Azimut’un büyüme hikayesi

0
1289

BAĞIMSIZ PORTFÖY ŞIRKETLERINDEN Azimut Portföy’ün yönettiği fon tutarı 5 milyar TL’yi aştı. Hatırlanacağı gibi Azimut Grubu ilk olarak 2012 yılında Global Portföy’ü satın almış, AZ Global Portföy Yönetimi olarak Türkiye’de faaliyet göstermeye başlamıştı. 2015 yılında 1 milyar TL’lik fon büyüklüğü bulunan Bosphorus Capital’i satın alan İtalyan Azimut Grubu, daha sonra Notus Portföy’ü de bünyesine katmıştı.

Üç portföy şirketini Azimut Portföy çatısı altında toplayan şirket, 2016 yılında 2.2 milyar TL’lik bir büyüklüğe ulaşmıştı. Hedef ise beş yıl içinde 5 milyar TL’lik bir fon büyüklüğüne ulaşmaktı. Azimut Portföy’ün bu hedefe erken ulaştığı görülüyor.

2016 yılında yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi, terör olaylarının artması, jeopolitik gelişmeler, ABD ve Avrupa ülkeleriyle sorunlar, kur ve faiz artışları gibi birçok olumsuz gelişmenin olduğu bir ortamda Azimut Portföy’ün büyümeye devam etmesi dikkat çekiyor.

“Bu ortamda nasıl büyüdünüz?” sorusunu Azimut Portföy Genel Müdürü Murat Salar şöyle yanıtlıyor: “Azimut Portföy, yüzde 100’den fazla büyüdü. Ne yaptığımıza gelince, üç ayrı şirket birleşti. Bu üç ayrı kültür anlamına geliyor. Öncelikle bir şirket kültürü oluşturmaya çalıştık. Bunda da başarılı olduğumuz görülüyor. Yani, bir takım yarattık. Azimut’un İtalya’da 35 yıllık bir bilgi birikimi var. Dünya üzerinde de yaklaşık 20 ülkede faaliyet gösteriyor. Bu ülkeler arasında Meksika ve Brezilya gibi türbülansların yaşandığı yerler de bulunuyor. Buralardaki tecrübelerden yararlandık. İtalyan yöneticilerimizin tecrübesinden yararlanarak bunu Türkiye tecrübesi bulunan profesyonellerin birikimiyle harmanladık.”

İtalya’nın önde gelen varlık yönetim şirketi olan Azimut Grup, Avrupa’nın en büyük bağımsız varlık yönetimi gruplarından biri. Grup, 2018 yılı itibariyle dünyada 60 milyar dolardan fazla varlığı yönetiyor.
 
MÜŞTERİYE SÜREKLİ BİLGİ AKIŞI SAĞLADI
Azimut Grubu’nun Türkiye’nin geleceğine yönelik taşıdığı potansiyele çok inandığını vurgulayan Salar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi (MENA) yapılanmasında Türkiye’nin merkez ülke olarak seçildiği bilgisini veriyor. Bu dönemde çok hızlı karar aldıklarını belirten Salar, “2015 yılından bu yana çok sayıda gelişmeler yaşandı. 15 Temmuz darbe girişimi, terör olayları, ABD ile sorunlar gibi… Ekonominin dışında siyasette belirleyici bir
değişken haline geldi. Bunların hepsini proaktif olarak yönetmeye çalıştık” diyor.

“Biz Türk yatırımcılarına ve Türkiye riski almak isteyen uluslararası yatırımcılara hizmet veriyoruz. Türk yatırımcısı mevduatın üzerinde bir getiri istiyor” diyen Salar, bunun için yeni ürünler oluşturduklarını söylüyor.
Azimut Portföy, bu dönemde konjonktüre bağlı olarak ürün çeşitliliğini artırmış. Şirketin 20 yatırım fonu bulunuyor. Salar, “Hangi ürünün yatırımcılar açısından cazip olabileceğini düşünmeye çalıştık ve rafa koyduk” diyor. İkinci olarak yurtdışından edindikleri tecrübeyle türbülansların olduğu dönemde yatırımcıya daha yakın olmaya çalıştıklarını belirten Murat Salar, “Müşterilerimize sürekli ve doğru bilgi akışı sağlamaya çalıştık. Sorun gördüğümüz dönemde daha yakın durduk. Bu bilinçli bir stratejiydi. Çünkü, yatırımcılar hangi riski aldıklarını öğrenebiliyorlar. Tabi bunları doğru profesyonellerle çalışarak yaptık” diyor. Azimut Portföy’ün 35 kişilik bir ekibi bulunuyor.

