Cengiz’den Bosna’da üçlü oyun

0
200

Türkiye’de savunma sanayinin performansının -hem büyüklük hem yerlilik oranı olarak- artışının büyük şirketlerin işleri kendi başına yapmak yerine yerli alt yüklenicilere dayanan bir ekosistem kurmasından kaynaklandığı yorumunu yaptığımız iş yemeğinin bir gün sonrasında Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da benzer bir başarı hikayesini dinlemek bir yanıyla şaşırtıcı olurken diğer yanıyla “aklın yolu bir” dedirtti. Otoyolun inşaatı süresince bin 800 kişinin istihdam edildiğini ifade eden Cengiz İnşaat Yurt Dışı Projeler Direktörü Utku Gök, “Çalışanlarımızın yarısını Türkiye’den getirdik. Kalan 900 kişiyi ise yerel halktan temin ettik. Ülke ekonomisine bu şekilde de katkı sağlamaya çalıştık. Bosna Hersek’in yaklaşık 3,5 milyonluk nüfusu göz önüne alındığında 900 kişinin önemli bir istihdam olduğunu görüyoruz. Bu sadece otoyol değil, Saraybosna’nın acılarını hafifletecek bir yol aynı zamanda” diyor. Yerel kaynaklar ülkede işsizliğin yüzde 40’a ulaştığını söyleyince bu proje yönetimi biçiminin önemi artıyor ancak ayrıntılara bakıldığında bunun çok kolay bir iş olmadığı da anlaşılıyor. 

Bosna Hersek’te çalışanlar, komünizm döneminden kalma bir alışkanlıkla çalışma saatlerine büyük bir hassasiyet gösteriyor. Ülkede sekizde başlayan mesainin dörtte bitmesi şeklinde bir gelenek oluşmuş. Bu bazen saat üçe kadar geriliyor ve özellikle Saraybosna’da saat dörtte trafik yoğunlaşıyor. Bu durum, Türkiye’den gelen işçilerin bitmek tükenmek bilmez bir enerji ile çalışma alışkanlığı ile karşılaştırıldığında bir tezat yaratıyor. Gök, bunun çalışmayı planlamada sorun yarattığını kabul etmekle birlikte konunun pozitif bir boyutunun da bulunduğunu da söylüyor. Gök, “Bosnalılar işlerini büyük bir özenle yapıyorlar. Vardiyası biten bir kamyon şoförünün kamyonunu bir sonraki çalışana teslim etmeden önce yıkayıp pırıl pırıl yapmasına şahit olduk” diyor. Tabii, bunun sembolik örneklerden biri olduğunu vurgulamak gerekiyor ancak bu iki farklı çalışan tipinin harmanlanması ile projeyi süresinin ve bütçesinin altında tamamlamanın bir yönetim başarısı olarak Cengiz İnşaat’ın hanesine yazılması için sembolik demek mümkün değil.

Şirket, Bosna Hersek’teki başladığı akıllı yol projesini söz verilen zamandan üç ay önce ve yaklaşık 14 milyon dolar daha düşük bütçeyle tamamladı. Şirket, 2012’de sonuçlanan ihalesinin ardından başladığı proje kapsamında yaklaşık 100 kilometrelik otoyolun 20 kilometresini 355 milyon euro yatırım gerçekleştirdi.
Gök, “Cengiz İnşaat olarak Bulgaristan’da yaptığımız otoyol projesi incelendikten sonra yeterlilik belgesi alan tek Türk firma olarak ihaleye katıldık. Bu ihalede Avrupa’nın dev firmalarıyla yarıştık. Üç ihaleyi de biz kazandık. 369 milyon Euro tutarındaki işi, bütçesinin altında 355 milyon Euro’ya bitirdik” şeklinde konuşuyor.

Macaristan’ın başkenti Budapeşte’den başlayan otoyol, Bosna Hersek’ten geçerek Adriyatik kıyısına kadar iniyor. Otoyolun 360 kilometresi Bosna’dan geçiyor. Bunun Cengiz İnşaat tarafından tamamlanan 20 kilometrelik bölümünün beş kilometresi tünellerden oluşuyor. Gök, “Avrupa’nın en uzun tünellerinden birini inşa ettik. Burada Yunanistan’dan başlayıp İtalya’ya kadar uzanan otoyol ile birleşiyor” diyor.

