasite kullanımı göz önüne alındığında Erdemir Grubu’nun kapasite kullanımında yakaladığı başarı daha net olarak görülüyor. Demirtaş, dünya ile kıyaslandığında da Erdemir’in kapasite kullanımı en yüksek şirketlerden biri olduğunu söylüyor. Kapasite kullanımında maksimum seviyelere yaklaştıklarını belirten Pandır ise “Üretim kapasitesinin tamamını kullanmak çok mümkün değil, çünkü böyle bir tesiste mutlaka bir hat bakımda olabiliyor. Bu nedenle işin doğası gereği kurulu kapasitenin bir miktar altında üretim yapmak durumundayız” diyor. 

Geçen yıl dünya çelik sektöründe yaşanan daralmaya rağmen Erdemir Grubu, net satış gelirini de 9,8 milyar liraya çıkardı. Burgan Yatırım Analisti Umut Öztürk, devreye giren İskenderun’daki yassı çelik hattı, verimlilik yatırımları ve güçlenen satış kadrosuyla Erdemir Grubu’nun satışlarını artırmayı başardığına dikkat çekiyor. Geçen yıl özellikle kârlılık anlamında dünya çelik devlerini geride bırakan bir başarıya imza atan Erdemir, bu yılın ilk çeyreğinde de bu başarısını devam ettirdi. Öztürk, Erdemir’in faaliyet kâr marjı açısından dünyanın önde gelen çelik şirketlerinden biri olduğunu belirtirken, Ata Yatırım tarafından hazırlanan bir analizde de Erdemir’in dünyada en kârlı çelik şirketlerinden birisi olduğu ileri sürülüyor. Gerek 2013 yılında gerekse bu yılın ilk üç ayında başarılı finansal ve operasyonel sonuçlara imza attıklarını belirten Pandır da dünyada halka açık çelik şirketleri arasında en kârlı şirketlerden biri olduklarını vurguluyor. Erdemir’in kârı bu yılın ilk çeyreğinde de beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Yılın ilk çeyreğinde analistlerin beklentileri 286 milyon lira seviyesindeyken Erdemir, 432,4 milyon lira net dönem kârı açıkladı. Şirketin faaliyet kâr marjı geçen yılın aynı döneminde yüzde 13,9 olurken, bu yıl yüzde 18,1’e, net kâr marjı yüzde 9,4’ten yüzde 14,7’ye ve FAVÖK marjı ise yüzde 17,5’ten yüzde 21,3’e yükseldi. 

Rüzgarı arkasına aldı
Erdemir’in yakaladığı finansal başarının ardında üretim, satış ve operasyonel anlamda verimlilik odaklı politikaların payı büyük. Bunların yanında rüzgarı da arkasına aldığını vurgulamakta yarar var. Zira küresel kriz sonrasındaki dönemde demir cevheri ve kok kömürü fiyatları düşerken, çelik fiyatları yüksek seyrini sürdürmeye devam ediyor. Ürün fiyatlarının düşmemesinin nedeni ise yüksek talep. Aynı dönemde hurda fiyatlarının düşmemesi veya artması ark ocaklı tesisler karşısında Erdemir’in elini güçlendirdi. Yine Türkiye pazarında etkili olan Rusya’da da bir iki fabrikanın bakıma girmesi ve Ukrayna’nın yaşadığı sorunlar Türk şirketlerine özellikle de Erdemir’e önemli bir avantaj sağlıyor. Bütün bu gelişmelerin sonucunda cevher fiyatları düşerken ürün fiyatlarının düşmemesinin Erdemir’in finansal tablosuna olumlu yansımaları olduğuna dikkat çeken Pandır da yüksek kârlılığın birkaç nedeni olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Birincisi, yüksek kapasite kullanımını yakalayarak üretim maliyetleri açısından optimum noktalara geldik. İkincisi, Avrupa’nın sorunlu olduğu bir ortamda biz hızlı büyüyen bir ülkenin çelik üreticisiyiz. İçerde inanılmaz bir talep var ve bu talebe fiyat ve kalite anlamında en iyi cevap veren tek üreteciyiz. Bunların yanında düşen yükselen fiyatlar karşısında çok çevik hareket etme yeteneğimiz var.” 

