Kılıçdaroğlu: Yoksulun çocuğu da ‘bedel’ ödemeden yararlanmalı

0
33

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda, salonda kadınların ağırlıkta olduğunu belirtirken, yaptıkları 9 bölge toplantılarına değindi. 

Bölge toplantılarının tamamında, “2015 seçimlerini kadın ağırlıklı götüreceklerini” ifade ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, kadınlardan ülkeye ve demokrasiye sahip çıkmalarını istedi. 

Kılıçdaroğlu, “Bu topluma özgürlük gelecekse emin olun kadınlar yüzünden gelecek. Sizler huzuru, barışı savunuyorsunuz. CHP Genel Başkanı olarak söylüyorum; bu ülkenin kadınlarına sonsuz güveniyorum. Kadınlarla gurur duyuyorum” dedi.

Kadınların hayatın tüm acılarını yaşadığını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Size baskı uygulamak istiyorlar, diyorlar ki ‘kadın erkek eşit değildir.’ Neden eşit değildir, erkeğin ne üstünlüğü var? Onu da Allah yarattı da bunu da. Eğer cennet annelerin ayaklarının altındaysa, eşitlik değil, kadınların üstünlüğü var. Herkes bunu böyle bilsin. Hep beraber güzel bir Türkiye’yi inşa edeceğiz, hiç endişeniz olmasın.”

Son aylarda Ermenek, Isparta ve Soma’da acı olaylar yaşandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, bugün gazetelere Soma’da 2 bin 831 maden işçisinin işine son verildiğine yönelik haberinin yansıdığını bildirdi. 

Bu madencilerin helal para kazanıp, alın teriyle evlerini geçindirmek istediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Sayın Davutoğlu’na sesleniyorum; sen eğer Başbakansan, Başbakanlık koltuğunda oturuyorsan bu işçilerin tamamına iş bulacaksın, aş bulacaksın bu senin görevindir” dedi.  

Kılıçdaroğlu, salondan “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek” şeklinde sloganlar atılması üzerine de “Hiç meraklanmayın, soracağız tabii. Demokratik yollardan hesabını soracağız. Sandıkta hesabını soracağız, kul hakkı yiyenlerden hesabını soracağız. Çoluk çocuğun, yetimin hakkını yiyenlerden hesabını soracağız, bu bizim boynumuzun borcudur, hep beraber soracağız” değerlendirmesinde bulundu.  

Soma’lı maden işçilerine “ya aç kalacaksınız ölecekseniz, ya da yeraltına inip orada öleceksiniz” dendiğini ve başka bir seçenek sunulmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Biz bütün yeraltında çalışan işçilere vaadimiz; senin insan gibi çalışacağın koşulları sağlamak yeraltında, CHP’nin boynunun borcudur. Üç büyük işçi konfederasyonunu ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirdik. Dedik ki ‘yeraltındaki ölümleri nasıl engelleyebiliriz.’ 10 maddelik bir paket hazırladık ve TBMM Başkanlığına sunduk. Davutoğlu’na yine sesleniyorum; Başbakanlık koltuğunda oturuyorsan ve kendini Başbakan olarak görüyorsan, lütfen bu teklifimizi gündeme siz de getirin hep beraber kabul edelim, işçilerin önü ve yolu açık olsun.” 

“Engellilerin sorunlarını çözmek siyaset üstü olmalı”
Bugün “Dünya Engelliler Günü” olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, herkesin her an engelli konumuna gelebileceğini vurguladı. 

Bu nedenle engellilerin içinde bulunduğu koşulların iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Engellilerin sorunlarını çözmek siyaset üstü olmalı. Onun da bu ülkenin bir yurttaşı olduğunu asla unutmamamız gerekiyor. Bizim inancımızda ayrılık gayrılık yok. Beraber olacağız, bu güzel ülkede beraber huzur içinde yaşayacağız. Ana hedefimiz bu” dedi. 

Geçen hafta 24 Kasım Öğretmenler Günü olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, öğretmenlerin sorunlarına da değindi.

Bir ülkenin gelişmek, büyümek ve itibar sahibi olmak istiyorsa bunun yolunun eğitimden geçtiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Eğer eğitim sağlıklı ve tutarlıysa, emin olun o ülkenin sırtı asla yere gelmez. Çağdaş dünya en büyük kaynağı eğitime aktarıyor. Bütün anneler kız çocuklarının kendisinden daha iyi yetişmesini ve okumasını istiyorlar, bu çok güzel. Bir toplum zincirlerini kıracaksa, çağdaş uygarlığı yakalayacaksa yolu eğitimden geçiyor. Dünyanın en verimli yatırımı eğitime yapılan yatırımdır, çünkü eğitime yapılan yatırımın karşılığını misliyle alıyorsunuz” diye konuştu.  

