5G’ye giden yolu açmak

0
74

Tokyo’da 7.Mobil Genişband Forumu’nun gerçekleştiği toplantı salonunun dışındaki demo alanında duvara yansıtılan görüntüde ortadaki ibre 21,1 Gbps’i gösteriyordu. Huawei’nin CloudRAN mimarisi üzerinde tek kullanıcı için sağlanan bu hız zirvesi, 5G ve LTE çifte bağlantısı, 5G NR’nin (New Radio) var olan LTE şebekeler üzerine hızlı kurulumuna izin veriyor. Bunun Türkçe meali, CloudRAN’ın 5G’nin başlangıç uyarlamalarına geçiş için çabada önemli bir kilometre taşına ulaşılmış olması.

Demo olarak gerçekleşse de, bu uygulamanın 4K çözünürlükte bir video-on-demand (sipariş üzerine izleme) servisini konu alması, 5G’nin gerçekleşmesi ile oluşacak dünyanın gerçeklerine bire bir uyumluydu. Bugün evde iyi bir 4K video seyri için 20 Mb/s’lik bağlantı gerekiyor. Bunun servis olarak sunulması durumunda gereken bant genişliğinin nerelere gideceğini hesaplamak zor değil.

Artırılmış gerçeklik/sanal gerçeklik (AR/VR), HD video, yeni ve çarpıcı WTTx genişband erişimi ve bulut tabanlı hizmetler düşünüldüğünde 5G NR’nin ne işe yarayacağı anlaşılıyor. Bu yeni uygulamaların gerektirdiği yüksek hız ve düşük gecikme, 5G NR’nin öncelikle merkezi yerleşim bölgelerinin yüksek nüfusunun gerektirdiği ihtiyaçları karşılamayı kolaylaştıracak. Operatörler, şebeke yatırımlarını korumanın yanında şebeke kapasitelerini artırmak, spektrum verimliliğini sağlamak ve kentsel bölgelerde kapsamalarını geliştirmek için LTE şebekelerini geliştirecek 3D Massive MIMO tarzı teknolojilere yatırım yapıyorlar.

Özellikle video kullanımının şiddetle artmasına bağlı olarak ortaya çıkan yüksek bant genişliği ihtiyacı, aşamalı geliştirmelerin ihtiyacı karşılamasına uzun süre imkan vermeyecek görünüyor. Bu, yeni teknolojilerin operatörler tarafından daha hızlı kabul edilmesini getirebilir ancak telekomünikasyon alanında bundan sonra yapılacaklar sadece yeni teknoloji ihtiyacı ya da iştahı ile ilgili olmayacak.

GSMA ve Huawei ile birlikte forumun organizatörleri arasında yer alan Global TD-LTE İnisiyatifi (GTI) Yönetim Kurulu Başkanı Craig Ehrlich, “Herkes bir OTT (over the top) projesi ile ortaya çıkıyor. Bir şey unutuluyor. Bunların olabilmesi için operatörlerin daha çok kazanması gerekiyor” şeklinde konuşuyor. Operatör ve ürün satıcılarının katılımıyla LTE’nin yaygınlaşmasında önemli rol oynayan GTI’nın yönetim kurulu başkanının sözleri, uzun süredir tartışılan bir konuya işaret ediyor. OTT, operatörün şebekesi üzerinden bir uygulama ile kendi servisini veren uygulama geliştirici şirketlerin çalışma biçimini tanımlıyor. Bu çalışma biçimi, operatörü birim fiyatı giderek düşen veri tarifesine mahkum ederken, ağır altyapı yatırımlarının operatörlerin üzerinde kaldığı garip bir dünya yarattı. Üstelik, bu uygulama şirketleri borsada oluşan değeri de -dahiler olarak- kendilerine alıp finansal boyutta ayrı bir tıkanıklık da yarattı. Bu garabet, şu anda büyük bir değişimin taşlarını döşüyor.