Peki, Erdemir Grubu, yakaladığı yüksek kârlılığı sürdürebilecek mi? Bazı analistler, çelik fiyatları ile hammadde fiyatları arasındaki farkın kapanma eğilimine gireceğini, bu nedenle Erdemir’in yakaladığı yüksek kârlılık eğiliminin yavaş yavaş azalmasını bekliyor. Ancak bu yıl sonu için analistlerin ortalama VAFÖK marjı beklentisi yüzde 18 gibi yüksek seviyede. Ata Yatırım analizinde de bu yıl için dünya çelik üreticilerinin beklenen ortalama VAFÖK marjı yüzde 11,6 iken Erdemir’de yüzde 19,6 VAFÖK marjı beklediklerinin altı çiziliyor.

“Rüzgar bazen önünüzden, bazen de arkanızdan eser. Her ikisine de hazırlıklı olmak durumundasınız” diyen Pandır, rüzgarın terse dönmesine karşın pozisyonları optimum vaziyette tuttuklarını, stok durumunda yakalanmamak için çok daha dikkatli bir politika izlediklerini söylüyor. Ancak Pandır da bu yılın ilk çeyreğinde yakaladıkları kârlılığın yılın tamamında bir miktar düşebileceğini belirterek, “Çünkü bu sonuçlar rüzgarın arkadan iyi estiği dönemin sonuçları. Ancak gene de dünyanın en kârlı çelik üreticisi olarak yola devam edeceğiz” diyor. İş Yatırm Analisti Başak Çelik de “Türkiye’de entegre demir çelik üreticisi üç fabrika var; bunların ikisi Erdemir’in. Diğer firmalar hurda ithal ederek çelik üretimi yapıyor. Hurda fiyatları yüksek seyrediyor. Hammadde fiyatları düşerken hurda fiyatlarının yükselmesi entegre üretim yapan Erdemir için fırsat sağlıyor. Bu nedenle Erdemir son dönemde yakaladığı yüksek kârlılığı sürdürecek” diyor.

Erdemir’in gündemindeki önemli bir konu da atıkların geri kazanılması. Pandır, atığın ancak dörtte birini değerlendirebildiklerini belirterek, “Enerji geri kazanımına ilişkin önemli adımlar attık ama hâlâ gidecek çok yolumuz var. Kullanamadığımız, havaya kaçırdığımız çok şey var. Bir ton çelik üretmek için bir o kadar kömür yakıyoruz. Büyük bir enerji ve bir yerde kalmıyor. Biz bunu yeniden kazanıp kullanmak istiyoruz” diyor. Tabii bunun sağlanabilmesi Erdemir’e önemli katkı sağlamanın yanında çevreye olan olumsuz etkiyi de azaltacak. Erdemir Genel Müdürü Sedat Orhan, çevre konusunda kapsamlı yatırımlar yaptıklarını ve yapmaya devam ettiklerini belirterek, bugün için AB standartlarına ulaştıklarının altını çiziyor. 

Erdemir, Ereğli için çok önemli
Erdemir ülke ekonomisindeki rolünün yanında Ereğli için çok büyük bir anlam ifade ediyor. Nitekim 1960’lı yılların başında 8 bin nüfuslu bir sahil kasabası olan Ereğli’nin kaderi Erdemir’le değişiyor. Başka bir ifadeyle Ereğli, bugün nüfusu 170 bini aşan bir sanayi kenti olmasını Erdemir’e borçlu. Keza kentte Erdemir ile doğrudan veya dolaylı ilişkide olmayan aile neredeyse yok gibi. Erdemir’i gezerken görüştüğümüz bir çalışan, “Dedem ve babam buradan emekli oldu, şimdi ben çalışıyorum” diye kentin Erdemir’le ilişkisini çok iyi özetliyor. Yine Erdemir’in 12 bin 800 çalışanının yüzde 50’ye yakını 11 yılın üzerinde bir süredir burada. Keza konuştuğumuz birçok yönetici ve mühendis 20 yılı aşkın süredir Erdemir’de çalıştıklarını söylüyor. Tüm bunların bir araya gelmesi Erdemir’e güçlü bir aidiyet kültürü olarak yansıyor. Sadece çalışanlar değil, Ereğli’de yaşayan birçok insan da Erdemir’i “bizim kurum” olarak tanımlanıyor. 

