Eti Bakır’dan katma değer yatırımı

0
283

BAKIR MADENI, DOĞADA çok bulunmasının yanında özellikleri nedeniyle de hayatımızda geniş yer tutuyor.
Elektriği iyi iletiyor olması, bakırın elektrik kablosu üretiminde yaygın kullanım alanı bulmasını sağlarken fiyatının çok yüksek olmaması nedeniyle ısı iletimi de dahil olmak üzere birçok işlev  için tercih edilmesine neden oluyor. Bakırın iletkenliğinin sağladığı kullanım alanları elektrik ve ısının yanında da kullanım alanı bulmasına neden oluyor.
Elektrik telleri kadar telefon tellerinde ve internet erişiminde  de bakırın kullanımı hâlâ yüksek oranda devam ediyor. Mutfak araç gereçleri, güçlendirme amacıyla inşaatlarda betonun ve bina kirişleri, ulaşım araçları, kimya, kuyumculuk, boya, hediyelik eşya gibi uzun -ve daha da uzatılabilecek- bir liste bakırın yeni kullanım alanlarını oluşturuyor.
Bakırın bu kadar geniş kullanım alanına sahip olmasının yanında otomobillerde 12 ve konutlarda 25 kilo bakır kullanılması ile ifade edilebilecek bir kullanım yoğunluğu olduğu da görülüyor. Fiyatı altın ve gümüşe göre daha düşük olsa da kablolamada çok uzun kablo kullanılması, özellikle fiyatların arttığı ve ekonomik krizlerin yaşandığı dönemlerde bu bakır kabloların çalınmasını engellemek için güvenlik önlemi almayı gerektiriyor. Bu, sadece gelişmekte olan ülkelerde değil, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde de yaşanmış bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu kadar hikayesi olan bakırın üretimi ise ayrı bir hikaye ve bunun akılcı bir biçimde yapılması çok eski bir hikaye değil.
Eti Bakır Genel Müdürü Yılmaz Şara’nın Samsun’daki üretim tesisindeki toplantıda limanın önemine atıfta bulunması bakır üretiminin sadece bakır çıkarma ya da sadece üretim tesisi yapma ile ilgili olmadığını ortaya koyuyor. Şara, limanın hammadde taşımada önemli bir avantaj yaratacağını söylerken ton başına taşıma maliyetini 30 dolarlardan 15 dolarlara çekeceğine işaret ediyor.
Eti Bakır Samsun Tesisleri’nde önümüzdeki dört yılda toplam 2 milyar 700 milyon lira yatırım yapma kararı aldıklarını açıklayan Şara, tesiste yapılacak bu yatırımın da katma değeri yükseltme yönünde bir adım olduğunu ifade ediyor. Eti Bakır’ın 14 yıl önce kapanmak üzereyken Cengiz Holding tarafından özelleştirme yoluyla satın alınmasının ardından geçen sürede tesislere 635 milyon dolar yatırım yaptıklarını ifade eden Şara,  o günkü kurla 450 milyon dolara karşılık düşen yeni yatırımla birlikte bu  rakamın 1,1 milyar dolara ulaşacağına dikkat çekiyor. 2 milyar 700 milyon liralık yeni yatırımın 2022 yılında tamamlanacağını söyleyen Şara işin matematiğini ise “Eti bakır şu anda her yıl 550 milyon dolarlık ithalatın önünü kesiyor” sözleriyle ifade ediyor.
Yatırım kadar işletme anlayışının değişmesi de Eti Bakır’daki kazanımların başında geliyor. Tütün mevsiminde üretime üç ay mola verilmesine neden olan eski yaklaşımın, kazanların durdurulması nedeniyle her yıl neredeyse  yeni  bir fabrika kurmaya denk zarara neden olan üretim modelinden arıtma tesisi yapılarak vazgeçilmiş olması bunun en çarpıcı hikayesi.
