Ford Otosan’ın odağı:’Future of Mobility’

0
189

“DÖRT KÖŞE, OTONOM bir araca bindiğinizi düşünün. Aracın direksiyonu, pedalı ve kaputu yok. Araç elektrik ya da güneş paneliyle çalışıyor. Böylesi bir aracı duvara çarptığında sağlam kalsın diye çelikten üretmek gibi bir derdiniz de yok. Yaya geçidine, elektrik direği ya da trafik lambasına da gerek yok…

Dört köşe bir araç için artık çok farklı bir boyut ve ekosistem devrede çünkü her şey dijital alt yapı üzerinde.. Siz sadece dört köşe bir araç içinde bir oturma grubunun içinde seyahat ediyorsunuz. İşte global ortağımız Ford Company’nin devreye aldığı ve Ford Otosan olarak bizim de gündemimizdeki en önemli konu, ‘Future of Mobility’. Geleceğimizi bu alana fokusladık. Bu ekosistemi geliştiren ve liderlik eden şirket olarak hedeflerimize doğru ilerliyoruz…”

Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra 1987 yılında Ford Otosan’a katılan Ford Otosan Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Haydar Yenigün’ün odaklandığı en önemli konu gelecek teknolojileri… Yenigün, aslında robotlar ve robot yazılımlar konusunda uzman bir mühendis. Ford Otosan’da 1990 yılına kadar üretim departmanlarında değişik görevler almış. Şirketin hemen hemen tüm önemli kilometre taşı olacak girişiminde emeği var. 1997 yılında Ford Motor Company ve Otosan A.Ş. arasında hisselerin eşitlenmesi ve ilgili anlaşmanın imzalanmasının ardından, 2007-2012 döneminde Ford Otosan Kocaeli Fabrika Müdürü ve Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. Şubat 2012’de Ford Otosan Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak atandı. Aradan geçn bu süre içinde globaldeki ortağın Türkiye partneri olarak kurumsal ilke ve iş yapış süreçlerini Ford Otosan fabrikaları ve ekosisteminde hayata geçirdi. Bu konudan bahsederken, “Kendimi çok şanslı görüyorum. Çünkü iki önemli aileyle beraberim. Arada doğan sinerji çok değerli. Amerika’da Ford Company, Türkiye’de Koç Holding ailesi, deneyimleriyle ve iş yapış ilkeleriyle sektöre örnekler. Otomotiv tarihinin en başarılı işbirliğinde görev almaktan dolayı çok memnunum” diyor.

Future Of Mobility kavramının 2014 yılında Ford ailesinden William Ford’un yaptığı bir konuşmayla start aldığını söyleyen Yenigün, “Ford o konuşmasında bundan sonra Ford Company’ninin sadece kaliteli araç üreten bir şirket değil, mobility şirket olacağını söyledi. Artık sadece araç üretip, bayiye satan bir şirket olmamalıyız. Mottomuz: Mobilite – Geleceği Düşünmek…”

Müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamak ve değişen dünyanın gerçeklerini yansıtan, geleceğe dönük mobilite için çözümler geliştirmek amacıyla, inovasyon ve ortaklık kurma gibi çekirdek beceriler çoktan uygulamaya alınmış Ford Otosan’da. Ford Company ise mobiliteyi şöyle tanımlıyor.

İnsan, eşya ve hizmetlerin ihtiyaç duyulan veya istenen her yere güvenli, etkin ve makul
biçimde erişmelerini sağlayan, sadeleştirilmiş ve eğlenceli bir müşteri deneyimi. Yenigün, “2015 yılında Akıllı Mobilite uygulamasını duyurduk. İnovasyon temelli bu yeni girişim, büyük veri kavramını en etkin biçimde kullanarak müşteri deneyimini iyileştirmeyi, sürekli internet bağlantısına sahip sürücüsüz araçlar sunarak araçlarımızı geleceğe taşımak üzere tasarlandı. Açık bir inovasyon yaklaşımı” diyor.