“Öğretmenlerin yüzde 81’inin kredi kartı borcu var”
OECD üyesi ülkelerin Gayri Safi Milli Hasıla’dan eğitime ortalama yüzde 5,8 kaynak aktardığını, Türkiye’de ise bu oranın 3,02 olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, “Dolayısıyla biz  burada sınıfta kalmış durumdayız, daha fazla kaynak aktarmak durumundayız. Sen kendine saray yapacağına, otur da atam gibi eğitime para ayır” dedi

Öğretmenlerin maddi durumlarıyla ilgili 33 ilde yapılan bir anketin sonuçlarını da paylaşan Kılıçdaroğlu, buna göre öğretmenlerin yüzde 81’inin kredi kartı borcu, yüzde 79’unun ise ayrıca banka borcu olduğunu savundu.

Araştırmaya göre her iki öğretmenden birinin esnafa borçlu, her üç öğretmenden birinin de geçinebilmek için ikinci bir iş yaptığını aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Öğretmenler bu durumda. Öğretmen zor bela geçiniyor, hatta geçinemiyor. O zaman çocuklarımızı nasıl yetiştirecek? Dünyayı, eğitimdeki gelişmeleri nasıl takip edecek? Bir kişi ‘ben ay başını nasıl getireceğim’ diye düşünüyorsa, sağlıklı ve tutarlı beklediğimiz eğitimi çocuklarımıza veremez. Bütün öğretmen kardeşlerime sesleniyorum; CHP iktidarında hiç bir öğretmenin kredi kartı borcu olmayacaktır. Hiç bir öğretmenin esnafa borcu olmayacaktır, çünkü öğretmenin hakkettiği maaşı vermek benim görevimdir, bunu yapacağız. 2002’de bir öğretmen aylığıyla 24 çeyrek altın alabiliyordu, 2014’te ancak 14 çeyrek altın alabiliyor. Yüzde 40 bütçesi küçülmüş. Eğer bu tablo öğretmenlerin içine siniyorsa, yeri, adresi belli gidecek AKP’ye oy verecek, hatta sarayda bile oy kullanabilir. Ama ‘hak ettiğimi alamıyorum’ diyorsan yönünü çevireceksin, bakacaksın CHP’yi göreceksin, öğretmen dostu, bilimin dostu CHP’yi göreceksin, geleceksin CHP burada. Unutma; senin de öğretmenin, hepimizin öğretmeni Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te burada.”

Kemal Kılıçdaroğlu, OECD üyesi ülkelerde öğretmenlere verilen aylıkların ortalamasının 37 bin 603 dolar olduğunu, Türkiye’de ise bu ortalamanın 13 bin 360 dolar olduğunu söyledi.

Türkiye’de öğretmene “hem daha fazla çalış he de sana daha az maaş vereceğim” dendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Öğretmen kardeşlerime sesleniyorum; Eğitim-Bir-Sen diye bir kurum var. Onu da öğretmenler kurmuşlar. Seni satan sendikadır, memuru satan sendikadır bu. Enflasyon farkını almadılar, sözleşmeye koydurmadılar. Bugün memurların, dolayısıyla öğretmenlerin büyük kayıpları var. Sarı sendikaya itibar etmeyin, sizin haklarınızı savunmayan sendikalara itibar etmeyin, onlar iktidarla kol kola, onların bir eli yağda, bir eli balda. Lüks hayat yaşıyorlar, sen esnafın önünden zor geçiyorsun. Onlar saraylardalar, onlar başka yerlerde geziyor. O nedenle söylüyorum; öğretmen toplumu aydınlatan kişidir, karanlıklarla mücadele eden kişidir, o nedenle öğretmenlere büyük önem veriyoruz. Sen bu toplumun onurlu bir bireyi olacaksın, diğer memurlara göre sen daha fazla aylık alacaksın. 

Bir de ücretli öğretmenlik denen bir “garabet” olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu öğretmenlerin de aylık 800 liraya çalıştırıldığını ileri sürdü.