Zehirli baca gazları ile  tütününü yaktığı için fabrikanın durdurulması ile çözüm yaratılan eski işletme yaklaşımı, tesiste özelleştirildiği yıl 100 milyon lira zarar ortaya çıkarmıştı. Fabrikayı ayağa kaldırmanın ilk adımının sülfürik asitten kurtulmak olduğunu anlatan Şara, “Bu nedenle arıtma tesisi revize edildi ve gazın fabrika bacasından salınması önlendi.
Sülfürik asit gübre yapımında kullanıldığı için tesise 40 milyon dolara üretim tesisi kuruldu. Burada üretilen sülfürik asitin değerlendirilmesi için tesislere gübre fabrikası kuruldu. Sülfürik asit tarladaki tütünü yakmak yerine amonyum sülfat gübre olarak ekonomiye kazandırıldı.
Böylece hem tarlalar yeniden tarıma açıldı, hem de ürünü yakan gaz  hammadde olarak kullanıldı. Eti Bakır Samsun Tesisleri’nin bacasından çıkan gaz, yapılan yatırımla birlikte AB ülkelerinin referans olarak gösterdiği değerin üç kat altına indirildi. Şu anda bacadan çıkan gaz yüzde 99,5 oranında tutulmaktadır” şeklinde konuşuyor.
Eti Bakır’ın özelleştirme sürecinden akıllarında kalan bu öyküyü anlatan Şara’nın sağladığı şu ayrıntılar da hikayeyi tamamlıyor: “Kapanma aşamasında olan maden işletmeleri ve fabrikaları bugün Türkiye’nin en büyük şirketleri arasına girdi. Eti Bakır Samsun fabrikasının bacasından çıkan sülfürik asit gazı, bölgedeki tütünü tarlada yaktığı için  devlet her yıl yüklü miktarda tazminat ödemeye başladı. Ancak tazminatlar çok büyük rakamlara çıkınca fabrika tütün mevsiminde Üç ay kapatılıyordu. Böyle bir dönemde aldığımız Eti Bakır, yapılan yatırımlarla sanayinin yıldızı oldu. Bakırdaki saflık oranı yüzde 99,60’tan yüzde 99,99’a ulaştı.  Yani bir başka anlatımla saf bakır üretmeyi başardık. Üretimi artırmak için fabrikayı yenilemek ile beraber hammaddenin de artması gerekiyordu. Bu nedenle Küre ve Murgul’da bulunan bakır madenlerinde yapılan sondajlarla yeni rezervler bulundu. Böylece 32 bin ton olan yıllık üretim, yeni yatırımlarla birlikte 75 bin tona yükseltildi.”
Tarlaların yeniden tarıma açılmasını ve tarımla sanayinin bir arada aynı coğrafyada var olmasını sağlayan bu adımlar, üretim tarafında atılan adımlarla da destekleniyor. Şara konunun teknolojik ve ekonomik boyutunu “Eti Bakır Samsun Tesisleri, Türkiye’de cevherden izabe bakır üretimi yapan tek tesis konumunda bulunuyor. Bu tesis ayakta kalmasaydı, Türkiye bakır ihtiyacının tamamını ithal etmek zorunda kalacaktı. Ülkemizin yıllık bakır ihtiyacı 435 bin ton, parasal olarak değeri 3 milyar doların üzerinde. Bu miktarın 50 bin tonu hurda geri dönüşünden sağlanıyor. Geriye kalan 385 bin tonun Eti Bakır üretimi olan
75 bin ton dışındaki miktar ise mamul veya yarı mamul olarak ithal edilmektedir. Eti Bakır ise şu anda ülke ihtiyacının 75 bin tonunu karşılamaktadır. Türkiye’nin ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’si Eti Bakır tarafından karşılanmaktadır. Bu da yılda yaklaşık 550 milyon doların üzerinde dövizin yurt içinde kalması anlamına gelmektedir” sözleriyle ortaya koyuyor.
