Borsada 8 aylık getiri yüzde 50’ye dayandı

0
31

Borsa İstanbul’da BIST 100  endeksi aylık bazdaki yükseliş trendini temmuzda da devam ettirerek, Temmuz 2007’den bu yana ilk defa 8 ay üst üste değer kazandı.

BIST 100  endeksi Aralık 2016’da başladığı yükseliş trendini temmuz ayında da devam ettirdi ve yükselişini üst üstte 8’inci aya taşıdı. Böylece endeks Temmuz 2007’den bu yana ilk defa 8 ay üst üste yükseliş kaydederken bu dönemde yüzde 45,3 değer kazandı.

Yıl başından bu yana gösterdiği performansla aralarında Almanya, ABD, İngiltere, Japonya’nın da bulunduğu dünyanın başlıca Borsalarını geride bırakan BIST 100  endeksi, temmuz ayında da getiri bazında liderliği bırakmadı. Temmuz ayını yüzde 7,06 yükselişe tamamlayan BIST 100 endeksini yüzde 2,54 artışla ABD’de Dow Jones endeksi, yüzde 0,81 ile İngiltere’de FTSE 100 endeksi takip etti. Almaya’da DAX endeksi ile Japonya’da Nikkei endeksi ise temmuz ayını değer kaybıyla tamamladı.

Ocak- temmuz dönemi itibarıyla bakıldığında BIST 100 endeksinin hem başlıca dünya Borsalarından hem de gelişmekte olan ülke Borsaları endekslerinden yüksek bir performans sergilediği görüldü. Bu yıl 2016 kapanışına göre yüzde 37,6 değer kazanan BIST 100 endeksini, yüzde 10,76 artış ile Dow Jones endeksi, yüzde 5,55 değer kazancı ile DAX endeksi, yüzde 4,55 yükseliş ile Nikkei endeksi, yüzde 3,21 artışla ile de FTSE 100 endeksi izledi. Gelişmekte olan ülke borsalarına ilişkin gösterge niteliğindeki MSCI EM endeksi ise yüzde 23 getiri sağladı.

Endeks geçmişte de benzer performanslar gösterdi
BIST 100 endeksinin tarihsel sürecine bakıldığında geçmişte de benzer performansları gösterdiği görüldü. En son Aralık 2006 ile Temmuz 2007 arasındaki 8 ayı üst üste de değer kazanarak tamamlayan BIST 100 endeksi bu dönemde yüzde 38,3 artış kaydetmişti. Ayrıca BIST 100 endeksi Ağustos 1996 ile Mart 1997 arasındaki 8 ayı, Mayıs 1997 ile Ocak 1998 arasındaki 9 ayıda üst üste değer kazanarak tamamlamıştı.

Meksa Yatırım Araştırma Müdürü Eren Can Ümüt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, BIST 100 endeksinin 8 aydır yükselişine devam ettiğini belirterek, yıl başından bu yana yükselişin yüzde 37 seviyesini aştığını kaydetti.

Ümüt, MSCI gelişmekte olan piyasalar (EM) endeksinin yüzde 23 yükseliş kaydettiğini, sırf bu oranlara baktığımızda bile pozitif ayrışmanın olduğunu belirterek şunları kaydetti:

“Gelişmekte olan ülkelere fon akışı yıl başından bu yana devam ediyor. Özellikle yüksek getiri arayışı içerisindeki fonlar daha yüksek faiz veren ülkeleri tercih ediyorlar. Bu durumdan haliyle yurt içi piyasalar pozitif yönde etkileniyor. Tabii küresel ölçekte risk alma iştahı da bir hayli yüksek. Bu sayede riskli varlık statüsünde bulunan hisse senedi endeksleri rağbet görüyor. ABD’de S&P 500 endeksi yılbaşından bu yana yüzde 11’e yakın oranda artış kaydetmesine paralel olarak hemen her hafta yeni rekor seviyelerinin test edildiğini görüyoruz.”