Yatırımcıların yatırım tercihleriyle ilgili de Genel Müdür Murat Salar şunları söylüyor: “Bizim müşterilerimizin tercihleri de Türkiye genelinde yatırımcılara benziyor. Temel beklenti mevduatın üzerinde bir getiri olması. Bugün Türkiye’de finans sektörünün altyapısı birçok Avrupa ülkesinden daha ileri düzeyde. Yatırımcıların finansal ürünlere ulaşamama sorunu yok. Bu nedenle biz de TL ve döviz mevduatlarını nasıl aşabileceğimize bakıyoruz Konjonktürel olarak zaman zaman bunların getirisinin altında kalabilirsiniz. Ama orta ve uzun vadede bizim varlık sebebimiz yatırımcının tek başına alamayacağı bir servisi ona vermek. Şu anda 20 ayrı yatırım fonumuz var. 20 ayrı risk grubu diyebiliriz. Yatırımcılara önümüzdeki dönemde değerlendireceği alternatifleri anlatıyoruz.”

BAĞIMSIZLAR İÇİNDE İLK SIRADA
Sektörde şu anda yaklaşık 50 portföy yönetim şirketi bulunuyor. Bunların ağırlığını banka iştirakleri oluşturuyor. Sermaye Piyasası Kurulu’nun 31 Ağustos tarihli verilerine göre, portföy şirketlerinin toplam yönettiği fon büyüklüğü 174 milyar TL. Bunun 85 milyar TL’sini bireysel emeklilik fonları oluşturuyor. Türkiye’deki portföy yönetim sektörünün bireysel emeklilik fonları ve klasik portföy yönetimi olarak ikiye ayrıldığı bilgisini veren Murat Salar, Azimut Portföy’ün prensip olarak bireysel emeklilik fonlarını yönetmediğini söylüyor. Salar, “Biz hep ürünün kalitesiyle rekabet edebileceğimiz işi yapmak istiyoruz.

Bireysel emeklilik sistemindeki fonlar daha uzun vadeli yatırımlar. Orada performans baskısı klasik portföy yönetimine göre daha az. Bir de emeklilik fon yönetiminin, portföy yönetim şirketi açısından kârlılığı düşük” diyor.
Azimut Portföy’ün sektördeki pazar payı yüzde 3’ü buluyor. Bireysel emeklilik fonları çıkartıldığında ise Azimut’un pazar payı yüzde 6’ya yaklaşıyor. Salar, sektörde büyüklük açısından 10’uncu sırada olduklarını, bireysel emeklilik fonlarını çıkardıklarında 6’ncı sıraya çıktıkları bilgisini veriyor. Salar, “Dört büyük özel banka ve bir kamu bankasının portföy yönetim şirketlerinden sonra Türkiye’nin en büyük bağımsız portföy şirketiyiz” diyor. Azimut Portföy’ün bankalarla yarıştığı görülüyor.

Dünyadaki büyük portföy şirketlerine bakıldığında banka kökenli olmadıkları dikkat çekiyor. Türkiye’de ise ağırlıklı olarak banka kökenli portföy şirketlerinin pastanın büyük dilimini aldıkları görülüyor. Salar, bunun sermaye piyasalarının ikinci planda kalmasından kaynaklandığını belirtiyor.
“Büyümenin katalizörü olarak hep bankalardan kullanılacak krediler görülüyor” diyen Salar, sermaye piyasalarının geliştirilmesinin ekonomik büyümeye de katkı sağlayacağını kaydediyor.

