Huawei üretici tuzağını nasıl aşacak?

0
62

Almanya’nın başkenti Berlin’deki Huawei lansmanında, şirketin yeni amiral gemisi -6 inç ekranı ile boyut olarak da bu adı hak ediyor- Ascend Mate 7, Huawei için yeni bir sayfa açacağa benziyor. Full HD ekranı ile yükselen video kullanımına uygunluğunu ortaya koyan Mate 7; 7,9 milimetre kalınlığındaki alüminyum kaplama gövdesinin ulaştığı 185 gram ağırlık ile da pazara koyacağı ağırlığın işaretini veriyor.
 
Huawei’nin hazırladığı sunum, arka arkaya bugün yaşanan sorunlarla ilgili soruların ortaya konulması ve bunun yanıtının verilmesi ile muhteşem bir şova dönüşüyor.
 

  • Şebekelerde yaşanan sorunlar, konuşmayı mı güçleştiriyor? Telefonun altına ve üstüne yerleştirilen anten ile konuşma kalitesi artırılıyor.
  • Batarya mı dayanmıyor? Kullanılan kompakt tasarım ile Mate 7’nin arkasında 4100 mAh’lik pil için yer açılıyor.
  • Roaming telefon kullanma maliyetlerini mi yükseltiyor? Çift SIM kart yuvası yapılıyor ki, kullanıcılar SIM değiştirmek zorunda kalmadan gittikleri ülkede o ülkenin operatörünün abonesiymiş gibi kullanabilsin.
  • Gezmeyen için boş SIM yuvası atıl kapasite mi oluşturuyor? SIM yuvası aynı zamanda bellek yuvası olarak tasarlanıyor ve bu kullanıcıların bellek kapasitesini rahatça artırması sağlanıyor.
  • 3G şebekelerde telefon konuşmalarında ses kalitesi mi düşüyor? Daha iyi ses kalitesi için geliştirilmiş Tensilica HiFi3 Auto sinyal işlemcisi kullanılıyor.

 
Liste daha teknik ifadelerle uzatılabilir ancak beklenenden daha gelişmiş bir chipset üzerinde 8+1 çekirdekli işlemci ile gelen Mate 7’nin çekirdekleri farklı konfigürasyonlarda kullanarak oyundan sadece konuşmaya kadar her işlev için en uygun konfigürasyonu oluşturduğunu yazmak yeterli.
 
Mate 7, Huawei içinde teknolojik problemlerle oyun oynanan ve hatta dalga geçilen bir zemine dönüşmüş durumda. Metal gövdenin sinyalleri engellemesi nedeniyle NFC antenini gövdenin dışına çıkarmak gerekirken Mate 7’de bu işin gövdenin altındaki antenle yapılması sağlanıyor. Parmak izi okumak için kullanılan gelişmiş sensör ise, yüzde 80 oranında daha yüksek hızda okuma yapıyor. Telefonu ekran kilidini parmak iziyle açmayı sihirbaz numarasına çeviren bir özellik. Arka yüzün sihirli üçlüsünü tamamlayan ise Sony’nin 13 megapiksellik kamerası.
 
Huawei’nin ürün kalitesi olarak ulaştığı noktada yaptığı şov, Mate 7 ile sınırlı değil; aşağı ve yukarı doğru genişleyen yelpazenin bir ucunda Ascend P7 Sapphire Edition, diğerinde Ascend G7 ve bunların yanında alt marka Honor’ın üzerine yazılı olduğu modeller yer alıyor. Ascend P7 Sapphire Edition, safir kristal kaplı ekranı ve seramik arka yüzü ile Vertu ve iPhone arasında bir tasarıma sahip. Vertu’nun genelde safir ekranlarını çekiçle test etmesine karşın Huawei yöneticileri kendi telefonlarının çizilmezliğini kanıtlamak için bıçak çekmeyi tercih ediyor. Üst segmentteki bu ürün lüksü temsil ederken Honor serisi lüksün demokratikleşmesinin simgesi.
 
Cep telefonu pazarındaki bir şirketin ürünleri bu kadar uzun bahsedilmeyi hak ediyor mu? Sadece ürün mükemmelliğini arayarak pazarda üçüncü sıraya yükselmeyi başaran bir üretici söz konusu olduğunda hak ediyor. Huawei, IDC verilerine göre 2014’ün ikinci çeyreğini pazar payı açısından üçüncü sırada kapattı. Özellikle gelişmekte olan pazarlardan gelen talebe bağlı olarak pazarda akıllı telefon arzı rekor kırarak 295 milyon birime ulaşırken Huawei’nin yıllık büyümesini yüzde 95’e taşıdı. Şirket, cep telefonu arzını neredeyse iki katına çıkararak 20,3 milyon adede ulaştırdı. Huawei, böylece 2014’ün ilk yarısında piyasaya sürdüğü akılı telefon sayısını da 34,27 milyon adede çıkararak yıl için yaptığı 80 milyon adetlik satış hedefinin yüzde 43’üne ulaşmış oldu.
 
Bunun Huawei Tüketici İş Grubu CEO’su Richard Yu üzerinde yarattığı etki, böbürlenme değil, bu büyümeyi ileri taşıyabilmek için eksikli olan diğer iki ayağı geliştirmeye yaptığı vurgu oluyor.
 