Sene başında ABD Merkez Bakasının (Fed) 3 faiz artırımı tahmini piyasaları strese soktuğunu fakat Fed’in sözlü yönlendirme politikasını oldukça iyi kullanarak belirsizliği ortadan kaldırdığını vurgulayan Ümüt, Fed’in faiz artırımına duyarsız bir piyasanın bulunduğunu kaydetti.

Ümüt, ABD’de enflasyonun henüz istenilen düzeyde olmadığını, Fed’in faiz artırımı konusunda aceleci davranmayacağı ve radikal hamlelerden kaçınacağı beklentilerinin de mevcut fiyatlamalarda oldukça etkili olduğunu ifade etti.

ABD Başkanı Donald Trump’ın “Obamacare” olarak bilinen sağlık reformunu iptal edememesinin genişleyici maliye politikaları vaatlerini yerine getiremeyeceği algısını güçlendirdiğini söylen Ümüt, “Her ne kadar Trump sayesinde daha hızlı büyüyen ABD ekonomisi beklentileri hisse senedi piyasalarını bir dönem olumlu etkilese de vaatlerin gerçekleşmemesi daha hızlı büyüme ve daha hızlı enflasyona verilecek cevap açısından Fed’in ve bu bağlamda piyasanın elini güçlendiriyor.” dedi.

Ümüt, Türkiye piyasaları açısından 2016’nın birçok olumsuzluğun yaşandığı bir yıl olduğuna dikkati çekerek, negatif ayrışan ve aşırı satılan BIST 100 endeksinin benzerlerine göre aradaki farkı kapatma çabası içerisinde olduğunu söyledi.

“Bir miktar kar satışları görülebilir”
Yurt içi kaynaklı haber akışı ile güçlü bir toparlanma görmediklerini bildiren Ümüt, mevcut görünümün daha çok yurt dışında risk alma iştahındaki artış ile yurt içi piyasaların benzerlerine göre aradaki farkı kapatma isteğinin tetiklemesi şeklinde yorumlanabileceğini kaydetti.

Ümüt, teknik olarak 108.600 seviyeleri ile yeni rekorları test eden BIST 100 endeksinde bir miktar kar satışı izlediğini ifade ederek şunları kaydetti:

“Özellikle 109.500-110.000 bölgesi kısa vadede kritik bir eşik. Bu seviyelere yaklaşmasının ardından kar satışlarının gerçekleşmesi normal. Kısa vadede 110.000 üzeri fiyatlamalar için yerel ya da küresel yeni bir hikayenin oluşması gerektiğini düşünüyoruz. Şimdilik 107.500 desteğinin aşağı yönde geçilmesi kar satışlarını tetikleyebilir. Bu durumda 107.000 ara desteğini takip etsek de 106.000-105.500 bölgesine kadar gevşemenin görülebileceğini düşünüyorum.

Özellikle 105.500 desteğinin kırılması 104.300 seviyesine kadar geri çekilmeyi beraberinde getirebilir ki bu seviye 100.000’den 108.600 seviyesine yaşanan yükselişin Fibo yüzde 50’sine tekabül ediyor. “

Hem Fed hem de Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) kararlarının küresel piyasanın odak noktasında olacağını belirten Ümüt, Fed’e yönelik beklentilerin şimdiden belli olduğunu ancak eylül FOMC’de faiz artırımı beklenmese de bilanço küçültme programının devreye girme ihtimalinin ABD dolarında güçlenmeyi tetikleyebileceğini söyledi.

Ümüt, bu durumun kısa vadede aşırı alım gölgesinde bulunan gelişmekte olan ülke (GOÜ) hisse senedi endekslerinde kar satışlarını tetikleyebileceğini belirterek, “Bunun yanında asıl önemli olan ise ECB’nin neler söyleyeceği. Temmuz para politikası kurulu toplantısı sonrası ECB Başkanı Mario Draghi, para politikasının seyrini sonbaharda tartışacaklarını dile getirmiş ve bu söylem avro/dolar paritesinin 1,1700 seviyelerinin üzerine yükselmesini sağlamıştı. Dolayısıyla aylık 60 milyar avroluk varlık alım programının azaltılacağı ya da sonlanabileceğine ilişkin açıklamalar küresel ölçekte Fed sonrası likiditenin ECB tarafından da azaltılacağı anlamına gelecektir. Dolayısıyla Türkiye gibi yüksek cari açık veren ve dış fona erişimi zorunlu olan ülke piyasaları adına olumsuz fiyatlamalar baş gösterebilir.” değerlendirmesinde bulundu.