“Recep amca ne zaman kundura giyecek, benim derdim o…”
Buna karşın atama bekleyen 300 binin üzerinde de öğretmen olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bu öğretmenlerin sayısının İzlanda’nın nüfusunu geçtiğini iddia etti. 

Dört yıl için yetki isteyen Kılıçdaroğlu, “Dört yıl içinde atama bekleyen öğretmen kavramı Türkiye’de olmayacak, herkes okulunda olacak, öğrencisiyle olacak. Bunların tamamını çözeceğiz, biz sorun çözen bir partiyiz, sorun yaratan parti, iktidarda. Bize yetki verin, bakın bakalım bu ülkenin sorunları çözülüyor mu çözülmüyor mu? Dört yıl için yetki istiyoruz” dedi. 

Kılıçdaroğlu, atama bekleyen öğretmen adaylarından 36’sının intihar ettiğini de öne sürerek, şunları söyledi:

“İskenderun’da yaşlı bir adam yanıma geldi, çocuk gibi ağlayarak. ’10 yıldır oğlum atama bekliyor’ dedi. Bir erkeğin kolay ağlamayacağını herhalde hepiniz de tahmin edersiniz. Bir babanın feryadı, bu feryada karşı sessiz mi kalınır? Biz sessiz kalmıyoruz, onlar sessiz kalıyor. Onların umurlarında bile değil. Onların çocukları para pul peşinde değil, yatak odalarında boy boy kasalar var zaten. O kasaların içinde milyonlarca avro, dolar var. Onların derdi başka, bizim de derdimiz başka. Atama bekleyen öğretmenin derdi onların derdi değil, onların derdi başka. Bizim derdimiz de başka. Benim derdim; Ermenek’te delikli lastik ayakkabı giyen Recep amca, Recep amca ne zaman kundura giyecek, benim derdim o.”  

Toplantının başında Türkiye Engelliler Konfederasyonu Başkanı Turhan İçli, engellilere sağladıkları destek nedeniyle Kılıçdaroğlu’na çiçek verdi. Grup konuşması, toplantıya katılan engelliler için işaret diline çevrildi.  

Hükümetin eğitim politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu, Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatındaki üst düzey yöneticilerin üç yıl içinde iki kez, getirilen yasal düzenlemelerle görevlerinden alındıklarını söyledi. TBMM’nin bunun için kanun çıkardığını, öğretmenlerin hak aramalarının önüne geçildiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, “Hallaç pamuğu gibi attılar öğretmenleri, itibarsızlaştırdılar” dedi.

Kılıçdaroğlu, yönetici atama yönetmeliği ile 4 yılını dolduran 76 bin öğretmenin görevlerinden alındığını söyledi. Yeni puanlama sistemi getirildiğini ve traji komik olayların yaşandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, bir süre önce yaşamını kaybeden bir lise müdürüne, 75’in üzerinde puan verilerek, görevine devam etmesi kararı alındığını, aynı lisedeki bir diğer öğretmene de aynı şekilde puan verildiğini, ancak bu kişinin de belediye başkan yardımcısı olarak görev yaptığını anlattı. 

Kılıçdaroğlu, eğitimin bir milletin geleceği olduğuna işaret ederek, iktidarın 11 yılda eğitim sistemini 13 kez değiştirerek, sistemi yap boz tahtasına çevirdiğini savundu.  

“Birer medreseye dönüştürdüler üniversiteleri”
AK Parti iktidarının getirdiği 4+4+4 sistemini de eleştiren Kılıçdaroğlu, sistemin eğitimciler tarafından değil, bu alanla ilişkisi olmayan 5 AK Parti milletvekili tarafından hazırlandığına dikkati çekti. Kılıçdaroğlu,”Türkiye geriye gidiyor. Bilimsel yayınlarda İran, Türkiye’yi geçmiş durumda. Sadece eğitimin ilk, orta bölümünü değil, üniversiteleri de bitirdiler. Birer medreseye dönüştürdüler üniversiteleri. Oysa bizim üniversitelerimizin ışık saçması lazım” diye konuştu. 

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Davutoğlu TÜRGEV’i farkında mı acaba? Ne olduğunu biliyor mu? Neden TÜRGEV diyorum biliyor musunuz? Siyasi nüfuz sonucu elde edilen rüşvet havuzu TÜRGEV. Devletten ihale mi alacaksınız? Git TÜRGEV’e parayı yatır, sonra gel ihaleyi al. Rüşvetin merkezi. Başında, kurucularının arasında da dönemin başbakanının çocukları var. Başında da Bilal oğlan var. Bilal oğlan gidiyor, Milli Eğitim Bakanlığı’nın üst düzey bürokratlarını topluyor, onlara milli eğitim politikasının nasıl olması gerektiğini anlatıyor. Milli Eğitim Bakanı ne iş yapıyor acaba? Korkuluk gibi koltuğunda oturuyor. Milli Eğitim Bakanlığı yaptığını sanıyor. Sen bu ortama nasıl izin verirsin?”

