Finansta döngüsel ekonomi dönemi

0
120

Döngüsel (circular) ekonomi modeli son dönemde iş dünyasında sıkça kullanılan bir kavram oldu. Bir malın-ürünün ömrü dolduktan sonra da yeni alanlarda kullanılmasının amaçlandığı döngüsel ekonomi, finans sektöründe de kredi modellerini değiştirecek gibi görünüyor. Bilindiği gibi dünya nüfusu artıyor ve tüm kaynaklar hızla tükeniyor. Döngüsel ekonomiye geçen birçok kurum sadece geri dönüşüm ve enerji tasarrufu değil kaynakların doğru ve etkin kullanılmasına da katkıda bulunuyor. Bu, yeni iş fırsatları ve gelir kaynakları yaratırken yeni finansman modellerinin de yaygınlaşmasına yol açıyor.

Çalışanlara sürdürülebilirlik konusunda bir seminer vermek üzere İstanbul’a gelen ING Bank Kurumsal Bankacılık Genel Müdürü Christopher Steane da bu konularda banka olarak öncü bir rol üstlenmek istediklerini söylüyor. Steane, döngüsel ekonomiye geçilmesinin farklı finansal modeller getireceğine dikkat çekerken, “Döngüsel ekonomiyle ilgili faaliyet gösterecek şirketlerin finansmanı da düşünmeleri gerekecek. Bizim de oralarda rolümüz olacak” diyor.

Döngüsel ekonominin tüketiciler tarafındaki etkileri ise bir şeyi satın almak yerine kiralamayı tercih etmeleri konusunda ortaya çıkıyor. Bu konuda en iyi örnek olarak Airbnb gösterilebilir. Bu modelde insanlar, evlerinde olmadıkları zamanlarda boş kalan evlerini kullanmak isteyenlere kiralıyor. Steane, şirketlerle ilgili olarak da Hollanda’da iyi bilinen Phillips’i örnek gösteriyor. Aydınlatma araçları üretimi yapan Phillips bugün artık aydınlatma hizmet sağlayıcısı bir şirket haline dönüşüyor. Belediyelere, havaalanlarına aydınlatma ürünleri satmak yerine aydınlanma hizmeti sunuyor. Bu, Phillips’in ürettiği ampül ve lambaların tasarımlarında da değişikliklere gitmesi anlamına geliyor. Phillips tamamıyla kendi sağlayacağı bu hizmetlerle ilgili bir proje tasarlamak ve finanse etmek durumunda. İşte bankalar da burada devreye giriyor. ING olarak sürdürülebilirlik ve inovasyon kavramlarını birleştirdiklerini kaydeden Steane, “Şirketler sürdürülebilirlik için inovasyon yapmak durumunda. Biz de bunu kredilendirirken daha avantajlı finansman sunuyoruz” diyor. ING, geçen yıl sürdürülebilir projeleri finanse etmek için yeşil bono ihraç etmişti. Bu tür finansman modellerinin önümüzdeki yıllarda yaygınlaşması bekleniyor.

ING, ayrıca, proje finansmanında sosyal ve çevresel risklerin dikkate alınması konusunda IFC’nin öncülüğünde oluşturulan kriterler olan Ekvator Prensipleri’ni imzalamış. Türk bankaları içinde de ING Türkiye’nin bunu imzalayan tek banka olduğu belirtiliyor. Steane, her kredi teklifini sürdürülebilirlik kriterlerine göre de değerlendirdiklerini ve projeye yeşil yaprak verdiklerini kaydediyor.

Steane, 2015 sonu itibariyle ING’nin global olarak toplam sürdürülebilir işlem portföyünün 23,8 milyar euro olduğunu, bunun da toplam portföyün yüzde 17’si olduğunu ifade ediyor. Steane, kurumsal kredilere ilginin nasıl olduğu konusundaki sorumuzu da “Bütün dünyada ciddi bir talep azalması söz konusu” diye yanıtlıyor.

ING’nin global olarak kurumsal bankacılıkta kredi portföyünün geçen yıl yüzde 15 büyüdüğünü, bunun yüzde 5’lik kısmının ise kur farkından kaynaklandığını kaydeden Steane, “Dünyada genel olarak bir yavaşlama olsa da ING bu alanda büyüyor. Özellikle Kuzey Amerika’da hızlı büyüme yaşandı. Ülke olarak ise en güçlü büyüme Türkiye’den geldi. Türkiye’de geçen yıl kurumsal bankacılık kredilerde yüzde 55 büyüdü. Bu sene de güçlü bir büyüme bekliyoruz” diyor. ING Bank Türkiye’nin kurumsal bankacılık kredi büyüklüğü 10,2 milyar TL olduğu ifade edilirken, bu portföyün içinde petrol ve gaz, enerji ve telekomünikasyon sektörlerinin önemli bir yer tuttuğu görülüyor.