Citibank’ın üç önemli stratejisi

0
144

Türkiye’de yaklaşık 40 yıldır faaliyet gösteren Citibank, önümüzdeki döneme ilişkin üç önemli strateji belirledi. Bu stratejinin birinci ayağını Türk şirketlerini dünyaya taşımak ve dünyadaki şirketleri ise Türkiye’ye getirmek bulunuyor. İkincisini portföy ve doğrudan yatırımları Türkiye’ye çekmek, üçüncüsünü ise müşterilerine A’dan Z’ye çözümler sunan dijital dönüşüm ve Fintech’lerle işbirliği oluşturuyor. Kurumsal ve ticari bankacılığın yanı sıra bankalara sendikasyon ve tahvil ihraçları ile finansman sağlayan Citi, aynı zamanda menkul kıymet saklama hizmeti de veriyor. “Müşteriye odaklanıyoruz” diyen Citibank Türkiye Genel Müdürü Serra Akçaoğlu, müşterinin sadece bugünkü ihtiyacına değil, değişen dünyada ilerideki ihtiyaçlarının neler olabileceğine de odaklandıklarını söylüyor. Akçaoğlu, Citi’nin dünyadaki çözümlerini alıp Türkiye’ye uyarlayabildiklerine dikkat çekiyor.
2008 yılından bu yana Citibank Türkiye’nin Genel Müdürlüğünü yapan Akçaoğlu, aynı zamanda Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nde (EMEA) Citi’nin fiziki şube veya iştirakinin olmadığı, ancak kurumsal bankacılık hizmeti sunduğu 60 ülkenin de sorumluluğunu taşıyor. Akçaoğlu’nun Amerikan Şirketler Derneği (AmCham Türkiye/ABFT) Yönetim Kurulu Başkanlığı ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyeliği şapkaları da bulunuyor. Fortune Türkiye’nin “En güçlü 50 iş kadını” listesinde yer alan Akçaoğlu, Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, bankanın hedefleriyle ilgili sorularımızı da yanıtladı.

Geçtiğimiz yıl Türkiye ekonomisi güçlü bir büyüme yaşadı. Bu yıla ilişkin beklentileriniz nedir?
Türkiye geçen yıl kuvvetli bir büyüme kaydetti. Bunda KGF’nin de kayda değer etkisi oldu. Bu yıl biraz daha normalleşme ile yüzde 4 civarında bir büyüme bekliyoruz. Türkiye ekonomisi tek bir sektöre dayalı bir ekonomi değil. Ayrıca, geniş bir demografik yapısı bulunuyor. Rahat büyüyebilir bir modeli var. Ancak, büyümenin fonlamasının nasıl yapılacağı çok önemli. Çünkü, bu dönemde enflasyona da odaklanmamız gerekiyor. Sağlıklı büyümeyle birlikte enflasyonu da düşürmemiz ideal olur. Diğer yandan, cari açığın fonlamasına baktığımızda, dünyada likidite fazlası nedeniyle portföy yatırımlarından Türkiye ciddi bir pay aldı. Geçen yıl 20 milyar doların üzerinde bir portföy yatırımı geldi. Önümüzdeki dönemde ise çalışmamız gereken ödevlerimiz var. Bunun için kamu ve özel sektörün sadece portföy yatırımlarını değil, doğrudan yatırımları da artırmak için birlikte çalışması gerektiğine inanıyoruz. Bildiğiniz gibi geçmiş dönemlerde dünyadaki merkez bankaları önemli miktarda para bastı ve aralarında Türkiye’nin de olduğu gelişmekte olan ülkelere ciddi portföy yatırımları geldi. 2018 sonundan itibaren merkez bankaları bu kadar çok para basmayacağı beklentiler arasında. Bu da portföy yatırımlarını azaltabilir. Bu nedenle doğrudan yatırımları artırmaya odaklanmamız gerekiyor. Önümüzdeki döneme baktığımızda, Avrupa ve ABD ekonomileri büyüyor ama enflasyon oranları nispeten düşük. Bu bizim için bir avantaj, özellikle ihracatımızı arttırmamız için önemli bir fırsat.

