Hızlı büyüyen pazar

0
72

Tüketici sağlığı, Bayer’in üç ana iş alanından biri. Bu alanda günlük sağlığın korunmasına, yaşam kalitesinin artırılmasına ve çeşitli gündelik rahatsızlıkların ilk basamak tedavilerine dönük çalışıyor. Tüketici sağlığı bölümünün ürün portföyünü multivitamin takviyeleri, cilt sağlığı ürünleri, ağrı kesiciler, özel vitaminler, saç sağlığı ürünleri, mide sağlığı ve soğuk algınlığı ürünleri oluşturuyor.

Şubat 2015 itibariyle Bayer Tüketici Sağlığı Türkiye Ülke Müdürü görevine gelen Oya Canbaş sorularımızı yanıtladı.
 
Tüketici sağlığı Türkiye pazarında ne anlam ifade ediyor? Globalden farklılaştığı yönler neler?
Tüketici sağlığı ürünleri, insanların sağlıklı kalabilmek, birincil rahatsızlıklarını tedavi edebilmek için günlük hayatlarının bir parçası olan ürün gruplarını temsil ediyor. Global anlamdaki karşılığı da OTC (Over-The-Counter), yani reçetesiz alınabilen, günlük erişime açık ürünler demek. Ürün statüleri Türkiye’de dünyaya göre farklılaşabiliyor. Global anlamda reçetesiz ilaçlar, OTC kanunlarıyla belirlenmiş ve yasal düzenlemesi oturmuş bir sektör aslında. İçinde gıda takviyeleri, kozmetik ürünler, tıbbi cihazlar ve reçetesiz ilaçlar barındıran bir grup. Türkiye’de kozmetik ürünlerin, gıda takviyelerinin ve tıbbi cihazların yasal düzenlemesi var fakat reçetesiz ilaç grubunun yasal düzenlemeleri henüz oturmuş ve oluşturulmuş değil. Dolayısıyla pek çok ilacımız reçetesiz ilaç statüsünde olmasına rağmen, reçeteli ilaçlar gibi pek çok kısıtlamaya maruz kalıyor. Bu ürünlerin hepsi eczanede satılıyor. Aslında eczacının yönlendirmesi, tanıtımıyla ve hastanın ihtiyacını hastalanmadan da danıştığında ulaştığı ürün grupları.

Türkiye’deki reçetesiz ilaç pazarı, 2012 yılında 3,7 milyar TL büyüklüğe sahipti. Pazar, 2015 yılı sonu itibarıyla 2012 yılına oranla yüzde 34 büyüyerek yaklaşık 5 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştı. Global anlamda bu pazarlar çok büyük. Türkiye’de de tüketici sağlığı ürün grupları, toplam ilaç pazarının yaklaşık yüzde 26’sını teşkil ediyor. Ciddi bir büyümeye sahip ama bu büyümeye rağmen tedavi edici ürünler pazarı gelişse de; koruyucu ürünler pazarı henüz yeterince gelişmemiş durumda. Tüketicilerimizin alışkanlığı, hastalandıkları zaman gidip bir çözüm aramakta yatıyor. “Kendimi hastalıklardan koruyayım bunun için kendime iyi bakayım” noktasında, hızlı büyüyen ama henüz gelişime çok açık bir pazar. Örneğin multivitaminler, bağışıklık kategorisi, alerji ilaçları böyledir. Bunu eğitimle, sağlık okur-yazarlığının gelişimiyle aşacağımızı umuyorum. Bu ürünleri hâlâ doktorlara reçeteletmek ve reçetesiz alınabilen ürünler olsa bile reçeteyle, geri ödemeyle almak gibi bir alışkanlığımız var. Türkiye’de bu ürünlerin geri ödeme kapsamında bulunması sağlık bütçesine çok büyük bir yük getiriyor.
 