Eti Bakır’ın faaliyetlerini sürdürebilmesinde teknoloji ve Ar-Ge’yi doğru kullanmasının başka biçimlerini de görmek mümkün. Küre’deki maden operasyonu bunlardan biri. Şara buradaki durumu, “Özelleştirmeden önce Eti Bakır, Küre’de maden arama ve üretme çalışmalarını 140 metreye kadar
sürdürebiliyordu. Yapılan araştırmalar sonunda, 140 metrenin altında yeni rezerv bulundu. Bugün 960 metreye ulaşan yeni bir yeraltı sistemi kuruldu. Türkiye’nin en derin madenine otomobil ile dolaşılabilecek 40 kilometre yol tünel açıldı. Eti Bakır yeraltı zenginliklerinin tespit edilmesi için, yılda 100 bin metreden fazla sondaj yaparak, yaklaşık 50 milyon dolar Ar-Ge yatırımı yaptı.
Diğer teknolojik çalışmalarla birlikte bu rakam 60 milyon doları geçmiştir. Murgul’daki maden sahasının yeterli rezerv olmadığı için önce kapatılmasına, sonra özelleştirilmesine karar verildi.
Yapılan sondaj çalışmaları ile yeni rezerv bulan Cengiz Holding, özelleştirme öncesinde bu tesislerde ton başına 10-15 kilo bakır içeren cevher işlenirken, halen ton başına 5 kilo bakır içeren cevher işleyerek ekonomik açıdan ayakta kalmaya çalışıyor” şeklinde ortaya koyuyor.
Gübre üretiminde kullanılan pirit cevheri ise, şirket için daha pozitif bir hikaye ortaya koyuyor. Samsun’da yeterli alan ve   gübre üretimi için gerekli iki malzemeden biri olan pirit cevheri olmasına rağmen, Mazıdağı’ndan elde edilecek fosfatın Samsun’a getirilmesi yerine, Mardin Mazıdağı’na 1,1 milyar dolarlık yatırım ile Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri kurulduğunu hatırlatan Şara, gübre üretimi için gerekli pirit cevherinin Samsun’dan demiryolu ile Mazıdağı’na gönderileceğini söylüyor.
   Yeni yatırımlara madencilik alanında yeni istihdam olanakları eşlik ediyor. Yeni yatırımların inşaat aşamasında 2 bin kişinin çalışacağını ve tesisler tamamlandıktan sonra da 500 kişinin doğrudan tesislerde istihdam edileceğini anlatan Eti Bakır Genel Müdürü Yılmaz Şara, “Yatırımların oluşturacağı  ekosistem ile en az 3 bin kişi iş sahibi olacak. Bugün 3 bin 161 kişiyi istihdam eden Eti Bakır’ın,
  2022 yılında çalışan sayısı 3 bin 660 kişiye ulaşacak. Dolaylı istihdamı da eklediğinizde sayı 10 bin kişiyi aşıyor” diyor. Şara’nın insan ile ilgili söyledikleri sadece istihdamdan ibaret değil.
  Madenciliğin yeşil alanları ortadan kaldırdığı tartışmasına başka bir açıdan katılan Şara, “Sanayinin çevre ile uyumlu olması gerektiğini bilen Eti Bakır, teknoloji yatırımlarının yanı sıra çevre yatırımlarını da ihmal etmedi. Eti Bakır, Samsun, Küre ve Murgul tesislerinde şu ana kadar 2,9 milyon metrekare alan 8 milyon dolar harcamayla rehabilite edilerek 900 bin ağaç dikildi. 1,25 milyon metrekare alanın rehabilitasyon çalışması devam etmekte olup önümüzdeki sene sonuna kadar 650 bin ağaç daha dikilecek” diyor.
   Takım elbisesi ile bize bu açıklamaları yapan Şara’nın tavırlarından üzerinde tulumla tesis tesis gezen bir yönetici olduğunu anlamak zor değil. Bu onun sahadan verdiği bilgiye güven duyulmasını sağlıyor.