Enerjide yeni arayışlar

0
57

BP DOWNSTREAM (Küresel Rafinaj ve Pazarlama Grubu) CEO’su Tufan Erbilgiç, bir yanı ile enerji dengelerindeki değişimi yakından takip eden diğer yanı ile de enerji şirketlerinin değişim ihtiyaçlarını karşılayacak çözümler geliştirme konusunda yaratıcı çözümlere yön veren bir yönetici. BP’nin küresel çerçevedeki iki ana iş kolundan biri olan rafinaj ve pazarlama tarafı söz konusu olduğunda yenilenebilir enerji çarpıcı bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Aslında yenilenebilir enerji alanındaki değişimler dünyanın resmini çekme konusunda da etkili olabilecek veriler sağlıyor.

Erbilgiç, “Yenilenebilir enerji ise yüzde 400’ün üzerinde büyüyor ve küresel enerji üretimindeki artışın yüzde 50’sinden fazlasını oluşturuyor. Bu güçlü büyüme, rüzgâr ve güneş enerjisinin artan rekabet gücü sayesinde sağlanıyor. Sübvansiyonlar, yenilenebilir enerjinin giderek diğer yakıtlara karşı rekabet edebileceği 2020’lerin ortalarında kademeli olarak ortadan kalkıyor. Çin, büyümenin en büyük kaynağı olup OECD ülkelerinin tamamından daha fazla yenilenebilir enerji sağlarken, Hindistan da 2030’a kadar büyümenin en büyük ikinci kaynağı oluyor” şeklinde konuşuyor.

Ancak bu resmin bir de diğer boyutu var. Kömür tarafında da yine güçlü bir Çin ile karşılaşıyoruz. Erbilgiç, “Kömür tüketimi, Görünüm Raporu döneminde dengeli seyretmekte olup Çin ve OECD’deki düşüşler, Hindistan ve diğer gelişmekte olan Asya ekonomilerindeki talep artışıyla telafi ediliyor. Çin’in 2040 yılına kadar kömür için en büyük pazar olup, küresel kömür talebinin yüzde 40’ını oluşturması bekleniyor” diyor.

Araştırmaların bu farklı boyutları, enerji tüketimi ile ilgili farklı bakış açılarını sorgulamayı da gündeme getiriyor. Bunlardan biri, elektrikli otomobil kullanımının etkileri… Şu anda elektrik tüketiminde fosil yakıtların ağırlığı düşünüldüğünde elektrikli otomobil pazarının büyümesi, daha fazla çevre kirliliği ve karbon salımı anlamını taşıyor. Bu tartışma uzun süredir devam ederken bu konuda oyunu değiştirecek unsur olarak doğalgaz kullanımı karşımıza çıkıyor.

BP’nin Enerji Görünümü raporuna göre, küresel çaptaki doğalgaz talebinin büyük artış gösterdiğine ve kömürü geride bırakarak dünyanın ikinci en büyük enerji kaynağı olacağına dikkat çekilirken, petrol ve doğalgazın dünya enerjisinin yarısından fazlasını oluşturması bekleniyor.

Bu durum, BP’nin Azeri Doğalgazı ile ilgili projelerinin önemini artırıyor. BP, Azerbaycan’daki Şah Deniz sahasından, 2007’den bu yana Türkiye’ye 6,6 milyar metreküp doğalgaz satmış durumda. Bu gaz, BP’nin operatörlüğündeki Şah Deniz sahasından geliyor.

Azerbaycan’daki Şah Deniz 2 doğalgaz sahasından çıkartılacak olan gazı Türkiye ve Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına taşıyacak olan 40 milyar dolarlık dev bir proje olan Güney Gaz Koridoru’nun en önemli bileşenlerinden biri olarak Türkiye’de inşa edilen TANAP (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı), BP’yi Türkiye’yi de içeren doğalgaz oyununda önemli bir konuma oturtuyor. BP, Şah Deniz 2’nin de en büyük hissedarı ve işletici ortağı. Birkaç yıl içinde Güney Gaz Koridoru projesi gerçekleşmiş olacak ve bu sayede Hazar denizi doğalgazı tarihte ilk defa Avrupa’ya gönderildiğinde Türkiye’nin de doğalgazdaki rolü daha önemli bir hal alacak.
Bütün bunlar, siyasi ve ekonomik dengelerin ne şekilde değişeceği ile yakından ilişkili. Burada iki yönlü bir etkileşim söz konusu… Değişen dengeler, global ekonomik ve siyasi dengeleri –Erbilgiç siyaset konusunda uzman olmadığını söylese de – iyi bir biçimde yansıtıyor. Ancak bunların dışında ortaya çıkan değişimler de söz konusu. Petrol fiyatlarının hızla değiştiği bir dünyada yer almak zorunda kalan petrol şirketleri, enerji tedarikçisi olmanın yanı sıra yeni nesil şirket olmayı da keşfediyor. Benzin istasyonlarındaki marketleri ile özellikle kahve ve sandviç satışı ile müşterilerine daha fazla dokunmayı öğrenen enerji şirketlerinden biri olan BP, müşteri verisinin değerini daha fazla anladıkça daha inovatif uygulamalar geliştiriyor.