Otomotiv devi Ford, 2020 yılına kadar elektrikli araba teknolojilerine 4,5 milyar dolar yatırım yapacağını söylüyordu Fortune Amerika’nın yayınladığı haberde.  Bu yatırım ile Ar-Ge çalışmaları, teknolojilerde
geliştirmeler ve pazarın büyümesi sağlanacaktı. Yenigün’ün bahsettiği konu ise hedefin ne kadar büyüdüğünü gösteriyor. Detroit Auto Show Fuarı’nda konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Bill Ford, 2022’ye kadar bu alanda 11 milyar dolar harcayacaklarını söylüyordu.

Ford Smart Mobility bölümünün müdürü Jim Hackett, eski CEO olan Mark Fields’ın yerine geldikten sonra elektrikli/otonom araçlara olan yatırımını katlamaya karar vermişti. Yeni CEO Hackett da 2017’nin Ekim ayında bir açıklamasında gelecek beş yıl içinde 14 milyar dolarlık tasarruf yapmayı hedeflediklerini
ve bu paranın elektrikli/hibrit araçların geliştirilmesinde kullanılmasını hedeflediklerini söylemişti. 2022’ye kadar ayırılan yatırım miktarı ile 40 farklı modelde elektrikli araba üretilecek. Bunların 16 adeti tam elektrikli ve kalanı da hibrit modellerden oluşacak. Bill Ford ise basına yaptığı konuşmada “Bu yolda yürümeye kararlıyız. En genel geçer modelleriniz, en ikonik modellerimizi alıp hepsini elektrikliye çevireceğiz. Eğer elektrikli arabaların popüler olmasını istiyorsak, buna en sevilen arabalarımız ile başlamamız gerekli” diyordu.
Ford Otosan da 2015 yılı sonu itibariyle projelere başladı. Dijital platform dönüşümüne ağırlık verdi. Her şey bu platforma taşındı.
İnovasyon çalışmaları bu platformda yönetiliyor. Amaç bu platforma müşterileri de dahil etmek. Yenigün, 2015 yılında ilk defa bir otomotiv şirketinde CDO- Chef Dijital Officer atadı. Türkiye’nin ilk kadın CDO’su olan Ford Otosan Dijital Dönüşüm Direktörü Hayriye Karadeniz, dijital dönüşümün kimine göre yıkıcı bir dalga, kimine göre ise büyük bir değişim fırtınası olduğunu söylediği bir röportajında, (Hürriyet Gazetesi-2017) “Tüm
şirketlerin bu yeni iş şeklinde bizim için ne var, iş alanımız bundan nasıl etkileniyor, çok daha önemlisi müşterilerimiz bu değişim içinde ne bekliyor, beklentileri karşılamaya devam etmek, yeni müşteriler kazanmak için ne yapmalıyız, işlerimizi bu yeni dünyada nasıl yönetmeli, verimlilik, farklılık, kazanç belki de kayıp getirecek olan bu dönüşümü kendi bünyemize en doğru şekilde nasıl adapte etmeliyiz diye bakmaları gerektiğini düşünüyorum” diyordu. Karadeniz zihniyet değişimini dijital odağın işin tam ortasına yerleştirilmesi olarak gördüğünü ve bu konuda en önemli rollerden birinin şirket üst yönetimiyle birlikte CDO’da olduğunu düşünüyor. Yenigün de bu değişimin şart olduğunu söylüyor ve “Şirkete katma değer katacak yönetici arkadaşlarla Future of Mobility kavramına hazırlanıyoruz” diyor.
 
ORD AİLESİNİN ÜÇÜNCÜ KUŞAK ÜYESİ Ford Motor Company Yönetim Kurulu Başkanı Bill Ford’un Fortune Türkiye’ye verdiği özel röportajda dile getirdiği üst başlıklardan biri de buydu. Ford özetle, “Türkiye’deki başarılarımız Koç ailesiyle karşılıklı güvene dayanıyor. Türkiye ile ilgili önemli planlarımız var. Türkiye’de yatırımlarımız devam edecek” diyordu.

Bu yatırımlar hız kesmedi. Yenigün bu yatırımların arka planında gerçekleşen detayları örneklerle Fortune’a anlattı.