Gedik Yatırım Yatırım Danışmanlığı Müdürü Erol Gürcan da Kasım 2016’da ABD’de Trump’ın başkan seçilmesi sonrasında küresel hisse senedi piyasaları açısından oldukça ciddi bir ralli yaşandığı belirtti.

Gürcan, bu ralli hareketini tetikleyen temel unsurun Trump’ın başta vergi indirimine yönelik vaatleri olmak üzere küresel büyüme beklentilerini artırıcı gelişmeler olduğunu söylenin mümkün olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:

“Borsa İstanbul da küresel rallide öne çıkan borsaların başında yer aldı. Bunun en önemli nedenlerinden biri BIST 100 endeksinin son yıllarda benzer gelişmekte olan ülke piyasalarına kıyasla oldukça iskontolu kalmış olması olsa da, politika yapıcılar tarafından ekonomiyi ve finansal piyasaları destekleme yönünde atılan adımların da ciddi bir rol oynamış olduğunu söylemekte fayda var. Özellikle, mart ayı itibariyla aktif hale gelen Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) endekste şu ana kadar gözlenen yükselişte ciddi bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz.”

Yılın geri kalan kısmında ise pozitif gelişmelerin önemli ölçüde fiyatlamalara yansıdığını ve bu yükselişte önemli bir role sahip olan KGF’nin de yavaş yavaş doyuma ulaştığını bildiren Gürcan, BIST 100 endeksi halen benzer ülke piyasalarına kıyasla iskontolu kalmaya devam ediyor olsa da yılın geri kalan dönemi için yeni bir hikaye arayışının da yavaş yavaş ön plana çıkabileceğini ifade etti.

Gürcan özellikle bir süredir detaylarının paylaşılması merakla beklenen 180 günlük eylem planı, Kredi Garanti Fonu’nun limitinin artırılması gibi şirket karlarını destekleyici yönde düzenlemeler yapılması, yakın dönemde gündeme gelen olası vergi indirimi gibi gelişmelerin bu anlamda olumlu katkı sağlayabileceğini kaydetti.

“Endekste 108.605 direncinin kırılması durumunda 110.000-112.000 aralığı görülebilir”
Gürcan, Fed, ECB ve İngiltere Merkez Bankası (BoE) gibi önemli gelişmiş ülke merkez bankalarının da yavaş yavaş da olsa mevcut genişleyici para politikası duruşlarını sıkılaştıracak olmasının da yine gelişmekte olan ülkeler için kritik risk unsurları arasında olduğunu vurgulayarak, “Bir süredir ölçülü faiz artırımlarına devam eden Fed’in çok yüksek ihtimalle eylül ayı sonrasında bilanço küçültme sürecini başlatacak olması, ECB’nin yakın dönemde varlık alım programını sonlandırma ihtimali ve BOE’nin, Fed’in ardından faiz artıracak önemli gelişmiş ülke merkez bankalarından olma olasılığı bu anlamda takip edilmesi gereken başlıca gelişmeler olacak” değerlendirmesinde bulundu.

Önümüzdeki dönemde endeksteki olası düzeltme hareketlerinde, sene başından bu yana görülen yükseliş trendi ile 200 saatlik hareketli ortalamaya karşılık gelen 104.150-104.600 destek bölgesinin oldukça kritik olduğunu söyleyen Gürcan, bu destek bölgesinin kırılması durumunda düzeltme hareketinin sırasıyla 101.700, 100.000, 99.200 seviyelerine kadar devam edebileceğini bildirdi.

Gürcan, mevcut yükseliş eğiliminin korunması ve mevcut tarihi zirve seviye olan 108.605 direncinin kırılması durumunda ise endeksin 110.000-112.000 aralığına kadar yükselebileceğini ifade etti.