Tokyo’da operatörlerin yeni teknoloji tartışmalarında robot geliştiriciler gibi havalı oyuncularla bir araya geldikleri panelde “geçerli iş uygulamalarına” yaptığı vurgu, bu değişimin işaretiydi. Robot üreticileri dünyası, doğal olarak insanların ellerinde tuttukları cihazlar 1,5 metre yükseklikte dururken drone ya da insansız hava araçlarının uçarak 120 metre yüksekliğe kadar çıktıklarına dikkat çekiyordu. Bu, yaşanan değişimi anlamaya yardımcı olan çok derinlikli bir analiz olarak 5G şebekelerin tasarımına ışık tutabilirdi. Ancak gerçek hayat, bu Maker kafası ile uyuşmuyor. Operatörler, dikey olarak da 120 metreye kadar çıkabilecek bir kapsamayı içine alacak optimize bir kapsama alanı projesinde kimin ve kendilerinin nasıl bir iş modeli içinde ne kazanacağını bilmek istiyor. Bunun da basit bir nedeni var. Huawei Kablosuz Ağ İş Birimi Baş Strateji Yöneticisi Yu Quan, “4.5 G ve 5G’nin gelecek 10 yıldaki ilerlemesi, mobil genişband trafiğinde 100 katlık muazzam bir büyümeye neden olacak. Bununla birlikte ortaya çıkacak yeni senaryolarda, hızlı ve esnek kapsama alanı (site) oluşturmak önemli bir meseleye dönüşecek” diyor.

Ancak bu hızlı ve farklı büyüme trendi operatörler için hızlı bir gelir artışı anlamına gelmiyor. Sesten mobil genişbanda geçerken data tüketimi üç yıl içinde kesintisiz br artış grafiği ile sekiz katına çıkarken, nüfusun yoğun olduğu kentsel alanlarda veri trafik taleplerinin yüzde 20’sine varan oranda bastırılması zorunluluğuna kadar varan sıkışma etkileri ortaya çıktı. İş geliştirme tarafının gereksinimleri yeni kapsama alanlarınn yaratılmasını gerektirirken bu hem karmaşık hem de daha maliyetli bir sürece dönüştü. Bu global verilere eşlik eden global yatırım geri dönüşü verileri de çok iç açıcı değil.

Yeni oluşturulan kapsama alanlarında yatırım dönüşü (ROI) düşük kalırken işe koyulacak sermayenin bütçelemesinde esas alınan dahili dönüş oranı (Internal Rate of Return-IRR) yüzde 10’da bulunuyor. Bu yine global bir veri ve yatırım ile geliştirmenin önünde ciddi bir engel olduğuna işaret ediyor.

Bunda alışkanlıkların değişmesinde olduğu kadar yeni teknolojilerin oturmasının da zaman almasının payı var. Teknik taraftan basit bir örnek, 4.5 G geçişini gerçekleştiren Türkiye gibi ülkelerde sesli görüşme için 3G şebekesine geri dönülmesinin gerekmesi ve bunun iki saniye gibi bir gecikmeye neden olması hâlâ çözülmesi için çalışılan bir sorun. Veri tabanlı ve tamamen farklı bir sistem olan 4.5 G’de, ses trafiği VoLTE adı verilen bir data süreci ile tanımlı. Buna geçişin içinde bulunduğumuz aylarda sağlanmasıyla bu sıkıntı sona erecek ancak sıkıntı uzun bir süre devam etti. Aynı durum, yeni iş modellerinin gelişmesi açısından da geçerli.

İş tarafında ise, gerçek uygulama senaryolarının oluştrulmasının önemi artıyor. Hem doğru kullanıcı deneyimi hem de hem de yatırımların sağlığı açısından zorunluluk olarak karşımıza çıkan bu durum, söylemesi kolay yapması zor bir büyük dönüşümü gerektiriyor. Huawei Başkan Yardımcısı ve Huawei Dönüşümlü CEO’su Ken Hu, “Dikeyler, haneler ve video. Bu alanların tümü, telekomünikasyon şirketleri için dev boyutlarda, el değmemiş ve görece erişimi kolay. Ancak bu fırsatları yakalamak için şebekelerimizi teknoloji-eksenli olmaktan çıkarıp uygulama-eksenli hale getirmeliyiz” diyor.

