GE’den rüzgara yerli kanat

0
155

Türkiye açısından önem taşıyan rüzgar türbini projelerinde elini güçlendirmek isteyen General Electric (GE), Bergama Organize Sanayi Bölgesi’nde 50 milyon euro yatırımla rüzgar türbin kanadı fabrikası kurdu. 27 Temmuz’a kadar başvuruları sürecek Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) Rüzgar Enerji Santrali (RES) lisansı ihalesinin öncesinde yapılan yatırımda, iç pazardaki bu dinamiğin rolü büyük. İhalede geçici teminat mektubunun 10 milyon dolar tutarında olması yatırımın tutarı üzerine gölge düşürebilir ama rüzgar enerjisi işinde türbin kanatlarının önemi düşünüldüğünde bu tür bir finansal bakış açısının yeterli olmadığı görülüyor.
Rüzgar türbinlerinin maliyeti içinde yaklaşık üçte birlik payı ile finansal ağırlığı da bulunan kanatlar, türbinin performansını da ciddi biçimde etkiliyor. GE Yenilenebilir Enerji Dünya Başkanı Jerome Pecresse, “Dünya genelinde rüzgar enerjisinin maliyetini sürekli aşağı çekerken uyguladığımız yöntemlerden biri daha büyük rotor ve kanada sahip büyük türbinler üretmek. Rüzgarı daha iyi yakalaması için çok spesifik tasarımlara sahip olan kanatlar burada önemli rol oynuyor. Türkiye’deki fabrikada üretilecek kanatlar 60 ila 67 metrelik uzunlukları ile dünyadaki en uzun kanatlar arasında yer alacak” diyor.

15 yıllık elektrik alım süreli YEKA ihalesinde başlangıç tavan fiyatının kilowatt saat başına 7,00 dolar-sent olması, bu verimlilik denkleminin önemini artırıyor. Rüzgar enerjisinde önemli bir türbin üreticisi olan GE, bir sene önce stratejisini değiştirerek türbinleri dışarıdan almak yerine kendisi ürettiği bir modele geçti. Bu strateji değişikliğinin ardından dünyanın en büyük kanat üreticisi olan Danimarkalı LM Wind Power’ı satın alan GE, şirketin GE kadar rakiplerine de satış yapacağı bir modeli benimsemiş. Hem yerel pazarı hem de ihracatı hedefleyen yatırım, GE’nin Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Türkiye (MENAT) olarak adlandırdığı bölgesi kadar Güney Avrupa’da da GE ve diğer oyunculara satışı hedefliyor. Kanat üretiminin el emeği yoğun özelliği, yüzde 100 yerli işgücünün önemli bir beceriyi kazanmasını sağlayacak. Tesiste çalışacak ilk işçiler, İspanya ve Polonya’daki tesislerde eğitim alarak bu becerilere sahip işgücü olarak görevlerinin başında yer alacak.

Bölge dinamiklerini daha yakından takip eden GE Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Türkiye (MENAT) Bölge CEO’su Nabil Habayeb, “Bu çalışanların yaş ortalaması 25’in altında ve kadın istihdamı oranı yüzde 24” diyor. İşsizlik oranının en yakıcı olduğu iki segmenti hedeflemesi, projenin hükümetin saygısını kazanma gücünü artırıyor. Habayeb, 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin iki gün sonrasında açıklanan ve darbenin yenilgiye uğratılmasının yıldönümünün bir hafta öncesinde fabrikanın hizmete alınmasının hükümetin saygısını kazanmada daha etkili olacağını düşünüyor.

