Halka arzlarda artış yaşanacak mı?

0
34

“FED’in faiz artırımına geçmesiyle borçlanma maliyetleri yükselirken halka arzlar daha cazip hale geldi” diyor, SPK Başkanı Vahdettin Ertaş. Ertaş’a göre halka arzlar için zemin oldukça uygun. Neticede firmaların yüksek faizle bankalardan alacağı kredi yerine, faiz maliyetine katlanmadan sermaye piyasalarından fon toplaması akla daha uygun görünüyor. Bu düşünce doğal olarak beraberinde halka arz yoluyla fon toplayan firmaların sayısında artış olacağı yönündeki beklentiyi güçlendiriyor.

Halka arz yoluyla fon toplama yönelimine girecek firmaların bu çabasının kuşkusuz kendileri açısından cazip bir tarafı bulunuyor. Ancak aynı cazibenin yatırımcı cephesinde de olduğunu düşünmek zor. Zaten bu isteksizlik global ölçekte de halka arz sayısında bir gerileme yaratıyor. Geçtiğimiz aralık ayında TSPB öncülüğünde düzenlenen “Halka Arz: Sorunlar ve Çözümler Konferansı”nda konuşan Prof. Jay Ritter, Türkiye’deki halka arzların sayısında yaşanan düşüşün küresel piyasalarda görülen eğilime paralel olduğuna dikkat çekerken halka arzlarda şirketlerin büyüklüğü ve kurumsal yapısının önemli olduğunu hatırlatıyor. Ritter’ın dikkat çektiği husus aynı zamanda yatırımcıların halka arzlara ilgisini de belirliyor. Bu bakış açısından yola çıktığımızda yabancıların paylarını azalttığı ve Türkiye’nin kredi risk priminin arttığı bir ortamda halka arzlara ilginin pek de yüksek olmayacağı sonucuna varmak yanlış olmayacaktır.

Ağırlıklı olarak yabancı yatırımcılarla çalışan analistler ise aynı düşüncede değil. Onlar nitelikli şirketlerin halka arzı halinde piyasaya yeni yatırımcıların çekilmesinin mümkün olduğunu düşünüyor. Her ne kadar gelişmekte olan piyasalardan yabancı fonların bir miktar çekilmesi söz konusu ise de her zaman portföylerin belli bir miktarını gelişmekte olan piyasalara ayırdıklarını söylüyorlar. Onlara göre halka arzlara yabancı ilgisi eksilmeyecek. 

Geçmiş halka arzların performansıyla ilgili bir tez çalışması yapan Mustafa Özboyacı ise başarılı bir halka arzdan bahsedebilmek için iyi bir fiyatlandırma politikası uygulanması gerektiğini söylüyor. Borsa mağdurlarının şikayeti de tam bu noktada geliyor. Halka arzdan aldıkları payların bir daha aynı fiyatı görememesi, yatırımcıları zorunlu uzun vadeli yatırımcı haline getiriyor. Halka arzı gerçekleştiren şirket ise reklam destekli kampanya ile payını olabilecek en yüksek fiyattan satıp sonrasında kenara çekiliyor. Bu haliyle zarar eden yatırımcılar oluyor.
Konunun hassasiyetini bilen SPK ise meseleye oldukça duyarlı yaklaşıyor. Halka arz olacak firmaların mali yapısının güçlü olmasını istiyor. Neticede artan kalite yatırımcı sayısına da olumlu destek verecek. 
Borsa İstanbul’da yatırımcı sayısı 2000 yılındaki seviyesini aşabilmiş değil. Diğer tarafta borsa kotundan çıkan firmalar olduğu gibi 63 şirket 2000 yılından bu yana halka açıklık oranını yüzde 10’un üzerinde azalttı. Bu durum yatırımcı kadar firmaların da piyasadan uzaklaşma eğiliminin olduğunu gösteriyor. Mevcut şartlar altında piyasanın güçlenmesi açısından konjonktürün oluşmasını beklemek yerine uygun zemini oluşturmaya yönelik çalışmalarda bulunmak, hedefe ulaşmaya daha fazla katkı sağlayabilir.