Fon yatırımlarında bölgesel rüzgarlar

0
47

Son yıllarda şirketlerin kredi, halka arz veya tahvil ihracı gibi geleneksel finansman yöntemlerine alternatif olan özel sermaye fonlarının (private equity funds) yatırımları, bu yıl geçen yılki hızlı ivmeyi yakalamayacak gibi görünüyor. Geçen yıl değeri açıklanan ve açıklanmayan özel sermaye fon işlemleri tahminen toplam 3,5 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşmıştı. Bu yıl ise eylül ayı itibariyle 39 özel sermaye fon yatırımının 365 milyon dolarda kaldığı görülüyor. Geçen yılki işlem hacmindeki artışın bazı büyük hacimli işlerden kaynaklandığına dikkati çeken EY Avrupa, Ortadoğu, Hindistan ve Afrika Stratejik Büyüyen Pazarlar Lideri ve EY Türkiye Kurumsal Finansman Şirket Ortağı Demet Özdemir, özel sermaye fonlarındaki durağan seyrin önümüzdeki yıllarda da devam edebileceğini ifade ediyor. Özdemir’e göre, yatırımlardaki bu durgunluk aslında olağan. Çünkü, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gerek jeopolitik riskler gerekse belirsizlikler çok fazlaydı. Ve bu durum önümüzdeki dönemde de devam edecek gibi görünüyor.

Özel portföy fon yatırımlarından çıkış işlemlerine bakıldığında ise geçen yıl 12 işlem yapıldı ve bunun büyüklüğü 842 milyon dolar oldu. Bu yıl eylül itibariyle ise 11 işlemde 1 milyar 66 milyon dolarlık işlem gerçekleştirildi. Dünyadaki işlemlere bakıldığında ise güçlü geçen 2014’ün ardından geçen yıl Avrupa’da özel sermaye fonlarının çıkışlarında rekor kırılmıştı. 2015’te gerçekleşen 121 çıkış, 2006 ve 2007’deki zirvelerin çok ötesine geçerken değer olarak da tüm zamanların zirvesine ulaşılan 2014’ü geride bıraktı. 2006 ve 2007 yıllarında 103’er çıkış gerçekleşmişti. Çıkışlar, 2014’te 93 milyar euro’luk değere ulaşmıştı. 2015’te bu rakam da yakalanmış oldu.

Thomson Reuters’in verilerinin işaret ettiği gibi 2015’te dünya genelinde birleşme ve satın alma faaliyetlerinin 2007 zirvesini geride bırakarak 5 trilyon dolarlık değerin üzerine çıkması, birçok şirketin büyüme için satın almaları tercih ettiğini gösteriyor. Bu durum Avrupa’daki özel sermaye fonlarının yatırım yapma güvenine sahip kurumsal alıcıların yarattığı trendden faydalanmasına neden olurken kırılan bir diğer rekor da kurumsal alıcılara yapılan satışlar oldu: 48 portföy şirketinden bu şekilde çıkış yapılırken 2011’de ulaşılan 36 rakamı da geride bırakıldı. Bu rakam 2014’te 32 olmuştu. Bu yıl Türkiye’de yaşanan yavaşlamanın dünyada da olduğu görülüyor. Çünkü, her ülkenin kendi şartlarına göre birtakım belirsizlikler söz konusu. Örneğin, İngiltere’de Brexit uzun vadeli bir belirsizlik yaratıyor. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden nasıl çıkacağı ve şirketlerin durumuna yönelik kaygılar özel portföy yatırımlarını da etkilemiş durumda. ABD’de ise seçim sonuçlarının ne getireceği belirsizliği bulunuyor. Ancak, tüm zorluklar bazı fırsatlar da yaratıyor.

Özdemir’e göre, bu fırsatları yakalamak isteyen fonlar daha seçici davranmaya başladılar. Bilindiği gibi şirketlere doğrudan sermaye yatırımı yapan özel sermaye fonları, şirketin yeni yatırımlarına katkıda bulunarak büyümesini destekliyor. Bu fonlar, ortalama üç ile yedi yıl arasında bu yatırımlardan çıkış yapıyorlar. Demet Özdemir, özel sermaye fonlarının yatırım yaparken çıkışını da planladıklarına dikkati çekiyor. Belli bir süre için yatırım planlayan bu fonlar, daha yatırım aşamasındayken bile kime ve ne zaman satacağının planlarını yapıyor. Bu nedenle siyasi ve ekonomik gelişmeleri yakından izliyorlar. 
 