Ken Hu, henüz yeterli deneyimin oluşmadığı 4.5 G – 5G alanında bunu başarabilmek için bu üç alana odaklanan ve X Lab adını verdikleri yapılar oluşturduklarını açıkladı. Hu, operatörlere, uygulama merkezli ağlar oluşturma ve açık ekosistemler kurulmasına yardımcı olmaları çağrısında bulunurken, X Lab’lerin de bu amaca hizmet edeceğini söyledi. Laboratuvarlar, endüstride açık ekosistemlerin hayata geçirilmesi, iş ve teknoloji alanında inovasyonun teşvik edilmesi ve mobil uygulamalar için gelecekteki kullanım örneklerini ortaklaşa keşfetmek amacıyla operatör, teknoloji sağlayıcılar ve dikey endüstri ortaklarının biraraya gelecekleri yeni araştırma platformları görevini üstlenecek.

X Lab’lar günlük hayattan iş dünyası ve toplumun işleyişine kadar çevremizdeki her şeyi yeniden şekillendiren mobil uygulamalar dünyasının bileşenlerine odaklanmayı sağlayacak. Hu, bu dünyaya hizmet eden ve hızlı gelişimi sağlayan mobil geniş bant ağlar, sensörler, insan-makine arayüzleri, bulut bilişim, büyük veri ve yapay zeka (AI) kilit önemde konumdaki kolaylaştırıcı teknolojilerin olduğunu vurguladı.

Hu, Huawei’nin bakışını “Bu teknolojiler, kimyasal tepkimeye benzer şekilde, ürün ve hizmetler için yepyeni uygulamalar oluşturmak için bir araya gelip entegre olacak ve tüm endüstrinin sayısal dönüşümünde sürükleyici bir güç olacak” sözleriyle ifade ediyor.

Yeni fırsatların başında, diğer görüntülerle birlikte mobil ağ trafiğinin yüzde 60’ını oluşturan video geliyor. Bu pazarın büyük bölümünü oluşturan eğlence videoları operatörleri çekerken kamu güvenliği, trafik gözetimi ve lojistik alanlarındaki mobil video çözümleri, endüstriyel çözümler boyutunu oluşturuyor.

İkinci sırada yer alan hane pazarındaki fırsatların dinamiği, dünya üzerindeki 2 milyar hanenin 1,3 milyarında genişband bağlantı ve 300 milyonunda 10Mbps’den daha düşük hızda bağlantı bulunması. Bu dinamik, bugüne kadar 100’den fazla telekom operatörünün 30 milyon haneye ulaşmak için kullandığı Huawei’in “kablosuzdan x’e” (wireless to the x-WTTx) çözümlerini öne çıkarıyor. Geri ödeme süresinin, sabit geniş bant ağlardan çok daha kısa olmasının cazibesi ile bu teknolojiyi daha fazla duymaya başlayacağız.

Turkcell bu şekilde hanelere internet götürmek (Wireless to the Home-WTTH) için test çalışmalarını sürdürüyor. Bugüne kadar fibere 4,2 milyar TL yatırımla 36 bin 300 kilometreyi aşan fiber ağına ulaştıklarını ve 2,6 milyon hanenin kapısına yüksek hızlı interneti götürdüklerini söyleyen Turkcell Superonline Genel Müdürü Murat Erkan, bu yeni teknolojinin nasıl çalışacağını “Modemin üzerinde bir SIM kart olacak. Son kullanıcı başka herhangi internet şebekesine ihtiyacı olmadan SIM takılı WTTH modem üzerinden bulunduğu yerdeki 4.5G baz istasyonuna bağlanıp, internet hizmeti alabilecek” sözleriyle anlatıyor. Huawei’nin kısaltmada kullandığı “x” bunun herhangi bir şey için yapılabileceğine işaret ediyor.