Ancak özelleştirme sonrasında Ereğlili demir tüccarları, Oyak Grubu’na dolayısıyla Erdemir yönetimine ciddi eleştiriler yapıyor. Bu eleştirileri ilettiğimizde Pandır, yaşanan sorunların “Kahraman bakkal, süpermarkete karşı” mantığına dayandığını belirtiyor ve ekliyor: “Kamu döneminde Erdemir’de satış odaklı bir yapı yoktu. Bu dönem Erdemir ürünleri Ereğli’deki demir tüccarları üzerinden yapılıyordu. Tüccarların birçoğu hiçbir katma değer yaratmadan çok ciddi gelir sağlıyorlardı. Oyak Grubu satış ve pazarlamayı merkezileştirdi. Artık gerek Erdemir gerekse İsdemir ürünlerinin satışını İstanbul’dan merkezi olarak yapıyoruz. Bölge pazarlama anlayışını kaldırdık. Böyle olunca Ereğli’deki tüccara ihtiyaç kalmıyor. Burada 400 civarında tüccar varken, bugün bizimle iş yapabilen 7-8 tüccar ancak kaldı. Rahatsızlık buradan kaynaklanıyor. Bir anlamda buradaki tüccarlar değişime ayak uyduramadı.” Ereğli’de bu eleştirilere muhatap olan Sedat Orhan da “Biz geçmişte özellikle düşük montanlı siparişlerle ilgilenemiyorduk. Tüccar buradaki boşluğu dolduruyordu. Bugün çok güçlü bir satış ağı kurduk, internetin de katkısıyla bu ağ üzerinden her tür siparişi yönlendirebiliyoruz. Dolayısıyla tüccara ihtiyaç kalmadı. Daha net söylersem; dağıtım kanalı yapısı değişince tüccar ayakta kalamadı” diyor. 

Küresel arenada yükselişi sürüyor
Ereğlili tüccar izlenen politikadan yakınsa da Erdemir, küresel arenada yükselişini sürdürüyor. Dünya Çelik Birliği 2013 yılı ham çelik üretim rakamlarına göre Çin 779 milyon ton üretimiyle birinci, Japonya 110,6 milyon ton ile ikinci ve ABD 86,9 milyon ton üretimiyle üçüncü sırada yer alırken Türkiye 34,7 milyon ton ham çelik üretimiyle ülkeler sıralamasında sekizinci sıradaki yerini korudu. Erdemir Grubu ise yine Dünya Çelik Birliği rakamlarına göre 28 AB ülkesi üreticileri arasında üçüncü sıraya (2012 yılında dördüncü sıradaydı) yükseldi. Organik büyümesini sürdüren Erdemir Grubu, önümüzdeki dönem küresel sistemdeki yerini güçlendirmek için fırsatları da kolluyor. “Önümüzdeki dönem bir satın alma söz konusu olur mu” sorumuza Pandır, “Yurt içinde de yurt dışında da sıkıntılı olan şirketler var. Bu nedenle her türlü fırsata bakıyoruz” cevabını veriyor ve ekliyor: “Ancak dünyada çelik kapasitesinde bir fazlalık var. Pazardan emin olmadan bugünkü yakaladığımız optimum kapasite durumunu bozacak bir harekette bulunmayız.” 

120 bin ton kapasiteli olan ve kapasitesinin yarısını kullanabilen Erdemir Romanya operasyonu ise önümüzdeki dönemde yapacağı yatırımlarla tam kapasite çalışmayı planlıyor. Romanya’nın daha güçlü şekilde devreye girmesi Erdemir’in gücünü artıracak. Bu yıl 377 milyon dolar yatırım yapacak olan Erdemir Grubu özellikle Ar-Ge yatırımlarının sonucunda katma değeri yüksek ürünlerin üretimiyle rekabetteki gücünü artırabilecek.