FONLAR DAHA SEÇİCİ DAVRANIYOR
2016 yılı gerek Türkiye özelinde gerekse içinde bulunduğumuz coğrafya özelinde ciddi belirsizliklerin ve risklerin yaşandığı bir yıl. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yaşanan ekonomik dalgalanmalara yatırımcıların alışkın olduğuna dikkati çeken Özdemir, ancak jeopolitik riskler nedeniyle gündeme gelen güvenlik sorununun yatırımcılar açısından farklı bir pencere açtığını söylüyor. Önümüzdeki dönemde de bu risklerin devam edecek olması da özel sermaye fonlarının yatırımlarındaki yavaşlamanın devam edeceği beklentisini güçlendiriyor.
Demet Özdemir, şu ana kadar Türkiye’ye ilgi gösteren özel sermaye fonlarının üç kategoride değerlendirilebileceğini söylüyor: Global fonlar, Türkiye’de yerleşik oyuncular ve bölgesel fonlar. İlk kategoride yer alan Carlyle, Raine Capital, KKR, Blackstone gibi global oyuncular geçmiş dönemde Türk şirketleriyle çok yakından ilgilendi. Özdemir’e göre, bu global oyuncuların stratejilerine uygun bir fırsat olmadıkça önümüzdeki dönemde Türkiye’deki yatırımlara ilgi göstermeyecekler. Ancak, mevcut portföylerindeki şirketlerin büyümelerine veya yatırımlarına uygun stratejiler olduğunda yatırım yapabilirler. Bu da daha çok stratejik bir yaklaşım olacak. Özdemir, global oyuncuların yatırımlarının azalmasının sadece Türkiye’nin iç dinamikleriyle ilgili olmadığını, dünyada da yatırım seyrinin değiştiğini vurguluyor. Dünyada yatırımlar gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere kayıyor. Çünkü, bu ülkelerdeki belirsizlikler daha ölçülebilir durumda. 
Global oyunculardan doğan boşluğu ise Türkiye’deki yerleşik özel sermaye fonlarının doldurması bekleniyor. Tabii bunların arasında yabancılar da bulunuyor. Ayrıca, bölgesel fonlar da Türkiye’ye yatırımlarını artırabilir. Demet Özdemir, “Bu fonların önümüzdeki dönemde Türkiye’de aktif oyuncu olmasını bekliyoruz” diyor. Özdemir’e göre, global oyuncularla rekabet etmek zorunda kalmayacak olan yerleşik ve bölgesel özel sermaye fonları, daha avantajlı yatırım fırsatı yakalayabilecek. Öte yandan, piyasada bu fonların yatırım yapacağı varlık sayısında da bir artış olacak. “Tok satıcı bir ortam vardı” diyen Özdemir, bu durumun ortadan kalkabileceğini ve yatırımlar için iyi fırsatların ortaya çıkabileceğini belirtiyor. 

Yatırımlarda yerel rüzgarların ağırlık kazanacağı bir dönem başlarken, mevcut yatırımlarda çıkış süreleri uzayacak mı? EY’nin dünyadaki özel portföy yatırımlarına yönelik hazırladığı raporda yer alan verilerde çıkış işlemlerine baktığımızda, özel yatırım fonlarının ortalama 4,5 yıl ya da altında ve 4,5 yılın üzerindeki sürelerde çıkış yapma şeklinde iki farklı hızının bulunduğu tespit ediliyor. Birinci grup ya da genç portföyler çıkıştan önceki iki yılda yüzde 24 getirirken, yaşlı portföylerin ise yüzde 14 oranında bir getiri yarattığı görülüyor. Yeni yatırımlara bakıldığında bu iki grup daha fazla ayrışıyor. Genç portföylerin, portföy şirketlerinin yüzde 60’ını oluşturmasına karşın bunların yeni yatırımlardaki payı yüzde 82’yi buluyor ve böylece eski portföylerin ortakları 2015’teki yeni yatırımlarda yüzde 18’e geriliyor. Bu durum genç portföylerin ortaklarının toplam Avrupa özel sermaye fonu içindeki payının arttığına ve diğer kesimin de gerilediğine işaret ediyor. Türkiye’deki yatırımlardan çıkış sürelerinin dünyadaki dört ve yedi yıl olan ortalamaları yakaladığını belirten Özdemir, “Özel sermaye fonlarının yatırımcılarına karşı belli sorumlulukları var. Bu nedenle belli sürelerde çıkış yapıyorlar” diyor.
Ekonomik ve jeopolitik risklerin çıkışları etkileyip etkilemeyeceği konusunda ise Demet Özdemir şunları söylüyor: “Dünyada da örneğin, Brexit’in yarattığı belirsizlik, ABD seçim sonuçları, petrol fiyatlarından kaynaklanan zorluklar söz konusu. Ancak, bu zorluklar fırsata dönüştürülebilir. Özel sermaye fonları da bunu çok iyi yapıyor. Doğru varlığı, doğru fiyattan alıyorlar. Bu yatırımların performansının iyileştirilmesine yönelik adımlar atıyorlar. Özel sermaye fonlarının yatırım yaptığı şirketler, kurumsal yönetim ve birçok gösterge anlamında iyileşme gösteriyorlar. Çıkış aşamasında doğru yatırımcı ve kanallara gidiyorlar.”

Dünyada ağırlıklı olarak halka arz yoluyla yatırımlardan çıkış yapan özel sermaye fonları, piyasalardaki olumsuz havanın etkisiyle bu yıl ağırlıklı olarak başka oyunculara satış yaptılar. Dünyada da halka arz işlemlerindeki azalma dikkat çekiyor. 

Bu arada, özel sermaye fonlarının yatırım yaptığı sektörlere bakıldığında geçmişteki trendin devam ettiği görülüyor. Perakende, sağlık, gıda, teknoloji gibi sektörlere ilginin devam edeceği düşünülüyor. Demet Özdemir, son dönemde cazibesini kaybeden üretim sektörünün yeniden ilgi çektiği bilgisini veriyor. Her ne kadar bu yıl özel sermaye fonlarının işlem büyüklüklerinde düşüş olsa da cazip şirket ve sektörler ilgi çekmeye devam edecek.