Çetinkaya: Petroldeki yükseliş cari dengede risk oluşturuyor

0
36

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, “Enflasyonun 2017 yılında yüzde 6,5’e geriledikten sonra 2018’de yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörmekteyiz.” dedi.

Çetinkaya, “2017 Yılında Para ve Kur Politikası” konulu toplantıda yaptığı sunumda, Merkez Bankası olarak fiyat istikrarına odaklı para politikası duruşunun korunduğu bir çerçeveyi esas aldıklarını ve gelecek dönemde de bu çerçeveyi korumaya devam edeceklerini belirtti.

Para politikası kararlarının enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak oluşturulacağını ifade eden Çetinkaya, “Enflasyonun hedefle uyumlu seviyelerde tutulması amaçlanırken fiyat istikrarı da gözetilecektir. Bu temel amaç doğrultusunda enflasyon hedefi hükümetle varılan mutabakatla uyumlu olarak orta vadede yüzde 5 olarak korunmuştur. Enflasyonun 2017 yılında yüzde 6,5’e geriledikten sonra 2018’de yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörmekteyiz.” diye konuştu.  

Gayri safi yurt içi hasılanın istikrarlı büyüme eğiliminin yılın ilk yarısında yavaşlayarak da olsa sürdüğüne işaret eden Çetinkaya, anılan dönemde büyümenin ana sürükleyicisinin nihai yurt içi talep olmaya devam ettiğini söyledi. 

Temmuz ayında yaşanan yurt içi gelişmeler ve bayram tatilleri nedeniyle ortaya çıkan çalışma günü kayıplarının 3. çeyrekte sanayi üretiminde ana eğilimin ötesinde bir daralmaya neden olduğuna değinen Çetinkaya, şunları kaydetti:

“Yakın dönemde açıklanan veriler gerek iş gücü kayıplarının telafi edilmesi gerekse ana eğilimdeki toparlanmayla birlikte üretimde artışa işaret ediyor. Kapasite kulanım oranı ve siparişlere ilişkin göstergeler de bu görünümü teyit ediyor. Yılın son çeyreğinde iktisadi faaliyette ılımlı bir toparlanma öngörmekteyiz. 2017 yılında ise ihracat kanalından büyümeye gelen desteğin artacağını değerlendiriyoruz. Bununla birlikte önümüzdeki dönemde toplam talep koşullarının enflasyona katkısının aşağı yönde olmasını beklemekteyiz.
Cari işlemler dengesi 2011 yılından itibaren kademeli bir düzelme eğilimi gösterdi. Ancak son aylarda özellikle turizm gelirlerindeki azalış nedeniyle iyileşmenin bir miktar duraksadığını gördük. Turizm sektöründeki görünümün cari denge üzerindeki olumsuz etkisine rağmen dış ticaret hadlerindeki gelişmelerin gecikmeli yansımaları ve kredilerin ılımlı seyri bu etkiyi sınırlıyor.”

Çetinkaya, petrol fiyatlarındaki yükseliş, gelecek yıl cari işlemler dengesi üzerinde aşağı yönlü bir risk oluştursa da turizm gelirlerinde beklenen ılımlı toparlanmanın ve dış ticaret görünümünün söz konusu etkiyi telafi edebileceğini söyledi.

Geçen dönemde enerji fiyatlarının düşük seyrinin ithalat kanalıyla dış ticaret dengesindeki iyileşmeyi desteklediğini belirten Çetinkaya, “Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisinin sürdüğünü görmekteyiz. Jeopolitik gelişmelerin dış talep üzerindeki olumsuz etkilerine karşın dış pazarlarda pazar çeşitlendirme konusundaki esnekliğimiz ihracatı desteklemeye devam ediyor. Ayrıca yakın döneme dair veriler Rusya ile başlayan normalleşmenin ihracatı olumlu yönde etkilediğine işaret etmekte.” değerlendirmesinde bulundu.

“Tüketici kredileri artış eğiliminde”
Merkez Bankası olarak aldıkları likidite tedbirlerinin makro ihtiyati alandaki düzenlemelerinin finansal koşulları desteklediğini gördüklerini ifade eden Çetinkaya, “Tüketici kredilerinin son dönemde kredi maliyetlerindeki gerileme ve makro ihtiyati önlemlerin de etkisiyle konut kredilerinde olmak üzere artış eğilimi göstermeye başladı. Öte yandan, küresel ve jeopolitik gelişmelerin yurt içi finansal piyasalara yansımaları nedeniyle ticari kredi standartları bir ölçüde sıkılığını korurken, ticari kredilerdeki canlanma göreli olarak zayıf seyretmekte.” dedi

Son dönemde iktisadi görünümü etkileyen en temel gelişmenin küresel piyasalarda yaşanan yeniden fiyatlama eğilimi olduğunu vurgulayan Çetinkaya, gelişmiş ülkelerde politika faizlerine ilişkin beklentilerin yukarı yönlü güncellenmeye başlamasıyla uzun vadeli faizlerde kayda değer bir yükseliş yaşandığına dikkati çekti.