Son dönemde geçmişteki gibi büyük yatırımların olmadığını görüyoruz. Diğer yandan Türkiye yatırım yapılabilir notunu da kaybetti. Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye bakışları nasıl?
Hangi yatırımcı kitlesiyle konuştuğunuza göre değişiyor bu. Portföy yatırımcıları yatırım yaptıkları ülkenin reel faizine bakar. Türkiye bu açıdan hâlâ cazip, reel faiz veren bir ülke. Geçen yıl ülkemize gelen 20 milyar doların üzerindeki portföy yatırımları da bunu teyit ediyor. Dünyadaki merkez bankalarının bugünkü stratejileri devam ettiği takdirde bu devam eder. Ancak bu resim dünya merkez bankaları beklentilerin üzerinde bir faiz artışına giderse değişebilir.
Türkiye’de doğrudan yatırımları bulunan yabancı yatırımlara bakarsak, onlar yatırımlarına devam ediyor. Çok uluslu bu şirketler, gelişmekte olan pazarları iyi tanıyor ve kısa vadeli karar vermiyorlar. Çünkü, orta ve uzun vadeli stratejileri bulunuyor. Çok uluslu şirketler birçok kritere bakıyor. Genellikle yatırımcıların iş ortamı, enflasyon, kredi notu, faiz gibi kriterlere baktığı ifade edilir. Ancak, Türkiye’ye yatırım yapmak için gelen çok büyük bir firmanın üst yönetimi, yatırım kriterlerinin genç nüfus ve coğrafi avantaj olduğunu söyledi. Bunların yanında, Türkiye’yi yönetim merkezi yapan birçok firma da var. Bunların sayısını artırmamız gerekiyor. Örnek vermek gerekirse, Amerikan Şirketler Derneği olarak 125 üyemiz var. 90 binin üzerinde istihdamı bulunan bu şirketlerin 50 milyar TL’nin üzerinde Türkiye’ye yatırımları var. Ülkemize yapılan doğrudan yatırımların stok olarak GSYH içindeki oranı yüzde 20’lerde. Tabii ki bunu artırmamız gerekiyor.
Diğer yandan, Türkiye’de yatırımı olmayan yeni firmalar ise yatırım ortamı, potansiyel sektörler, bankacılık sistemi gibi konularda çok soru soruyorlar. Reform paketlerini soruyor, ülkeyi tanımak istiyorlar. Bizler de kamu ve özel sektör temsilcileriyle yurtdışında road show’lar yaparak Türkiye’yi anlatmaya çalışıyoruz.

Bu dönemde dikkat edilmesi gereken konular neler peki?
Türkiye cari açık veren bir ülke. Bu nedenle ilk dikkat etmemiz gereken konu yurtiçi tasarruflarımızı ve rekabet gücümüzü artırmaya yönelik adımlar atarak dış finansman ihtiyacını düşürmemiz. Aynı zamanda doğrudan yatırımları hep birlikte kamu-özel sektör olarak artırmaya odaklanmamız önemli. İkincisi enflasyonu düşürerek sağlıklı büyüme modeline odaklanmamız gerekiyor. Türkiye ekonomisi dayanıklı. Dolayısıyla bunları risk olarak görmüyoruz ama bunları ciddi şekilde avantaja dönüştürebiliriz. Bu açıdan 2018 yılı çok önemli. Özellikle reformları hayata geçirirsek dünyadaki volatiliteler bizi o kadar da etkilemez.

Bankacılık sektörü için nasıl bir yıl bekliyorsunuz?
Bankacılık sektörüyle gurur duyuyoruz. Dünyada da Türk bankacılık sektörünü hep örnek gösteriyoruz. Bankacılık sektörü kuvvetli, bunu rakamlar da söylüyor. Sermaye yeterlilik rasyosu geçen yıl yüzde 16,9 oldu. Ortalama yüzde 14,7 özsermaye kârlılığı elde etti. Takipteki kredi oranı ise yüzde 3’lerde. Bankacılık sistemi riskini, sağlıklı fonlama modellerini ve verimliliği yönetmeyi biliyor. Geçen yıl KGF etkisiyle TL kredilerinde ciddi bir büyüme oldu. Türk lirası kredi/mevduat oranı yaklaşık yüzde 140’larda bulunuyor. Mevduatların çoğunun kısa vadeli olması ve mevcut kredi/mevduat oranı nedeniyle bu yıl kredilerde geçen yılki kadar artış zor görünüyor. Geçen yıl yüzde 20 büyüyen krediler için bu yıl büyüme öngörümüz yüzde 15’lerde.