Daha fazla uluslararası oyuncunun Türkiye’ye gelmesinin motive edilmesi gerektiğini söylüyor. Salar, “Yaşadığımız büyüme Azimut’a özel” diye ekliyor.
Salar, gelecek planlarıyla ilgili olarak da şunları aktarıyor: “2015’ten bu yana organik büyümemizi sürdürüyoruz. Bundan sonra ise banka kökenli bir kurumla inorganik büyümeyi tercih edebiliriz. Çünkü, organik olarak yolumuza devam ediyoruz. Ama Türkiye’de ulaşamadığımız bölgeler var. Çünkü, türbülans dönemlerinde yatırımcıya yakın olmamız lazım. Ne beklediğimizi, nerede potansiyel, nerede risk gördüğümüzü yatırımcıya anlatarak büyüdük. Bu nedenle ağımızı genişletmemiz lazım. Bizi oralara taşımalı işbirliği yapacağımız şirket.”
Azimut Portföy’ün hedefleriyle ilgili de Genel Müdür Murat Salar şunları söylüyor: “Şu anda sektörde 6’ncı sıradayız. Bunu tek bir şube ile gerçekleştirdik. Şimdi hedefimiz tüm Türkiye’ye yayılmak. Sektördeki pazar payımızı 5 yıl sonra yüzde 15’lere çıkarmayı hedefliyoruz.”
Yatırım fonlarında ve özel portföy yönetimi ürünlerinde şeffaf, anlaşılır, ölçülebilir performans kriterleri ile sürdürülebilir müşteri memnuniyeti sağlamayı misyon edinen Azimut Portföy, yatırımcılarını finansal refaha ulaşmalarını sağlayacak çözümler bulurken, aynı zamanda Türkiye’nin en güvenilir portföy yönetim şirketi olmayı da amaçlıyor. Azimut Grubu’nun dünya genelindeki deneyimlerinden yararlanan Azimut Portföy, yatırımcılarına “döviz, faiz, hisse senedi” gibi belli başlı varlık ürünlerinin getirilerinden bağımsız olarak mutlak getiri sağlamayı hedefliyor.
 
YATIRIM İÇİN ORTA VE UZUN VADEDE TÜRK VARLIKLARINI ÖNERİYOR
“Şu andaki ortamda yatırımcılara ne tür tavsiyelerde bulunuyorsunuz?” sorusuna Murat Salar şu yanıtı veriyor: “Orta ve uzun vade için Türk varlıklarının yatırım için uygun olduğuna inanıyoruz. Volatiliteye sabır göstermek gerekiyor. Şu anda Türk hisse senetleri çok ucuz, faiz oranları cazip. Dövizli enstrüman isteyenler için de eurobond’ları öneriyoruz. Volatilite kısa vadede bitmeyecek gibi görünüyor. Yatırımcıların birincisi kısa vadeli bakmamalarını, ikincisi de kaldıraçlı işlem yapmamalarını öneriyoruz.”
Salar, Türkiye’nin artan ve genç bir nüfusa sahip olduğunu, dolayısıyla işgücünde yeni istihdam sağlanabilmesi için büyümeye ihtiyacı bulunduğunu belirterek, “Ekonomide şu anda enflasyon birinci önceliğimiz olmalı. Bunun için kısa vadede büyümeden feragat etmek gerekiyor. Böyle bir dönemin içindeyiz” diyor. Enflasyonun yüzde 20’lere gelmesinin alarm seviyesi olduğunu kaydeden Salar, kurun enflasyona katkısının yüksek olduğuna dikkat çekiyor. Şu anda enflasyon kur kaynaklı olarak yükseliş eğiliminde. Çünkü, Türkiye’de ithalat oranı yüksek. Enerjiden sanayi hammaddesine kadar birçok ürün dövizle fiyatlanıyor. “Kurdaki artış stabilize edilirse” enflasyonla mücadele edilebilir” diyen Salar, Merkez Bankası’nın bu anlamda piyasalarının önüne geçmesi gerektiğini kaydediyor. Bu anlamda Merkez Bankası’nın 13 Eylül toplantısında yüzde 6.25’lik faiz artışı oldukça önemli bir hamle. Salar, “Tek başına Merkez Bankası’nın hamleleri değil, topyekün mücadele gerekiyor” diyor.
 
AVRUPA BİRLİĞİ ÇIPASI ÖNEMLİ…
Geçmiş yıllarda Türkiye’nin bir Avrupa Birliği ve IMF çıpası olduğunu hatırlatan Murat Salar, Türkiye’nin buna benzer yeni çıpalara ihtiyacı bulunduğunu belirtiyor. Tabi bu çıpalardan Avrupa Birliği hâlâ önemini koruyor. Salar, “Avrupa Birliği’ne üye olmak değil, yönün yani sosyal haklardan hukuk sistemine kadar birçok kriterde orayı yakalamak önemli. Türkiye ekonomisi çok esnektir. Bu adımlar atıldığında hemen adapte olur. Avrupa ülkeleriyle ilişkiler çözülmeli” diyor.