Röportaj mekanımız Ford Otosan’ın Sancaktepe’deki Ar-Ge üssü. 2005 yılından bu yana, Türkiye’nin en fazla ihracat yapan ilk üç şirketi arasında yer alan Ford Otosan, son yedi yıldır otomotiv sektörü ihracat şampiyonu ve son üç yıldır Türkiye ihracat şampiyonu. 2017 yılında da 89 ülkeye yaptığı 4.9 milyar dolar tutarındaki araç ve parça ihracatı ile Türkiye ihracat şampiyonu oldu. Kocaeli’ndeki Gölcük ve Yeniköy fabrikaları, Eskişehir’deki İnönü Fabrikası, İstanbul’daki Sancaktepe Ar-Ge merkezi ve Yedek Parça Deposu ile üç ana merkezde faaliyet gösteren Ford Otosan, 11 bin 500 kişiyle otomotiv sektörünün devi…

Ford Otosan’ın 1.500 kişilik Ar-Ge mühendisi kadrosu, Türkiye’nin otomotiv sektöründeki en büyük ve en  yetkin  Ar- Ge organizasyonu bu gelişmelerin katma değeri. Ford’un ağır ticari araçlarının, ilgili dizel motorlarının ve motor sistemlerinin küresel mühendislik merkezi, Ford’un hafif ticari araç tasarım ve mühendisliğinin destek merkezi konumunda aynı zamanda. 68 milyon TL yatırım ile toplam 38 bin metrekarelik kapalı alanda modern ve
dinamik mimari anlayış yükseliyor. Merkez, Türkiye’nin tek lokasyondaki en büyük Ar-Ge merkezi unvanına sahip. Global anlamda ise Ford bünyesinde bulunan en büyük Ar-Ge merkezlerinden biri.

Binanın koridorlarında genel müdür odasına doğru yol alırken genç çalışanların teknoloji üssündeki sinerjisi hissediliyor. Haydar Yenigün de bu konuyu çok önemsiyor. Odasında biraz sonra gerçekleştireceği tele konferans için heyecanlı. Global ortaklarla iletişim öncesi biraraya geliyoruz. Gençlere ve istihdamdaki güçlerine dikkat çekiyor. Yenigün: “Ford Otosan olarak, bugün sadece araçlarımızı değil, mühendislik ve teknolojimizi de ihraç ediyoruz. Tasarımdan itibaren proje süreçlerinin içinde olmak, dış kaynak bağımlılığını tamamen ortadan kaldırarak bizleri ortaya çıkardığımız ürünün tam anlamıyla sahibi olma noktasına getirdi. Ticari araçlarda sahip olduğumuz mühendislik bilgi birikimi oldukça önemli boyutlara ulaştı. 1.500 Ar-Ge çalışanımızla sadece Türkiye’de değil, tüm potansiyel ihracat pazarlarında rekabet edecek ürünler sunabilmek için ileri teknolojiler üzerinde çalışıyoruz” diyor.

FORD AVRUPA BAŞKANI JOHN FLEMING’İN bundan birkaç sene önce Türkiye’de Ford’un gelişmeyi sürdüreceğini öngören “Türkiye’deki ortaklık son derece memnuniyet verici. Bundan sonra da bu ortaklığın büyümeyi sürdürmesini bekliyoruz” sözleri ise bu gelişmeyi hızla farklı süreçlere taşıdı. Ford Motor Company Başkan Yardımcısı Lewis Booth da “Detroit daha çok Ar-Ge faaliyetini Türkiye’ye yönlendiriyor” sözleriyle aslında Türkiye’nin bu konudaki çabasını önemli kılıyor. Yenigün bu konuda , Ford Otosan’ı sadece bir montaj fabrikası olarak gören bakışın artık kalmadığını bunun için de çok emek verildiğini ve sürdürülebilir stratejilere ağırlık verildiğini söylüyor. Bunu da Koç Holding ailesinin 1959 yılındaki öngörülerine dayandırıyor ve “O gün otomotiv sektörü adına Koç ailesinin attığı adımlar bugünkü DNA yapımızı oluşturdu” diyor.

