Bosch gelecekten seslendi

0
49

Alman endüstri devi Bosch’un nisan ayı sonunda merkezinin bulunduğu Stuttgart’ta düzenlediği yıllık basın toplantısına, mali durum rakamlarından çok otomotivden günlük yaşamda kullanılan çeşitli ev aygıtlarına kadar sanayi ürünlerini bilişimle bir araya getiren yenilikçi çözümler damgasını vurdu.

Bosch yönetim kadrosunun tam olarak yer aldığı sahneye konulan “geleceğin otomobili” tasarımı ise, insanoğlunun günlük yaşamından sanayi tesislerindeki üretim sürecine kadar hemen her alanı kapsayan ve Bosch’un her noktasına damgasını vurduğu yeni dönemin bir tür vitrini oldu.

Aslında Alman endüstrisiyle özdeşleşmiş Bosch’un yine bizzat Almanya tarafından isimlendirilen Endüstri 4.0’ın lokomotifi olması da tesadüf olmasa gerek. Endüstri 4.0 ilk üç sanayi devrimi sonrası gelinen aşamayı tanımlıyor. Endüstri esas alınarak ilk üç devrim sırasıyla buhar gücünün üretimde kullanılması, elektriğin kitlesel üretimi sağlayacak biçimde kullanılması ve bilişim ve elektroniğin üretimin otomatikleştirilmesinde kullanılması olarak tanımlanıyor. Endüstri 4.0 ise sanayiyi nesnelerin interneti, yapay zeka, bulut, networkler ve üç boyutlu yazıcıların bütününü harmanlayan bir yapı.* Bu bağlamda akıllı ev aletleri, akıllı evler, şehirler, sürücüsüz otomobiller vs’yi kapsayan ve kısacası bir ev ortamından, otomobile, şehre ve üretime kadar her alanı yeniden dizayn eden mobilite çözümleri halihazırda Bosch grubunun bir numaralı faaliyet alanını oluşturuyor. 2015 yılında mobilite çözümleri 41,7 milyar euro tutarında bir satış geliri sağladı; bu rakam, grubun geçen yılki toplam 70,6 milyar euro’luk cirosunun yaklaşık yüzde 60’ına eşdeğer.

Bosch’un hem basın toplantısı sırasında hem de öncesinde tanıttığı inovatif çözümler ise, grubun yönetim kurulu başkanı Dr. Volkmar Denner’in yıllık basın toplantısında söylediği “Gelecekte, müşteriler Bosch’la sadece arabalarında ya da mutfaklarında karşılaşmayacaklar. Birbirine bağlı hizmetler hayatlarının çeşitli alanlarında onlara eşlik edecek” sözünü doğrular nitelikteydi. Örneğin, halen Almanya’da tarımda, kuşkonmaz üreticileri için geliştirilen sensör çözümleri bunlardan biri. Buna göre, sensörler kuşkonmazın yetiştiği ortamın sıcaklığını ölçüp bunu akıllı telefona aktarıyor. Böylece kuşkonmaz üreticisi sık sık tarlaları ziyaret etmek zorunda kalmadan sıcaklığı uzaktan kontrol edebiliyor ve bu da para ve zaman tasarrufu sağlıyor. Ayrıca daha kaliteli kuşkonmazların üretilmesini sağlayarak, daha yüksek bir kazanç elde edilmesine de olanak tanıyor (söz konusu sistemin fiyatı 319 euro).

Ayrıca yakın gelecekte kullanılmak üzere tasarlanmış olan Bonirob akıllı tarım robotu da var; GPS ya da etraftaki sensörlerle otonom kullanım imkanı sunacak olan robot tarım araştırmalarında ve çiftçilikte kullanılacak; bitkileri otomatik olarak tanıyıp, sınıflandırabilecek olan robot, tarım ilaçlarına gerek kalmadan zararlı otları tarlalardan temizleyebilecek, bitki yetiştirme sürecini hızlandıracak

Bosch’un ilk aşamada göze çarpan diğer bağlı nesneler kategorisinde, akıllı telefonlardaki tek bir uygulamayla uzaktan kontrol edilebilen premium ev aletleri çözümleri (uzaktan yönetilebilen buzdolapları, kahve makineleri vs.; bu uygulama halihazırda Almanya ve Avusturya’da başlamış bulunuyor), akıllı ev çözümleri bulunuyor; örneğin, radyatör termostatıyla pencere arasındaki bağlantı, pencere açıldığında ısıtma sistemini kapatıyor.
Şehirlerde ciddi anlamda zaman ve yakıt harcanmasına ve havaya çok fazla karbondiyoksit salınmasına yol açan park sorunu da yine mobilite çözümlerinin mercek altına aldığı bir konu. Sürücüler Bosch’un nesnelerin interneti bulut hizmetinden gelen bilgileri kullanarak, doğrudan boş park alanına yönelebilecek. Ayrıca otomatik vale sistemi sayesinde arabalar kendi kendilerine park edebilecek. Almanya’da yapılan araştırmalar, park yeri aramanın ortalama 10 dakika sürdüğünü ve şehirdeki trafiğin de yaklaşık yüzde 30’unu oluşturduğunu ortaya koyuyor. Hesaplamalara göre, yaklaşık 10 dakikalık bir park yeri arama süresi araca 1,35 euro’luk bir maliyete ve kilometre başına 1,3 kg’lık CO2 emisyonuna yol açıyor. Ayrıca Almanların yüzde 63’ü park ederken kontrolü başkasına vermekten memnun olacağını söylüyor.

