Borsa İstanbul cazip mi?

0
32

“Şirketlere sınırsız geri alım imkanı getirilmesi beraberinde tepki alımlarını da getirecektir” diyor HSBC Hazine Grup Başkanı Fatih Keresteci. Darbe girişimi sonrası yaraların sarıldığı ve tedbirlerin alındığı bu günlerde umutlar ayakta tutuluyor. Piyasaların normalleşmeye dönebildiği ölçüde gelişiminin de süreceği beklentisi ise korunuyor. Darbe girişimi öncesi  Garanti Yatırım analistlerinin analizlerinde Borsa İstanbul’un ucuz olduğu vurgusu öne çıkmaktaydı. Dünya Endeksleri karşılaştırmalı fiyat/kazanç analizine göre 2016 sonu itibariyle F/K bazında ABD, AB ve gelişmekte olan ülke borsalarına göre İstanbul Borsası daha ucuz görünüyor. Ucuz olan fiyatlar darbe girişimi sonrasında daha da geriledi. Bu da yatırımcılarda yılsonu hedef fiyatlarında yükselmelere neden olabileceği beklentisini getirdi.

Meksa Menkul Değerler Stratejisti Zeynel Balcı temkinli olmakla birlikte umutlu. Risklere dikkat çekmekle birlikte gelişmekte olan benzer ülkelere göre Borsa İstanbul’un hâlâ avantajını koruduğunu söylüyor. Öte yandan yaşatılan kabus karşısında yabancı yatırımcının pazara bakışında tereddüt yaşamasına şaşırmamalı. Ancak borsanın duayenlerinden Peter Lynch’e göre borsada kazanmanın sırrı hisse senedinden korkmamaktan geçiyor. Benzer gelişmekte olan ülke borsalarına göre yüzde 32 ucuz olan Borsa İstanbul’un yılın ikinci yarısında performansını artırması biraz da yabancı yatırımcının cesaretine bağlı. Verilere göre yılın ilk altı ayında yabancılar borsada 586,3 milyon dolar net alımda bulundu. Ancak haziran ayında 306,3 milyon dolarlık net satışın ilerleyen aylarda da devam edip etmeyeceği piyasanın yönelimini belirlemede önemli. Bu noktada HSBC Küresel Piyasalar Grup Başkanı Fatih Keresteci uyarıda bulunurken dünyada likiditenin risk gördüğünde bir pazardan çıkıp başka pazara hızla geçebildiğini hatırlatıyor.

Dünya ölçeğinde pazarların daha da yakınlaştığı bir gerçeklik. Dahası her ülke kendi pazarının daha cazip olduğunu anlatmaya çalıştığı bir rekabet içinde. Uluslararası fonlar ise riski belli ölçekte tutabilmek adına gelişmekte olan ülkelere sınırlı miktarda bütçe ayırıyor. Gelişmekte olan ülkeler, yabancı yatırımcıyı ikna edebildiği ölçüde pastadaki payını artırabiliyor. Türkiye’nin dış politikasında yaşanan hızlı dönüşüm bölge ülkeleriyle ilişkileri normalleştirme sürecine sokarken iyimserliği de artırdı. Ancak yaşanan darbe girişimi yabancı yatırımcının risk algısını yükseltti. Bu da borsaya gelen nakdin sınırlı kalacağı yönündeki beklentileri gündeme getiriyor. Böyle düşünenlere göre yılın ikinci yarısında borsanın yatay bir seyir izleme olasılığı daha yüksek. Deneyimli yatırımcılardan Adnan Çetin dış politikada çatışmacı politikadan uzaklaşılmasının yapıcı bir gelişme olduğunu kabul etmekle birlikte uzun vadede AB ile uyum sürecinin fiilen rafa kalkmasını sorun olarak görüyor. Uzun vadede bunun yatırımcıların güven kaygılarını artıracağını ve beraberinde fırsat buldukça yabancıların satış yönlü işlemlerde bulunmasını getireceğini düşünüyor. Bu satışların ise endekste çıkıştan ziyade yatay bir seyrin ağırlık kazanmasına neden olacağını söylüyor.

Şüphesiz çıkışlar kadar düşüşler de borsaların kaderinin bir parçası. Önemli olansa her koşulda kazanmayı hedefleyebilmek. Uzun vadede gelirini ve kârını artıran firmaların tercih edilmesinin, yatırımcıların riskini düşürürken kazanma potansiyelini da artıracağını unutmamak gerekiyor.