Katma değer yaratmak ve herkesi de buna dahil etmek… Fabrikaları montaj fabrikası olmaktan çıkaran en önemli detaylardan biri bu. Yenigün iş stratejilerinde Fortune 500 şirketi olarak özellikle bu konuya dikkat çekiyor ve şu bilgileri paylaşıyor: “1987 yılında fabrikanın o günkü genel müdürüyle aramızda bir konuşma geçmişti. Bazı araçların motorlarını yurtdışından getiriyorduk. Motor için gelen parçayı kendi fabrikalarımızda üretmeye başladık. Nasıl katma değer sağlarız diye düşündük. Bu fikir Eskişehir İnönü Fabrikası’nın kurulmasını sağladı. Kaldı ki o dönemler Türkiye açısından ekonomik ve siyasi anlamda oldukça zor günlerdi… Motor macerası 2015 yılında emisyon seviyesinde Euro 6 silindirli 13 litrelik ağır vasıta için 2500 bar basınçta çalışan ve emsalinden daha az yakıt üreten motoru üretmemizi sağladı. Eğer bu girişimler 1959 yılında başlamasaydı, Kocaeli Fabrikası ve Eskişehir İnönü fabrikaları olmazdı. Bugün günde 1600 araç üretiliyor. Bir düşünün 1 dk’da birden fazla araç fabrikadan çıkıyor ve 84 ülkeye araçları ulaştırıyoruz.”
Ford Otosan, 2017 yılında 52 milyon dolar tutarındaki yeni yatırım hamlesiyle, üretim kapasitesini artırdı. Şirket, Avrupa başta olmak üzere global pazarlarda artan talebi karşılamak amacıyla mevcut üretim kapasitesini 415 bin adetten 455 bin adede çıkarmak üzere hedef belirledi. Sadece Türkiye’de değil, tüm ihracat pazarlarında rekabet edecek ürünler sunduklarını vurgulayan Yenigün, kapasite artırma kararı için “Türkiye, büyüyen ekonomisi, rekabetçi üretimi ve stratejik konumuyla yatırım ve ihracat için avantajını koruyor. Ford’un Avrupa’da ticari araçlarda birinciliği artan pazar payıyla devam ediyor ve Avrupa’dan bize gelen talepte ciddi bir artış söz konusu. Bu kapasite artırımı ile hem artan talebi karşılayacak, hem de Transit ve Custom modellerimizin üretim ve ihracatında yeni rekorlar kıracağız” diyor.

Ford Otosan, üç fabrikada yıllık toplam 415 bin araç olan mevcut üretim kapasitesini, 2018 Eylül sonuna kadar yıllık 455 bin araca çıkarmayı hedefliyor. Özellikle Transit ve Custom modellerinde artan müşteri talebini karşılamak için bu kararı aldığını açıklayan şirket, 52 milyon dolarlık yatırımla Gölcük Fabrikası’ndaki üretim kapasitesini 40 bin adet artıracak. Ford’un Avrupa’da sattığı tüm ticari araçların yüzde 71’ini ve Transit Ailesi modellerinin yüzde 82’sini Türkiye’de üreten Ford Otosan, kapasite artırımı ile artan talebi ve müşteri ihtiyaçlarını gelecekte de karşılayabilecek. Mevcut haliyle 290 bin adet Transit ve Custom modellerinin üretilebildiği Gölcük Fabrikası, kapasite artırımı sonrasında 330 bin adet üretim kapasitesine sahip olacak. Transit Custom ve Tourneo Custom’ın üretimine 2012 yılında başlayan Ford Otosan Gölcük Fabrikası, şu an Custom modellerinin dünyadaki tek entegre üretim merkezi konumunda bulunuyor. Fabrika, Türk işçisinin üretim kalitesi ve sahip olduğu yüksek üretim teknolojisi sayesinde Ford’un Transit modelinin dünyadaki öncü üretim merkezi haline gelmeyi başardı. Yenigün: “Üretim ve ihracatta yeni rekorlar kıracağız. Teşvikler ve stratejik coğrafi konumumuz gereği yatırım ve ihracat için avantajımızı koruyoruz. Ford’un ticari araç pazarındaki en önemli üretim merkezi ve dolayısıyla önemli bir kâr merkezi konumundayız. Türk mühendislerinin ve işçilerinin emeği ile ürettiğimiz araç ve parçaları 84 ülkeye ihraç ediyoruz. Türkiye’deki ticari araç ihracatının yüzde 65’ini tek başımıza gerçekleştiriyoruz”diyor.

