İki kelimeyle Türkiye ekonomisi

0
14

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “Türkiye ekonomisini bir kelimeyle özetleyin derseniz,’yüksek direnç’ derim. Büyük bir direnç gösterdi Türkiye ekonomisi. Türkiye önümüzdeki birkaç aylık süreci atlatıp, referandum belirsizliği ortadan kalkar kalkmaz, tekrar bir toparlanma sürecine girecektir ve tekrar güçlü reform uygulamalarıyla bir cazibe merkezine dönüşecektir.” ifadelerini kullandı.

Şimşek, 47. Dünya Ekonomik Forumu’na katılmak üzere gittiği Davos’ta, Bloomberg-Habertürk TV ortak yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Davos’taki forumda ele alınan korumacılık, ekonomik eşitsizliğin giderilmesi gibi konuları nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Şimşek, korumacılığın dünya ekonomisi için önemli bir tehlike ve tehdit olduğunu söyledi.
Ticaretin büyümenin motoru olduğuna işaret eden Şimşek, küresel ticaretin, küreselleşmenin, istihdamı belli ülkelerde yok ettiğine dair bir algı bulunsa da daha çok yapay zeka, makineleşmenin, robotların istihdamı etkilediğini söyledi.

Sorunun Batı’da daha büyük ölçekli olduğunu, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere etkisinin gelecek 10 yıllarda görüleceğini ifade eden Şimşek, küresel eşitsizliğin, küresel adaletsizliklerin büyümeyi sınırladığını, buna odaklanılması, çözümler üretilmesi gerektiğini kaydetti. Şimşek, şöyle devam etti:

“Küresel ticaret büyümenin motoru. Küresel ticareti tıkayacak korumacılık ki 2008 sonrası arttı, doğru bir şey değil. Şimdi ABD’de korumacılık artarsa, bu Türkiye’yi sınırlı etkiler. Çünkü ABD çok büyük bir ticaret ortağımız değil, ticarete gelince AB bizim için esastır. AB’de de şu an itibarıyla Gümrük Birliği ve Gümrük Birliğini güncelleme çabalarımız nedeniyle bir korumacılık söz konusu olamaz. O nedenle AB ile Gümrük Birliğinin güncellenmesi, hizmetleri, kamu alımlarını, tarımı da içerecek şekilde genişletilmesi, derinleştirilmesi, Türkiye’nin menfaatinedir. Biz rekabetten korkmuyoruz, biz ticaretle büyüyeceğiz, geçmişte bundan çok nemalandık. İnanıyorum ki Türkiye eğitim sistemindeki çabalarıyla, diğer reform çabalarıyla buna hazır.”
Forumun açılışını Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in yaptığının hatırlatılması üzerine Şimşek, “Çin Devlet Başkanı tarafından yapılan konuşmayı eğer bir ABD Devlet Başkanı ya da İngiliz Başbakanı yapsaydı haber konusu olmazdı çünkü zaten serbest piyasa, küreselleşme, ticaret gibi konular, bu normlar aslında Batı’nın geliştirdiği bir sistem. Şimdi Batı içine kapanıp korumacılık eğilimleri ortaya koyarken, Çin’in gelip Davos’ta ‘küresel ticaretin önünün açılması, korumacılığın yanlış bir şey olması, dışa açık kalınması gerektiği hususu.’ O nedenle önemli bir haber oldu.” dedi.

Çin’in korumacılığın azalmasından en çok nemalanan ülke olduğuna işaret eden Şimşek, “Aslında Çin özünde kendisi çok açık değil ama dünyanın açık olmasını istiyor. Biz Çin’den 25 milyar dolarlık ithalat yapıyoruz, 2,5 milyar dolarlık ihracat yapmak için bayağı uğraşıyoruz, önemli bir kısmı da ham madde.” ifadelerini kullandı.