Dikili’deki limana yakınlığı nedeniyle hem hammadde girişinde hem de ihracatta avantajlı olacak tesisteki yatırım dönüşü, ciddi hükümet teşvikleri olmadığı için satışlarından elde edeceği kar marjına dayanacak. Türkiye’de 1GW’lik kurulu rüzgar gücü bulunan GE, bu alandaki büyümenin sürmesini ve Fina Grup ile girdiği ihalede istediği payı almayı hedefliyor. (Dergi baskıya girdiğinde bu ihale sonuçlanmamıştı. Yerel katkı payında yüzde 65’lik yerlilik koşulunu sağlamayı getirecek bu yeni yatırım, YEKA’da yüksek elektrik fiyatı alabilmek için zemin sağlayacak. Üç yıllık inşa süreci olan rüzgar enerji santrallerinin 2023’te 1,2 milyon hanenin elektrik ihtiyacını sağlayacak düzeye ulaşacağı tahmini ise yeterince güçlü bir büyüme beklentisi oluşturuyor. General Electric Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Canan Özsoy, Türkiye’nin 2023 yılında üretimde kullanılan yenilenebilir enerji miktarını genele kıyasla yüzde 30’a çıkarmayı hedeflediğine işaret ediyor.
Bölgede Ürdün, Umman ve Balkanlar’da projeler yaptıklarını söyleyen Pecresse, “Güney Avrupa’nın doğu bölümü, Kızıldeniz’deki tüm projeler ve Ortadoğu’daki tüm projelere Bergama’dan kanat göndereceğiz” diyor. Güneş ve rüzgar enerjisinin ucuz olmasına karşın istikrarsız bir yapıda olması, bunun dengelenmesi için farklı çözümleri gündeme getiriyor. Pecresse, bu konuda rüzgar ve güneş enerjisi santrallerini hidroelektrik ile dengelemenin pratikliğine dikkat çekerek Türkiye’de önemli projelere imza attıkları hidroelektrik alanında yeni projelerle varlıklarını sürdüreceklerini ifade ediyor. Bunun yanında doğalgaz çevrim santrallerinin enerji altyapısını dengelemede bir rol oynayabileceğini ifade eden Pecresse, geleceğe yönelik olarak da elektrik depolama olanakları ile birlikte geliştirilen rüzgar ve güneş enerjisi projelerinin bulunduğuna işaret ediyor.
Bütün bu denklemi daha anlamlı hale getiren ise, fosil yakıttan elektrik üretmekten daha pahalı olmayan bir maliyet noktasına gelinen rüzgar santrallerinin hiç olmadığı kadar rekabetçi hale gelmesi. Dört sene önce dünyanın sürdürülebilirliği ile ilgili kaygılara dayanan rüzgar enerjisinin bugünkü büyümesinin ekonomik olarak da anlamlı hale gelmesine bağlayan Pecresse, yerli kaynak olan rüzgarın yakıt ithal etmenin önüne geçmesi ile de avantaj sağladığını kaydediyor. Petrol zengini Suudi Arabistan’ın bile rüzgar ve güneş enerjilerine yatırım yapması, ortada kaçırılmaması gereken bir dalga olduğuna işaret ediyor.

Üretim ve rüzgar tarlalarının bakım işlerinde ortaya çıkan yeni istihdam, Türkiye gibi ülkeler için asıl dikkat çekici alanı oluşturuyor. GE, askeri projeler ve transformatör üretimi tarafında yarattığı tablonun bu yeni iş alanında elde edilecek sonuçlar konusunda bir gösterge olduğunu vurguluyor. İnovasyon ile araştırma-geliştirmeye (Ar-Ge) odaklanan bu projeler, Türkiye’nin yetenekli işgücünün global arenadaki rekabetçiliğini sergilemesini de sağlıyor.

Türkiye’nin dinamik rüzgar enerjisi sektörü, bu yeterlilikleri sürekli geliştirmeyi gerekli kılıyor. Rüzgâr enerjisi ekipman ve çözümleri Türkiye’de 23 santralde kullanılan GE, Türkiye’deki rüzgâr enerjisi kurulu gücündeki payını 24 ay içerisinde toplam 200 MW kapasiteyi devreye alarak 1 GW’den 1,2 GW’ye ulaştırma planı ile bu dinamizmin önemli paydaşlarından.

Son 10 yılda uygulanan politikalar sayesinde 6,1 GW’lık kurulu rüzgar gücüne ulaşan Türkiye, bunun üzerine her yıl 1 GW daha ekliyor. 2016’da dünya genelinde kurulu rüzgar enerjisi üretim kapasitesi 54 GW’lık artışla 487 GW’a ulaşırken, Türkiye toplam içinde küçük görünen 1,4 GW’lik büyümesi ile Çin, ABD, Almanya ve Hindistan’ın ardından en yüksek büyümeyi sağlayan beşinci ülke oldu. Türkiye yüze 30’luk büyüme ile bu alanda liderliğini de ilan etti. Bundan sonraki süreci, GE’ninki tarzı yatırımlar ile kaliteli istihdam sağlama ve katma değer yaratma boyutları ile takip etmek gerekiyor.