Citibank Türkiye için 2017 yılı nasıl geçti?
Citibank Türkiye olarak toplam aktif  büyüklüğümüz 8.5 milyar TL, toplam toplam krediler yüzde 19 artış ile 4.4 milyar TL ve toplam mevduat büyüklüğü ise yüzde 13 artarak 6.7 milyar TL oldu. Citibank Türkiye’nin net kârı 2017 yılsonunda 268 milyon TL olarak gerçekleşti. 2017 yılsonu sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 19,16 ile sektör ortalamasının üzerinde seyretmeye devam ediyor. Citi, Türkiye’de sendikasyon kredileri ve tahvil ihraçlarıyla bankacılık sistemini fonlayan bankalar arasında yer alıyor. Sektör olarak yurtdışından 18.5 milyar doların üzerinde sendikasyon kredisi alındı. Citi de bunun büyük çoğunluğunda yer aldı. Bunun yanı sıra Türkiye’de Citi’nin de yer aldığı 20.7 milyar doların üzerinde Eurobond işlemi gerçekleştirdi. 2017 ve 2018 yıllarında ülkemizde 1.5 milyar doların üzerinde birincil halka arz gerçekleşti. Citi’de bunun önemli bir kısmında rol oynadı. Citi bu yıl başka bankalarla birlikte Enerjisa’nın halka arzında da yer aldı. Türkiye’nin en büyük özel sektör halka arzı olan Enerjisa’ya 4,8 kat talep geldi. Bu talep Türkiye’ye yatırımcı ilgisinin devam ettiğini gösteriyor.

Önümüzdeki döneme ilişkin hedefleriniz nedir?
Bizim stratejimiz, Citi’nin dünyadaki globalliğiyle katma değer yaratabileceğimiz alanlarda çalışmak. Yani müşterilerimizi dünyadaki yatırımcılarla bağlantıya geçirebilmek. Hem Türkiye’deki firmaları yurtdışına taşıyarak, dünya tedarik zincirinden daha fazla pay almalarına destek olmayı hem de uluslararası firmaların Türkiye’de yatırım yapmalarını sağlamayı hedefliyoruz. İhracat yapmak isteyen bir şirket Citi’nin know how birikiminden yararlanabiliyor. Örneğin, Nijerya’ya ihracat yapmak isteyen bir şirkete oradaki mevzuat, bankacılık sistemi gibi konularda yardımcı olmak için Nijerya Citi’nin genel müdürü ile telekonferans sağlıyoruz. Citi global bir şirket olmak isteyenlere de satın almalar konusunda destek veriyor. Halka arzlar, bono ihraçları, murabaha gibi İslami finans ürünleriyle de finansman imkanları sunuyor. Dünya çapında nakit yönetimi hizmetimiz de var. Müşteriler, elektronik platformumuzla tek tuşa basarak tüm dünyadaki nakitlerini görebiliyor. Ayrıca, büyük firmalara yan sanayi tedarik zincir finansmanı da sunuyoruz. Bunların dışında menkul kıymet saklama işimiz var. Ülkeler arası işbirlikleri için Afrika ülkelerindeki Citibank genel müdürlerini Türkiye’ye davet edip Afrika Zirvesi yaptık. Bu yıl Çin genel müdürünü davet ederek Çinle iş yapan ya da yapmak isteyen şirket yöneticileriyle biraraya getirmeyi planlıyoruz.
Stratejimizi özetlersek, Citi’nin dünya genelinde çok gelişmiş elektronik platformunu daha fazla firmaya yararlandırmak istiyoruz. İkincisi, müşterilerimizin yan sanayi ve bayi ağlarına da A’dan Z’ye dijital elektronik çözüm önerileri oluşturmayı planlıyoruz. Yani, platformlarımızı tedarik zincirlerine de açıyoruz. Üçüncüsü ise Fintech şirketleriyle işbirlikleri yapmayı düşünüyoruz.

