Alaşehir üzümü dünya ligine çıkar mı?

0
213

Manisa Alaşehir, Türkiye’nin en büyük üzüm rekoltesine ve çeşitliliğine sahip ilçesi. Çekirdeksiz üzümdeki kapasitesi ile “üzümkent” olarak anılan Manisa Alaşehir’de Belediye Başkanı Dr. Gökhan Karaçoban bir dizi çalışma başlatarak bir marka kent yaratmanın peşine düşüyor. Gelecek yıl Eylül ayında Toskana Vadisi’ndeki Siena’da “kardeş şehir” işbirliği ile bağ bozumu gecesi düzenlemek bu çalışmalardan biri. Bir diğeri ise, İtalya’nın kuzeyindeki Moena’ya gitmek. Amaç, dünya ölçeğinde düzenlenecek bağbozumu geceleri, festivaller ile kültürel, ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmek. “Öncelikle eski, alışılageldik yöntemlerle üzümün geleceğini garanti altına alamayacağımızın bilincindeyiz.  Konu sadece üzüm de değil. Üzümün güçlü lokomotif olma özelliğinden yararlanıyoruz” diyen Başkan Karaçoban sözlerine şöyle devam ediyor; “Bunun için bilgi ve teknoloji paylaşımlarının gündemde olduğu yerel ve uluslararası ölçekte çalıştaylar, konferanslar, benchmark’lar oluşturacağız. İyi ve organik tarımın yapıldığı ülkeleri ziyaret edeceğiz.”
 
Türkiye’de yetiştirilen üzümün yaklaşık yarısı kuru üzüm olarak işleniyor. Alaşehir’de üzüm ve diğer ürünlerle birlikte gelişen yaklaşık 2,5 milyar dolarlık bir iş hacmi var. Üzüm rekoltesi ise ortalama 350 bin ton civarında ve hasat döneminde Alaşehir’e 18 binden fazla geçici işçi geliyor. Üzüm ihracatından elde edilen gelir ise, 400-500 milyon dolar civarında. 750 bin dekar ekilebilir arazisi olan Alaşehir’de 10 bini aktif, 20 bin aile tarımla geçiniyor. Bölgede fabrikası olan ve bağcılıkla uğraşan Kavaklıdere’nin de bağcılık yaptığı alanı büyüteceği söyleniyor.
 
Manisa Alaşehir mevcut altyapısıyla Karaçoban’ın art arda açıkladığı projeleri gerçekleştirmede zorlanacak görünürken, diğer yandan şehrin yer altı su kaynaklarından, tarihi yönüne tüm potansiyelini ortaya çıkarmak için hazırlanan kapsamlı plan hayli etkileyici. Nüfusu 101 bin olan Alaşehir’de otel yatak kapasitesi 500 civarında. “Gelecek yıllarda beş  yıldızlı, butik, bağ oteli gibi farklı kulvarda otellerle hizmet vermeyi planlıyoruz” diyen Karaçoban, bunun dışında çiftçileri eğitmek, üzeri kapatılan dünya çapındaki mozaiği gün yüzüne çıkarmak, jeotermal kaynakları değerlendirmek, yerel lezzetlerin tanınması için konsept dükkanlar açmak, dünyanın ilk üzüm müzesini kurmak gibi bir dizi çalışma hakkında bilgi veriyor.
 
Alaşehir sınırları içinde jeotermal kaynaklardan elektrik enerjisi üretimi yapan ve toplam kapasitesi 600 MW olan dokuz şirket bulunuyor. Buldan–Alaşehir arasındaki tüm alan MTA tarafından ruhsatlandırılmış durumda.  Lisans işlemlerini tamamlayan dokuz şirket daha kente gelmeye hazırlanıyor. “Alaşehir Belediyesi olarak Akça Holding’in yüzde 18 ortağıyız. Türkiye’de jeotermal enerji yatırımı yapan tek kamu kurumu olarak öncü bir rol üstlendik. Ancak rolümüz hem tarım arazilerini ve üzümü korumak hem de sisteme bekçilik etmek şeklinde” diyen Karaçoban ekliyor; “Bazı yerlerde vahşice davranışlar olabiliyor. Burada da sondaj kazaları oldu. Önlemler için Enerji Bakanlığı ile görüşmek istedik, randevu vermediler. Belediye olarak bir jeotermal enerji santrali (JES) tesisinin ortağıyız. Oradan yılda 1,5-2 milyon dolar kaynak sağlayacağız. Jeotermal kaynaklardan enerji dışında da yararlanmak istiyoruz. Termal tesisler planlıyoruz ve seracılıkta da kullanabiliriz. Bunun için 4 bin dönüm sera alanı ayırdık” diyor. Aynı zamanda sit alanı ilan edilen bölgede jeotermal sondaj çalışmalarının ince hesaplanması gerekiyor. Aksi halde şehrin tarımsal kaynakları ciddi bir tehditle karşı karşıya…