Bu yeni dünyanın üç ana eksenini, gelişmiş bağlantı, uçtan uca bulut mimarisi ve uygulamalara olanak verecek platformlar oluşturuyor. Böyle olunca masanın diğer tarafına geçip operatörlerin yaptıklarına bakmakta yarar var. Tokyo’da konuşmacı olarak yer alan Turkcell Şebeke Teknolojilerinden Sorumlu Grup Başkanı Gediz Sezgin, “5G’nin gelmesi büyük resmi oldukça değiştirecek. Her şey birbiriyle bağlantılı olacak. Vaat ettiği temel şeyler olan geniş bant ile hız, düşük gecikmeler ve en temelde muazzam yüksek kapasite ile birlikte daha önemli bir vaat olan ‘dilimleme’ (slicing) olanağı da elimize geçecek” diyor.

Sezgin, “Bunu bir binanın katları veya bir evin odaları gibi düşünün. Salonun, yatak odasının, mutfağın, banyonun farklı özellik ve ihtiyaçları var. Dilimleme, 5G’nin vaatlerini bunların her biri için farklı düzeylerde kullanabildiğiniz dilimler oluşturmanızı sağlıyor. Kritik aplikasyonların bulunduğu dilimde gecikme çok düşük olurken hız gerektiren uygulamalar farklı bir dilimi kullanacak. Bu sayede birbirinden farklı, ucuz ya da pahalı, hız duyarlı veya gecikme duyarlı teknolojiler, farklı katmanlarda farklı ihtiyaçlara göre servis alabilecekler. 5G’nin şu an üzerinde çalışılan en önemli vaatlerinden biri bu.”

Bu vaade ulaşabilmek için, iyi dilimlenmiş yeni bir ekosistemin ortaya çıkarılması gerekiyor. Yeni normaller, operatörler ve diğer oyuncular için bu yeni dünyada var olmayı öğrenmeleri için uzun süreli bir yolculuğa başladıklarına işaret ediyor.
 
TechCity mi, akılsız boru mu?
Türkiye, global örnekleri bulunan akıllı şehir deneyimi TechCity’yi Ankara’da uyguluyor. Daha önceki adı makineler arası iletişim (Machine-to Machine-M2M) olan Nesnelerin İnterneti’nin önemli bir ayağını oluşturduğu projede demolar üzerinde birçok ayrıntılı çalışma sürüyor.

Turkcell Şebeke Teknolojilerinden Sorumlu Grup Başkanı Gediz Sezgin, “TechCity içindeki konulardan biri Dar Bant Nesnelerin İnterneti (NBIoT). Akıllı sayaç uygulamaları ve otomat (vending machine) çözümleri de projede önemli yer tutuyor” diyor. Dar bant kullanımı, enerji gereksinimini düşürerek sistemin bakım yapılmadan çalışacağı süreyi uzatırken bant genişliğinden de yemiyor. Huawei ile birlikte çalıştığı projede Turkcell, bu iş için geliştirilmiş SIM kartlı modülleri saatlerin üzerine yerleştirerek elektrik ve su okuma işlemlerini NBIoT’ye geçiriyor. Türkiye ile birlikte Kuzey Kıbrıs’ta da önemli miktarda sayaçta bu uygulamayı başlattıklarını söyleyen Sezgin, değişimi yakalamak için ürün ve servis organizasyonlarını ciddi biçimde değiştirdiklerini ifade ediyor.
TechCity’nin yanısıra eğlence servisleri ve katma değerli servislerin de gündemde olduğunu söyleyen Sezgin, “Veri kullanımı fazlaca artıyor ama bunu da zenginleştirmek lazım. Sadece veriyi taşıyan ‘akılsız boru’ (dump pipe) mı olmak lazım yoksa etkin mi olmak lazım. Operatörlerin bu konuda karar vermeleri gerekiyor” diyor.