Geleceğin şehirleri, dijital ekosistemin bir parçası

0
74

İnsan nüfusunun büyük bölümünün kentlerde yaşadığı ve küresel dinamiklerin kentler üzerine inşa edildiği çağımızda, yerel yönetimler dünya ölçeğinde ekonomik ve politik ilişkilerin kurulmasında her geçen gün daha belirleyici roller üstleniyor. Çağdaş ve yaşam kalitesi yüksek akıllı şehirler oluşturmak, aynı zamanda ülke refahını artırmanın anahtarı. Bundan hareketle yerel yönetimlerin üstlendiği bu önemli rolü en iyi şekilde yerine getirebilmeleri için ekonomik, teknolojik ve sosyolojik yenilikçiliğin şehir yaşamına akıllı gelecek tasarımıyla entegrasyonunu gerçekleştirmek durumunda.

Mobil teknolojilerden sensör teknolojilerine, fiber internet altyapısından akıllı enerji ağlarına, akıllı ulaşımdan büyük veri ve veri analitiğine, şehir güvenliğinden sağlık temizlik ve çevre düzenlemesine kadar hemen her alanda akıllı teknolojilerin sihirli dokunuşuna ihtiyaç var.

Akıllı şehir konusunda çok farklı tanımlamalar ve buna bağlı olarak da farklı uygulamalar gözleniyor. Ancak genel tanımıyla, şehirlerin kaynaklarını daha etkin kullanmaları ve şehir sakinlerine daha iyi hizmet sunmalarını sağlayan bir “modernleşme” hareketini anlamalıyız. Temel olarak, başta ulaştırma ve enerji olmak üzere, kentsel altyapıların ve şebekelerin insan müdahalesine gerek duyulmadan kendi kendine yönetilebilmesi mantığına dayanan bu yaklaşımla insanların yaşam standartlarında önemli ölçüde iyileşme sağlanması amaçlanıyor.
 
AKILLI ŞEHİRLEŞME İLE GSYİH’DE YÜZDE 15 ARTIŞ
Geçtiğimiz aylarda Türkiye Bilişim Vakfı (TBV), MasterCard, Vodafone Türkiye, Intel, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Novusens Akıllı Şehirler Enstitüsü’nün ortaklaşa yürüttüğü Türkiye Akıllı Şehirler Değerlendirme Raporu açıklandı. Raporda dünya ve Türkiye’deki şehirlerin karşı karşıya bulunduğu sorunlar, milli gelire katkıları, teknoloji yatırım eğilimleri ve geleceğe nasıl hazırlanmaları gerektiği gibi başlıklar dikkat çekiyordu.

Vodafone Türkiye, 26 büyükşehir belediyesinin dijitalleşme skorunu ölçerek çarpıcı rakamlar açıkladı. Bu büyükşehir belediyelerinin yarına hazırlık anlamında ortalama skoru yüzde 55. Bunun yanı sıra belediyeler dijital hizmetlerde yüzde 52, dijital operasyonlarda yüzde 49, dijital teknoloji platformlarında ise yüzde 59’luk skora sahip.

Araştırmalara göre akıllı şehirleşme GSYİH’de yüzde 15 artış sağlıyor. Diğer yandan akıllı şehir teknolojilerine 2014 yılında yapılan 8,8 milyar dolarlık küresel yatırım seviyesi, 2023 yılında 27,5 milyar dolara ulaşacak. Bu ekonomik tablo da dünyanın dört bir yanında belediyeleri akıllı şehir çözümlerine yöneltiyor.
 
Intel’in küresel raporlarında da akıllı şehirlere ilişkin dikkat çekici rakamlar mevcut. Güçlü internet altyapıları, bulut bilişim ve nesnelerin interneti ile birlikte veri üreten sensörler, birbirleriyle konuşan cihazlar yaşadığımız kentleri de şekillendiriyor. Nesnelerin interneti uygulamaları için şehirlerin 2020 yılına kadar 1,5 trilyon dolarlık bir kaynak ayırmasının beklendiği bildiriliyor. Buna karşılık akıllı toplu taşıma sistemleri, enerji tasarrufu sağlayan binalar, çevre ve atık yönetimi gibi basit uygulamalarla şehirlerde 2050 yılına kadar yaklaşık 22 trilyon dolar tasarruf sağlanması hedefleniyor.
 