Yatırımcılara “Türkiye’nin önü açık” mesajı
Yatırımcıların Türkiye algısına yönelik soru üzerine Şimşek, ülkenin son birkaç yıldır büyük felaketlerin eşiğinden döndüğünü, bir taraftan hain darbe girişimi, bir taraftan yaşamsal tehdide dönüşen çok boyutlu terör saldırılarının Türkiye’nin gündemini, ülkenin dış algısını etkilediğini söyledi.

Şimşek, Türkiye’nin bir şekilde bu dönemi kapatması gerektiğini belirterek, anayasa değişikliği ile birlikte ülkenin yeni bir döneme gireceğini, bunun uzun vadede yönetimde istikrar, temsilde adalet gibi sorunları kökünden çözeceğini kaydetti.

Türkiye’nin  hızlı bir şekilde yapısal gündemine odaklanacağını ve  2013 yılının ortasından itibaren yoğunlaşan saldırıların yoğun olduğu dönemi geride bırakacağını vurgulayan Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“4 seçim yapmışız, bütün bu felaketler, yanı başımızdaki coğrafyadaki gelişmeler, tüm bunlar Türkiye’yi etkiledi ama bir kelimeyle özetleyin derseniz Türkiye ekonomisini ‘yüksek direnç’ derim. Büyük bir direnç gösterdi Türkiye ekonomisi. Evet şu anda bir yavaşlama söz konusu, birtakım sıkıntılar var,  piyasada dalgalanmalar var fakat bir başka ekonomi olsaydı, bu kadar iç ve dış şoklara maruz kalsaydı, inanın çok çok daha kötü bir performansla karşı karşıya kalırdı. Türkiye önümüzdeki birkaç aylık süreci atlatıp, referandum belirsizliği ortadan kalkar kalkmaz, ben inanıyorum ki tekrar bir toparlanma sürecine girecektir ve tekrar güçlü reform uygulamalarıyla bir cazibe merkezine dönüşecektir. Çünkü Türkiye’nin temellerinde bir değişiklik yok, genç bir nüfus, muazzam bir girişimcilik ruhu.. Bizim coğrafyamız şu anda bir yük gibi ama aslında coğrafyamız bir yük değil, ciddi bir değer. Belki iki üç yıl sonra Ortadoğu’nun yeniden inşasını konuşuyor olacağız. O yüzden kötümser olmak için bir sebep olmadığını söylüyoruz. Anayasa değişikliği ile birlikte Türkiye’nin önünün açık olduğunu ifade ediyoruz.”

“Anayasa değişikliği küresel normlara uygun dizayn edildi”
Anayasa değişikliği görüşmelerine yönelik soru üzerine de Şimşek, Meclis ayağında bir sorun olmadığını söyledi. Bunun önemli bir eşik olduğunu dile getiren Şimşek, “Ondan sonrası milletimizin kararı. Ben inanıyorum ki milletimiz uzun vadeli istikrardan yana bir tavır koyacak.” dedi.

Sistemin küresel normlara uygun dizayn edildiğini vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti: 

“Anayasa iyi tasarlanmış, Meclis denetim yapacak, yasama görevini yapacak. İcra, Cumhurbaşkanlığı liderliğinde hızlı karar verecek, esnek olacak, güçlü ve istikrarlı olacak. Yargı, sadece bağımsız olmayacak tarafsız da olacak. Ben inanıyorum ki muhtemelen nisan başı gibi bakılıyor, bir referandumla milletimizin ‘evet’ demesiyle birlikte Türkiye’nin önü açılacak. Çok güçlü bir yol haritamız var. 2016 gibi zor bir yılda bile birçok konuda reform yaptık. Şimdi bizim vergi reformundan, yargının devamına, eğitim reformunun köklü bir şekilde uygulanmasına kamu personel rejimine bütün bu reform çabalarına güçlü bir şekilde devam etmemiz lazım. Şu anda anayasa değişikliği esas gündemdir, bu da başlı başına reformdur. Bu uzun vadede Türkiye’de yönetimde istikrarı, temsilde adaleti geliştirecek,  teminat altına alacak çok kritik bir reformdur.”