Küresel piyasalarda resesyon endişesi gittikçe büyüyor. Salı günü, Wall Street yüzde 3’ün üzerinde değer kaybederken, Asya ve Avrupa borsaları da bu düşüşten olumsuz etkilendi. Dün Paris borsası yüzde 1,36, Alman DAX ise yüzde 1,14 oranlarında değer kaybetti. Öte yandan, Çin telekom kuruluşu Huawei’nin üst düzey bir yetkilisinin İran yaptırımlarını deldiği savıyla ABD’nin talebi üzerine Kanada’da göz altına alınmasının ardından Çin ila ABD arasında patlak veren gerilim de borsaları özellikle de teknoloji hisselerini olumsuz etkiledi.
Arjantin’deki G20 zirvesi kapsamında Çin ila ABD arasındaki ticaret savaşları sorununun çözümü için Başkan Trump’la Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in kısmen uzlaşmaya varması piyasaları sevindirmişti. Ancak Trump’ın daha sonra Çin’i tehdit eden tweet’ler atması, ortamı yine germişti.
Analistler piyasalarda endişenin, kötümser bir havanın hakim olduğunu belirtiyorlar. Yatırımcıların son derece temkinli davrandığı, volatilite olasılığı çok düşük varlıklara yöneldikleri kaydediliyor.
Nitekim bu durum ABD faiz oranlarında açıkça görülüyor. İki yıl ila 10 yıllık bono faizleri arasındaki fark 2007 yılı krizinden beri hiç bu kadar düşük olmamıştı. Yatırımcılar, faiz oranı eğrisinin tepetaklak olmasından yani kısa vadeli faiz oranlarının uzun vadeli faiz oranlarından çok daha yüksek olmasından korkuyorlar. Geçmişte ABD’de bu tür durumlardan 12-24 ay sonra resesyonun ortaya çıktığına tanık olunmuştu. Bu da borsalardaki endişenin kaynağını açıklıyor.
Şimdilik bu tersine yönelim kısmi bir durum. Dolar üzerinden üç yıllık finansman beş yıllık Hazine bonolarından daha pahalı. Bunun daha da yaygınlaşması bekleniyor. ABD’de 10 yıllık Hazine bonolarının faiz oranı yüzde 3’ün altına geriledi ve belki de gelecekte, bu sınırın üzerine çıkmakta zorlanacak.
Analistler tüm bu gelişmeler baktıklarında 2020 yılında bir resesyon olasılığından kaygı duyuyorlar.
