Garanti Bankası Proje Finansman Birim Müdürü Emre Hatem, enerjideki arz fazlası durumuyla ilgili, “2018 yılında bu arz fazlası durumunun pik yapacağını, ondan sonra yavaş yavaş erimeye başlayacağını düşünüyoruz. 3 yıl burada nefesi tutmak, suyun altında dayanabilmek önemli olacak. Bu dönemde yeterli finansman gücü olmayanlar belki zorlanabilir veya piyasadan çıkmak zorunda kalabilir” dedi.
Hürriyet’ten Merve Erdil’in haberine göre, son yıllarda düşen petrol fiyatları ve elektrik üretim kapasitesinin talebin üzerinde büyümesi ile ortaya çıkan arz fazlası sonucu, piyasa fiyatları ciddi şekilde düştü. Arz fazlası, enerji sektöründeki tüm yatırımcıların gelecek planlarını yakından ilgilendiriyor.
Bazı yeni yatırımlarda fren yapılmasına yol açan bu durumun ne kadar süreceği ise merak konusu. Garanti Bankası Proje Finansman Birim Müdürü Emre Hatem, “Bugün geldiğimiz noktada artık arz fazlası açıkça kendini ortaya koydu, 10 bin megavat (MW) arz fazlası var. Bu belirli pahalı tesislerin daha az çalışmasına neden oluyor, gaz santralleri üretim yapamıyorlar, onlarda ihtiyaç daha az. Kar marjlarını etkiliyor çünkü piyasada daha fazla oyuncu, rekabet var. 2018’e kadar bir dalga daha geliyor. Bankaların 2012-2015 yılında finanse ettiği ve inşaatına başlanmış 17 bin MW civarında proje var. Önümüzdeki 3 yılda bu projeler de devreye girecek. Dolayısıyla arz fazlası durumu daha da şiddetlenecek” yorumunu yapıyor.
SUYUN ALTINDA DAYANMALI
Türkiye’de enerji sektöründeki arz fazlası, yatırımcı tarafında son dönemde en sıcak konu. Malum yatırımların geri dönüş takvimi, finansman imkanları, enerjideki büyük grupların yeni oyun planları buna bağlı şekillenecek. Garanti Bankası Proje Finansman Birim Müdürü Emre Hatem’e, “Arz fazlası ne olur? Böyle devam eder mi?” sorusu yönelttiğimizde, şunları söylüyor: “2018 yılında bu arz fazlası durumunun pik yapacağını, ondan sonra yavaş yavaş erimeye başlayacağını düşünüyoruz. 2015-2018 arasında çok yüksek montanlı yatırım öngörmüyoruz.
Bankalar artık büyük montanlı doğalgaz tesislerini, yeni yapılacak kömür tesislerini finanse edemiyor bu ortamda. Daha küçük ölçekli güneş yatırımlarını, rüzgâr projelerini finanse ediyor. Önümüzdeki 3 yılda çok ciddi yeni finansman sağlanmayacak. 2018 sonrasında arz artışı çok sınırlı olacak, talep de belli ölçüde artmaya devam edeceği için, 2018’den sonra bu fazla eriyecek. Bugün yüzde 25-30 civarında bir arz fazlası var, bu yüzde 40’lara kadar çıkacak, bugünkü seviyeye yine 2025’lerde gelecek. Biz talep tarafında yıllık yüzde 4-4.5 büyüme öngörüsüyle bu hesapları yaptık. Şu an inşaat halinde olan projelerin toplam rakamı ve artış oranı, talepteki artış oranından daha fazla olacak. 2018’den sonra talep artışı, arz artışını geçmeye başlayacak ve yavaş yavaş arz artışı erimeye başlayacak. Biz en dip noktayı daha bulmadık. Bu yıl sektör gerçekten zor günler geçiriyor, bunun bir 2 yıl daha devam edeceğini görmek ve ona hazırlıklı olmak lazım. 3 yıl burada nefesi tutmak, suyun altında dayanabilmek önemli olacak. Bu dönemde yeterli finansman gücü olmayanlar yavaş yavaş belki zorlanabilir veya piyasadan çıkmak zorunda kalabilir.”
BİR YANDAN FIRSAT DÖNEMİ
Firmaların hangi projelere yatırım yapacağı konusunda “bekle gör” pozisyonuna geçtiğini hatırlatarak, “Baktığınız noktadan yatırımcıya söyleyebileceğiniz neler var” sorumuza karşılık ise Hatem, şöyle konuşuyor: “Şu an YEKDEM’den (Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması) faydalanmayan bir proje finanse etmek çok zor. YEKDEM projeleri hala finanse edilebilir durumda, zaten biz güneşle ilgili olarak son derece istekliyiz.
YEKDEM tarifesinin değişme riskini alıyoruz ama biz Türkiye Cumhuriyeti’nin en azından geriye dönük bir tarife azaltımına gitmeyeceğine inanıyoruz. Banka olarak YEKDEM’in değişme riski olsa da, bunun olmayacağına inanıp, bu projeleri aynı istekle finanse etmeye devam ediyoruz. Yerli kömüre alım garantisi gelirse, o tarafa da bakabiliriz. Tabii ki çevresel konulara maksimum özeni gösterecek, en verimli teknolojiye sahip Avrupa Birliği (AB) standartlarındaki projelerden bahsediyorum. Ama şu an kömürü finanse etmemiz mümkün değil. Doğalgaz zaten mümkün değil. Doğalgaz ne zaman yapılır? 2023’lerde bence doğalgaz konuşulacak. Zor zamanlar bir yerde fırsat da içeriyor yatırım yapmak için. Buradan gelip varlık, proje satın alma anlamında. Daha çok Körfez tarafından veya büyük uluslararası finans kurumlarının kaynağı ile desteklenecek fonlar olabilir. Alım fırsatları olabilir. Öyle de bakmak lazım.”