Fintech’ler son dönemde tüm bankaların gündeminde. Sizin bu konuda ne tür çalışmalarınız var? Kurum içinde de çalışmalar yapılıyor mu?
Fintech’leri rakip olarak görmüyoruz. Onları bizimle çalışacak partnerler olarak görüyoruz. Burada müşteriyi odak noktasına alıyoruz. Müşterilerimizin ihtiyacına göre Fintech şirketleriyle çalışarak çözüm önerileri üretiyoruz. Kurum içinde de dijital çalışmalarımız var. Bildiğiniz gibi son yıllarda dünyada yaşanan teknolojideki hızlı değişim birçok sektörü olduğu gibi finans sektörünü de derinden etkiliyor. Özellikle Fintech şirketlerinin müşterilere daha hızlı, daha kolay ulaşmaları ve kullanıcı dostu ürün ve hizmetler sunmaları bu şirketlerin hızla çoğalmasına ve finans sektöründen hızla pay almalarına olanak sağlıyor. Bu hızlı değişime karşı proaktif davranmaya, Fintech şirketleri ile işbirliği yapmaya ve onların metodolojilerini anlayıp banka içi kültür değişikliğini sağlayacak olan kurum içi girişimciliğe odaklandık. Müşteri odaklı, yenilikçi ve KPI tabanlı disiplinli strateji oluşturarak yeni bir girişimcilik kültürünün oluşturulması odak noktalarımızdan biri oldu. Geçtiğimiz yıl 7 farklı çalışma alanı belirleyerek inovasyon odaklı çalışma grupları oluşturduk. Citibank çalışanlarının yüzde 20’sini oluşturan inovasyon ekipleri birer start-up şirketiymiş gibi çalışarak, müşteri ihtiyaçlarını müşteri bakış açısı ile çözmeyi ilke edindi. Bu çalışmalar sonucunda 25 stratejik fikir ortaya çıktı. Bu fikirler çalışanlar tarafından melek yatırımcı konseptinde oylandı ve seçilen fikirler hayata geçirilmek üzere projelendirildi. Diğer yandan, Blockchain teknolojini de yakından takip ediyoruz.

Y kuşağı geliyor…
Bildiğiniz gibi artık yönetim tarzı ve genel müdür profilleri değişiyor. Bu yeni dünyada yöneticilerin artık bir basketbol koçu gibi insanları biraraya getirici, herkesin içindeki ışıltıyı yakalayabilecek, herkesin güçlü taraflarını ortaya çıkarmasında destek olabilecek biri olması gerekiyor. Öyle tepeden ‘bunu yapalım’ diyen değil, çalışanların fikirlerini dikkate alan kapsayıcı biri olmalı. Son bir yıldır Y kuşağından bir mentorum var. Beni çok değiştirdi. Özellikle dijital dönüşüm ve inovasyon konusunda vizyonumu açtı. Banka içinde bir Y kuşağı komitesi kurduk. Inovasyon projelerini onlar yürütüyor. Kendi yöneticileri var tabi ama bu konularda benimle direkt iletişim kuruyorlar. Müthiş yararlanıyoruz.

Banka olarak kadınların ekonomiye katkıda bulunmasını sağlamak için Mikro Girişimcileri destekleme programınız var. Kaç girişimci kadına destek sağlandı?
Dokuz yıldan bu yana Citi Vakfı Desteği ve Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı işbirliği ile Mikro Girişimci Ödüllerini düzenliyoruz. Yarışma, mikro girişimcilik konusunda farkındalık sağlamayı ve mikrogirişimcileri desteklemeyi hedefliyor. Yarışmaya başvuran kadın mikrogirişimci sayısı yıllar içerisinde katlanarak arttı. İlk yıl başvuruda bulunan kadın girişimci sayısı 700 iken, geçtiğimiz yıl 57 ilden 2.000’e yakın mikro girişimci başvuruda bulundu. Geçtiğimiz 9 yıla baktığımızda Citi Mikro girişimci Ödülleri’ne 18 binden fazla mikro girişimci başvurdu, 250’inin üzerinde mikro girişimci ödül aldı.