Türkiye otomotiv sektörünün en büyük Ar-Ge yapılanmasına sahip Ford Otosan, Ar-Ge yeteneğini bölgesel bazda da sürdürüyor.

Sancaktepe Ar-Ge merkezi, bir aracın tasarımdan asfalta çıkmasına kadarki tüm Ar-Ge çalışmalarını gerçekleştirebilecek donanıma sahip. Motor geliştirme mühendisliği, bilgisayar destekli analiz ve tasarım, güç aktarma sistemleri geliştirme mühendisliği ve elektronik motor yönetimi gibi ana başlıklar altında Ar-Ge çalışmaları devam ediyor. Sanal Gerçeklik Laboratuvarı (CAVE), Gömülü Sistemler ve Yazılım Geliştirme Laboratuvarı (HIL) ve Tasarım Stüdyosu gibi Ar-Ge’yi destekleyici altyapılar da mevcut. Yenigün tüm bu gelişmeleri, değer yaratmak örneğiyle açıklıyor. Ford Company’nin bu gelişmeleri gördükten sonra aslında kompleks yönetim modeli üzerinde durduğunun altını çiziyor. Bunu da otomasyon kelimesiyle açıklıyor.
Yenigün fabrikalarda bu kadar derinlemesine ve komplike iş yapabilmenin sırrını dahası geri plandaki detayları aktarıyor. “Ford Otosan olarak bu kadar büyük bir kompleksi nasıl yönetiriz diye baktık. Cevabı otomasyondu ama çok pahalıydı. 20 yıl önce bir robot almak 100 bin dolara mal oluyordu. (şimdi rakam biraz düştü) Çok pahalıydı. Biz de robot yerine dijital alt yapıyla beraber İK gücüne ağırlık verdik. Fabrikalarımızda insanların çalıştığı ama onlara da hata yapmamasını sağlayan dijital bir platform ve alt yapı kurduk. Global rakamların 1/3 ü kadar yatırım yaptık. Bu da Ford ailesinin dikkatini çekti. Ford bu fırsatı görünce Belçika’daki üretimini Türkiye’ye getirdi. Aynı şekilde İngiltere’deki üretimini de.. Ortağımız bizim neleri başarabileceğimizi gördü, inandı ve ödüllendirdi.”
 
YENİGÜN BU DETAYI ANLATIRKEN, Ford ailesinin başarısına ve öngörü stratejilerine de değinmeden geçmiyor. Dünyanın en büyük iflası Lehman Brothers ve bu krizden Ford Company’nin neden etkilenmediğine değiniyor. Lehman Brothers, 15 Eylül 2008 tarihinde iflasını açıkladığında 623 milyar dolarlık aktiflerine karşılık 619 milyar dolar borcu vardı. Dünya genelinde 25 bin çalışanıyla Amerika Birleşik Devletleri’nin Goldman Sachs, Morgan Stanley ve Merrill Lynch’ten sonraki en büyük dördüncü yatırım bankasıydı. Yatırım Bankacılığı, Özel Bankacılık, Finansal Araştırma, Hazine İşlemleri gibi konularda faaliyet gösteren Lehman Brothers, 150 yılı aşkın tecrübesi içinde 19. yüzyılda yaşanan büyük demiryolu iflaslarını, 1930’ların Büyük Buhranını, İkinci Dünya Savaşı’nı, 1994 ve 1998’teki finansal krizleri görmüş ve hepsinin de üstesinden gelebilmişti. Ancak 2007 yılında Amerika’daki konut piyasasının çöküşü ve Mortgage kredilerinin geri ödenememesiyle başlayan kriz Lehman Brothers’ın da sonunu hazırladı. 2008’de Lehman’ın açıkladığı yeni zarar tablosu hisselerinin bir günde yüzde 7 değer yitirmesiyle sonuçlandı.