Gök, Avrupa’nın kuzeyi ve güneyini birbirine bağlarken doğu ve batı koridorunu da tamamlayan C-5 otoyolunun hem ekonomik hem de stratejik önemini vurgularken buna “Avrupa’nın İpekyolu” adının verildiğine de dikkat çekiyor. Gök, otoyolda uzaktan sürekli görüntülü kontrol sistemlerinin bulunduğunu belirterek, otoyol ve tünellerde Avrupa’daki standartları uyguladıklarını ekliyor. Bu yanıyla teknolojik olarak da oldukça dikkat çekici bir proje söz konusu…

Projenin önemi, Avrupa’dan sağlanan finansman olanaklarında da kendisini gösteriyor. Avrupa Yatırım Bankası (EIB) ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından kredilendirilmesi projenin finansmanında geri ödemenin uzun süreye yayılmasını ve düşük faiz gibi avantajları beraberinde getiriyor.
Bir dönem Bosna Hersek Başbakanlığı yapan ve şu anda Saraybosna Karayolları Genel Müdürlüğü görevini yürüten Adnan Terziç, geri ödeme planında beş yıllık ödemesiz bir dönemin bulunmasını da avantajlar listesinde sayıyor. Cengiz İnşaat’ın otoyolu iki yılda bitirmesinin kendilerini mutlu ettiğini belirten Terziç’in, karayollarındaki bu göreve getirilmesi de projenin önemine işaret ediyor. Kendisi de mühendis olan Terziç, başbakanlık görevinin ardından uzun süre kamuda görev almanın mümkün olmadığı ülkede karayolları projelerinin gerçekleştirilmesi için göreve çağırılıyor.

Projenin Bosna-Hersek’in Avrupa Birliği’nin saygın bir üyesi olma sürecine de katkı sunmasını bekleyen Terziç, karayolu projesinin Türkiye ile bağların güçlenmesine de hizmet ettiğini kaydediyor. Terziç, “2000’lerde Türk firmaları Bulgaristan ve Romanya’ya yatırım yapıyordu. ‘Kalbiniz Bosna’da ama yatırımlarınız başka yerlere’ diye sitem etmiştim” diyor. Cengiz Holding’in yaptığı iş kadar projeyi yürütürken yerel ekosisteme dayanması da bu bakışın değişmesinde önemli rol oynuyor.  

Akıllı otoyolun bölgeye toplamda 6,6 milyar dolarlık yatırımın gelmesine de katkı sağlayacağı belirtiliyor. Ancak aradan geçen sürede Macaristan başta olmak üzere Bulgaristan ve Romanya’ya giden yatırımların yarattığı farkı kapatması, Bosna Hersek için zorlu bir süreç olacak. Ülkede şu anda en önemli ihraç kalemi olarak frambuaz görünüyor. Avrupa’ya ihraç edilen bu ürünün yanında kaliteli hayvansal ürünleri de pazar buluyor. Çok sayıda barajı bulunan ülkenin elektrik ihracatı da bulunuyor.

Ülkeyi daha ileri götürmek için yeni projeleri gerçekleştirme niyetleri bulunduğunu belirten Terziç, Avrupa’nın avantajlı finansman modelinin yanında başka oyunculara yer vermeyi hedeflediklerini de kaydediyor. Özellikle yol projelerinde şirketlerin finansmanlarını sağlayacak şirketlerle birlikte gelmelerini beklediklerini söyleyen Terziç’in bu sözleri Çin’in finansman modeline işaret ediyor. Yüzünü Batı’ya dönen Çin yönetimi, Bir Kuşak, Bir Yol projesi kapsamında hedeflediği Avrupa’da bu tür finansmanı sağlamaya hazır. Terziç, Cengiz İnşaat’ın bu şekilde finanse edilen projeleri olabileceğine işaret ederken her iki taraf da şimdilik net bir açıklama yapmıyor.
İnşaatı tamamlanan karayolunun Bir Kuşak, Bir Yol projesi ile bağlantısı bulunmuyor ancak Türkiye açısından başka bir önemi var. Türkiye çıkışlı TIR’ların Avusturya geçişinde yaşadığı sorunlar ve bu ülkedeki siyasi değişime bağlı olarak bunun ağırlaşabileceği beklentisi dikkate alındığında Türkiye’deki lojistik şirketlerinin bu güzergâhı alternatif olarak kullanabileceği görülüyor. Gök, bu güzergâhın bir alternatif olabileceğini ve Türk TIR’larını Adriyatik kıyılarına taşıyabileceğini onaylıyor. 