FİNANSMAN, İNOVASYON, EĞİTİM VE UZMANLIK GEREKİYOR
Türkiye Akıllı Şehirler Raporu’nda akıllı şehirleşme için gereken unsurların başında finansman, inovasyon, eğitim/uzmanlık ve vatandaşın etkin katılımının sağlanması geliyor. Bu konudaki belli başlı saptamalar şöyle:

-Mevcut akıllı şehir uygulamalarının beklenildiği ölçüde bulut bilişim ve büyük veri analitiğinden
faydalanmadıkları tespit edilmiş durumda.  Akıllı şehir uygulamalarının veriye dayalı olmalarından dolayı, ilgili kurumların uygun veri setlerini mahremiyet ilkelerini dikkate alarak kullanıma açmasının sağlanması.

-Akıllı şehirler konusundaki bilgi ve deneyim eksikliği ile ele alındığında, uygulamalarda yetkin insan kaynağı konusunun önemi ortaya çıkıyor. Akıllı şehir projelerindeki insan kaynağı yetersizliğinin giderilmesi.

-Yenilikçi yaklaşım, kurumların akıllı şehirler konusundaki gelişmeleri içselleştirerek, şehrin ihtiyaçlarına göre hızlı bir şekilde adapte edebilmelerini gerektiriyor.

-Vatandaş odaklı, toplumsal inovasyonu hedefleyen, kullanıcılarla üreticilerin birlikte ürün ve hizmetleri tasarlayıp geliştirdikleri ortamların oluşturulması. Vatandaşların akıllı şehir platformları aracılığı ile şehre dair karar verme mekanizmalarına dahil edilmesi.

-Akıllı şehirler konusunda ulusal strateji, kentsel dönüşüm, standartlar, işbirliği, sistemlerin birlikte çalışabilirliği, kurumlar arası veri alışverişi gibi konularda mahalli idareler ile ilgili kuruluşlara yönelik tavsiyelerde bulunacak bir ulusal mekanizmanın hayata geçirilmesi.

-İl düzeyinde akıllı şehir çerçevesinde yapılacak bilişim ilişkili strateji, yatırım ve uygulamalar konusunda eşgüdüm sağlanması için koordinasyon mekanizmasının kurulması ile birlikte yatırım kararlarının etkinliğinin artırılması, böylelikle mükerrer yatırımların azaltılması ve kaynak tasarrufu sağlanması mümkün olabilecek.
 
Akıllı şehirler, insan ve altyapı odaklı
Proline İcra Kurulu Başkanı Mehmet Doğanyiğit ile akıllı şehirleşmenin belli başlı unsurları ve kritik öneme sahip teknoloji uygulamalarını konuştuk.

Dünyada akıllı şehir yaklaşımı nasıl gelişme gösteriyor? Şehirlerin belli başlı ihtiyaçları neler?
20. yüzyılın başlarında dünya nüfusunun yalnızca yaklaşık yüzde 10’luk bir kısmı şehirlerde yaşıyordu. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılın ortalarına doğru ise bu sayının yüzde 70’e ulaşabileceği öngörülüyor. Bu da altyapı kaynaklarını en verimli şekilde kullanmaya imkan tanıyan akıllı şehirlere olan ilgiyi artırıyor. Günümüzde çevre kirliliğinin azaltılmasından suçların çözülmesine, hatta suçun oluşmadan engellenmesine,  kurumlar arasındaki bilgi paylaşımından vatandaşların bilgilendirilmesine, ulaşım problemlerinden enerji şebekelerine kadar pek çok alanda “akıllı şehir yönetim sistemlerine” ihtiyaç duyuluyor. Proline olarak akıllı şehirlere bakış açımız; güvenliği merkeze koyarak herhangi bir anda oluşabilecek bir olaya anında müdahale edebilecek, kullanıcı dostu ve kolay yönetilebilen sistemleri hayata geçirmek ve bu şekilde hayatı daha yaşanır hale getirebilmek üzerine kuruludur.
 