Akıllı telefonlara yüklenen BPMe uygulaması bunlardan biri. BP müşterilerinin istasyonlara gelmeden önce taleplerini bildirmesinden, kendilerine özel servis sağlanmasına olanak tanıyacak sadakat programlarının oluşturulmasına ve kampanya yönetimine kadar birçok boyutu bulunan uygulama şu anda sınırlı bir coğrafya üzerinde denense de gelecekte BP’nin önemli işlerinden biri olmaya aday.

Teknoloji geliştikçe ortaya çıkan yeni imkanlar, enerji şirketlerinin işlerini çarpıcı bir biçimde değiştirmeye aday. Enerji şirketleri bu teknolojileri deneyerek bugüne kadar alışık olmadıkları uygulamaları ortaya çıkarmaya çalışıyorlar ancak enerji tarafındaki inovasyonun bir süre daha etkili olacağı görülüyor.
Erbilgiç, yenilenebilir enerjinin yarattığı değişim ile ilgili konumlarını “BP, olarak yenilenebilir enerjiye gelecekte artacak talebi görüyor ve hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz. Değişen müşteri tercihleri doğrultusunda işimizi sürdürülebilir kılmak adına bu alandaki yatırımlarımız devam ediyor. Geçtiğimiz on yılda, yenilenebilir enerjiye yönelik bazı teknolojilerin gelişimini ve ticari açıdan uygulanabilirliğini hızlandırmak için bu alandaki birçok start-up’a yatırımlar yaptık” sözleriyle ifade ediyor.

BP, bugüne kadar, 40’ın üzerinde girişime ve girişim fonuna 300 milyon dolar tutarında yatırım gerçekleştirmiş durumda. Erbilgiç, “2016 yılında, kendi kaynaklarımızla yedi yeni teknolojiyi test ettik. Bu yatırımlarımızın yarısı düşük karbonlu çözümlere odaklanıyor.

Gelecekte bu teknolojileri en verimli şekilde hayata geçirmek üzere çalışmalarımızı hızla sürdüreceğiz” diyor.
Bu alanda tek dikkat çekici değişim gelişmekte olan şirketlerden ve teknolojilerden kaynaklanmıyor; gelişmekte olan ülkeler de önemli bir unsur. BP’nin her yıl yayınladığı Enerji Görünümü Raporu’na göre, gelişmekte olan ekonomilerdeki hızlı büyüme, küresel enerji talebinde üçte bir oranında artışa sebep oluyor. Erbilgiç, “Farklı enerji kaynakları arasında, yüksek seviyede enerji arzı ve sürekli enerji verimliliği iyileştirmeleri ile artan rekabet görüyoruz. Dünya, daha az ile daha çok şey yapmayı öğrendiğinden, enerji talebi, şimdiye kadar gördüğümüz en çeşitli yakıt karışımlarıyla karşılanacak” şeklinde konuşuyor.

2040 yılına kadar petrol, gaz, kömür ve fosil olmayan yakıtların her birinin dünya enerjisinin yaklaşık dörtte birini karşılayacağı görülürken enerji talebindeki artışın yüzde 40’ından fazlasının yenilenebilir enerji ile karşılanması dikkat çekici. Yenilenebilir enerjinin kullanım oranının, hızlı bir şekilde artması ve bugün yüzde 7 olan bu oranın 2040’a kadar dörtte bire ulaşmasıyla, güç üretiminde kullanılan yakıtların karışımı bariz bir şekilde dönüşüme uğrayacak. Buna rağmen kömürün, 2040 yılına kadar güç üretiminde en büyük enerji kaynağı olmayı sürdürmesi bekleniyor.

Bu durum, var olan bazda enerji ile temiz çevre arasında bağ kurmayı sağlayacak teknolojilerin önemini artırıyor. ACTIVE teknolojisi bu konuda iyi biri örnek olabilir. Erbilgiç, “Dünyada bir ilk olan ACTIVE teknolojisinden kısaca bahsedersek; BP ACTIVE teknolojisi ile benzinli motorları kir ve pisliklerden temizliyor. Bu teknoloji aracın motorunu kirden korumak için milyonlarca kir temizleyici molekül içeriyor. Active molekülleri, motordaki temiz metal yüzeylere yapışıyor ve metalin kirlenmesini engelleyen bir koruyucu tabaka oluşturuyor” diyor. Motor ömrünün uzamasına yardımcı oluyor. İçten yanmalı motorları hala sürdürdüğü ağırlığı düşünüldüğünde bunun temiz enerji arayışlarına önemli bir katkıda bulunması mümkün.
Bu resim içinde enerji şirketlerinin geleceğinin artık sadece enerji kaynakları, pazar payları ve fiyat ile belirlenemeyeceği açık. BP’nin gelecek yıllardaki görünüm raporlarında yeni nesil teknolojiler ve veriye dayanan işlerden daha fazla bahsetmesi şaşırtıcı olmayacak.