Üç alanda neler yapılmalı?
* Yenilenebilir: 2016’da yaklaşık 15 bin MW proje YEKDEM’den faydalanıyor, yaklaşık 7.9 dolar-cent fiyattan elektrik satıyor. Piyasa fiyatı da bu yıl ortalama 4.4 cent olacak diye bakarsak, 3.5 cent’lik bir sübvansiyon var. Nihai tüketiciler YEKDEM projelerini sübvanse ediyoruz, bunun yıllık maliyeti 2 milyar dolar. Ancak YEKDEM olmasaydı 15 bin MW yenilenebilir enerji projesi finanse edilemeyecekti, bunların yerine gaz santralleri yapılacaktı. Eğer gaz yapılsaydı fiyatlar 4.4 cent’ten 6 cent’e çıkacaktı, bunun maliyeti de yine 2 milyar dolar olacaktı. İlave olarak da bu yıl için 1 milyar dolar fazladan doğalgaz faturası ödeyecektik. 2015-2030 yılı arasında eğer YEKDEM’i kaldırmazlarsa ve müdahale etmezlerse, bankalar bir 13 bin MW projeyi daha finanse edecek imkâna sahip. Kurulu güç 28 bin MW’lara gelmiş olacak. Bu 28 bin MW için hesapladığımızda, YEKDEM projelerinin önümüzdeki 10 yıl için tüketiciye 55-60 milyar dolar net katkısı oluyor. YEKDEM’de 10 yıllık sürenin belki 15 yıla çıkarılması düşünülebilir. Avrupa’da şu an özellikle çok ucuz para var fakat tarife dolar üzerinden olduğu için kredi Euro olarak verilmiyor. Diyoruz ki yatırımcıya opsiyon verilsin, dolar veya Euro’yu seçsin.
* Kömür: Türkiye eğer yerli kömür potansiyelini kullanmak istiyorsa YEKDEM’de olduğu gibi alım garantisi getirmek durumunda. Aksi takdirde bunlara finansman sağlanması çok mümkün değil. Biz yerli kömüre stratejik bir sektör olduğu için belirli teşvikler getirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Enerji sektörüne çok uzun vadeli bakmak lazım. Enerji Bakanlığı da böyle bakıyor. Bugün bir kömür yatırımına başladığınız zaman izinleriyle, finansmanı, inşaatıyla 5-7 yıl. Sonraki yıllardaki arz açığını engellemek için yapılan planlamalar olması lazım. Bence yenilenebilir enerji potansiyelimizi maksimum kullanmak zorundayız ama yerli kömürü de belki çok acele değil, daha uzun vadeli bakış açısıyla şimdiden altyapısını kurarak desteklemek gerekir.
*Doğalgaz: Finansmana erişimin kömüre göre nispeten kolay olması, kolay kurulabilmeleri, tüketimin yüzde 7’lerde artacağı ve bunların karlı çalışacağı beklentisi ile yatırımlar yapıldı. Bugün arz fazlası olduğu için ve gazcıların kendi arasında çok rekabet olduğu için öngörülen karlılık yok. Yeni yatırım yapılmıyor. Mevcutlar nasıl hayatlarına devam edecek? Bununla ilgili önerimiz şu: Piyasada yap işlet (Yİ) ve yap işlet devret (YİD) santralleri daha düşük verimliliğe sahip olmasına rağmen, önce onlar üretiyor, kalan elektriği özel sektör santralleri kendi arasında paylaşıyor. Biz diyoruz ki piyasayı bozan Yİ ve YİD’ler baz yük yerine dengeleyici santraller olarak çalıştırılsın. Böylece şu an verimli olduğu halde çalışamayan yepyeni tesisler çalışmaya başlayacak.
Gazda indirim BEKLENİYOR
HATEM’e elektrik fiyatları ilerleyen dönemde nasıl seyredecek diye sorduğumuzda, “Elektrik fiyatları için iki şey çok önemli: 1) Arz-talep, 2) Petrol ve dolayısıyla gaz fiyatı. BOTAŞ’ın yaptığı kontratlardaki formül Brent petrole bağlı. Bir de kur. Arz-talebi konuştuk, bu tarafta tüketici lehine bir durum var arz fazlası olduğu için. Petrol tarafı yine tüketici lehine gelişti; 100 dolardan 50 dolarlara düştük. Bir tek kur tarafında bir miktar son dönemde artış oldu. Biz yakın zamanda gaz fiyatında bir indirim bekliyoruz. Düşen petrol fiyatları sayesinde BOTAŞ artık bu imkânı yapabilecek imkâna kavuştu. Bunun da elektrik tarifesine yansıyabileceğine inanıyoruz. Günün sonunda Bakanlık karar verecek ama ben üç-altı ay içinde doğalgaz, PMUM ve tarifede bir indirim bekliyorum” diyor.