15 Eylül 2008 Pazartesi günü, 150 yılı aşkın geçmişiyle Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük dördüncü yatırım bankası olan Lehman Brothers 600 milyar doları geçen yükümlülükleriyle birlikte iflasını açıkladı. Dünyanın bugüne kadarki en büyük iflası ve 1929’daki Büyük Buhran’dan sonraki en büyük ekonomik krizi olan Lehman Brothers’ın iflasını dönemin ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan “Yüzyılın Krizi” olarak nitelendirmişti.

Krizin geleceğini önceden gören Ford Company, önlemler almış ve bu durumdan etkilenmemişti. Yenigün de bu detaya dikkat çekiyor ve “Ford hükümetlere teknik bilgi veren şirket konumunda yer aldı o dönemde. 2008 krizinde Amerika’da devletten destek almadan hayatını sürdüren tek otomotivci Ford Company oldu” diyor. Bu konuya gelmesini de teknik ve iş fikri ve bilgisi konusunda Ford ailesinden ilham aldıklarıyla açıklıyor ve “İş ahlakımızın odağında Koç ailesi, iş deneyimi ve tecrübemizde ise Ford Company’nin etkisi önemli. Büyüme ve sürdürülebilir iş stratejilerimizin temelinde bu var” diyor.
 
FORTUNE 500 ŞİRKETLERİ ARASINDA otomotiv kategorisinde başarılı yükselişini sürdüren Ford Otosan’ın katma değer olarak bir başka hayata geçirdiği ve liderlik ettiği konu Startup’lar ve projeleri üzerine..Yenigün Ford Otosan olarak dijital platformu kullanan bir inovasyon sistemi oluşturduklarını bunun adının da Fikirhane olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Fikirhane, Ford Otosan’ın kurum içi girişimcilerine geleceği tasarlayan fikirlerini olgunlaştırarak hayata geçirmelerine olanak sunan bir kurum içi inovasyon platformu. Fikirbaz olarak adlandırılan Ford Otosan’ın kurum içi girişimcileri, mevcut ürün, hizmet, süreç ya da iş modelleri üzerinde ürettikleri fikirlerini, Fikirhane üzerindeki Öneri Sistemi’ne masaüstü veya mobil uygulama aracılığıyla iletiyorlar. İlgili birimlerce hayata geçirilen bu öneriler, Ford Otosan Öneri Sistemi kapsamında değerlendirilir ve fikir sahibi çalışanlarımız ödüllendirilir” diyor. Fikirler, öğrendiğimiz kadarıyla Haydar Yenigün başkanlığında toplanan İnovasyon Komitesi’nce (İNOVAK) değerlendiriliyor. Proje Geliştirme aşamasından da olumlu sonuçlar elde eden projeler, İnovasyon Komitesi’nden ticarileşme için onay alıyor. Fikri hayata geçirecek ekipler, Yalın Girişim Metodolojisi konusunda kapsamlı bir eğitime tabi tutuluyor ve uzmanlaşmış danışmanlık şirketlerinden mentorluk hizmetleri alıyorlar.

Kısa süre önce hayata geçen birkaç iş fikirini de Yenigün paylaşıyor. “Gelen fikirler arasında biri, startup haline geldi. Otosan’da çalışan dört arkadaşın ortak fikriydi. Bu fikrin gelişmesi için destek verdik. İş modeli yarattılar. İsmi “Rezervis”Akıllı şehirler yaratmak üzere; paylaşımlı servis ağı oluşturulması, rotalama yazılımı ile servis optimizasyonu ve rota verimliliği sağlamayı amaçlayan bir iş fikriydi. Bu fikrin hayata geçmesi için çok destek verdik. Amaç ekosisteme yatırım yapmaktı.”

Ford Otosan ikinci bir iş fikrini ise kendi bünyesinde tutmayı tercih etmiş. Bu yeni iş fikri de lazer kaynağı kullanarak, ultrasanik titreşimler yaratmak üzerine.