Türkiye tüketici sağlığı alanında diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla ne durumda?
OTC düzenlemesi, yasal düzenlemeler pek çok ülkede yaşanan bir gelişim. Avrupa ile birlikte, Orta Doğu ülkelerinde de bu anlamda düzenlemeler yapılıyor. Fakat düzenleme kolay değil. Hangi moleküllerin hangi dozajlarının reçetesiz olup erişilebileceğine bakmak lazım. Belki de bugüne kadar yapılamamasının arkasında yatan sebeplerden biri de bu. Fakat yakın zaman önce örneğin Romanya ve Mısır bu uygulamayı hayata geçirdi. Bunlar düzenlemeyi yaparken örnek alınabilecek ülkeler. Rusya da yakın zamanda bu düzenlemeleri yapmış bir ülke.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu gerekli yasal düzenlemenin yapılması için çalışmalar yürütüyor. Reçetesiz ilaç yasası var ama bunun düzenlemesi yok. Şu anda da hız kazanmış durumda. Ayrıca pek çok yeni ürünü bu yasal eksiklikler nedeniyle Türkiye’ye getirmekte de sıkıntılar çekiyoruz. Ruhsatlama ve yurtdışından getirip tüketiciye sunulmasıyla ilgili GMP süreciniz var. O süreçte daha kronik ve kritik hastalık ve ilaçlarla aynı kefede değerlendirildiği için hiçbir zaman öncelik bu ürün gruplarının GMP’sinin ruhsatlanmasına gelmeyebiliyor. O yüzden biz inovatif ürünlerimizi tüketiciye sunamayabiliyoruz.
 
Ürünlerin geri ödemeden çıkmalarıyla ilgili birtakım endişeler de var. Sizce haksız endişeler mi?
Ürünlerin şu anda geri ödemede olması nedeniyle geri ödemeden çıkıp serbest fiyat politikasına geçtiklerinde fiyatları çok yükselir mi ve tüketicinin erişimi zorlaşır mı diye bir endişe var. Serbest fiyat her zaman yanında rekabeti de getireceğinden rekabetçi bir fiyat politikasıyla beraber bu endişelerin de gerçekleşmeyeceğini yurtdışındaki pek çok örnekte gördük.

İkinci olarak, daha birinci basamaktaki bu ürünler reçetesiz ve serbest fiyatta olur ve geri ödemeden çıkarsa, tüketici daha ağır dozda ama geri ödenen ürünleri talep edebilir endişesi de var. Bu endişenin de yurtdışı örneklerinde pek gerçekleşmediğini görüyoruz. Oldu ki gerçekleşse bile, baktığınızda bütçeye olan fayda noktası o kadar büyük ki, bu bariyer de çok sorun yaratacak bir bariyer değil.

Üçüncü nokta ise, Türkiye’deki düşük sağlık okur-yazarlığı. Bu ürünlerin düzenlemesi ile birlikte serbest tanıtımlarının, reklamlarının başladığı noktada bir talep patlaması olur mu endişesi var. Türkiye’de reçeteyle kullanılması gereken ürünlerin aslında reçetesiz alındığını ve ciddi bir talep olduğunu görüyoruz. Bahsettiğim reçetesiz ürün grupları ise maalesef reçeteyle alınabiliyor ve tanıtımı yapılamıyor. Günümüzde zaten tüketiciler birbirlerine ürünleri tavsiye edebiliyorlar ve bilinçsizce kullanım var. Dolayısıyla Bayer olarak savunduğumuz, firmaların birinci ağızdan bu ürünlerle ilgili tanıtımını, nasıl kullanılacağını, bilinçlendirmesini yapabiliyor olması. Böyle olmadığı sürece yanlış bilgilerin dolaşmasına zemin hazırlarken, hem de sağlık okur-yazarlığının gelişmesini engellemiş oluyorsunuz. Türkiye’deki sağlık okuryazarlığı düzeyi gelişmiş ülkelere oranla düşük. Sağlık Bakanlığı’nın 2016 yılında yayınladığı son araştırmaya göre ülkemizde hastaların yüzde 70’e yakınının sağlık okuryazarlığı düzeyi yetersiz.
 
Tüketici sağlığı ürün grubunda hangi ürün ya da ürünlerin geleceğe yönelik ön plana çıkacağını görüyorsunuz?
Sağlıklı kalmak için koruyucu ürünlerin gelişmesini bekleriz. Örneğin saç dökülmesine karşı kullanılabilecek vitaminler, pişik önleyici merhemler, bağışıklık kuvvetlendirici ürünler… Büyük şehirlerde yaşadığımız için alerjiler artıyor, dolayısıyla alerji giderici ürünler… Bu tip ürünlerin artmasını bekliyoruz.
 
Geçtiğimiz yıl Bayer Türk’ün cirosu 972 milyon lira. Tüketici sağlığının payı nedir?
Bu sene ilk yedi ayda tüketici sağlığı olarak yüzde 24 büyüme gerçekleştirdik. Toplam yılı yüzde 20’nin üzerinde bir büyüme ile kapatacağımızı ön görüyoruz. Bizim hedefimiz özellikle stratejik öncelik alanlarımızda pazardan hızlı büyümek. Bu hedefle daha uzun yıllar, yüzde 20’nin üzerinde büyüme geleceğine inanıyorum.