Bu ihtiyaçlara yanıt veren akıllı şehir hizmet bileşenleri neler?
Akıllı şehirleri güvenli binalardan otomasyon destekli enerji kaynaklarına, ulaşımdan kamu güvenliğine kadar birçok fonksiyonu barındıran insan ve altyapı odaklı şehirler olarak tanımlayabiliriz. Akıllı şehirler dört temel unsura dayanıyor: Veri, altyapı, sensör ve enerji. Bu dört unsurun her geçen gün hayatımızda daha önemli bir rol oynamasıyla beraber Akıllı Devlet, Akıllı Eğitim, Akıllı Güvenlik, Akıllı Enerji, Akıllı Altyapı, Akıllı Ulaşım, Akıllı Sağlık, Akıllı Bina, Akıllı Teknoloji olmak üzere dokuz farklı dikey segmentin ortaya çıktığını gözlemliyoruz. Bu dört unsur hayatımızda ne kadar fazla yer bulmaya başlarsa şehirlerimizin de o seviyede akıllanabileceğini söyleyebiliriz.

Geçtiğimiz günlerde Proline olarak “Güvenli ve Akıllı Şehirler” kavramının temel bileşenlerinden “Akıllı Güvenlik” alanında “Akıllı Güvenlik Yönetim Sistemi” (iSIM – Intelligent Security Information Management) yazılımımızın tanıtımını Uluslararası Akıllı Şehirler Konferansı’nda gerçekleştirdik. Tamamen Türk mühendisler tarafından geliştirilen, alanında Türkiye’de tek olan ve mevcut sistemlerle entegre olabilme yeteneğine sahip yerli yazılımımız ile şehirler, “Güvenli ve Akıllı Şehirler” kriterlerine uygun güvenlik seviyesine yükselirken, tek bir noktadan merkezi yönetim de sağlıyor.
 
Kent bilgi sistemi, coğrafi bilgi sistemlerinin akıllı şehirlere katkısı nedir?
Coğrafi bilgi sistemleri, akıllı şehirlerde birçok önemli hizmetin sunulmasına temel oluşturan önemli bir sistemdir. Örneğin bugün hemen hepimizin kullandığı trafik yoğunluğu haritaları da bu ve benzeri bilgilerin analizi sonucu oluşturuluyor. Harita entegrasyonu gerektiren bu tip uygulamalar, “coğrafi bilgi sistemleri” adını verdiğimiz ve akıllı şehirler konseptinde önemli yer tutan çözümler üzerinde kurgulanıyor. Bu şekilde pek çok uygulamanın harita bazlı gösterimi yapılabiliyor ve böylelikle karar alma süreçlerinde yetkililere hız ve zaman kazandırılıyor. Biz de Proline olarak hayata geçirdiğimiz akıllı güvenlik çözümlerinde yine kendi mühendislerimizin geliştirdiği ve ismini 17. yüzyıl bilim insanı Kâtip Çelebi’den alan KTP isimli coğrafi bilgi sistemi çözümümüzü kullanıyoruz. Böylece operatörler tarafından takibi mümkün olmayan binlerce kameradan alınan görüntüler akıllı video analiz algoritmaları ile harita bazlı incelenebiliyor ve herhangi bir alarm durumunda hızlı aksiyon alınabilmesi sağlanıyor. KTP; mekansal verilerin tek bir portal üzerinden görüntülenebilmesine, paylaşılabilmesine, sorgulanabilmesine ve analizler yapılabilmesine olanak sağlayarak coğrafi bilgi sistemlerine dair temel bilgisi bulunan herhangi bir sistem kullanıcısının mekansal analiz çalışmalarına destek veriyor.