Bu fikrin ilerde satılabilecek bir iş fikri olduğun söyleyen Yenigün, genç arkadaşlara rüzgar olduk ve destekliyoruz” diyor. Şirketin halen İstanbul Büyükşehir Belediyesi için geliştirdiği yedi adet proje bulunuyor. Özellikle ambulansların geçişlerinde kırmızı ışık sarmalaına takılmadan ilerlemeleri için Ford araçlarının içine gömülmüş akıllı yazılımlarla İSBAK›ın sinyalizasyon sistemiyle konuşan akıllı araçlar hayata geçecek.
Yenigün’e Fortune 500 şirketlerinin globaldeki iş modelleri ve hayata geçirilen fikirler konusunda genelde bazen yanlış kararlar alarak kendilerini geliştirdiklerini Ford Otosan’ın da böyle bir keşkesi olup olmadığını soruyorum. Yenigün bu konuda şu bilgiyi veriyor: “Kültürel olarak hata yapmayı sevmeyen bir ülkeyiz. Bu da gelişimi engelleyen bir konu. Aslında hiçkimse mükemmel değil ve aynı anda mükemmel düşünemez. Mesela 1993 yılının sonunda Ford Escort markamızı çıkardık. Ben o sırada robot programlıyordum, çok çalışmaktan sabahlıyordum. Araç piyasaya çıktığı gün 1994 Şubat krizi oldu. Bahtsız bir döneme denk geldik. Kısaca her şeyi ‘zapt-ı rapt’ altına alamazsınız. Hata yapmaktan korkmamak gerek. Tek bir şart var sadece… O da içinizdeki enerjiyi eksiltmemeli. Doğru analiz yapmalısınız. Mesela yıllar içinde anladık ki sadece Türkiye’ye satış yaparak büyüyemezsiniz. Bir şirket otonom ürün üretiyorsa, orantısını iyi yapmalı. Keşke olarak kamyon üretimimizin motora ihtiyacı varken üretime geçseydik ve biz üretseydik diyorum mesela. Motor geliştirmeyi 2012 yılında devreye aldık, daha erken alabilirdik. 2015’te kendi motorumuzu ürettik. Beş yıl önce yapmalıydık…”
 
Ford Otosan’ın bir diğer gücü de çevreci yaklaşımı. “Çevresel sürdürülebilirlik” anlayışı ile çalışmalar yürütüyor. Yenigün, özellikle bir noktayı detaylı yazmamızı istiyor. O da bacalarla ilgili geliştirilen çevreci yaklaşımı..

“Baca görünce herkesin morali bozulur. Bizim bacalarımız ilk fabrika kurulduğunda bacaların içinden geçen gazı alt orta ve final noktasını ölçen sensörlerden oluşturduk. Bir gün denetim için geldiler. Sistemi çok beğendiler. Kocaeli Çevre İl Müdürü’nün örnek aldığını söyleyebilirim. Çevrecilik konusunda çok hassassız. Fabrika müdürüyken bir gün Amerika’dan Ford Company’den arandığımı söylediler. Telefondaki yetkili, bizim ürettiğimiz motorlarla Kanada’da posta şirketinin ihalesine gireceklerini araçların ve tesisin çevreci olup olmadığını sordu. Eğer değilse ihaleye giremeyeceğiz dedi. Ben de, ‘çevreci’ dedim. Sonra denetime geldiler. Onlara verdiğim cevabı kesin ve net bir bilgi olarak kabul ettiler. Sözümüze inandılar. Bu tavır çok önemliydi.”
Yenigün röportajın sonuna gelirken tele konferans için zamanının daraldığını öğreniyor çalışma arkadaşından. Sözlerini zamanı iyi kullanmak üzerinden şu örnekle bitiriyor: “Sonuçta şuna gelmek istiyorum, otomotiv tarih boyunca sanayiyi belirleyen, devrimleri yaratan bir sektör olmuş. Şu anda konuşulan Endüstri 4.0’ın da lideri ve öncüsü durumda. Future of Mobility bir tren ve kalkmak üzere… Biz Endüstri, 1,2,3’ü kaçırdık. Şimdi Endüstri 4.0 treni hareket ediyor. Bu trene binmemiz lazım. Şu anda tren makas değiştiriyor ve yavaşladı. Bindik bindik, binemedik Endüstri 5.0’ı bekleyeceğiz..”