Bosch’un bunlar dışında concierge (sürücüler, yabancı bir ülkede restoran, otel, yol, trafik durumu gibi konularda yardıma ihtiyaç duyduklarında tek bir tuşla bağlanabilecekleri, 30 ülkede 30 dilde cevap verecek olan bir hizmet), lojistik/taşımacılık (internet yardımıyla taşıma araçlarının yerleri tam olarak belirlenebilecek. Sensörler aracılığıyla taşınan mal kontrol edilebilecek. Bu tür bir kontrol sistemi özellikle soğutmanın önemli olduğu yükler için önemli) gibi alanlarda da mobilite çözümleri bulunuyor.

Ancak tüm bunlar dışında, Bosch’un Stuttgart’taki asıl gövde gösterisi, yukarıda da belirtildiği gibi, sahneye konan ve Bosch’un üst düzey yönetiminin beraber poz verdiği “sürücüsüz araba” ya da “geleceğin arabası” tasarımı oldu. Bosch’un bu şov amaçlı otomobili, otomobille sürücünün birbirleriyle iletişime geçtiği bir yapı öngörüyor. Dr. Volkmar Denner’in ifadesiyle, “Geleceğin otomobili yeni bir dijital yaşam alanı olacak.” Geleceğin arabalarında sürücüler video konferans da dahil çeşitli yöntemlerle aileleri, iş arkadaşları vb’yle iletişim kurabilecekler. Bosch’un şov otomobilinde, sürücü bulut ve iletişim uygulamaları aracılığıyla trafik ve hava durumu hakkında bilgi alabilecek ve nesnelerin interneti sürücünün kendi eviyle de bağlantı kurmasını sağlayabilecek. Buna göre, örneğin sürücünün evine bir ziyaretçi gelip, zili çaldığında araba sürücüyü uyaracak. Arabada parmak iziyle çalışan sensöre dokunulduğunda, evin ön kapısı otomatik olarak açılıyor ve böylece bir paket getirmiş olan kişi ön tarafa girebiliyor. Sürücü eve vardığında da, evin güvenlik sistemiyle bağlanarak sürücünün eve girmeden önce, evin dışındaki kameralardan etrafı iyice kontrol etmesini sağlıyor. Böylece arabanın arkasına birilerinin saklanıp içeri girme olasılığı ortadan kalkmış oluyor. Bosch yetkilileri, bu özelliklerin yüksek güvenlik gerektiren ülkeler için cazip olduğuna inanıyorlar.

Kuşkusuz, mobilite çözümleri sadece günlük yaşamdaki hizmetlerle sınırlı olmayıp, üretim sürecini de kapsıyor. Nitekim Bosch’un Feuerbach’taki tesisi, bağlantılı endüstri alanında tüm dünyada uygulamaya koyduğu 100’ü aşkın pilot projesinden birine ev sahipliği yapıyor. Bu inovasyonlar sayesinde imalattaki verimlilik artmış durumda. Bu sistem daha nitelikli bir işgücüne göz kırparken, Bosch yetkilileri 2020 yılına kadar olan süreçte endüstri 4.0’ın yalnızca kendi şirketleri için yılda yüz milyonlarca dolarlık bir tasarruf sağlayacağına dikkat çekiyorlar. Bu süreçte yazılım alanındaki uzmanlık önem kazanıyor ve nitelikli işgücü ve düşen maliyetle beraber şirketin ve dolayısıyla Alman endüstrisinin gelecekteki rekabetçi gücünün daha da artacağı öngörülüyor.
Bosch tüm bu yenilikleri önümüzdeki birkaç yıl içinde pazara sokmaya hazırlanırken Türkiye’deki faaliyetleri Alman devi için ne anlam ifade ediyor? Geçen yıl, yüzde 9 artışla 3,4 milyar euro’luk bir ciro elde eden Bosch Türkiye, 16 bin 600 çalışanla Avrupa’da Almanya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Bosch Türkiye’ye geçen yıl 300 milyon euro yatırım yaptı, bu yılki hedef ise 220 milyon euro. Endüstri 4.0’la ilgili olarak ise Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young, Bosch’un Bursa fabrikasının global endüstri 4.0’ın bir parçası olduğunu ve en son üretim teknolojilerini kullandığını belirtiyor. Bosch’un bununla ilgili organizasyon çalışmalarını 2014 yılında başlattığını ifade eden Young, endüstri 4.0 ekibinin 2014’ten beri beş farklı proje yürüttüğünü, bakım maliyetlerini azaltmak ve üretim kapasitesini artırmak amacıyla bu projelerden üçünün haziranda hayata geçirileceğini kaydediyor. Ayrıca Bosch arıza durumunda müdahale süresini kısaltarak bu yıl sonu itibariyle Bursa’da bakım maliyetlerini yüzde 30 azaltmayı, üretim kapasitesini ise yüzde 5-10 artırmayı hedefliyor.
 
 *Endüstri 4.0’la ilgili bilgiler için “Herkese Bilim Teknoloji” dergisinin 13 Mayıs 2016 tarihli sayısındaki, Müfit Aksoy’un “Bilimkurgudan yaşamın gerçeğine: Endüstri 4.0” yazısından yararlanılmıştır.