Çocukların en iyi şartlarda yetişmesi için eğitimde fırsat eşitliğinin önemli olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, CHP’nin iktidarında en yüksek maaşı alanların öğretmenler olacağını, zengin fakir ayırmaksızın tüm çocukların eğitimde en işi şartlara ulaşmasının sağlanacağını söyledi. 

Bedelli askerlik
Konuşmasında bedelli askerlik uygulamasına da değinen Kılıçdaroğlu, iktidarın önce eleştirdiği bedelli askerliği şimdi gündeme getirdiğini belirtti. CHP’nin bedelli askerliğe ilişkin daha önce vermiş olduğu kanun teklifini hatırlatan ve bu teklifte parası olmayanların da bedelli imkanından faydalanmasının sağlandığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Şimdi getirmişler, durumu iyi olanlar askere gitmeyecek, durumu iyi olmayanlar hadi, doğru nöbete. Bunu kabul etmiyoruz, doğru da bulmuyoruz. Bedelliyse bedelini alırsın, ama aynı şartlardan yoksulun çocuğu da yararlanmalı, bir bedel ödemeden. Bizim hedefimiz de amacımız da bu.” 

Yüzde 10 seçim barajı tartışmaları
Kılıçdaroğlu, seçim barajı tartışmalarına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. 

CHP olarak her zaman halkın tercihlerine ve seçimlerin demokrasinin en önemli göstergelerinden biri olduğunu inandıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, “Yüzde 10 seçim barajını içimize sindiremiyoruz. Doğru da bulmuyoruz. Kalkması gerektiğine inanıyoruz” dedi. 

Seçim barajının halkın iradesinin parlamentoya doğru yansımasının önünde bir engel olduğunu savunan ve buna ilişkin örnekler veren Kılıçdaroğlu, barajı milli irade hırsızlığı olarak tanımladı. Kılıçdaroğlu, “Temsilde adaleti sağlamalıyız. Biz bunu ilk eleştirdiğimizde ‘CHP samimi değil. Söylerler ama gereğini yapmazlar’ dediler. Biz de hemen yüzde 3, yüzde 5 iki ayrı kanun teklifini verdik. Kapı gibi CHP milletvekilleri de imzaladı. Hadi buyur bakalım kim samimi, kim değil?” diye konuştu.

Yüzde 10 seçim barajının 12 Eylül darbe hukukunun bir kalıntısı oluduğunu, darbeye karşı olduğunu söyleyenlerin bunun arkasına saklanmaması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Korkuyorlar şimdi, ‘acaba Anayasa Mahkemesi iptal kararı verir mi?’ Niye paniğe kapılıyorsunuz. Bir de Davutoğlu, ‘şöyle yapın’ diye Anayasa Mahkemesi’ne öneri götürüyor. Anayasamızda hiçbir makam mevki yargıya talimat veremez diyor. Ama adamın haberi yok ki” değerlendirmesinde bulundu. 

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bugünkü konuşmasında dedikodulardan yola çıkarak, yorum yaptığını ileri süren Kılıçdaroğlu, böyle bir yaklaşımın bir başbakana yakışmayacağını söyledi. Davutoğlu’nun CHP’nin bölge toplantılarının medyaya kapalı bölümündeki konuşmalardan yola çıkarak eleştirilerde bulunduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, “Sen akademisyen misin, dedikoducu musun? Akademisyensen dedikodulardan beslenmeyeceksin. Gerekirse açacaksın telefonu veya soracaksın, ‘böyle bir şey oldu mu, olmadı mı?’ Biz sana doğruyu söyleriz. Senin gibi değiliz, biz dürüst ve samimi insanlarız” dedi. 

Kılıçdaroğlu, konuşmasının sonunda Türkiye’nin 12 yıldır AK Parti iktidarında bulunduğunu hatırlatarak, bu iktidardan şikayeti olanların adresinin CHP olduğunu da söyledi.   

Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısının sonunda salonda bulunan engelli vatandaşlarla da bir süre görüştü.