Doların bıktırıcı egemenliği

0
77

Amerikalıların bunu bir şantaj aracına dönüştürdüğü bile söylenebilir. Ez cümle dolar dünyanın en berbat para birimine dönüştü.
Peki dolardan kurtulmak mı gerekiyor? Bu uzun süre Fransa’nın takıntısı oldu. Genç maliye bakanı Valery Giscard d’Estaing 1964 yılında Tokyo’da doların  “aşırı ayrıcalıklı konumu”nu reddetmiş ve hem sağ hem de sol idareciler Amerikan para biriminin yerine euro’yu devreye sokmak istemişlerdi. Donald Trump’ın Amerikası’nın izolasyona gömüldüğü bir süreçte bu konuda somut girişimler gündeme gelebilir. Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker geçenlerde yaptığı konuşmada, “Avrupalı şirketlerin Avrupalı uçakları euro’yla değil de dolarla satın almaları mantıksız” demişti. Öte yandan, Çin ise ilk kez mart ayında satın aldığı petrolün bedelini yuan olarak ödeyecek bir anlaşmayı gündeme getirdi. Oysa petrol fiyatı yıllardır dolar üzerinden pazarlık edilir ve dolar cinsinden ödenir.
 
Rezervlerin yüzde 60’dan fazlası dolar bazında
ABD’de doların tehdit altında olduğu varsayımı dilden dile dolaşıyor. Nitekim bu yılın başında Davos toplantılarında da, pek çok Amerikalı bunu dile getirerek, bir ilke imza attı. Dünyanın en büyük varlık fonu olan BalckRock’un yöneticisi Larry Fink diğer para birimlerine doğru yönelimden kaynaklanabilecek bir dolar krizi senaryosundan söz etti. Wall Street’te de, büyük çaplı yatırımcıların dolardan kaçıştan korunma (ya da bunu fırsata çevirme) yollarını aradıkları biliniyor.
İlk bakışta, Amerikan para biriminin egemenliğinin sona ermesi hayal bile edilemeyecek bir durum gibi gözüküyor. Nitekim, yeşil para birimi gezegen büyük bir bölümüne hakim konumda. Aşırı yoksulluğun hüküm sürdüğü en ücra köşelerden milyarderlerin sınıflandırılmasına, Çin’in Afrika ülkelerine verdiği krediler, teröristlerin ceplerine kadar her kategoride dolar karşımıza çıkıyor. Dolar bir para biriminin üç misyonunu fazlasıyla yerine getiriyor. Ölçüm aracı: Başta petrol olmak üzere hammaddelerin büyük bir bölümü dolar cinsinden ödeniyor. Kambiyo aracı:  Onlarca ülkedeki şirket kambiyo işlemlerini dolar olarak gerçekleştiriyor ve ABD para birimi döviz piyasasındaki işlemlerin yüzde 88’ine egemen. Ve de rezerv para birimi: Uluslararası borçların yarısı ve kambiyo rezervlerinin yüzde 60’ından fazlası da Amerikan para birimi cinsinden.

Şantaj aracı 
Ama bu hakimiyet çok fazla, aşırı. Özellikle son yıllarda Amerikalılar doları bir şantaj aracına dönüştürdüler. ABD para birimini, Washington’un yaptırım uyguladığı ülkelerle iş yapan Avrupalı şirketleri mahkum eden bir araca dönüştürdü. Milyarlarca dolarlık cezalarla yıldırma taktiği uygulanıyor. Donald Trump ABD’yi İran’la yapılan nükleer anlaşmadan çıkardığında, Washington Tahran yönetimiyle çalışacak olan çok uluslu şirketleri cezalandıracağını açıkça dile getirdi.
 
Bu yeni tehdit hem kamu hem de özel kesimdeki Avrupalı idarecileri bıktırdı. Brüksel yaşlı kıtanın şirketlerinin doları baypas ederek İran’la çalışacakları ve böylece Amerika’nın hışmına uğramayacakları bir platform oluşturmak üzere harekete geçti. Bu yalnızca bir başlangıç. Gelecek yıllarda pek çok Avrupalı ve Asyalı şirket Amerikan riskinden kaçınmak için hem hazinelerini hem de faturalarını dolardan muaf tutacak formüller geliştirecek. Amerikan hegemonyasının gerilediği bir dünyada, para düzeni de değişecek. Juncker “euro yeni Avrupa’nın yönetiminin aktif bir aracı olacak” diyor.
 
Hassas nokta
Ancak şu bir gerçek ki, asıl maç ne kambiyoda ne de iş anlaşmalarında oynanacak; asıl hassas nokta rezerv parası. En büyük miktar burada. Aynı zamanda, rezerv parası olmak demek bir numaralı güven unsuru olmak anlamına geliyor çünkü burada mevduat söz konusu.
Normalde, rezerv para birimi sonsuza dek kalıcı olmaz. Bir para biriminin dünyadaki rezervlerde yer alabilmesi için bu parayı arz eden ülkenin satın aldığından fazla aktifi satması gerekiyor. Bu da dış açığın süreklilik kazanması anlamına geliyor (ABD on yıllardır bunu yapıyor). Bu açıklar dış borç olarak birikiyor ve bu da sonuç itibariyle, borç verenleri endişelendiriyor.
Öte yandan, doların üstünlüğünü tehdit eden başka nedenler de var. Her şeyden önce, ABD’nin dünya ekonomisindeki ağırlığı azalıyor; kırk yılda üçte birden fazla geriledi. Ayrıca Trump’ın ticaret savaşları da Amerikan korumacılığına maruz kalan ülkeleri alışverişte doların payını azaltmalarına yol açıyor.
 
Finansal cüce
Ancak yatırımcıların paralarını bir yere yatırmaları gerekiyor. Analistler, “diğer dövizler bütünleşmiş, likit ve büyük hacimli bir borçlanma piyasası sunmuyor” diyorlar. Çin finansal anlamda cüce. Avrupa’ya gelince, devasa bir dış fazlası var, finans piyasası parçalı ve para birimi de siyasi olarak kırılgan. Uluslararası para sistemini çok iyi tanıyan ekonomistlerden Barry Eichengreen 2010 yılında yayınlanan “Exorbitant Privilege” adlı kitabında, doların gerçek bir rakibi olmadığı için hakim para birimi olduğunu belirtiyordu. Bu durum hala geçerli ve uzun süre de böyle kalma riski var. Aşırı ve bıktırıcı olsa da.