Huawei, önümüzdeki dönemde marka ve işi ortakları ayaklarına daha büyük önem verecek. Şirket, dijital pazarlama tarafında #Groufie hashtagi ile sosyal medya yarattığı duygudan memnun ve kısa bir sürede 1 milyon katılımcıya ulaşmış olmayı bir başarı kriteri olarak vurguluyor.
 
Huawei, önemli potansiyel gördüğü Avrupa’da daha geniş yer elde etme ve markalı ürünleri ile büyüme hedefine ulaşmak için özellikle bu kıtada çok güçlü bir unsur olan futbolu kullanıyor. Ajax, Arsenal, Borussia Dortmund, Paris Saint Germain ve Türkiye’de söylenmesine alışık olunan biçimiyle “Arda’lı Atletico Madrid” Huawei’nin marka bilinirliğini oluşturmak için sponsor olduğu futbol takımları.
 
Huawei’nin futbol takımlarına sponsorluklarının Türkiye’ye de sıçraması, şirketin gelecek dönemde Türkiye’de daha agresif bir politika takip edeceğini gösteriyor. Türkiye’deki ilk takımı olarak Galatasaray’ı seçen Huawei, Galatasaray Sportif A.Ş. ile forma sponsorluğu anlaşması imzaladı. 17 Eylül’deki imzalanan anlaşma uyarınca, Huawei, 2014 – 2015 futbol sezonu boyunca Galatasaray Futbol Takımı’nın resmi sponsoru olacak. Huawei ayrıca Galatasaray Spor Kulübü’nün web sitesinde, sosyal medya kanallarında ve Türk Telekom Arena stadında da reklamlarıyla ve markasıyla yer alacak.
 
Huawei Türkiye Genel Müdürü Zhao Gang, anlaşmanın imza törenindeki konuşmasında “1987’de kurulan Huawei, geçen süre içinde 170’in üzerinde ülkede faaliyet gösteren ve yıllık satışları 39 milyar doları aşan dev bir uluslararası şirkete dönüştü. Bu başarıyı elde etmede çalışanlarımızın azmi ve şirketimizin küresel bakış açısı büyük rol oynadı. Futbolda da benzer duyguların başarıyı getirdiğine inanıyoruz ve sonuna kadar destekliyoruz” şeklinde konuştu. Bu konuşmanın 27 yılda 39 milyar doları aşma boyutu, iş bakışı ile duygusal boyutundan çok daha fazla dikkat çekiyor.
 
Ancak Huawei’nin bunu başarmasında, kendi içinde futbol kulüplerinden çok daha iyi bir takım yapısı kurmasının payı büyük. Ren Zhengfei’nin kurduğu şirket bir şahıs şirketi ancak kendi çalışanlarına kote bir şahıs şirketi. Wikipedia’ya göre, 2013 itibariyle sahip olduğu 590 milyon dolarlık şahsi varlığı ile Çin’in zenginleri arasında 556’ncı sırada bulunan Zhengfei’nin kurduğu şirketteki hissesi yüzde 2’nin altında. Bunun karşılığı şirketin çalışan sadakati ve başarısı. Huawei’nin kurucusunun takımının başarısında şirketin çalışanlarına kıdemlerine ve konumlarına göre hisse verilmesinin payı büyük. Hisselerin dağılımına bakıldığında Ren’den bağımsız olan şirkette, kurucu lidere büyük saygı duyuluyor. 2010 itibariyle sahip olduğu yüzde 1,42’lik hissesinin değeri 450 milyon dolar olan Zhengfei’nin, maddi ve manevi olarak elde ettiği başarıdan memnun olduğunu söylemek zor değil.
 
Huawei’nin sisteminde, sahip olunan hisselerin alışverişi yapılamıyor, temettü olmasına karşın finansal kâr elde edilemiyor ve çalışan şirketten ayrılırken sahip olduğu hisseleri geri satıyor. Böylece hisseler şirketin içinde kalırken, yeni projelerin başarısı ve şirketin büyümesi için bir iştah oluşturuluyor.
Yeni nesil yöneticilerde bu iştahı, yeni bir değerler setine bağlılık da besliyor. Bu değerler setinin içinde çevrenin önemli bir ağırlığı var. Bir evin en fazla 70 yıllığına satın alınabildiği Çin’de bundan kimse rahatsız olmazken, artan hava kirliliği nedeniyle evini başka bölgelere taşımak zorunda kalan arkadaşlarının durumu rahatsızlık hissini besliyor.
 
Bir arkadaşının, çocuğunun sağlığı için Pekin’den taşınmak zorunda kalmasından duyduğu rahatsızlığı dile getiren bir Çinli yönetici, “Eskiden Çin’de her şey çok fazla mühendis kafasıyla yapılıyordu. İş adamı gibi düşünmeyi öğrenmemiz gerekiyor” diyor.
 
Kendisinin de eskiden mühendis olduğunu ancak artık işadamı pozisyonunda bulunduğunu söyleyen yönetici, artık çözmeleri gereken sorunun dünyanın üretim merkezi olmaktan çok bir sürdürülebilirlik sorunu olduğuna dikkat çekiyor. Bu da en az Huawei’nin şirketin sahipliğini çalışanlara verdiği model kadar motive eden bir arayış.