Gök, Avrupa’da kendi gelecekleri konusunda da oldukça büyük umutlar taşıyor. “Makine parkımızı Türkiye’ye geri götürmüyoruz. Yeni projelerde de Türk firmaları olacak” diyen Gök, Balkanlarda yeni yatırımlarının gündemde olduğunu söylüyor. Gök, yaptıkları işlerden kaynaklanan referansları nedeniyle kendilerine Hırvatistan ve Slovenya’dan ihale davetlerinin geldiğini ifade ediyor. Bosna ekonomisine katkıda bulunma boyutu da olan bu projenin Türk müteahhitliğinin Avrupa’da kabul görmesine katkısı dikkat çekici. Hatta bunun kabul görme etkisinden çok şaşkınlık yaratma boyutu dikkat çekiyor.

İhale tamamlanıp iş başladıktan sonra AB Komisyonu’nun işin devamına şaşırdığını anlatan Gök, “Çok hızlı bir başlangıç yaptık. Hak ediş istiyoruz, para geliyor. İş hızlı gittiği için tekrar para istiyoruz. Gelip kontrol etmek zorunda kaldılar. Çok şaşırdılar. Bu kadar hızlı devam eden bir işle karşılaşmadık dediler. Daha sonra Avrupalılar bizim çalışma hızımıza alıştılar ve hak edişlerimizi göndermeye devam ettiler” şeklinde konuşuyor. Uygulanan finansman modelinde kredi ülkeye sağlanır ve geri ödemesi ülkeden alınırken ödemeler doğrudan işi yapan şirkete yapılıyor.

Hem yurt içi hem de yurt dışında önemli işlere imza atan Cengiz İnşaat, yarattığı referanslar ile yeni işler almak için uygun bir zemin yaratıyor. Gök, “Dünyada tamamı deniz üzerine kurulu 4 adet havalimanının ikisinde Cengiz İnşaat imzası var. 2015 yılında Ordu-Giresun Havalimanını tamamladık. Ordu ve Giresunluları Samsun veya Trabzon Havalimanı’na mecbur kalmaktan kurtardık. Şimdi Artvin ve Rize arasına yine deniz üzerine bir havalimanı yapıyoruz. Bu işleri yapmak için önemli bir mühendislik bilginiz ve yıllara dayanan tecrübeniz olması gerekiyor. Ankara-İstanbul yüksek hızlı tren hattının önemli kısmının yapımında biz vardık. Türkiye’nin kuzeyi ve doğusunu birleştiren, Avrupa’nın en uzun çift tüp tüneli olan Zigana tünelinde de Cengiz İnşaat imzası var. Dünya’nın en büyük havalimanı İstanbul Yeni Havalimanı’nın da inşaatı son sürat devam ediyor” diyor.
Bu uzun listenin yeni işlerin kapısını nasıl açacağını görmek için, Bosna Hersek projesi hakkında Gök’ün konuşmasının içinden “Bu iş için Bulgaristan’da yaptığımız Ljulin otoyolu referans oldu” ifadesini cımbızlamak yeterli. Gök, yurtdışı referansları konusunda da “Cengiz İnşaat’ın yurt dışında önemli bir deneyimi bulunuyor. Azerbaycan’da Şemkir Çayı üzerinde yer alan en büyük barajı Cengiz İnşaat gerçekleştirdi. Bu baraj Türk müteahhitleri tarafından yurt dışında yapılan en yüksek barajdır. Barajın mühendislik işleri dahil tamamı Türkler tarafından gerçekleştirildi. Türkiye’den bin işçi götürdük ve ülkenin hem tarım sulamasına hem de elektrik ihtiyacına katkıda bulunduk. Bu barajın toplam maliyeti de 948 milyon dolar. 2010 yılında tamamladığımız Irak Erbil Havalimanı’nda bin 500 kişiye istihdam sağladık. Halen yapımı devam eden Uluslararası Kuveyt Havalimanı Yolcu Destek Terminali projesinde bin 400 kişi çalışıyor, 2018 ortasında projeyi teslim edeceğiz” şeklinde konuşuyor.

Modelin gidilen her yerde yerel istihdama ve ekonomik gelişmeye katkıda bulunması, dikkat çekici boyutunu oluşturuyor. Bu derinlik, referansların liste olarak sunduğundan daha büyük değeri yaratabilir.